- 14 Aralık 2013
- 8.314
- 6.284
- Konu Sahibi vargasabreu
- #1
Erdoğan, MEMUR-SEN tarafından Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen "100. Yılında Çanakkale Ruhu ve Gençlik" adlı programda konuştu.
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Elbette ben de onursal başkanın ifade ettiği gibi Memur Sen’in kurucusu şair, değerli ağabeyimiz Akif İnan’ı da rahmetle yad ediyorum. Kendisi bu tabloları görememiş olsa da Türkiye’nin zor günlerinde 1995 yılında diktiği fidanın artık koca bir çınar olduğuna bizler bugün hep birlikte şahitlik ediyoruz.
İSTİKBALİMİZİN NESLİ OLARAK YETİŞECEKSİNİZ
Memur Sen diğer sendikalardan farklı konumda yer aldı. Milli iradenin yanında ortaya koyduğu kararlı duruşuyla da ayrıca takdiri şükranı hak ediyor. 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi krizinde Ak Parti’nin kapatılma davasında yine memur sen hakikat mücadelesinin en ön saflarındaydı. Yeni anayasa çalışmalarında çözüm sürecinde 17-25 aralık darbe teşebbüslerinde memur sen yine mücadele safının en önündeydi. Eğitimde 4+4+4 projesinin hayata geçmesinde kamuda görev yapan kadınlarımız baş örtü sorunlarının çözümünde sergilediği öncü rol ile memur sen hakkın hakikatin adaletin yanında olduğunu gösterdi. İmam hatip okullarının kat sayı mücadelesinde memur sen onların yanında yer aldığını gösterdi. İnşallah diyorum ki artık katsayı kalktı, artık istediğiniz üniversiteye girecek ve oralardan istiklalimizin ve istikbalimizin nesli olarak yetişeceksiniz.
Sizlerin bir farklılığı var. Sizleri bu ülkede taşla molotofla maskeyle ellerinde demir bilyelerle yakmakla yıkmakla değil, fikirle ilimle irfanla kültürle saygıyla sevgiyle mücadele verilebileceğini gösteren gerçekten örnek bir gençlik olarak görüyorum. Sizleri üstad necip fazıl’ın deyimiyle “Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik’ olarak görüyorum.
BU ÜLKENİN GENÇLİĞİ GEZİ’DE GÖRDÜĞÜNÜZ VANDALLAR DEĞİLDİR
Bu ülkenin gençliği Gezi’de gördüğünüz vandallar değildir. Bu ülkenin gençliği etek giyerek sokakları ateşe veren o provokatörler değildir. Bu ülkenin gençliği masum kızlarımızı alçakça katleden o ırz düşmanları asla değildir. Bu ülkenin gençliği işte buradadır.
İşte burada karşımda duran gençler, sizler bu ülkedeki gençliğin ta kendisisiniz. Birileri ısrarla diğerlerini gündeme getirebilir. Diğerlerini ön plana çıkartabilir. Ama biz biliyoruz ki bu ülkenin gençlerini asıl temsil edenler, ahlakınızla çalışkanlığınızla bilginizle enerjinizle sizlersiniz. Rabbim sizlerden razı olsun.
BU UNUTULACAK BİR ŞEY DEĞİL
*Bu yıl 18 Mart’ta Çanakkale zaferimizin yüzüncü yıl dönümünü kutluyoruz. Aziz şehitlerimizi rahmetle yad ediyor, hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz. Çanakkale savaşlarının yüzüncü yıl dönümünü çok farklı etkinliklerle mart ayı başından itibaren kutlamaya başladık. Yarın çanakkale’deyiz, tıp bayramını orada kutlayacağız. Bu unutulacak bir şey değil. yahya kemal’in ifadesiyle, çok enteresandır, o sıkıntılı günlerde ne diyordu “"Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yarabbi. Senin uğrunda ölen ordu budur Yarabbi. Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın, Galib et, çünkü bu son ordusudur islamın" diyordu.
Tüm üniversiteliler, lise öğrencileri çanakkale’deydi. Bu farklı bir mücadeleydi. Onun için bizler işte oradan alıyoruz asıl gücümüzü. Çanakkale’de ve ülkemizin pek çok farklı yerinde çeşitli kurumlarımız, STK’larımız tarafından düzenlenen etkinliklerle bu önemli yıl dönümünü en güzel şekilde idrak etmeye çalışıyoruz.
HER ZAFERİN UNUTMAYIN, ELBETTE BİR BEDELİ VARDIR
Esasen Çanakkale savaşı diğer bir çok özelliğinin yanı sıra bir genç savaşıdır. Ülkemizdeki pek çok lise, üniversite Çanakkale savaşlarının olduğu yıllarda mezun vermemiştir. Niçin biliyor musunuz? Çünkü o okulun tüm öğrencileri Çanakkale cephesine gitmiş, kimi şehit olarak, kimi gazi olarak bir daha okullarına dönme imkanı bulamamıştır. Biz işte böyle bir ruhun, azmin neticesi olarak bugünlerimize kavuşmuş bir milletiz. Her zaferin unutmayın, elbette bir bedeli vardır. Evet biz kazandığımız muhteşem zaferle bu milletin makus talihini tersine çevirdik.
Elbette en doğrusunu Allah bilir. Savaşın sonuçlarını ve bedelini iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Ben burada bu savaşların sadece bir yönü üzerinde durmak istiyorum. Bugünlerde hepimizin yüreğini yakan öyle hadiseler yaşanıyor ki, çanakkale’den ders çıkarılmasını ummadan edemiyorum. Bu savaşta bulunmuş bir Fransız generali hatıralaırnda şöyle bir olayı naklediyor. Diyor ki “yerde bir Fransız askeri yatıyor. Bir türk askeri de kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor. Kendisine tercüman aracılığıyla niçin yardım ettiğini sorduğumuzda, Fransız askerini elinde tutuğu kadın resmini işaret ederek, bu herhalde annesi, benim kimsem yok, o kurtulsun annesinin yanına dönsün istedim” diyor. Üstelik bu türk askerinin göğsünde, Fransız askerinin yarasından daha derin bir yara vardı diyor. Biraz sonra her ikisi de öldü.
HEMEN TOPARLANIP SİPERİME GERİ DÖNDÜM
Bir başka örnek 1956’da avustralya’da müsabakaya giden, Vehbi Emre anlatıyor bunu. Kafile başkanı. Avustralya’ya vardıklarında orada bir aile kendilerini ısrarla evlerine yemeğe davet ediyor. Yemeğin sonunda orada bulunan ve Çanakkale savaşında bulunmuş olan Avustralyalı şunları anlatıyor “İngilizler 17 yaşımdayken beni askere alıp çanakkale’ye gönderdiler. Bir akşam şiddetli bir çatışmada türk askeriyle karşı karşıya geldim. Çok enteresan burası. Süngüsünü göğsümde hissettim. Tam her şey bitti, öldüm herhalde diye düşünürken, türk askerinin bana bağırarak, geriyi göstererek bizim siperleri işaret ettiğini gördüm. Hemen toparlanıp siperime geri döndüm. Oradaki tercümana türk askerinin ne dediğini söyledim. Türk askerinin “Be çocuk burası er meydanı senin ne işin var burada. Haydi git” diye bağırdığını söyledi.
http://www.cnnturk.com/haber/turkiye/erdogan-bu-ulkenin-gencligi-gezide-gordugunuz-vandallar-degil
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Elbette ben de onursal başkanın ifade ettiği gibi Memur Sen’in kurucusu şair, değerli ağabeyimiz Akif İnan’ı da rahmetle yad ediyorum. Kendisi bu tabloları görememiş olsa da Türkiye’nin zor günlerinde 1995 yılında diktiği fidanın artık koca bir çınar olduğuna bizler bugün hep birlikte şahitlik ediyoruz.
İSTİKBALİMİZİN NESLİ OLARAK YETİŞECEKSİNİZ
Memur Sen diğer sendikalardan farklı konumda yer aldı. Milli iradenin yanında ortaya koyduğu kararlı duruşuyla da ayrıca takdiri şükranı hak ediyor. 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi krizinde Ak Parti’nin kapatılma davasında yine memur sen hakikat mücadelesinin en ön saflarındaydı. Yeni anayasa çalışmalarında çözüm sürecinde 17-25 aralık darbe teşebbüslerinde memur sen yine mücadele safının en önündeydi. Eğitimde 4+4+4 projesinin hayata geçmesinde kamuda görev yapan kadınlarımız baş örtü sorunlarının çözümünde sergilediği öncü rol ile memur sen hakkın hakikatin adaletin yanında olduğunu gösterdi. İmam hatip okullarının kat sayı mücadelesinde memur sen onların yanında yer aldığını gösterdi. İnşallah diyorum ki artık katsayı kalktı, artık istediğiniz üniversiteye girecek ve oralardan istiklalimizin ve istikbalimizin nesli olarak yetişeceksiniz.
Sizlerin bir farklılığı var. Sizleri bu ülkede taşla molotofla maskeyle ellerinde demir bilyelerle yakmakla yıkmakla değil, fikirle ilimle irfanla kültürle saygıyla sevgiyle mücadele verilebileceğini gösteren gerçekten örnek bir gençlik olarak görüyorum. Sizleri üstad necip fazıl’ın deyimiyle “Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik’ olarak görüyorum.
BU ÜLKENİN GENÇLİĞİ GEZİ’DE GÖRDÜĞÜNÜZ VANDALLAR DEĞİLDİR
Bu ülkenin gençliği Gezi’de gördüğünüz vandallar değildir. Bu ülkenin gençliği etek giyerek sokakları ateşe veren o provokatörler değildir. Bu ülkenin gençliği masum kızlarımızı alçakça katleden o ırz düşmanları asla değildir. Bu ülkenin gençliği işte buradadır.
İşte burada karşımda duran gençler, sizler bu ülkedeki gençliğin ta kendisisiniz. Birileri ısrarla diğerlerini gündeme getirebilir. Diğerlerini ön plana çıkartabilir. Ama biz biliyoruz ki bu ülkenin gençlerini asıl temsil edenler, ahlakınızla çalışkanlığınızla bilginizle enerjinizle sizlersiniz. Rabbim sizlerden razı olsun.
BU UNUTULACAK BİR ŞEY DEĞİL
*Bu yıl 18 Mart’ta Çanakkale zaferimizin yüzüncü yıl dönümünü kutluyoruz. Aziz şehitlerimizi rahmetle yad ediyor, hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz. Çanakkale savaşlarının yüzüncü yıl dönümünü çok farklı etkinliklerle mart ayı başından itibaren kutlamaya başladık. Yarın çanakkale’deyiz, tıp bayramını orada kutlayacağız. Bu unutulacak bir şey değil. yahya kemal’in ifadesiyle, çok enteresandır, o sıkıntılı günlerde ne diyordu “"Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yarabbi. Senin uğrunda ölen ordu budur Yarabbi. Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın, Galib et, çünkü bu son ordusudur islamın" diyordu.
Tüm üniversiteliler, lise öğrencileri çanakkale’deydi. Bu farklı bir mücadeleydi. Onun için bizler işte oradan alıyoruz asıl gücümüzü. Çanakkale’de ve ülkemizin pek çok farklı yerinde çeşitli kurumlarımız, STK’larımız tarafından düzenlenen etkinliklerle bu önemli yıl dönümünü en güzel şekilde idrak etmeye çalışıyoruz.
HER ZAFERİN UNUTMAYIN, ELBETTE BİR BEDELİ VARDIR
Esasen Çanakkale savaşı diğer bir çok özelliğinin yanı sıra bir genç savaşıdır. Ülkemizdeki pek çok lise, üniversite Çanakkale savaşlarının olduğu yıllarda mezun vermemiştir. Niçin biliyor musunuz? Çünkü o okulun tüm öğrencileri Çanakkale cephesine gitmiş, kimi şehit olarak, kimi gazi olarak bir daha okullarına dönme imkanı bulamamıştır. Biz işte böyle bir ruhun, azmin neticesi olarak bugünlerimize kavuşmuş bir milletiz. Her zaferin unutmayın, elbette bir bedeli vardır. Evet biz kazandığımız muhteşem zaferle bu milletin makus talihini tersine çevirdik.
Elbette en doğrusunu Allah bilir. Savaşın sonuçlarını ve bedelini iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Ben burada bu savaşların sadece bir yönü üzerinde durmak istiyorum. Bugünlerde hepimizin yüreğini yakan öyle hadiseler yaşanıyor ki, çanakkale’den ders çıkarılmasını ummadan edemiyorum. Bu savaşta bulunmuş bir Fransız generali hatıralaırnda şöyle bir olayı naklediyor. Diyor ki “yerde bir Fransız askeri yatıyor. Bir türk askeri de kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor. Kendisine tercüman aracılığıyla niçin yardım ettiğini sorduğumuzda, Fransız askerini elinde tutuğu kadın resmini işaret ederek, bu herhalde annesi, benim kimsem yok, o kurtulsun annesinin yanına dönsün istedim” diyor. Üstelik bu türk askerinin göğsünde, Fransız askerinin yarasından daha derin bir yara vardı diyor. Biraz sonra her ikisi de öldü.
HEMEN TOPARLANIP SİPERİME GERİ DÖNDÜM
Bir başka örnek 1956’da avustralya’da müsabakaya giden, Vehbi Emre anlatıyor bunu. Kafile başkanı. Avustralya’ya vardıklarında orada bir aile kendilerini ısrarla evlerine yemeğe davet ediyor. Yemeğin sonunda orada bulunan ve Çanakkale savaşında bulunmuş olan Avustralyalı şunları anlatıyor “İngilizler 17 yaşımdayken beni askere alıp çanakkale’ye gönderdiler. Bir akşam şiddetli bir çatışmada türk askeriyle karşı karşıya geldim. Çok enteresan burası. Süngüsünü göğsümde hissettim. Tam her şey bitti, öldüm herhalde diye düşünürken, türk askerinin bana bağırarak, geriyi göstererek bizim siperleri işaret ettiğini gördüm. Hemen toparlanıp siperime geri döndüm. Oradaki tercümana türk askerinin ne dediğini söyledim. Türk askerinin “Be çocuk burası er meydanı senin ne işin var burada. Haydi git” diye bağırdığını söyledi.
http://www.cnnturk.com/haber/turkiye/erdogan-bu-ulkenin-gencligi-gezide-gordugunuz-vandallar-degil