Öfke Dansı

Öfke dansı-1. Bölüm

Öfkemiz incindiğimizi, haklarımızın ihlal edildiğini, gereksinimlerimizin ya da isteklerimizin doğru şekilde karşılanmadığını ya da sadece, işlerin yolunda gitmediğini gösteren bir ileti olabilir.
-Kesinlikle böyle, öfkenin en büyük sebebinin sınır ihlali olduğunu düşünüyorum, isteklerimizi-duygularımızı doğru bir şekilde ifade etmeyi de bilmediğimizden genellikle bu tepkileri öfkelenerek gösteririz.

“Piç” ya da “orospu çocuğu” gibi sözcükler bile erkekleri lanetlemektense, suçu bir kadının üstüne atıyor: anneye.

-maalesef öyle:KK43: erkek adam sinirlenir, yapar her şeyi; kadın kısmı alttan almalı gibi bir anlayış çok yaygın:KK43:

Öfke haklı ya da haksız, anlamlı ya da yararsız değildir. Öfke sadece vardır. “Öfkemde haklı mıyım?” diye sormak, “Susamaya hakkım var mı ki? Ne de olsa daha beş dakika önce su içtim; demek ki susamaya hakkım yok. Zaten şu anda su içemeyeceksem, susamamın ne anlamı var?” demeye benzer.

Öfke, hissettiğimiz bir şeydir. Her zaman bir nedeni vardır ve ilgi görmeyi hak eder. Hepimizin, her şeyi hissetmeye hakkı vardır ve öfke de buna istisna değildir.
-zaten sorarsan sen haksızsın derler, seni suçlarlar. Bu benim en doğal hakkım gibi görüneceksin ki, karşı taraf seni suçlamayı bıraksın. susama örneğiyle yapılan benzetme çok hoşuma gitti, bunu en doğal hakkımız olarak görmek gerekiyor gerçekten de.

“İyi kız” kategorisinde ne pahasına olursa olsun öfkeden ve çatışmadan kaçınmaya çalışırız. “Şirret” kategorisindeyse kolayca öfkelenmekle birlikte, etkin olmayan ve yapıcı bir çözüme ulaştırılmayan kavga, yakınma ve suçlamalara girişiriz.

-Bu bölümü okurken tam bir 'iyi kız örneği' olarak hep kendim geldim aklıma. Her zaman aman bir tatsızlık çıkmasın, sorun olmasın, neyse alttan alayım da iş uzamasın düşüncesiyle içime atarım birçok şeyi. Tam tezat karakter olan şirretlere de içten içe özenmiyorum desem yalan olur, hani derler ya adını deliye çıkar kimse sana laf söyleyemez diye, tam o hesap iki karakter arasında seçim yapma şansım olsaydı herkesin çekindiği şirret biri olmayı daha çok isterdim sanırım :)) içime atıp kendimi üzeceğime millet üzülsün bana ne :KK70:D

İyi kızlar öfkeyi hissetmekte pek iyi olmamakla birlikte, kendilerini suçlamada çok başarılı olabilirler.

-Bu da toplumun bir dayatması sonucu oluyor maalesef. Öfkelendin mi? kimse gerçek nedene veya ihtiyacına odaklanmaz, herkes kınar, aa ne biçim kız der suçlamaya girişir. Saygısız diye etiketlenir, arsız diye etiketlenir vs vs ama kimse de gerçek nedeni düşünüp empati kurmaya çalışmaz. Çünkü öfkelenmek sadece kendilerinin haklarıdır, başka biri onlara böyle yaklaşamaz, bu ne cüret !!

Bu kitap, kadınların uzun vadede kendileri için yararlı olmayan öfke yönetme şekillerinden uzaklaşmalarına yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu şekillerin arasında sessizce boyun eğme, etkisiz kavga ve suçlama ile duygusal mesafe koyma yer alıyor. 1. Öfkemizin Gerçek Kaynaklarına Kilitlenmeyi ve Nerede Durduğumuzu Açıklığa Kavuşturmayı Öğrenebiliriz. 2. İletişim Becerilerini Öğrenebiliriz. 3. Verimsiz Etkileşim Modellerini Gözleyip Bunlara Müdahale Etmeyi Öğrenebiliriz. 4. Karşı Adımları veya Diğerlerinin “Eskisi gibi ol!” Tepkilerini Beklemeyi ve Bunlarla Başa Çıkmayı Öğrenebiliriz

-Öfkeyi yönetme şekillerinden en sık kullandıklarım: sessizce boyun eğme ve duygusal mesafe koyma. Suçlama ise en yapamadığım kısım, genellikle karşı taraf beni suçladığı için kendim suçlu psikolojimi aklamakla meşgul olmaktan karşı tarafı suçlamayı düşünemem bile. İçim soğur o insana duygusal olarak yakın olamam, ama ifade etmeyi de beceremem çoğu kez, karşı taraf kendini haklı görmeye devam eder, çoğu zaman fark etmez bile benim koyduğum mesafeleri, kendi zafer sarhoşluğu ile fazlasıyla meşguldür... Bu kitaptan en büyük beklentim öfkemin nedenini güzel bir şekilde ifade edip, içime atmaların önüne geçmek.. kaç tekrar etmem gerekirse edip bu yolda ilerleme kaydetmeliyim. yeter artık kendime yaptığım zulüm...

Eski bir dansta diğer insanın adımlarını değiştirmesini sağlayamayız; ama kendi adımlarımızı değiştirdiğimizde dans artık aynı, önceden tahmin edilebilir modelde devam edemeyecektir.

-Her ilişki esasen bir çeşit danstır. Bu kitabı okurken bir kere daha farkına vardım ki kitap okurken de video izlerken de hep aklımda karşı tarafı değiştirmek var, neden mi? çünkü hatalı olan o, ve onun değişmesi gerekir. Ama bu kitabı okurken bir kere daha fark ettim ki, haklı-haksızın hiçbir önemi yok. Bu danstan en çok etkilenen bensem bunu değiştiren de ben olmalıyım, bunu kendim için yapmalıyım. kendim adımları değiştirerek karşı tarafın da adım değiştirmesine yardımcı olmalıyım. Aksi takdirde zaten hep gördüğüm olaylar aynen devam edecek demektir. benim sürekli aynı olaylara aynı tepkiler vererek karşı taraftan farklı bir tepki vermesini beklemek beyhude bir çabadan başka bir şey değil...
 
Bugün herkes bitirir herhalde ilk bölümü, iyice konuşuruz sonra ikiye geçeriz, iki günde bir bölüm gibi bir konuşma geçmişti diğer başlıkta ama ne dersiniz? çok araları da uzatmadan sıcağı sıcağına okuyup yorumlama taraftarıyım ben ama herkesin planı nasıldır bilemem çoğunluğa göre akşam planlayalım onu da :))
 
  1. Bölüm: Öfke Savaşımı
Bu bölümde iki tür insandan bahsediliyor. ‘İyi kızlar’ ve ‘şirret kadınlar’. Düşünüyorum da kime karşı ve ne için öfkelendiğime bağlı olarak ben iki gruba da giriyordum( bu kitabı 2 sene önce okudum. O zamandan sonra baya değiştim ama hala eksik yönlerim var). Örneğin geçen sene pandemi ile eve kapanınca ben ciddi öfke patlamaları yaşadım maalesef özellikle büyük oğluma tahammülüm çok azalmıştı😓 neyseki bu sene normale dönünce ben de normale döndüm 🫣



‘Öfke enerjimizi, konumumuz ve seçeneklerimizle ilgili fikirlerimizi açıklığa kavuşturmak yerine, değişmek istemeyen bir insanı değiştirmeye ya da denetim altına almaya çalışarak harcayabiliyoruz.’ Altını çizdiğim cümlelerden biri. Gerçekten de beni öfkelendiren karşıdaki kişiye hükmedememek🤦‍♀️



Eski bir dansta diğer insanın adımlarını değiştirmesini sağlayamayız; ama kendi adımlarımızı değiştirdiğimizde dans artık aynı, önceden tahmin edilebilir modelde devam edemeyecektir.
Bunu kabul ettiğimizde bize acı verecek seçimler yapmak zorunda kalabiliriz. Gitmeyi mi seçeceğiz kalmayı mı? Kalıp daha farklı şeyler yapmayı mı ? Eğer öyleyse neler yapacağız? Bunlar zor sorular ve zor kararları gerektirebilir. Sırf bunlardan kaçmak için bile içimizden bu değişime bir direnç gösterebiliriz.



Ama eğer öfkemizi yönetmek için yeni yöntemler benimsersek daha açık ve sağlam bir ‘ben’e ve bununla birlikte, daha yakın ve doyurucu bir ‘biz’e ulaşabiliriz.
 
Son düzenleme:
günaydınnn
sudem34 sudem34 belleza belleza kavs-i kuzah kavs-i kuzah SIFIR MOD SIFIR MOD Mannnolllyammmm Mannnolllyammmm Aysen012 Aysen012 Keira- Keira- nasılsınız kızlar
ilk bölüm yorumu göremedim sizden? bölümler arası süre kaç gün olsun ne dersiniz?
Her bölümü bir kişi mi yorumlasa acaba?
Ve de kitabı bitirip mi üstüne konuşmak daha doğru olur?

Çünkü bu şekilde biri başladı veya yorum yapacak diye diğer arkadaşlar bekliyor,yeni kitaba geçmek için vs.

Ben mesela iki bölüm okudum.
Altını çizip paylaşmak istediğim çok şey var.
Ama bunun için kitabı alıp elime sakince zaman ayıramadm yatılı misafir ve küçük bebek,ilgi bekleyen abi ev ve yemek isleri olunca.
Okumalarımi da beşik sallarken yapıyorum.
Şuan mesajımı da o vaziyette yazıyorum.