Basında günlerdir Hürrem tartışılıyor
Hürrem neden gitti/ aldığı parayı az mı buldu/ set şartları kötü müydü/ neden tükenmişlik sendromu yaşıyor?
Kendi adıma bu soruların cevabını hiç merak etmediğimi hemen belirteyim
Ama görüyorum ki; Türkiye gündeminin tam ortasına oturmuş ve ülkenin ciddi bir sorunu haline gelmiş Hürremin arkasına bakmadan gidişi...
Ve yine görüyorum ki; cümle alem Hürreme aşık (!) gibi, neden gittiğini sorguluyor.
Basın konuşuyor; Hürrem hastalığa yakalanmış: Tükenmişlik sendromu.
Öylesine bir tükenmişlik yaşıyor ki, para/pul umurunda değil.
Almanyaya gider ayda 5.000 Euroya çalışırım, yine aynı işi yapabilirim diyor (erkek arkadaşı anlatıyor). Anlayın artık, kız Türkiyeden ve Türklerden illallah demiş.
Soruyorum şimdi tüm okuyucularıma; siz bu ülkede tükenmediniz mi? Hanginizin imkanı olsa bu ülkeyi terk etmezsiniz?
Türkiyede kiminle konuşsam, ülkeyi terk etmeyi düşünüyor.
Etrafım yurt dışına kaçacağım diyenlerle dolu (bu da ayrı bir konu).
Bakınız: Meryem Uzerlinin, nam-ı diğer Hürremin; set yorgunluğu yaşadığını, parayı az bulup kaçtığı söylentilerinin doğruluk payı çok büyük olamaz.
Hürremin bu kadar zaman, dilini dahi yeterli konuşamadığı, derdini istediği gibi anlatamadığı, kendi kültürüne hiç benzemeyen kültürde bu kadar zaman kalabilmesi, inanın bana göre bir mucize.
Hürremin yakalandığı tükenmişlik sendromu (!) kapitalist sistemin hastalığı olarak çıkıyor önümüze. Kişi kendini tükenmiş ve mutsuz hissedip, işiyle ilgili inancını kaybediyor ve ani kararlar verebiliyormuş.
Perfektsiyonist (mükemmeliyetçi) ve yüksek performans hastalığı olarak anlatıyor bu sendromu uzman psikolog...
Bir diğer psikolog ve uzman farklı şeyler anlatacaktır ve Hürremin ülkemizden kaçışı biraz daha sorgulanacaktır. Ama ben Hürremin herhangi bir sendrom yaşadığını sanmıyorum.
Hürremin; dilini konuşamadığı, kendi kültürüne taban tabana zıt bu kültür ve etrafındaki kadınların kıskanç tavırları, Türkçeyi iyi konuşamamasını getirdiği azami sorunlar, kısaca bu sektörün Türkiyedeki işleyişi onu bitirdi, daha fazla dayanamadı.
Aynı durumda olan, Avrupada okulunu dondurup Türkiyeye oyunculuk okumaya giden, çeşitli dizilerde ufak rollerde oynayan Avrupalı Türk kızlarının, bir süre sonra her şeyi bırakıp koşarak geri dönüşlerine tanık oldum.
Türkiyede bu film sektöründe ne oyunların döndüğünü, sektörde kalıcı olabilmek için nelerden feragat etmek gerektiğini açıklasın uzmanlar, tükenmişlik sendromunu değil
Alman veya Almanyada doğmuş büyümüş birinin Türkiyedeki çalışma ortamına ayak uydurması oldukça zor.
Avrupada çocuklar geleceğe yarış atı gibi hazırlanmıyorlar. Çocuklar son derece rahat bir öğrencilik hayatı geçiriyorlar. Bu daha sonra iş hayatında da böyle devam ediyor.
Meryem Uzerli ve onun gibi Avrupada yetişmiş birinin Türkiye şartlarında uzun süre yaşaması ve çalışması çok mümkün değil.
İvana Sert örneği de var önümüzde. Birçok programda Türkçeyi yarım yamalak konuştuğu için beraber program yaptığı arkadaşları tarafından aşağılandığına tanık oldum.
Bunlar hep yaşanan gerçekler. Keza Avrupadan giden bir Türk kızı da sette Türkçeyi kırık konuştuğu için set arkadaşları tarafından aşağılanabiliyor.
Durum şu ki; Hürremin, evet bir tükenmişliği var ama olayın iç yüzü çok farklı buna emin olun.
Hürrem neden gitti/ aldığı parayı az mı buldu/ set şartları kötü müydü/ neden tükenmişlik sendromu yaşıyor?
Kendi adıma bu soruların cevabını hiç merak etmediğimi hemen belirteyim
Ama görüyorum ki; Türkiye gündeminin tam ortasına oturmuş ve ülkenin ciddi bir sorunu haline gelmiş Hürremin arkasına bakmadan gidişi...
Ve yine görüyorum ki; cümle alem Hürreme aşık (!) gibi, neden gittiğini sorguluyor.
Basın konuşuyor; Hürrem hastalığa yakalanmış: Tükenmişlik sendromu.
Öylesine bir tükenmişlik yaşıyor ki, para/pul umurunda değil.
Almanyaya gider ayda 5.000 Euroya çalışırım, yine aynı işi yapabilirim diyor (erkek arkadaşı anlatıyor). Anlayın artık, kız Türkiyeden ve Türklerden illallah demiş.
Soruyorum şimdi tüm okuyucularıma; siz bu ülkede tükenmediniz mi? Hanginizin imkanı olsa bu ülkeyi terk etmezsiniz?
Türkiyede kiminle konuşsam, ülkeyi terk etmeyi düşünüyor.
Etrafım yurt dışına kaçacağım diyenlerle dolu (bu da ayrı bir konu).
Bakınız: Meryem Uzerlinin, nam-ı diğer Hürremin; set yorgunluğu yaşadığını, parayı az bulup kaçtığı söylentilerinin doğruluk payı çok büyük olamaz.
Hürremin bu kadar zaman, dilini dahi yeterli konuşamadığı, derdini istediği gibi anlatamadığı, kendi kültürüne hiç benzemeyen kültürde bu kadar zaman kalabilmesi, inanın bana göre bir mucize.
Hürremin yakalandığı tükenmişlik sendromu (!) kapitalist sistemin hastalığı olarak çıkıyor önümüze. Kişi kendini tükenmiş ve mutsuz hissedip, işiyle ilgili inancını kaybediyor ve ani kararlar verebiliyormuş.
Perfektsiyonist (mükemmeliyetçi) ve yüksek performans hastalığı olarak anlatıyor bu sendromu uzman psikolog...
Bir diğer psikolog ve uzman farklı şeyler anlatacaktır ve Hürremin ülkemizden kaçışı biraz daha sorgulanacaktır. Ama ben Hürremin herhangi bir sendrom yaşadığını sanmıyorum.
Hürremin; dilini konuşamadığı, kendi kültürüne taban tabana zıt bu kültür ve etrafındaki kadınların kıskanç tavırları, Türkçeyi iyi konuşamamasını getirdiği azami sorunlar, kısaca bu sektörün Türkiyedeki işleyişi onu bitirdi, daha fazla dayanamadı.
Aynı durumda olan, Avrupada okulunu dondurup Türkiyeye oyunculuk okumaya giden, çeşitli dizilerde ufak rollerde oynayan Avrupalı Türk kızlarının, bir süre sonra her şeyi bırakıp koşarak geri dönüşlerine tanık oldum.
Türkiyede bu film sektöründe ne oyunların döndüğünü, sektörde kalıcı olabilmek için nelerden feragat etmek gerektiğini açıklasın uzmanlar, tükenmişlik sendromunu değil
Alman veya Almanyada doğmuş büyümüş birinin Türkiyedeki çalışma ortamına ayak uydurması oldukça zor.
Avrupada çocuklar geleceğe yarış atı gibi hazırlanmıyorlar. Çocuklar son derece rahat bir öğrencilik hayatı geçiriyorlar. Bu daha sonra iş hayatında da böyle devam ediyor.
Meryem Uzerli ve onun gibi Avrupada yetişmiş birinin Türkiye şartlarında uzun süre yaşaması ve çalışması çok mümkün değil.
İvana Sert örneği de var önümüzde. Birçok programda Türkçeyi yarım yamalak konuştuğu için beraber program yaptığı arkadaşları tarafından aşağılandığına tanık oldum.
Bunlar hep yaşanan gerçekler. Keza Avrupadan giden bir Türk kızı da sette Türkçeyi kırık konuştuğu için set arkadaşları tarafından aşağılanabiliyor.
Durum şu ki; Hürremin, evet bir tükenmişliği var ama olayın iç yüzü çok farklı buna emin olun.