- 27 Ocak 2012
- 179
- 43
- Konu Sahibi jefficaalmort
- #1
Uzun zaman sonra foruma tekrar geri dönüyorum bu mesajımla. Kendime inancım henüz tükenmediği için yazıyorum. Umarım artık aradığım yanıtlara ulaşabilirim.
Nasıl anlatılır çok emin değilim. Mutlu değilim. Aslında çok uzun zamandan beri mutlu değilmişim ama o kadar kötü bir haldeyim ki, ne zamandır böyle olduğumu anlayabilmem için geriye dönüp bakmam gerekti. O zaman fark ettim ki çok uzun zamandır mutlu değilmişim. Hayatta beni mutlu edeceğini düşündüğüm her şeyi yaptım. İki lisans bir yüksek lisans bitirdim. Diplomayı aldığım gün "bu muydu yani?" diyebildim. Çılgınlar gibi eğlenemedim, mutluluktan havalara uçmadım. "Buymuş demek ki" diyebildim. Mutlu olan insanlara, ailelere imrendim. Dönüp yattım uyudum.
Çok sevdiğim adamla nişanlandım evlendim. Ne nişanda ne düğünde mutlu hissetmedim kendimi. Sürekli anneme babama eşime, birilerine kızmakla geçti zamanım. Neden şu eksikti? Neden bu fazlaydı? Pastanın üstü, arabanın kapısı diye diye hep bir şeylere sinirlendim bozuldum. Nişanımda da düğünümde de zannettiğim, o gün kazasız belasız geçsin, o telaşe bitsin ardından mutlu olacağımdı. Ama yok, üzerinden bir hafta geçti, bir ay geçti. O mutluluk hiç gelmedi. Sevdiğim adama kavuştum. Evlendim. Ne güzel bir şeymiş diyemedim. "Evlilik dedikleri de buymuş demek ki" diyebildim. Dışarıdan gören bu mutsuzluğumla zorla evlendirildiğimi bile düşünebilir ama severek birbirimizi isteyerek evlendik. Yine de şımarık aile çocuğu gibi görmeyin beni. Nişanda da düğünde de sinirleneceğim gerçekten tonlarca şey yaşandı.
Çok stresli bir işim vardı. Düşündüm ki işimi bırakırsam bu stresten kurtulur bir kaç ayda toparlarım kendimi. Doğru olanı yaptığımı biliyorum, çünkü gerçekten inanılmaz stresli bir işim vardı. Sürekli insanlara laf anlatmakla geçiyordu zamanım. Üstelik maaşlarımızı da tam alamıyorduk. İşi bıraktıktan sonra kendimi kocama, evime adayacaktım. Kısa bir süre rahatlama hissettim. Ama bu da mutlu etmedi beni. Daha da çöktüm. Artık sabaha kadar uyanığım, sabah eşimin uyanmasına yakın yatıyorum, akşam neredeyse o gelene kadar uyuyorum. Gecem gündüz, gündüzüm gece oldu. Kimseyi görmek istemiyorum. Yataktan çıkmak istemiyorum. Eşim bana yaklaşsın da istemiyorum. Evin işleri duruyor, çünkü yemek yapmak istemiyorum. Adama kahvaltı bile hazırlamıyorum. Sabah kahvaltısını iş yerinde yapıyor, akşamları ya dışarıda yiyoruz ya da annemlerde. Akşam eve erken geldiyse bazen yemekleri kendi hazırlıyor.
Eşim beni çok seviyor, hissediyorum. Benim için yaptıklarını görüyorum. Sırf ben istediğim diye yıllık kontratı iptal edip daha 6 aydır oturduğumuz evimizi değiştirdik, başka bir eve taşındık. Ben istiyorum diye salonun mobilyalarını değiştirdik. Ben istiyorum diye kendi arabasını satıp bana yeni araba satın aldı. Düğünden önce aylarca çalıştı, geliri iyi olmasına rağmen ek işler yaptı. Herhangi bir şeyim eksik olmasın, bana bunu neden yapmadın dedirtmemek için. Kısacası çok ama çok yordum ben onu. Ve şimdi kendime de hayrım yok, ona da hayrım yok. 1 yıl olmadı daha evleneli. Böyle giderse 1 yıl daha gitmez, görünen köye kılavuz gerekmez derler.
Uzattım, çok özür dilerim. Kısasını söyleyeceğim size. Ne yaşamak istiyorum, ne ölmek. İkisi için de halim yok sanki. Öylece kaldım dünyanın tam ortasında. Boş ve anlamsızca sadece zamanın geçmesini bekliyorum. Gülemiyor ya da ağlayamıyorum. Mümkün olsa aylarca uyuyacağım yatakta. Psikologla ya da psikiyatristle görüşmem gerekli mi bilmiyorum. Hangisiyle görüşeceğimi de bilmiyorum. Kesinlikle düzelmek istiyorum. Ben bu değildim. Kader bana ne getirirse getirsin, yaşamayı öyle çok severdim ki. Şimdiyse durum bu.
Bu rahatsızlığımın bir adı var mı? Hasta mıyım ben?
Nasıl anlatılır çok emin değilim. Mutlu değilim. Aslında çok uzun zamandan beri mutlu değilmişim ama o kadar kötü bir haldeyim ki, ne zamandır böyle olduğumu anlayabilmem için geriye dönüp bakmam gerekti. O zaman fark ettim ki çok uzun zamandır mutlu değilmişim. Hayatta beni mutlu edeceğini düşündüğüm her şeyi yaptım. İki lisans bir yüksek lisans bitirdim. Diplomayı aldığım gün "bu muydu yani?" diyebildim. Çılgınlar gibi eğlenemedim, mutluluktan havalara uçmadım. "Buymuş demek ki" diyebildim. Mutlu olan insanlara, ailelere imrendim. Dönüp yattım uyudum.
Çok sevdiğim adamla nişanlandım evlendim. Ne nişanda ne düğünde mutlu hissetmedim kendimi. Sürekli anneme babama eşime, birilerine kızmakla geçti zamanım. Neden şu eksikti? Neden bu fazlaydı? Pastanın üstü, arabanın kapısı diye diye hep bir şeylere sinirlendim bozuldum. Nişanımda da düğünümde de zannettiğim, o gün kazasız belasız geçsin, o telaşe bitsin ardından mutlu olacağımdı. Ama yok, üzerinden bir hafta geçti, bir ay geçti. O mutluluk hiç gelmedi. Sevdiğim adama kavuştum. Evlendim. Ne güzel bir şeymiş diyemedim. "Evlilik dedikleri de buymuş demek ki" diyebildim. Dışarıdan gören bu mutsuzluğumla zorla evlendirildiğimi bile düşünebilir ama severek birbirimizi isteyerek evlendik. Yine de şımarık aile çocuğu gibi görmeyin beni. Nişanda da düğünde de sinirleneceğim gerçekten tonlarca şey yaşandı.
Çok stresli bir işim vardı. Düşündüm ki işimi bırakırsam bu stresten kurtulur bir kaç ayda toparlarım kendimi. Doğru olanı yaptığımı biliyorum, çünkü gerçekten inanılmaz stresli bir işim vardı. Sürekli insanlara laf anlatmakla geçiyordu zamanım. Üstelik maaşlarımızı da tam alamıyorduk. İşi bıraktıktan sonra kendimi kocama, evime adayacaktım. Kısa bir süre rahatlama hissettim. Ama bu da mutlu etmedi beni. Daha da çöktüm. Artık sabaha kadar uyanığım, sabah eşimin uyanmasına yakın yatıyorum, akşam neredeyse o gelene kadar uyuyorum. Gecem gündüz, gündüzüm gece oldu. Kimseyi görmek istemiyorum. Yataktan çıkmak istemiyorum. Eşim bana yaklaşsın da istemiyorum. Evin işleri duruyor, çünkü yemek yapmak istemiyorum. Adama kahvaltı bile hazırlamıyorum. Sabah kahvaltısını iş yerinde yapıyor, akşamları ya dışarıda yiyoruz ya da annemlerde. Akşam eve erken geldiyse bazen yemekleri kendi hazırlıyor.
Eşim beni çok seviyor, hissediyorum. Benim için yaptıklarını görüyorum. Sırf ben istediğim diye yıllık kontratı iptal edip daha 6 aydır oturduğumuz evimizi değiştirdik, başka bir eve taşındık. Ben istiyorum diye salonun mobilyalarını değiştirdik. Ben istiyorum diye kendi arabasını satıp bana yeni araba satın aldı. Düğünden önce aylarca çalıştı, geliri iyi olmasına rağmen ek işler yaptı. Herhangi bir şeyim eksik olmasın, bana bunu neden yapmadın dedirtmemek için. Kısacası çok ama çok yordum ben onu. Ve şimdi kendime de hayrım yok, ona da hayrım yok. 1 yıl olmadı daha evleneli. Böyle giderse 1 yıl daha gitmez, görünen köye kılavuz gerekmez derler.
Uzattım, çok özür dilerim. Kısasını söyleyeceğim size. Ne yaşamak istiyorum, ne ölmek. İkisi için de halim yok sanki. Öylece kaldım dünyanın tam ortasında. Boş ve anlamsızca sadece zamanın geçmesini bekliyorum. Gülemiyor ya da ağlayamıyorum. Mümkün olsa aylarca uyuyacağım yatakta. Psikologla ya da psikiyatristle görüşmem gerekli mi bilmiyorum. Hangisiyle görüşeceğimi de bilmiyorum. Kesinlikle düzelmek istiyorum. Ben bu değildim. Kader bana ne getirirse getirsin, yaşamayı öyle çok severdim ki. Şimdiyse durum bu.
Bu rahatsızlığımın bir adı var mı? Hasta mıyım ben?