- 5 Nisan 2011
- 2.114
- 990
- Konu Sahibi esmeralisa
- #1
Arkadaşlar Kur'an'ı Kerim'i layıkıyla okumak biz inananlara en büyük görevdir.. Kur'an şifa ve rahmettir.. Canımız sıkılsa, bir dara düşsek, isteklerimiz olsa, derdimiz, tasamız, hastalığımız olsa hemen Rabb'imize dönüp O'nun o güzel kelamını zikredip O'ndan istiyoruz.. En azından namazlarımızda Kur'an ayetleri okuyoruz ve tecvid kurallarına göre okumaya çalışmamız gerektiğini biliyorum..
Ben Allah'ın yardımı ve izniyle çok şükür 3,4 yıl önce Kur'an'ı öğrendim ama ne yazık ki tam anlamıyla tecvid kurallarını bilmiyorum.. En kolay şekilde öğrenen kardeşlerimden bilgi almak istiyorum.. Tecvid kurallarını öğrenirken nasıl bir yol izlediniz.. Paylaşırsanız sevinirim.. Hem ben hem de bütün bu konuyla ilgilenen kardeşlerim yararlanmış olur bu bilgiden..
Şimdiden Allah herkesten razı olsun..
(Kur’ân’ın tecvit kuralları ile nazil olduğunu Kur’ân’dan öğreniyoruz: “Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık. O’nu tertil üzere indirdik.” Bir diğer âyette Cenâb-ı Hak Kur’ân’ı tecvit üzere okumayı şöyle emreder: “Kur’ân’ı açık açık, tâne tâne, tertil ile oku.”
Âyetlerde geçen tertilin ne olduğu sorulduğunda Hazret-i Ali (ra) şöyle cevap vermiştir: “Tertil, harflerin tecvidini, sıfatlarını, okuyuş biçimlerini, mahreç özelliklerini ve vakıfları bilerek okumak demektir.”
Kur’ân’ı okurken anlam bozulmasına sebep olmayacak kadar tecvit bilmek ve uygulamak her Müslüman için vaciptir. Hazret-i Enes (ra) diyor ki: “Hazret-i Peygamber’in (asm) Kur’ân okuyuşu medli (uzatılacak yerlerde uzatmalı) ve tertil üzere idi (tecvitli bir okuyuştu). Besmeleyi, Bismillâh’ı, Er-Rahmân’ı, Er-Rahîm’i med ederek (uzatarak) okurdu.” 4
Her tecvit kuralı hüküm olarak aynı şiddette değildir. Sünnet olan kurallar vardır, vacip olan kurallar vardır.
Ancak Allah hiç kimseye güç yetiremediği bir teklif yüklememiştir. Kişi, gerek dilindeki bir konuşma özründen dolayı, gerekse kendisine öğretecek bir kimse veya imkân bulamadığından dolayı tecvidi öğrenememişse Allah katında mazurdur, mesul değildir. Öğrenebildiği kadar öğrenerek, öğrenebildiklerini uygulaması kişiye yeterlidir.
Fakat elinde öğrenme ve uygulama imkânı olduğu halde sırf ihmalkârlıktan dolayı öğrenmeyen veya öğrenip unutan, ya da bildiği halde Kur’ân’ı tecvit üzere okumayanlar mesuldür.)
NOT: Arkadaşlar burada dil öğrenme bölümüne mi açılacak yoksa dini bir konu olduğu için bu bölümemi açılacağını tam kestiremedim bu konumun.. Yanlışım olduysa düzeltilmesini rica ediyorum yetkili kişilerden..
Ben Allah'ın yardımı ve izniyle çok şükür 3,4 yıl önce Kur'an'ı öğrendim ama ne yazık ki tam anlamıyla tecvid kurallarını bilmiyorum.. En kolay şekilde öğrenen kardeşlerimden bilgi almak istiyorum.. Tecvid kurallarını öğrenirken nasıl bir yol izlediniz.. Paylaşırsanız sevinirim.. Hem ben hem de bütün bu konuyla ilgilenen kardeşlerim yararlanmış olur bu bilgiden..
Şimdiden Allah herkesten razı olsun..
(Kur’ân’ın tecvit kuralları ile nazil olduğunu Kur’ân’dan öğreniyoruz: “Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık. O’nu tertil üzere indirdik.” Bir diğer âyette Cenâb-ı Hak Kur’ân’ı tecvit üzere okumayı şöyle emreder: “Kur’ân’ı açık açık, tâne tâne, tertil ile oku.”
Âyetlerde geçen tertilin ne olduğu sorulduğunda Hazret-i Ali (ra) şöyle cevap vermiştir: “Tertil, harflerin tecvidini, sıfatlarını, okuyuş biçimlerini, mahreç özelliklerini ve vakıfları bilerek okumak demektir.”
Kur’ân’ı okurken anlam bozulmasına sebep olmayacak kadar tecvit bilmek ve uygulamak her Müslüman için vaciptir. Hazret-i Enes (ra) diyor ki: “Hazret-i Peygamber’in (asm) Kur’ân okuyuşu medli (uzatılacak yerlerde uzatmalı) ve tertil üzere idi (tecvitli bir okuyuştu). Besmeleyi, Bismillâh’ı, Er-Rahmân’ı, Er-Rahîm’i med ederek (uzatarak) okurdu.” 4
Her tecvit kuralı hüküm olarak aynı şiddette değildir. Sünnet olan kurallar vardır, vacip olan kurallar vardır.
Ancak Allah hiç kimseye güç yetiremediği bir teklif yüklememiştir. Kişi, gerek dilindeki bir konuşma özründen dolayı, gerekse kendisine öğretecek bir kimse veya imkân bulamadığından dolayı tecvidi öğrenememişse Allah katında mazurdur, mesul değildir. Öğrenebildiği kadar öğrenerek, öğrenebildiklerini uygulaması kişiye yeterlidir.
Fakat elinde öğrenme ve uygulama imkânı olduğu halde sırf ihmalkârlıktan dolayı öğrenmeyen veya öğrenip unutan, ya da bildiği halde Kur’ân’ı tecvit üzere okumayanlar mesuldür.)
NOT: Arkadaşlar burada dil öğrenme bölümüne mi açılacak yoksa dini bir konu olduğu için bu bölümemi açılacağını tam kestiremedim bu konumun.. Yanlışım olduysa düzeltilmesini rica ediyorum yetkili kişilerden..