İş arkadaşıyla (erkek) başım dertte !! Lütfen yardım !

Basta bu kadar samimi olmaniz hata olmus.
Açıkçası ilk göreve basladigim bir yerde hic tanimadigim bir erkek boyle iyilikler yapsa işkillenirim musaade etmem.
Kimsr kimseyi kandirmasin, adam konu sahibinden hoslanmis belli ki yol yapmis ama konu sahibinin erkek arkadasi olduğunu öğrenmis ya da istedigini alamayacagini anlamış.
Sakın ola ki altan almaya kalkmayin. Ters psikoloji uygulayip sizi suclu hissetirerek özür diletip tav etmeye çalışıyor olabilir. Görmezden gelin. Mumkunse odanızı degistirin.
Boyle hic tanimadigi kisiye iyilikler yapan yardim eden kim olursa olsun iyi niyetli degildir. Ve yeni göreve başlayan bayana biraz eli yuzu duzgunse sapikca yanaşan erkek çok olur.
3 farklı kurum gormus biri olarak soyluyorum bunlari.
 
Benim çok yakışıklı doktor bir sevgilim var, üstelik de İspanyol.

Ablacım ne alaka allasen, İspanyol ve doktor olunca ne oluyor daha mı elit olduğunu falan sanıyorsun, üstün ırk mı sanıyorsun İspanyolları? Alakası yok, şunları söyleyerek kendini daha komik duruma düşürüyorsun farkında değilsin. Sevgilin ister doktor olsun ister başka bir meslek, ya da hiç sevgilin olmasın bir önemi yok. Adamla flörtleşmişsin bildiğin zamanında, bilerek ya da bilmeyerek kendini kabul ettirme çabasıyla. Ancak yanlış hareketler. Bunu kabul edip davranışlarını ona göre ayarlasan daha mutlu olursun. Burada kimsenin seninle bir derdi falan yok, seni kıskanacak hali de yok insanların. Çalıştığın kurumdaki insanlar da laçka, sen de flörtözsün. Gereksiz boş bir samimiyet var ortada ve daha da uzatmanın derdindesin. Durumu kabul et, ona göre kendini ayarla.
 
Ben iş yerinin iş yeri olduğuna inananlardanım. Orda iş yaparım. Birşeyler üretir para kazanırım. Aynı oda da 4 kişiyiz. Kimse ışık, soğuk sıcak demeden çalışır. Bu kadar olay çıkaracak kadar da görmem açıkçası kimseyi onlarda beni .
Dipnot: 3 yılım bitti aynı yerde şimdi tanıdıkça tarzım olan insanlarla dışarıda görüşüyorum ama iş yerinde çay poğaça, kek ... gibi şeylerden haz etmiyorum işin gecikmesinden başka birşey değil.
 
Ben mi suçluyum ? Kadın olduğum için ben mi suçlu oldum ? Zamanında samimiyeti abartttım evet sma bu karşılıklı oldu Ahmet de abarttı.Aramız iyiyken devamlı muhabbet etmek beraber sigara içmeye gitmek istiyordu . Ama kadın her zaman suçlu mu olur ?
:işsiz::işsiz:
 
Bir erkekle bir kadın kanka olamaz zaren. Olduğunu düşünen varsa 1 gün sonrasını dahi göremediği içindir. Fazlaca yüz göz olunan gereksizce fazla özellerin paylaşıldığı her arkadaşlık bitecektir de isterse hemcinsle olsun bu. Hep derim MESAFE CANDIR. Sadece bir erkekle değil hemcinsinle de mesafeyi koru. Er geç üzülen yine mesafeyi korumayan olur.
 
EKLEME: Kızlar yarın nasıl davranayım ? Lambaları açayım mı yoksa onun istediği gibi olmasına göz mü yumayım ? Nasıl baş edeyim bununla ?

Mehrba hanımlar, uzun olabilir, ama tavsiyelere çok ihtiyacım var çünkü bu gerginlik bana kötü hissetiriyor. Ve korkutuyor. Ben bir süre önce zorlu sınavları aşarak yeni bir işe başladım, hayallerimdeki işti zira prestijli ve kariyer olarak önüm açık. Ben ilk geldiğimde odada 3 kişiydik, 38 yaşındaki Ahmet ve 30 yaşındaki Yalçın (bu arada ben 29 yaşındayım). Yalçın biraz kendini beğenmiş bir tipti, zaten kısa bir süre sonra ayrıldı işyerinden. Ama Ahmet bana karşı çok iyiydi. Ne zaman yardıma ihtiyacım olsa koştu. Ahmet gözümde adeta kanatsız melek olmuştu çünkü bana çok yardımcı oluyordu, ben de onunla samimi oldum. Evden börekler çörekler götürdüm ikram ettim, halini hatrını sordum, devamlı ama devamlı muhabbet halindeydik, geyiğin dibine vurduk. Çok mutluydum, o ara işyerinde bana gıcık davranan biri vardı ve moralim bozuluyordu, "neyse ki oda arkadaşımla süperiz" diye düşünüyordum. Sonra bir an işler tersine döndü, ve yemin ediyorum nasıl bu noktaya geldik anlayamadım. Şaka yapar kılıfı altında canımı yakma amaçlı laflar sokmaya başladı. Giyimimden kuşamıma, internette baktığım siteye kadar, ben telefonda İspanyol arkadaşımla İspanyolca konuşurken falan herşeye yorum yapar oldu. Ben rahatsız oldum ve bir noktadan sonra dayanamadım o laf soktukça cevabını verdim. Ve bir noktada ipler koptu, muhabbeti kestik. Sadece "günaydın-iyi akşamlar" demeye başladık. Sanırım samimiyetin dozu fazla kaçtığı için bu noktaya geldik. Üzüldüm tabi.Ben yapı olarak kolay sıcaklık hissedemeyen biriyim. Bu nedenle bir insana kanım kaynadıysa, hani bir tabir var ya "canımı istese veririm" diye, aynen böyle oluyorum.Çok ilgi gösteriyorum, mutlu etmek istiyorum.. Ahmet'le böyle olunca ben de ilgi alakamı odayı sıkça ziyaret eden diğer iş arkadaşlarıma gösterdim, onlarla muhabbet ettim, evde yaptığım börekleri, kekleri onlara götürdüm, hal hatır sordum. Ahmet bunları görüyordu tabi, ve ben sanki onunu bu duruma gıcık olduğunu hırslandığını hissettim (sadece bir his, eminim diyemem).

8 Mart kadınlar gününde olay koptu. Aramız iyiyken Ahmet dünyanın en uyumlu insanıydı, ricalarımı yapardı, çok anlayışlıydı. Odamızda 2 tane lamba var. Ahmet lambaları açmayı hiç sevmezdi, karanlığı sevdiğini söylerdi. Ama ben o şekilde görmekte zorlandığım için oda ışıkları hep açıktı (Önceden odada 3 kişi olduğumuzu söylemiştim, üçüncü kişi Yalçın varken de odanın 2 lambası paso açık olurdu, yani benle başlayan bir olay değil). Ama Ahmet'e geçen hafta bir haller oldu. Kendi tarafının ışığını kapatmaya başladı. Odanın yarı karanlık, yarı aydınlık olması da görüşümü ve konsantrasyonumu etkiliyordu. İlk gün "açalım mı ışığı" diye iznini sordum, tamam dedi, 2 ışığı da açtım. İkinci gün de iki ışığı açtığım için bana dalga geçer gibi üslupla "yaa merak ediyorum, benim tarafımdaki ışığı açıyorsun da neden yapıyosun bunu ? merak ediyorum. sonuçta ışık benim tarafın ışığı." Ama öyle dalga geçer bir üslupla sordu ki. Savunmaya çalıştım kendimi, "ama hep böyleydi zaten" dedim, ama o üstüme geldi ve moralim bozuldu. Ama esas olayı 8 martta çıkardı. Ben yine 2 ışığı açmıştım. Işıkların birini gözümün önünde kapatınca açalım mı lütfen beni etkiliyor deyince bağırıp çağırmaya başladı: "yeter ya, ışık aç kapa bu ne ? benim tarafın ışığı değil mi bu ? 40 yaşında adamım senle aç kapa mı oynicam ? konuşucam daire başkanımla, genel müdürümle. yeter, aynı odada kalamam seninle. ben oda değiştiricem." o kadar moralim bozuldu ki. sabah işyerinde dağıtılan karanfille lokumu almıştım, bu küçük jest mutlu etmişti beni. Odaya mutlu mutlu girmiştim. Ama Ahmet, Kadınlar Günü falan demeden bağırıp çağırmaya başladı, gözü döndü resmen. Ben şok geçirdim o an ve şaşkın bakıyordum, bana ne dedi:

- ne biçim bakıyorsun bana ? tabi ben salağım dimi ? tabi ben gerizekalıyım dimi ? bakışlarınla bana gerizekalı demeye çalışıyorsun, biliyorum ben anlıyorum ben.

korktum arkadaşlar. olayı tırmandırmak istemedim. öyle demiyorum dedim. alttan almaya çalıştım, çünkü işler çoktu. ben de bağırsam, kavga etsem titremeye başlarım, kriz geçiririm işler kalır diye korktum, işyerinde rezillik çıksın istemedim. ama karşıdaki şahıs öyle höt zöt çıkardı ki ! bir de bir sürü alakasız konuyu gündeme getirdi, biriktirmiş içinde kin tutmuş, benimle iletişim kurmadığı, iletişimle gündeme getirmediği konuları kin diye içinde biriktirmiş. bakın neler :

-"senin yüzünden store perdeyi açamıyorum !!" (bir kere aramız iyiyken güneş geldiği için kapatır mısın diye rica etmiştim o da "tabi ki, ne demek şevvalcim" deyip kapatmıştı. ben yine şok oldum o an birşey diyemedim, "ta, tabi açın" diye geveledim. "lütfettin yaa" diye bağırıp hırsla açtı. "açık kalacak artık" diye haykırdı. şok oldum)
- "peki odada parfüm de sıkabilecek miyiz söyle bakalım izin veriyor musun !!!!!" (bu da beni şok etti kızlar, çünkü odada ben devamlı parfüm sıkıyorum kendime. hatta aramız iyiyken bir defa sordum rahatsız eder mi diye, "ne demek şevvalcim" demişti gene. onun parfüm sıkması hiç mesele olmadı ki aramızda kızlar.. benim kalbim küt küt atmaya naşladı öyle üzerime geldi ki...)
- "dolaba sen mantonu asıyorsun ben asmıyorum izin veriyo musun ha söylesene !! (kızlar bu da beni şok etti. dolapta 3-4 askı var, istese o da asabilirdi. aramızda hiç konusu geçmedi. o kendisine yakın olan bir koltuğa bırakıyordu paltosunu, ben de kolayına geldiği için öyle yapıyor diye düşünüyordum. şok oldum kızlar ağlamaklı oldum o üstüme geldikçe)

öğlen yemekten döndüm masamın üstüne kağıt koymuş, saçma sapan şeyler yazmış, şöyle yazmış: "sizinle yazılı iletişim daha iyi (!). elbise dolabını bir gün bile kullanmadım sizi rahatsız etmek istemedim. onu da kullanıcam artık. senin kitap dolabına takılıp duruyorum onu da çek artık. ha bugün perde açtım minnettarım sana (!). Bu arada parfüm kullanımında sorun yok dimi" bense bu kağıdı görmezden geldim.

arkadaşlar bana akıl verin. hayalini kurduğum işteyim, şu an deneme sürecindeyim ve böyle bir şeyle karşılaştım. belli ki evinde bir sorun var acısını benden çıkartıyor. O gün 2 lamba açık olacaksa ben de store perdeyi açarım dedi, perdeyi açtı. Akşam ben bir iş arkadaşımla muhabbet edip gülüşüyordum, o da odaya giderken gördü, ben odaya geldim baktım lambalardan birini gene kapatmış. Çok moralim bozuldu sustum. "Kadını nasıl altettim" diye düşünüp keyiflenmiş olmalı ki bir ara şarkı mırıldanır gibi yaptı. Kızlar büyük stres altındayım, yarın sabah işe gittiğimde nasıl davranmalıyım ? Daire başkanım tatlı bir kadındır aslında ama geçen hafta çok işi vardı kadının ve gergindi, izne çıkacağı için işlerini bitirmeye çabalıyordu. Kadının kafasını şişirmek istemedim. Kızlar ben bu krizden kendime zarar getirmeden nasıl çıkarım lütfen yol gösterin lütfen
Neden korkuyorsunuz ki bu kadar saldırsa ne olur? Ucunda ölüm yok ya, en fazla zart zurt yapar böyle.bence bu kadar abartılacak kadar biri değil.boş muhabbet yapan ezik biri
 
X