anaaaam anaaam garip anaaam sen yoksuuun yanımda kime dertt yanammm keşke benim de annem yanımda olsa kıymetini bilinn
ne kadar güzel yazmışsın gerçekten çok haklısın Allah'a binlerce şükür ben de bazen o kadar yorgun olmama rağmen onu izlemekten uyuyamıyorum oyy benim kuzucuğum
hayırlı olsuunnn canım güle güle büyütün dişinizi çook sağlıklı olsun birsürü mamalar yesinnn
ben şöyle anlatıyım doğumum çok sancılı geçti eve geldikten sonra eşimden inanılmaz soğumuştum her hareketi batar oldu sanki onun da acı çekmesini istedim böyle piskopat duygular içerisine girdim 40 gün çok gelgit yaşadım sonra biraz düzeldim o sürekli iyi davransa da ben sinir oluyodum. Neyse şundan 1 ay öncesine kadar tekrar geldi bana heyheyler o da artık patlıyodu yani bence haklı olarak ben sürekli soğuk davrandım o da artık düzeltmiyodu hareketlerini sonra busmai nin dediği gibi oturdum uzun uzun anlattım derdimi ağladım zırladım baktım çok üzüldü o günden beri maşallah diyim kumrular gibiyiz eski hayatımıza geri döndük

şimdi diyorum keşke daha önce oturup konuşsaymışım derdimi anlatsaymışım o da anlatsaymış her evlilik sıkıntılı oluyor dönem dönem Rabbim yuvalarımızı korusun iki tarafın da anlayışlı olması gerekiyor ama hep benim düdük ötecek dendimi o iş çok zor ben ikizlerim eşim terazi bazen çok zıt düşüyoruz ama bir taraf sinirliyken diğeri sakin olmalı bu konuyla ilgili bir alıntı yapayım ama tabiiki bu demek değil ki hep erkekler susacak bizler de bazen geri planda olmayı bilmeliyiz inşallah başarabilenlerden oluruz...
Hazret-i Ömer'in (ra) hilâfeti zamanında bir adam, davranışlarını beğenmediği karısını şikâyet etmek üzere Halifenin evine gelir. Kapının önüne oturur ve Hz. Ömer'in çıkmasını bekler. Derken içerden bir gürültü kopar, Hazreti Ömer'in hanımı, koca Halifeye bağırıp çağırmakta, fakat Hz. Ömer (ra) ağzını açıp da karısına tek kelime söylememektedir. Bu hali gören kapıdaki kimse boynunu bükerek:
Bütün şiddetine ve sertliğine rağmen, üstelik de müminlerin emîri iken Ömer'in hâli böyle olursa, benim hâlim nice olur? Diyerek kalkıp giderken, Hz. Ömer dışarı çıkar. Adamın arkasından: Hayrola, derdin neydi? Diye seslenir. Adam da der ki:
Ey müminlerin emîri! Karımın kötü huylarını ve bana karşı haddini aşıp ileri gittiğini sana şikâyet etmek üzere gelmiştim. Senin karının da sana karşı olmadık sözler söylediğim duyunca, vazgeçip geri döndüm ve kendi kendime dedim ki: Müminlerin emiri karısıyla böyle olunca, benim derdime nasıl deva bulacak? Bu sözleri dinleyen Hz. Ömer, adama şunları söyler:
Kardeşim, karımın benim üzerimdeki hakları sebebiyle ona tahammül etmeye çalışıyorum. O benim hem aşçım, hem fırıncım, hem çamaşırcım, hem de çocuklarımın sütannesidir. Hâlbuki o bütün bunları yapmak zorunda da değildir. Üstelik gönlümün harama meyil etmesine engel olan da odur. Bu sebeple onun yaptıklarına katlanıyorum, Adam: Ya Emîre'l Müminîn! Benim karım da aynen öyle, dedi. Hz. Ömer de şunları söyler:
Haydi kardeşim, eşine katlanmaya bak! Hayat dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor.
Bu kıssadan hisseyi eşime okuttuğumda bana koca hakları üzerine binlerce hadis söyledi ama olsun birbirizin üzerine olan haklarımza dikkat etmeliyiz aaammmaaannn ne de çok konuştum çok doluymuşum