Yeni Yila Girerken,

E

EU1

Ziyaretçi
Kullandığımız takvimin ölçülerine göre yeni bin yılın içinde
küçük bir devre daha kapanıyor ve bizler ortak zamanımızın
içinde bir yılı daha geride bırakıyoruz. 21. yüzyılın ilk
yılları,kapımıza dayanan kova çağının ayak sesi giderek
belirginleşmeye başladı. Her geçen gün hızla ilerleyen teknoloji
yaşamımızın her alanında yerini alıyor. Bireysellik, medeniyetler
birleşmesi, globalleşme gibi kavramların sözü daha çok edilmeye
başlandı. Bilginin, yararlısıyla yararsızıyla gökten yağan
kara dönüştüğü günümüzde, aşırı yüklemeden karmakarışık
olduk... Her konuda ifrata kaçan bu aşırı yüklemenin etkilerini
azaltmak ve bizi bilgi hamalı haline dönüştürmesini engellemek
için, önceliklerimizi belirleme fırsatı ile karşı karşıyayız.
İşte tam zamanı. Yeni yıl takviminin 1.Ocak.2007'yi
göstermesini, bu yenilenme için bir araç kabul edebilir ve hemen bir
öncelik listesi hazırlayabiliriz.
Karın lapa lapa yağdığı bir sabah, ilk uyandığımız
dakikalarda nasıl da sevinçli bir şaşkınlık duyarız değil mi?
Sanki kar her şeyi örtmüş bembeyaz ve bambaşka bir hale
büründürmüştür. Bu yıl yeni yılın ilk sabahında gerçek kara
rastlar mıyız o belli değil ama biz öyle uyandığımızı
düşünelim. Ve bize yeni bir bakış, yeni bir soluk kazandırması
için kendimize biraz zaman ayıralım...
Alışveriş, günlük işler, hızlı akan zaman derken olan bize
oluyor. Kendimizi ve kendi mutluluğumuzu ihmal ediyoruz.
İlk karar, önceliklerimizin bir listesini yapmak olabilir. Kimiz
biz, yaşamdan neler bekliyoruz ve önceliklerimiz neler? Kendimizi ve
ihtiyaçlarımızı gerçekten yeterince biliyor muyuz?
Yeni bir yıla doğru geri sayımda olduğumuzu düşünerek, bu yıl
için yapmak istediklerimizi listelemek zor mu? Hayır! Hiç de değil,
aksine keyifli, bir birey olduğunu hissetmek insana güven veriyor
doğrusu...

NEDEN YENİ YIL KARARLARI?
Evet! doğal bir akışla sıra neden yeni yıl kararları sorusuna
geldi!
Çünkü hepimizin yaşamında kabul gören gerçeklerden daha başka
gerçekler olmalı! Yalnız bize ait gerçekler, belki de bugüne kadar
kimseyle hiç paylaşmadığımız gerçekler... Neden onları su
üstüne çıkarmayalım, belki de bizi mutlu edecekler. "Oh
rahatladım ! Neden daha önce düşünmedim ki ?" diyeceğiz...
Belki de şuurumuzun derinlerinden yükselen bu duygu ve istek
gezegenimizin içinde bulunduğu kritik dönemle de ilgilidir. Öncelik
listelerimizin olmaması yani bireysel gelişim açısından kendimizi
yeterince iyi tanıyamamış olmamız, çağımız insanın hem
düşünce biçimini, hem de davranışlarını etkiliyor, her şey
karmakarışık...
Büyük bir hızla kendini gerçekleştirmek için kasırgalar,
tayfunlar estiren değişim rüzgarları, bizleri de henüz kabul
görmemiş bilgileri, başka gerçekleri ve geçmiş kültürlerin
izlerini sürmeye başlamak için üfürüyor ve durmadan sarsıyor
olmasın? Çevremizde kime rastlasak, yaşadığı sarsıcı olaylardan
söz ettiğine göre bizim dışımızda bir şeyler oluyor. Olana
sahip çıkmak da en doğal hakkımız olmalı öyle değil mi?
Tatminsizlik, mutsuzluk ve çözümsüzlük içinde kıvranmıyoruz
desek, biraz da yalan olur. Öyle anlaşılıyor ki; sahip olduğumuz
bilgiyle, içinde bulunduğumuz durumdan kendimizi çıkartmamız pek
mümkün değil!...
Öyleyse çözüm getirecek başka gerçekler olmalı... Bizde
öncelik listemize ekleyerek, bu başka gerçekliğin arayışı içine
girebiliriz.
Daha doğrusu yol yakınken girsek iyi olur. Doğruyu itiraf etmek
gerekirse, gelişmek için böyle bir duyguya da ihtiyaç var. Tatmin
olduğumuzda, yaşantımız belli bir düzen içinde aktığında,
çözecek bir sorunla karşılaşmadığımız da hangimiz yeninin
arayışına girer ki... Oysa yeniyi aramadığımızda, kendimiz ve
evren hakkında düşünmediğimizde büyümeyiz, gelişmeyiz.
Olduğumuz yerde kalıveririz de haberimiz bile olmaz.
Kolektif şuuraltımızdan yükselip bireye, insana yansıyan bu
değişim ve değişimi yaşama arzusu ise bir kızakta kaymaktan ya da
kaydırağa binmekten hiç farklı değil. Sürekli yeni dengeler
kurmak ya da kızağın hızından korkmamak gibi... Öncelik listesi
yapmak, bulunduğu konumdan rahatsız olmayı gerektiriyor.
Rahatımızı kaçıran bir durumla karşılaşıp çözümsüzlük
içine girmeliyiz ki, yeni çözümler arayalım, araştırmaya,
anlamaya ve çözmeye çalışalım... Belki de böyle bir arayış
yönlendirdi hepimizi astrolojiye, doğum haritasını çözümleme
isteğine, newage akımları izlemeye, parapsikolojiyi araştırmaya...


Neden olmasın?
Genelde her insan öğrendikleriyle yetinmeye çalışır. Çok az
insanda kendi yaşam planları gereği, hiç bıkmayan, usanmayan bir
araştırma merakı vardır. Öyleyse öncelik listemize şunu da
ekleyelim; çözümsüz gibi gözüken olaylar aslında bir ödül
niteliği taşırlar, onlardan korkmaktansa bizden ne gibi bir
değişim istediklerine konsantre olmak zaman kazandırır.
İnsanın karşısına bilmediği, çözemediği bir durumun
çıkması aslında bir çeşit hediye, bir ödüldür. İsterseniz
buna bu yıl için yeni yıl hediyesi diyelim... Karmaşık bir durumu
hediye olarak algılayan kişinin karmaşayı çözmesi ve bir sonraki
aşamaya geçmesi, içinde bulunduğu durumu şansızlık olarak
değerlendiren kişiden daha kolaydır.
Birinci konumdaki kişi serüven duygusunu yitirmemiştir ve bir
serüven olarak kabul ettiği yaşamın sırlarını çözmek için
çalmadığı kapı bırakmaz.
Yeni yıl yeni bilgilerle karşılaşma zamanımızın geldiğini,
artık öğrenme zamanı olduğunu astrolojik verileriyle de
gösteriyor. Çünkü şimdiye kadar öğrendiklerimize ait bazı
bilgilerimizin yenilenme zamanı geldi... İçimizden yeniyi doğurmak
kolay değil ki... Her birimizi değişim için öyle farklı olaylar
bekliyor ...


Öncelik listemizde kendi yaşamımıza sahip çıkmak birinci sırayı
almalı diyorum AngelDream olarak...
 
Canim paylasimin icin tsk, yeni gelecek yilda ve diger gelecek yillarda hersey herkesin gonlune gore olsun, aslinda gunler saatler biz ayniyiz sadece bir yil degisiyor, ama nedense herseyin ayni olmasina ragmen insanlarda her yeni girilen yilda insanlar yeni yilda yeni umutlar tasiyor, buda insanlarin hayallerinin umutlarinin kaybolmadigini gosteriyor, her yeni girilen yildan hep umitlenirim
 
X