- 8 Haziran 2012
- 5.378
- 1.437
- Konu Sahibi AngryPenguin
- #1
Duayen radyocu Nihat Sırdar’la söyleşi yapıp da medyayı konuşmamak olur mu hiç?
Sırdar’ın söyleyecek sözü çok. Ve net: “Bu kadar aşağılık duruma gelmiş miydi Türk medyası bilmiyorum.”
Yandaş gazeteci ve yazarları, iktidar değişikliğinde akvaryumdan zıplayıp halıya düşecek japon balığına benzetiyor Sırdar; ama en çok da ‘ortadan gidenler’e, bir taraftan eleştirir gibi yapıp bir taraftan ‘yalayan’lara kızgın.
Köşe yazarları üçe ayrılır!
Zaman zaman bazı gazetelerde köşe yazdınız. Bugünkü köşe yazarlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Köşe yazarlarını üçe ayırabiliriz bence. Yandaş olanlar, yandaş olmayanlar ve ortadan gideyimciler. Uzmanlık alanı üzerine yazan tarihçi, magazinci, gurme vs. yazarları bunun dışında tutuyorum tabii.
Yandaşın amacı zaten belli. Bugün bir iktidar değişikliği olsa akvaryumdan zıplayıp halıya düşmüş Japon balığı gibi olurlar. Uzun süre kendilerine gelip yazamazlar.
Yandaş olmayanların durumu ise ortada. Ya hapse girip çıkıyorlar, ya bir soruşturmaya dahil ediliyorlar, ya da o gazeteden öbür gazeteye geçip duruyorlar. Çünkü öyle veya böyle çalıştıkları gazetenin patronuna baskı oluyor veya patron değişiyor.
Ben en çok, ortadan gidenlere kızıyorum. ‘Ne şiş yansın ne kebap’daha onursuz bir durum bence. Bir taraftan eleştirir gibi yapıp iktidarı yalayan, diğer taraftan ‘İktidar değişse ve hemen muhalif yazmaya başlasam’ diye aportta bekleyenler bunlar.
Başbakan Davutoğlu’nun danışmanı Etyen Mahçupyan’ın son dönemdeki yolsuzluk üzerine yaptığı açıklamalara ne diyorsunuz?
Herkeste genel bir ‘Davutoğlu yolsuzluklara izin vermez. Bu konuda Tayyip Erdoğan ile ters düşüp tartışabilir bile’beklentisi var. Yani içimizdeki saf taraf halen ölmüş değil. O algıyı güçlendirici açıklamalar Mahçupyan’ın açıklamaları. Ama kendisinin bile böyle bir şey olabileceğine gerçekten inandığını düşünmüyorum.
Bu kadar aşağılık duruma gelmiş miydi Türk medyası, bilmiyorum
Az önce söylediğim köşe yazarlarına, gazetelere, televizyonlara sahip bir medyanın hali ne olabilir?
Haksız yere hapse gönderilen arkadaşına sahip çıkamayan, kafası antrenman sahası kapısına sıkışıp ölen meslektaşının hesabını soramayan, politikacıdan, işadamından, spor kulübü yöneticisinden korkan bir medyanın içindeyiz.
Bu kadar aşağılık duruma gelmiş miydi Türk medyası bilmiyorum.
Siz otosansür uyguluyor musunuz? Ya da korktuğunuz oluyor mu, oldu mu?
Olmaz mı? Cezalar, davalar, tehditler ister istemez bir otosansür mekanizması kurmanıza neden oluyor. Beraber çalıştığınız insanları düşünmek zorundasınız. Başka insanların ekmeğiyle oynamamak için daha dikkatli davranıyorsunuz.
Gazete okuyor musunuz? Hangi gazete ve yazarları takip ediyorsunuz?
Her gün çıkan gazetelerin büyük bölümünü okuyorum. Tüm köşe yazarlarını da okumaya çalışıyorum. Bazılarının tamamını okumaya mide yetmiyor çünkü. Bu aralar özellikle Amerika’da Türkiye ilgili olan bitenleri Hürriyet’te Tolga Tanış güzel yazıyor. Çok iyi bir istihbaratı var. Çok arka sayfalarda yazdığı için sanıyorum iktidar henüz müdahale etmedi kendisine.
Ortadan, hatta iktidara yakın mizah mide bulandırıyor
Okurken kızdığınız ya da sinir olduğunuz gazeteci ve yazarlar var mı?
Birçok yazarı okurken kızıyorum ama isim vererek kimseyle polemiğe girmek istemem. O tür tartışmaları ve atışmaları sevmiyorum. Okur olarak ne olduğunu bilmem bana yeter.
Gazeteci ve mizahçılar belirli bir politik tavırda mı olmalı?
Her insanın bir politik tavrı olmalı bence. Olmazsa anket sonuçlarında en sonda bulunan ‘Fikrim Yok’ bölümünde yer alırsın. O zaman da madem fikrin yok niye yazıyorsun diye sorarlar adama.
Mizahın ise doğasında var politika ve o politikaya muhalif olmak. Günceli umursamayan, ortadan ve hatta iktidara yakın mizah mide bulandırıyor gerçekten.
Mizah dergileri ya da mizahçılar, gazete ve TV’lere göre mesleklerini daha mı iyi yapıyor?
Bence kesinlikle öyle. Bugün Uykusuz, Penguen, Leman, Gırgır, Ot, Kafa gibi dergilerin içeriğindeki duruş kaç gazetede var? Hangi televizyon veya haber kanalı bunu yapabiliyor. Bir Penguen dergisinin duruşuna bakın bir de Gezi zamanı penguen yayınlayan kanalın (CNN Türk) duruşuna. Fark tam orada işte.
Yandaş mizahçı olabilir mi?
Olabilir ama olursa Salih Memecan gibi olur. Vicdan eksikliği gerekli öyle olmak için.
Bir kamu yayın kuruluşu olarak TRT haberciliği…
TRT’de bir habercilik durumu olmadığı için üzerine konuşmaya gerek yok bence.
Türk dizi furyasına ne diyorsunuz?
Eskiden çok iyi Türk dizisi izleyen ve artık izlemeyen biri olarak o furyanın elimizde patlamak üzere olduğunu düşünüyorum ben.
Yeni izlenme oranı ölçme sistemi kalitesiz işlerin artmasına neden oldu. Artık hem bu sistem hem de muhafazakar baskılar sebebiyle Ezel, Muhteşem Yüzyıl, Öyle Bir Geçer Zaman Ki gibi dizileri izlememiz mümkün değil.
Bizim izlemediğimiz, beğenmediğimiz dizileri emin olun yabancılarda beğenmez ve izlemez. Böylece Türkiye en büyük reklam fırsatlarından birini bile isteye kaybeder.
http://www.diken.com.tr/radyocu-nihat-sirdar-medya-hic-bu-kadar-asagilik-olmamisti/
Sırdar’ın söyleyecek sözü çok. Ve net: “Bu kadar aşağılık duruma gelmiş miydi Türk medyası bilmiyorum.”
Yandaş gazeteci ve yazarları, iktidar değişikliğinde akvaryumdan zıplayıp halıya düşecek japon balığına benzetiyor Sırdar; ama en çok da ‘ortadan gidenler’e, bir taraftan eleştirir gibi yapıp bir taraftan ‘yalayan’lara kızgın.
Köşe yazarları üçe ayrılır!
Zaman zaman bazı gazetelerde köşe yazdınız. Bugünkü köşe yazarlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Köşe yazarlarını üçe ayırabiliriz bence. Yandaş olanlar, yandaş olmayanlar ve ortadan gideyimciler. Uzmanlık alanı üzerine yazan tarihçi, magazinci, gurme vs. yazarları bunun dışında tutuyorum tabii.
Yandaşın amacı zaten belli. Bugün bir iktidar değişikliği olsa akvaryumdan zıplayıp halıya düşmüş Japon balığı gibi olurlar. Uzun süre kendilerine gelip yazamazlar.
Yandaş olmayanların durumu ise ortada. Ya hapse girip çıkıyorlar, ya bir soruşturmaya dahil ediliyorlar, ya da o gazeteden öbür gazeteye geçip duruyorlar. Çünkü öyle veya böyle çalıştıkları gazetenin patronuna baskı oluyor veya patron değişiyor.
Ben en çok, ortadan gidenlere kızıyorum. ‘Ne şiş yansın ne kebap’daha onursuz bir durum bence. Bir taraftan eleştirir gibi yapıp iktidarı yalayan, diğer taraftan ‘İktidar değişse ve hemen muhalif yazmaya başlasam’ diye aportta bekleyenler bunlar.
Başbakan Davutoğlu’nun danışmanı Etyen Mahçupyan’ın son dönemdeki yolsuzluk üzerine yaptığı açıklamalara ne diyorsunuz?
Herkeste genel bir ‘Davutoğlu yolsuzluklara izin vermez. Bu konuda Tayyip Erdoğan ile ters düşüp tartışabilir bile’beklentisi var. Yani içimizdeki saf taraf halen ölmüş değil. O algıyı güçlendirici açıklamalar Mahçupyan’ın açıklamaları. Ama kendisinin bile böyle bir şey olabileceğine gerçekten inandığını düşünmüyorum.
Bu kadar aşağılık duruma gelmiş miydi Türk medyası, bilmiyorum
Az önce söylediğim köşe yazarlarına, gazetelere, televizyonlara sahip bir medyanın hali ne olabilir?
Haksız yere hapse gönderilen arkadaşına sahip çıkamayan, kafası antrenman sahası kapısına sıkışıp ölen meslektaşının hesabını soramayan, politikacıdan, işadamından, spor kulübü yöneticisinden korkan bir medyanın içindeyiz.
Bu kadar aşağılık duruma gelmiş miydi Türk medyası bilmiyorum.
Siz otosansür uyguluyor musunuz? Ya da korktuğunuz oluyor mu, oldu mu?
Olmaz mı? Cezalar, davalar, tehditler ister istemez bir otosansür mekanizması kurmanıza neden oluyor. Beraber çalıştığınız insanları düşünmek zorundasınız. Başka insanların ekmeğiyle oynamamak için daha dikkatli davranıyorsunuz.
Gazete okuyor musunuz? Hangi gazete ve yazarları takip ediyorsunuz?
Her gün çıkan gazetelerin büyük bölümünü okuyorum. Tüm köşe yazarlarını da okumaya çalışıyorum. Bazılarının tamamını okumaya mide yetmiyor çünkü. Bu aralar özellikle Amerika’da Türkiye ilgili olan bitenleri Hürriyet’te Tolga Tanış güzel yazıyor. Çok iyi bir istihbaratı var. Çok arka sayfalarda yazdığı için sanıyorum iktidar henüz müdahale etmedi kendisine.
Ortadan, hatta iktidara yakın mizah mide bulandırıyor
Okurken kızdığınız ya da sinir olduğunuz gazeteci ve yazarlar var mı?
Birçok yazarı okurken kızıyorum ama isim vererek kimseyle polemiğe girmek istemem. O tür tartışmaları ve atışmaları sevmiyorum. Okur olarak ne olduğunu bilmem bana yeter.
Gazeteci ve mizahçılar belirli bir politik tavırda mı olmalı?
Her insanın bir politik tavrı olmalı bence. Olmazsa anket sonuçlarında en sonda bulunan ‘Fikrim Yok’ bölümünde yer alırsın. O zaman da madem fikrin yok niye yazıyorsun diye sorarlar adama.
Mizahın ise doğasında var politika ve o politikaya muhalif olmak. Günceli umursamayan, ortadan ve hatta iktidara yakın mizah mide bulandırıyor gerçekten.
Mizah dergileri ya da mizahçılar, gazete ve TV’lere göre mesleklerini daha mı iyi yapıyor?
Bence kesinlikle öyle. Bugün Uykusuz, Penguen, Leman, Gırgır, Ot, Kafa gibi dergilerin içeriğindeki duruş kaç gazetede var? Hangi televizyon veya haber kanalı bunu yapabiliyor. Bir Penguen dergisinin duruşuna bakın bir de Gezi zamanı penguen yayınlayan kanalın (CNN Türk) duruşuna. Fark tam orada işte.
Yandaş mizahçı olabilir mi?
Olabilir ama olursa Salih Memecan gibi olur. Vicdan eksikliği gerekli öyle olmak için.
Bir kamu yayın kuruluşu olarak TRT haberciliği…
TRT’de bir habercilik durumu olmadığı için üzerine konuşmaya gerek yok bence.
Türk dizi furyasına ne diyorsunuz?
Eskiden çok iyi Türk dizisi izleyen ve artık izlemeyen biri olarak o furyanın elimizde patlamak üzere olduğunu düşünüyorum ben.
Yeni izlenme oranı ölçme sistemi kalitesiz işlerin artmasına neden oldu. Artık hem bu sistem hem de muhafazakar baskılar sebebiyle Ezel, Muhteşem Yüzyıl, Öyle Bir Geçer Zaman Ki gibi dizileri izlememiz mümkün değil.
Bizim izlemediğimiz, beğenmediğimiz dizileri emin olun yabancılarda beğenmez ve izlemez. Böylece Türkiye en büyük reklam fırsatlarından birini bile isteye kaybeder.
http://www.diken.com.tr/radyocu-nihat-sirdar-medya-hic-bu-kadar-asagilik-olmamisti/
