Howl'un Kitap Yorumları 📚

ELVEDA GÜZEL VATANIM - AHMET ÜMİT

Kitap Osmanlı'nın son Türkiye'nin ise ilk yıllarını anlatıyor.1926 İzmir suikastından sonra İttihatçı olduğu için öldürüleceğini düşünen Şehsuvar Sami ,Pera Palas'a yerleşir ve burada seneler önce sevdiği Yahudi kızı Esther'e mektuplar yazmaya başlar.

Osmanlı'nın içinde bulunduğu çalkantılı durumdan İttihat Terakki cemiyetine ve Babali Baskınına ,Trablusgarp Savaşından, 1. Dünya Savaşına uzanan çok yönlü ve buram buram tarih kokan bir roman.

Severek okudum. Tarih ve polisiye sevenlere tavsiye ederim.
 
SOL AYAĞIM - CHRİSTY BROWN

Doğuştan beyin felçli olan bir çocuğun inanılmaz hikayesi. Zor bir doğumla dünyaya gelen Christy Brown'da bir farklılık olduğunu ilk fark eden annesi oluyor. Doktorların ve akrabaların konuşmalarına kulaklarını tıkayan annesi Christy için elinden gelen her şeyi yapıyor onu dünyadan soyutlamak yerine hayatın içine katıyor.

Kendi yaşam öyküsünü kaleme alan Brown, sol ayağını kullanarak nasıl hayata tutunduğunu ve mücadele ettiğini anlatıyor. Kitabı okurken yüzümde hep buruk bir tebessüm oluştu. Gerçekten hem hüzünlü hem de umut dolu bir kitap.
 
İNCE MEMED (1/2/3/4) - YAŞAR KEMAL

Aslında bu kitaba nasıl yorum yazacağımı bilmiyorum. Yazdığım her kelime serinin büyüsünü bozacak gibi hissediyorum.

Çukurova'nın bereketli topraklarında beylik- ağalık düzenine karşı çıkan Memed'in dağa çıkış ve deyim yerindeyse kapitalizmle mücadelesinin hikayesini bu kadar geç okuduğum için pişmanım. Benim için kitaptaki tek handikap olayların farklı insanlarla aynı kısır döngü içinde devam etmesi oldu. Onun dışında sevdiğim severek okuduğum bir seri oldu.
 
Fatih Harbiye /Peyami Safa


Fatih Harbiye Peyami Safa'dan okuduğum ikinci kitaptı. İlk kitabı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nu çok sevmiştim, bunu da aynı oranla sevdim.

Yanlış batılılaşmayı o kadar güzel anlatmış ki yazar. Fatih'te doğu kültürü ile yetişen Neriman, batı kültürüne özenir. Batı kültürünü yanlış yorumlayan Neriman'ın arayışını okuyoruz bu kitapta.

Ben Neriman'ı çok iyi anladım, aslında anlaşılmak istiyordu.

"Ah, insanlar niçin her şeyi anlayamıyorlar? Beş dakika on dakika, yarım saat kendilerini unutsalar, kendilerini karşılarındakinin yerine koysalar, tam onun gibi fakat hiç eksiksiz ve tam onun gibi duysalar, her şey ne kadar yerli yerinde olacak. Hayır! İllâ ki zıddiyetler, öfkeler, yanlış anlamalar, kıskançlıklar, inatlar, şüpheler, hâkim olmak arzuları."
 
Nereye gidiyoruz baba?/Jean-Lois Fournier

"Bir bebeğin çirkin olmaya hakkı yoktur, zaten bunu söylemeye kimsenin hakkı yoktur."

"En güzel bebek yarışmaları bana biraz tuhaf görünüyordu. En güzel çocuklara sahip insanları neden kutlayıp ödüllendirirler, hiç anlamıyorum."


Özel bir kardeşim vardı, küçüktüm o zamanlar, çok seviyordum onu. Kardeşimdi çünkü, küçük bir çocuk olsam da, anlıyordum.
Kardeşimi kaybettik, annem anlatır bazen, yaşasaydı nasıl bir hayatı olurdu diye. Çok güzel bir hayatı olmazdı belki, ama onu çok seven bir ailesi olurdu. Cennet kuşu oldu meleğim.

Jean-Lois Fournier kalbime dokundun.. Bir babanın acısını, samimiyetini, üzüntüsünü tüm kalbimle hissettim..
Kitap çok akıcı, konusu ise bir o kadar ağır.

Yazar kendi özel çocuklarını anlatıyor, özel çocuklara sahip bir babanın yaşamını, sevgisini, acısını. Onları kaybettiğinde yaşadığı duyguları..

Bazı kitapları anlatmaya insanın yüreği yetmiyor bazen, bence bu kitap da onlardan biri.
 
Bir Günlük Düş ve Gerçek / Samed Behrengi

Çocuk kitapları okumayı seviyorum, bu eser de sevdiğim çocuk kitapları arasına girdi. Yoksul bir çocuğun ulaşamayacağı masum oyuncak hayalini, onunla ilgili rüyalarını konu eden kitap, aslında bi nevi topluma eleştiri niteliğinde olmuş. Sonu çok havada kalmış gibi gelse de beğendim, yazarın diğer kitaplarına da göz atacağım.
 
Tarihimizde Garip Vakalar
İsmail Guzelsoy'un Gölge kitabı Reşad Ekrem Koçu'nun kitabından alıntı ile başlar. Tarihimizde Garip Vakalar kitabında anlatıldığı üzere bir dönem kedi, köpek beslemek gibi maymun beslemek - Osmanlının son dönemlerinde- moda olmuştur. Pek çok kişinin evinde maymun vardır. Birgün hocanın biri maymunların zinaya sebep olabileceği, kadınların kocalarını maymunla aldatabileceği gibi aptalca bir fetvada bulunur. Halk galeyana gelir ve bütün maymunlar ağaçlara asılarak katledilir. Romanda kahramanın maymunu bu vahşetten kurtulmuş bebek bir maymundur.
Mevzuyu okuyunca bu kadar aptalca bir şey gerçekten yaşanmış olabilir mi diye araştırdım elbette. O sayede de Tarihimizde Garip Vakalar kitabını okumaya başladım. Böyle bir şey yaşanmasına şaşırdık mı peki? Tabii ki hayır! Tarihimizde maalesef bunun gibi cahilce yaşanmış olaylar var ve korkarım ki olmaya da devam edecek 🙁 Kitabın dili ağır değil ama belgeler olduğu gibi aktarıldığı için alıntı olan kısımlarda eski kelimeler çok fazla.
 
Felsefenin Türkçesi

D.Cündioğlu kendisini keşfettigimden beri keyifle okuduğum bir yazar. Kitap felsefeye v.b birçok meseleye aydınlarımızin bakisini anlatmis. Ozellikle felsefik kitaplarin çevirilerinde mutercimlerin konuya vakif olmayislarindan rahatsizligini olmasi gerektiği gibi güzel bir dille ifade etmis. Parca parca deneme tarzi yazılardan oluşan elestiri ağırlıklı bir kitap .

Son kısımlarda iyi bir okur için tavsiyelerde bulunan yazar ceviri eserleri okurken dikkat etmemiz gereken hussulari da anlatmis.
Felseyi ve özellikle hiciv içerikli eserleri sevenler için iyi bir kitap.

"Hikmet ve adalet olmaksızın tek başına kuvvet cehalet ve zulme aracılık etmekten gayrı neye yarar ?"

" Olup biteni kötü olarak tanımlayabilme kudreti, tanım yapabilenlerin yani elini korun içinde tutabilecek denli sabır ve tahammülle malik olabilenlerin mülkü. Bu mülkün adı karamsarlık, kötümserlik degil. Kötümserlik âna yönelik nazarların değil ,olacak olanin kudretinden şüphe edenlerin zavallılığı ; adalet ve merhametin tecellisinden umudunu kesenlerin , Kadirin kudret elini tutabilme becerisinden yoksun olanlarin çaresizliği. "
 
Cimri / Molière

'insan yemek için yaşamaz, yaşamak için yer.'


Okuyamama durumumdan beni kurtaran kitap, Cimri.

Aşırı cimri bir babanın aşık çocukları ve arasındaki ilginç diyaloglar, kavgalar. Okurken çok keyif aldım, gülümseyerek çevirdim sayfaları. Bir insan en fazla ne kadar cimri olabilir? İşte bu adam o kadar cimri!

Kesinlikle sıkılmayacağınız, bir solukta okuyacağınız bir kitap. Tiyatroyu sevmeyenlere sevdirecek türden bir kitap, ben çok sevdim 🌿
 
Nehir

Dört arkadaş işlerinden kaçamak yapıp eğlenmek için kanoya binmeye karar verirler. Gidecekleri yer ise oldukça tehlikeli bir nehirdir. Bu nehirde dört farklı karaktere sahip olan arkadaşların beklenmedik olayların karşısında neler yaptığını okuyoruz.
 
Beş sevgi dili - Gary Chapman

Kitap psikolojik. Kendimiz ve eşimizin sevgi dilini keşfetmemize yardımcı oluyor. Çoğu tavsiyeyi beğendim ancak, her evliliğin ikinci şansı hak ettiğini düşünmüyorum. Bu konuda sonlarda yazılan bazı şeylere katılmadım. Aldatan bir eşin daha sonra tekrar eşine dönmesi, sevgi dili ile konuşması vb. Açıkçası bana anlamsız geldi. Evlilikte sadakat bir kez bu şekilde bozulmuşsa evlilik terapisti ile görüşmenin manası yok diye düşünüyorum. Her satırına katılmamakla birlikte, kitabın bazı önerilerini faydalı buldum.
 
MİDAK SOKAĞI

İngiliz işgalindeki Mısır'da, Kahire'de Midak sokağının sakinlerinin yaşamlarını anlatan bir kitap. Hamide adındaki genç kızın kalıbına sığmayan istekleri, para hırsı onu çok farklı yollara götürmektedir. Bu durumdan şikayetçi olmayan Hamide sadece aşkın özlemini çekmektedir. Abbas ise Hamide'ye aşık bir gençtir ve onunla evlenebilmek için çok para kazanmak için mahalleden ayrılır. Onun ayrılmasıyla Hamide farklı yollara sapar. Abbas geri döndüğünde Hamide artık yoktur. Escinsel Kahveci Kirşa, Para hırsı olan oğlu Hüseyin, Mahallenin diplomasız dişçisi Dr. Burşi, Dilenci olmak isteyenleri sakatlayan Zaita, Mahallenin kadınlarına evlilik için çöpçatanlık yapan Ümmü Hamide, Şeyh Derviş ve diğerlerinin yaşamlarından kesitler sunuyor bu kitap.
 
SESSİZ HASTA

Eşinin yüzüne beş el ateş ederek öldüren Alicia cinayetten sonra tek kelime etmemiş en sonunda akıl sağlığı yerinde olmadığı düşünülerek akıl hastanesine yatırılmıştır. Psikoterapist olan Theo, Alicia'yı konuşturabileceğini düşünüp hastanede işe başlar. Alicia ile iletişime girdikçe aslında görülenden çok farklı olaylar olduğu ortaya çıkar. Çocukluktan gelen travmaların gelecek hayatımız nasıl etkilediğini, insani ilişiklerde nasıl zorluklar yaşadığımızı göz önüne seriyor. Bu açıdan psikolojik bir yanı da var kitabın. Bir solukta okunabilecek ve sonu sizi şaşırtabilecek bir kitap
 
ÇİNGENE

"Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur” bu kitap için doğru cümle. Şems Hikmet Bey'in bir çingene kızına aşık olur ve onu himayesine alır. Kızı ailesine kabul ettirebilmesi için Çingenelikten kurtarması lazım çünkü o zamanki toplumda Çingeneler insan sınıfında bile yer almıyordu. Bunun için kız eğitim görsün diye bir yakınının evine teslim eder. Bu süre zarfında çingene kızı ile olan durum toplumda yayılmaya başlar ve herkes Şems Hikmet Bey'in üstüne gelmeye başlar. Bu baskılardan o kadar bunalır ki bir çıkmaza girer. sonunda toplum baskısına boyun mu eğecek yoksa aşkının peşinden mi gidecek ? Çok severek okuduğun kısacık bir kitaptı. Okumanızı tavsiye ederim
 
Ev /Nermin Yıldırım

Kitabımızın kahramanı Seher çocukluğunda sürekli ev değiştirmek durumunda kalmış,anne babasından ayrı büyümüş ,kendini hiç bir resme ait hissedememiş bir karakter .Bir gün bir arkadaşı ile Portekiz’den Santiago’ya yürümek oradan da dünyanın sonu olarak bilinen Finisterra ya gitmek üzere yola çıkıyor.

Bu yolculuğu yaparken yaşadıklarına şahit olduğumuz gibi aynı zamanda çocukluktan kalma travmaları ve günümüze kadar yaşadığı olaylar ile ilgili yaptığı içsel yolculuğuna da tanık oluyoruz.

Her iki yolculukta da kendimi Seher in yerine koyup ilerledim .
Yazarın okuduğum ilk kitabı idi.Çok beğendim ,bana gerçekten bazı konularda farkındalıklar kattı.
Biraz alıntı ekleyeceğim☺️


Çocuklar bulunmak için saklanır, yakalanmak için kaçarlar.

Ne meşakkatli şey, insanın taşıması kendi kendini.

Hep kuzeyi gösteren pusula, yorulunca yaslanacağım baston ,nereye gideceğimi anlamak için açıp bakacağım haritaydı. Yolu gösteriyor, aydınlatıyor ve yürürken elimden tutuyordu. Dostluk da bu değil miydi zaten ,ışığı açmak ve elinden tutmak.

Bazı yükler büyütüyor, bazıları sakat bırakıyor.

Haddinden çok istenen şeyler, lüzmundan sıkı tutulan dilekler gerçekleşmez.
 
BOYALI KUŞ

2. dünya savaşında ailesinin savaştan uzakta kalmasını istediği için çocuğunu güvenli bir yere emanet eder. Ancak çocuğa bakan kadın bir süre sonra ölünce çocuk için gerçek savaş başlamıştır. Renginden dolayı gittiği her yerde eziyet ve işkence görmektedir. Gördüğü işkenceleri okumak bile o kadar zorladı ki beni. Gittiği yerlerde gördüğü iğrençliklerle artık anne ve babasının bıraktığı o küçük çocuk olmaktan çıkmış ve başka bir kimliğe bürünmüştür.

Okumakta zorlandığım ender kitaplardan biriydi. Bazı bölümleri okurken midem bulandı. Beni en çok etkileyen bölüm ise " (spolier) toplama kamplarında esir alınmasınlar diye çocuklarını trenlerden dışarıya atılması"
Psikolojinizin iyi olduğu zamanda okumanızı tavsiye ederim
 
KAYIP KIZIN HİKAYESİ

Bir hikayenin sonuna geldik. Lenu ve Lila artık olgunluk döneminde. Lenu verdiği kararın aslında ne kadar yanlış olduğunu bilse de kalbine söz geçiremiyor ve aşkının peşinden gidiyor. Kızları ile yeni bir hayat kurarken tekrar kariyene odaklanır ve büyük başarılar elde eder.


Evlilik dışı ilişkilerin bu kadar rahat kabul edilmesi ve buna bahane olarak da aşkı öne sürülmesi yozlaşmış toplumun göstergesi bence.

Lila ise yıllar geçtiği halde eşinden ayrılmamış ama Enzo ile yaşamaya başlamıştır. Kitap işte bu noktada başlıyor. İkilinin kızları Tina'nın aniden kaybolur. onu bulmak için amansız bir mücadeleye girişen Lila hayat ile bağlarını koparır.

Diğer mahalle sakinlerinin de sonlarının ne olduğunu öğreniyoruz. Aklımda şuna ne oldu diye hiç bir soru işareti kalmadı.

 
Boş Ayna / Dr.Karyl McBride

Yazar kendi hayat tecrübesinden ve klinik vakalarından yola çıkarak bu kitabı kaleme alıyor.

Kitap üç bölümden oluşuyor.
Narsist annelerin özellikleri ,bunların kızlarına bıraktığı izleri ve iyileşmek için yapılması gerekenler şeklinde.

Kızı olanların ,annesi ile arasında ki bağda bir bozukluk hissedenlerin ,kesinlikle okumasını tavsiye edeceğim bir kitap.

*Alnının tam ortasında küçük bir lülesi olan bir kız vardı ve iyi olduğunda bile eleştirilirdi.

*Anne, bana bakmıyorsun, gerçek beni görmüyorsun. Ben tenis ya da satranç oynamak veya sanatçı olmak istemiyorum. Ben, ben olmak istiyorum. Bunları yapamıyorum ama sevebiliyorum.

*Beynimizde saklanan fakat bilincimizde inkar edilen travmalar gelecek nesilde mutlaka ziyaretimize gelir.


*Annesinden sevgi ve empati alamayan bir kız çocuğu, gerçek bir duygusal bağ kuramaz. Bu nedenle bir şeylerin eksik olduğunu hisseder. En gerekli duygusal ihtiyaçları karşılanmamıştır. Matermal narsizmin daha da ciddi olduğu görmezden gelme ve istismarın olduğu durumlarda, kızlar boşluk ve yoksunluk hissiyle büyür ve bunun nedenini anlamazlar.

*Beni öylesine hassas bir hale getirdiler ki daimi olarak herkesin beni, benim kendimi eleştirdiğim kadar sert bir şekilde eleştirdiğini zannettim.
 
Çatıdaki Pencere /Jose Saramago

Saramago ‘un çok genç yaşlarda yazdığı fakat yayınevlerinin basmayı kabul etmediği bu sebeple sakladığı ,bu yüzden ölümünden sonra basılan kitabı Çatıdaki Pencere .

Kitabın her bölümde aynı apartmanda farklı dairelerde yaşayan kişiler ve gündelik hayatta yaşadıkları anlatılıyor.

Hepsi birbirinden farklı bu dairedeki yaşamlara farklı pencerelerden bakıp ,felsefi bakış açısı ile yaklaşılmış.

Körlük kadar akıcı olmasa da kitap güzeldi.


*Hayat iki damla gözyaşından fazlasına değmezdi.

*Büyüyünce mutlu olmak isteyeceksin. Şu anda mutluluğu düşünmüyorsun ve tam da bu nedenle mutlusun. Düşününce , mutlu olmak isteyince, mutlu olamazsın. Sonsuza dek. Mutlu olma arzun ne kadar güçlüyse, o denli mutsuz olacaksın. Mutluluk fethedilen bir şey değildir. Sana öyle olduğunu söyleyecekler inanma buna.


*Ama anlayış bir sözcükten ibarettir. Kimse yerinde olmadığı birini anlayamaz. Kimse aynı anda hem kendisi hem de başkası olamaz.
 
Toprak Ana/Cengiz Aytmatov

Bir Kırgız köyünde 2.Dünya savaşı sırasında birçokları gibi eşi ve oğulları askere alınan ,geride gelini ile kalan Toygar ananın ,savaştakiler ve geride kalanlar için verdiği mücadeleyi ,gösterdiği emeği ve sabrı Toprak Ana ismini verdiği tarlası ile dertleşmesi şeklinde geriye dönük anlatımı ile okuyoruz.
Kısa ama çok etkileyici güçlü bir kadın hikayesi idi ,çok duygulandım 🙏
 
X