Okul, iş, yemek, uyku 24 saat hızla geçiyor. Bu ritme nasıl ayak uydururuz?

Nevreste

Hala umudum var
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
290.141
596.073
42
10600536_10152286344066583_6969435252075506431_n.jpg


AİLE HAYATINDA “RİTİM”


Günümüzde çoğu ailenin hayatı, ritmik olmaktan çok gelişigüzel ve doğaçlamayla geçiyor. Aile yaşamı, zaman ve enerji anlamında, “iş”bittikten sonra kalan anlardan oluşuyor.Yaşamlarını dünyanın ritimlerine göre sürdüren çok fazla insan kalmadı; güneş ışığına göre, ekim veya nadas zamanına göre vb.

Diğer yandan hayatlarımız hala ritimlerle şekilleniyor; okul hayatı, iş, uyku, tatiller, 24 saat gibi. Çalışma ve işe gitme süreleri zamanı kontrol edebiliyor olabilir ama bunlar da genellikle düzensiz oluyor. Bizler de buna yetişmekte, herşeyi yoluna sokmakta zorlanıyoruz. Çocukların yaşam ritimlerini de bizler belirliyoruz. Ve onların düzeninin giderek daha az doğal, belirli veya anlaşılır hale gelmesi de, çocukların duyusal dünyalarını çok fazla aşıyor.

Bebeğin ilk duyduğu ninni, annesinin rahmindeyken duyduğu kalp atışlarıdır ve bu güçlübir ritimdir. Anne-babalar, çocuğun yaşamının ilk haftalarında, aylarında, hatta yıllarında, yumuşak seslerle ve onu sallayarak bu ritmi yeniden yaratmaya çalışır. Markette kasa kuyruğunda veya otobüs durağında hafif hafif (farkında olmadan) sallanıp dururlar. Ayrıca sallanma uyku da getirir, ahenk ve huzura götüren ritmik bir yoldur.

Gecenin gündüze dönmesi gibi, çocuklar birtakım hareketlerin ve değişikliklerin güvenebilecekleri bir düzen içinde olduğunu öğrenirler. “Ce” oyunu onlara bazı şeylerin yok olup sonra yeniden belirdiğini gösterir. Bir çocuğun güvenlik duygusu öngörülebilir şeylerle gelişir. Sallanma hareketi salıncakta devam eder, ritim ise konuşmayla birlikte, tekrarlardave uyaklarda yakalanır.

Gündüzü gece, geceyi de gündüz takip eder; karnımız acıktığında yediriliriz; sevdiğimiz insanlar gidip sonra geri gelirler. Bu tür ritimler, çocuğun dünyayı tanıma şeklidir. Güvenlik duygusu sayesinde, her zaman bir geri dönüşün olacağına güvenerek, herşeyi göze alabilirler, keşif yapabilirlerve bu döngü de hayatları boyunca sürecek öğrenme biçimleri olacaktır. Çocuklar günün ritmik yapısına, öngörülebilirliğine, düzenine ve nabzına güvenirler. Çocukluk dönemleri boyunca özellikle, öğrenmenin bilinçsiz gerçekleştiği ilk üç yıl boyunca, güvenilirlikten ve düzenlilikten faydalanırlar.

Yemek, uyku, iş, okul, oyun, günlük işler, dersler, randevular ve arkadaşlar: Bunların hepsi belirli bir zamana sığmak durumundadır. Bunları belirli ritim ve düzen içinde yapabilmek, çok fazla şey istemektir. Anne babalık zaten yeterince zordur. Bazı aileler için ritim, elde edilmesi güçtür. Ancak endişeye gerek yok.Günlük programlarınız ve ev yaşam tarzınız yeniden düzenlenlenemeyecek kadar karmaşık olsa da, çocuklarınıza yeniden öngörülebilirlik ve şeffaflık duygusu sağlamanız güvenlik duygusu yaratır. Genellikle anne-babaları şaşırtan ve bir o kadar da onlara fayda sağlayan, daha ritmik bir ev hayatına doğru adım atılmasını sağlar. Küçük yaştaki çocuğunuza ritim ve ritüel duygusu kazandırarak onun fiziksel, duygusal ve entellektüel dünya görüşünü düzenlemesine yardımcı olursunuz.

Anlam tekrarlamada gizlidir: Bunu her gün veya her hafta yapıyoruz, çünkü bu bizim için önemli. Birlikte bu şey sayesinde birbirimize bağlanıyoruz ve birbirimiz için değerliyiz. Çocukluk döneminin dokusunda öne çıkan şey, her zaman var olan, tekrarlanan ve paylaşılan belli başlı düzenlerdir; aile yemekleri, doğa yürüyüşleri, uyku saatinde birlikte kitap okumak, cumartesi sabahları yenen krepler.

Ritmik bir ev hayatının belirli bir düzeni ve akışı vardır. Bu ahengi ailenin en küçük üyeleri bile tanırlar ve bilirler. Ritmik yaşanan bir günlük hayatın temposu, bir çocuğun tarifiyle şuna benzer: “Okul günlerinde, sabahları şunu yaparız….”, “Evden çıkmadan önce ……yaparız”, “Okuldan eve geldiğimde,…”, “Kış gecelerinde yatmadan önce,…yapmaya bayılırız”, “Annemle babam akşam yemeğini hazırlamaya başladıklarında, ben…”, “Cumartesi sabahları en sevdiğim şey…”

Ailece yaptığımız şeylerde bir düzen ve tutarlılık vardır. Bizim aile hayatımız, belirli bir ritmi olamayacak kadar yoğun diyebilirsiniz. Ancak hayatınız ne kadar yoğun ise, çocuklarınız ritim duygusuna o kadar çok ihtiyaç duyar ve bundan o kadar çok faydalanırlar. Her ne kadar ritim size hayal gibi gelse de, çocuklarınıza günlük hayatlarında daha fazla öngörülebilirlik sunmanız güven duygularını daha da arttıracaktır.

Öngörülebilirlik

Öngörülebilirlik ve şeffaflığın anlamı şudur: Biz yetişkinler günümüzün nasıl geçebileceğini kestirebiliriz. Ne kadar telaşlı geçecek olursa olsun, her şeyin nasıl gideceğini öngörebiliriz. Çocukların ise biraz daha netleştirilmeye ihtiyaçları vardır.Onlar kendi günlerini kontrol edemeyebilirler ama “bütün” resmi görmeye, günün nasıl geçebileceğini anlamaya ihtiyaçları vardır. Çocuklar hayatlarını resimsel olarak yaşarlar, özellikle de küçükken (7 yaş altındayken). “Görüntülere” ihtiyaç duyarlar. Buradaki amacınız, ertesi günü “kafasındacanlandırabileceği” bir resim çizmektir. Her şeyi çözümlemiş olmanız gerekmez, güvenebileceği unsurlar sunabilmeniz gerekir. 6 yaşındaki çocuğa annesi veya babası ertesi günü havanın nasıl olacağından ve giysilerini (“yeni spor ayakkabılarını da koydum, çünkü yarın beden eğitimi dersin var”)nereye koyduğunuzdan bahsedebilirsiniz. Okula nasıl gideceğini söyleyebilirsiniz. Hatta “Okuldan sonra seni ya annen alacak ya da ben alacağım. Bunu henüz bilmiyoruz. Sen okulun bahçesinde beklerken ya benim kırmızı arabamı ya da annenin beyaz arabasını göreceksin” şeklinde konuşabilirsiniz.

Ertesi günü gözden geçirmek çocuğa şu mesajı verir: “Gizli bir ajanda yok.” Aynı zaman da çocuğunuza ertesi günle ilgili belirleyiciler sunarak, birlikte geçirdiğiniz günlere onu da dahil etmiş olursunuz. Yetişkin ve ebeveyn olarak o belirleyiciler arasındaki değişiklikleri sizin yönettiğiniz doğrudur, ama bu şekilde çocuğunuzu tamamen kendi dünyanıza zorlamamış olursunuz. Kendinizi “geminin kaptanı” olarak konumlandırırsınızve bu okyanusta yüzen küçük bir varlık için çok rahatlatıcıdır.“Öngörülebilirlik” sayesinde çocuk ne beklemesi gerektiğini bilir. Ertesi gün, her an neler olabileceği ile ilgili tüm detayların üzerinden geçmeniz gerekmez. “Çok fazla bilgi” güvenlik duygusu yaratmaktan çok çocuğu endişelendirebilir. Hem sürecin hem de verdiğiniz mesajın rahatlatıcı olmasını sağlayın.

3 yaşındaki çocuğunuz oyuna dalmıştırama 1 saat sonra eşinizi havaalanından almak üzere çıkmanız gerekecektir. Uçağın tam zamanında varma ihtimalini çocuğunuzla konuşabilir misiniz? (Hayır o sadece 3 yaşında) Son dakikaya kadar bekleyip sonra kızınızı kucaklayıp evden çıkabilir misiniz? (Hayır) Onu önceden uyarmak faydalı olacaktır. “Canım, anne birazdan oyuncaklarını toplama zamanının geldiğini söyleyecek. Şu anda değil ama birkaç dakika sonra sana bunu söyleyeceğim ve oyuncaklarını toplamamız gerekecek.Topladıktan sonra da hava alanına gidip babayı alacağız.” Bu şekilde önceden haber vermek çocuklarda güven ve huzur duygusunu arttırır. Ritimler, işbirliği ve ilişkiler için zemin hazırlar.

Günlük hayattaki öngörülebilirliğin ve istikrarın en basit ve saf yollarından biri de nezakettir.Nezaket, güven duygusu uyandıran bir iletişim ve etkileşim şeklidir. “Lütfen”, “Teşekkür Ederim”, “Rica Ederim”gibi nezaket sözccükleri ayrıca bir şifredir. Gün içindeki koşuşturmalar, gürültüler, bağırmalar ve seslerden sonra, bu nazik iletişim şekli çocuklara güvenli ve tanıdık bir ninni gibi gelir. Nezaket, aramızdaki bağları, birbirimize olan davranışları teyit eder.

Ritim oluşturmak

Ritim; çocukları sakinleştirir ve güvende hissettirir. Ritimler sayesinde annebabaların otoritesigüçlenir; nazik ve anlaşılır bir otorite yaratılmış olur. Ritim, disiplin için gereken kanalları açar, disiplinin içten olmasını sağlar. Ritimler iyi yerleştiğinde, geçiş dönemlerinde anne babaların daha az laf kalabalığı yapmaları, daha az çaba sarfetmeleri ve daha az sorun yaşamaları mümkün olur.

Çocuklarınız küçükken 2-6 yaş arasındayken ritimler oluşturursanız, onlar da bunlara doğal olarak ve istekle alışırlar. Küçükler, son derece güçlü olan vücut saatleri sayesinde zaten süreç yönelimlidirler. Ufak bir çabayla onlara ömür boyu sürecek alışkanlıklar ve ritüeller kazandırabilirsiniz. Bununla birlikte bu alıştırma süreçlerinin, çocuğunuz bu işleri otomatik pilota bağlayıp düzenli olarak yapar hale gelene kadar, birkaç hafta anne babalar tarafından desteklenmesi, yakından takip edilmesi gerekir. Onu tüm adımlardan geçirin, yakınında olun. Her adımdan geçmesini sağlayın: Diş fırçan nerede? Bak, hemen benimkinin yanında duruyor. Ne kadar diş macunu koymak gerek? Evet doğru, başparmağının tırnağı kadar. Dişlerini iki dakika boyunca fırçalaman gerekiyor. Hazır mısın? İşte böyle aferin. Çocuğunuzun bu işi otomatik olarak ve sorgulamadan yaptığı aşamaya geldiğinden emin olmalısınız. İşte o zaman başarı elde edilmiştir.

Ritim, gün içinde tutarlı ve güvenli alanların oluşmasını sağlar. Bu alanlar, tıpkı nefes gibidir. Bu tür molalar sayesinde çocuk beyninin dengesini koruyabilir ve irade, düşünme ve duygu merkezlerini çalıştırır. İlişkiler genellikle fazla birşeyin yapılmadığı molalarda, aktiviteler arasındaki boşluklarda kurulur.Maalesef bazı çocukların hayatlarındaki duraklamalar çok azdır; bir aktiviteden diğerine giderken duygu ve düşüncelerini gözden geçirme şansı bulamazlar.

Evdeki ritim duygusu, bu tür duraklama anlarını da arttırabilir. İlişkiler duraklamalarda güçlenir…

Kaynak: Kim JaohnPayne, Lisa M. Ross, Doğan Kitap
 
X