Çok can sıkıcı bir gündü. Masama oturdum ve yine yokluğun geldi aklıma. Boğazım düğüm düğümdü. Ağlamaktan kendimi alamadım.. ıçimde bir şey coştukça coşuyordu. Gözyaşlarımı silmekten de usanmıştım.
Yeter artık Allah’ım ne olacaksa olsun. Yeter ki onu bana gönder şu anda maddi olarak elimde ne varsa sana vermeye, her şeyden vazgeçmeye hazırım yeter ki meleğimi bana yolla dedim. Elim telefona gitti yavaşça ve randevuyu aldım… Sana adım attığım ilk gün 11 Kasım 2009 du bebeğim…
ılk iğneyi ırem Hanım yaptı… Canımı acıtan her acının seni bana biraz daha yaklaştırdığını bilerek her iğnemi mutlulukla yapıyordum… Hayat ne kadar güzeldi, sonbahar bile ilkbahar kadar güzeldi, etrafımdaki herkes ne kadar iyiydi… Sen gelecektin ya dünya bir başka güzeldi.
Doktorumda benden çok umutluydu. Bunu her randevumuzda söylüyordu. Tam 22 tane yumurtanız var dediğinde mutluluktan dünyadan ilişiğimi kesmiştim.
Ve beni biraz korkutan gün gelmişti. Ağlayarak ayrıldım evden. Ameliyathanenin soğukluğuna o biçimsiz elbiselerin soğukluğu da eklendi… ama yolun sonunda sen vardın meleğim bu her şeye değerdi…
Uzandım ameliyat masasına… doktorum gelince içim daha da rahatladı.. Ellerimi tuttu… Ve uyumuşum…
Yine ameliyathanede hemencik açtım gözlerimi… Kaç tane topladınız dedim… 22 dediler.. Oley dedim içimden.. Şükür Ya Rabbim dedim…
Ve 24 saat sonra tekrar aradılar. 18 tanesi döllendi dedi embriyolog ebru hanım… Evde sevinç çığlıkları koptu, gözlerimiz doldu, bir tanenizin yokluğunu çekerken 18 taneniz bende varım demişti hayata… babanız gece beni uyandırıp “şuan napıyorlardır ki” bile demişti gece gece gülmüştüm 
Ve büyük gün geldi. 25 Kasım saat 09.30… çok güzel bir arefe günüydü… güneş pırıl pırıl, bulutlar masmavi hastanenin odasındaki ağaçtaki kuşlar şarkı söylüyorlardı. Bu sefer sevinçle giydim o biçimsiz mavi elbiseyi… yine ameliyathaneye girdik ama içim kıpır kıpırdı… doktorum geldi ellerimi tuttu… embriyolog hazır olduğunu söyledi.. doktorum ben seçicem bebişleri dedi iyice heycanlandım…. Nasip et ya rabbim diyebildim sadece…
ışte o büyük buluşma anı gelmişti… 3 tane minicik bebeğimi içime bıraktı ve ultrason da bana gösterdi. Bak annesi el ele tutuşup gidiyorlar. 3 tane ama inşallah 2 tanesi tutunur birini gelin ederiz, birini de askere yollarız dedi… gözlerim doldu.. çok mutluydum.. şükür ya rabbi…
Ve 12 can sıkıcı gün vardı sırada baş edilmesi gereken… bayramı yatarak geçirdim… olsun bayram şekerlerim benimleydi ya hiçbir yere gitmesem de olurdu…
Ve o büyük gün gelmişti. 07 Aralık 2009… hiç istemiyordum test yaptırmayı. Ya olmadıysa? Ya yine gelmediysen bana… çantama paket paket peçete koydum gözyaşlarımı silmek için, makyaj bile yapmadım ağlarsam akarsa diye…
Kanı verirken hemşireye dedim ki galiba yok çünkü hiçbir belirtim yok dedim.. olurmu öyle şey… o kadar küçük ki daha belirti vermez annesi dedi…
Merkezden ayrılıp kendimi işyerine attım. Tam yarım saat vardı haberi almaya… allahım ya olmazsa ben ne yapacağım.. herkese de haber verdik.. olmadı diye nasıl diyeceğim derken telefon çaldı.. irem hanımdı arayan. Sesi neşeliydi ama acaba moral vermek için mi neşeli kesin olmadı diye kafamda kurarken “tebrikler gebesiniz” dedi…
Hayatımın en güzel iki kelimesini duymuştum… nazlı meleğim beni daha fazla üzmemiş yola çıkmıştı… allahım bu nasıl güzel bir duyguydu. Tir tir titriyordum heyecandan… şuanda benimleydin, yaşama tutunmuş büyümeye çalışıyordun canımın içi… rabbime şükürler olsun… bu duyguyu yaşamayan herkese yaşatsın… yokluğunun acısını ben çok iyi bilirim… az ağlamadım meleğim, az ıslanmadı yastıklarım hasretinle inen gözyaşlarımdan…
Rabbim seni kucağımıza aldığımız günleride göstersin… maşallah subhanallah bebeğim… hep benimle kal.. seni seviyorum…