Yumurtanın Faydaları Hangileridir?

aaaaa

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
25 Ocak 2010
265
65
Yumurtanın sarısının rengi onu yumurtlayan tavuğun sağlığıyla ilgili bilgiler verir.

Genelde fotoğraflarda her daim tavukların serbestçe dolaştığını görürürüz ancak büyük üretim çiftliklerinde çoğu zaman tavuklar güneş bile görmeden 24 saat kümeslerde tutulmaktadır. Peki, yumurtanın sarısına bakarak tavuğun dolaşan bir tavuk mu yoksa kapalı yerde tutulan bir tavuk mu olduğunu anlayabileceğinizi söylesek?

Ortada gördüğünüz açık sarı renkli yumurta sarısı bu tavuğun iyi beslenmediğini göstermektedir.

Solda gördüğünüz turuncuya dönük yumurta sarısı en sağlıklı tavuktan gelmektedir.

Uzmanlar serbest dolaşan tavukların farklı pigmentte besin yemesinin daha mümkün olduğunu ve bu sayede yumurtalarının sarısının daha renkli olduğunu belirtiyor.

Yumurtanın faydaları
Mükemmel bir yiyecek: ekonomik, doyurucu, kolay bulunabilen, protein, vitamin ve mineral yönünden zengin aynı zamanda da kalorisi az. Yumurtanın içinde bulunan A ve D vitaminleri göz ve kemik sağlığınız için gerekli. Ayrıca B1 ve B2 vitaminleri sinir hücrelerinin yenilenmesinde ve çalışmasında rol oynuyor. Yumurta mineral yönünden de oldukça zengin bir besin. Bir yumurta sağlıklı bir kişinin günlük demir ihtiyacının dörtte birini karşılıyor. Beyin fonksiyonlarının tam olarak yerine getirilmesini sağlayan fosfor, kemiklerin büyümesi için gerekli kalsiyum da yumurtanın içinde bulunan maddeler arasında.

Sanıldığının aksine yumurta içerdiği 270 mg. kolesterol ile damarlara o kadar da zararlı değil. O kadar zararlı değil diyoruz çünkü ihtiva ettiği yağ oranının yüzde 30'u doymuş, dolayısıyla zararlı, geri kalan yüzde 70'lik kısmı ise doymamış yağlardan oluşuyor ve damarlarda birikmiyor. Ayrıca yumurtanın sarısında lesitin adı verilen hayvansal ve bitkisel dokularda rastlanılan yağ asidi bulunuyor. Bu madde de yağın kan içinde kolayca taşınabilmesini sağlıyor. Tabii kolesterol oranı yüksek kişilerin yumurtayı tüketirken dikkat etmesi gerekiyor. Sağlıklı bir insan için haftada iki-üç yumurta yeterli.
Sağlık açısından bakıldığında yumurtanın pişirilme yöntemlerine de dikkat etmek gerekiyor. Tavsiye edilen alakok olarak pişirmek, bu şekilde pişen yumurta midede en fazla bir buçuk saat kalıyor. Bu süre katı ya da kızartılmış yumurtada ise üç buçuk saate kadar uzanıyor.Yumurtanın fazla pişirilmemesinin bir nedeni de özellikle sarısının içinde bulunan besleyici değeri yüksek maddelerin yok olmasını önlemek.
Günlük yumurta daha emin ve daha sağlıklı. 24 saat içinde tüketilen günlük yumurta sadece iyi olmakla kalmıyor, bunun yanında daha sağlıklı ve daha emin oluyor. Üretim tarihinden uzaklaştıkça, ki çarşıdan satın aldığımız yumurtalar bazen 28 gün öncesine bile ait olabiliyor, yumurtanın kendini mikroplardan koruyan tabakalarında azalma görülüyor. Çünkü yumurta yaşayan bir besin, dış zarı sayesinde nefes alıyor, ama zaman geçtikçe bu zar dıştan gelecek akınlara karşı dayanıklılığını kaybediyor.

BANA göre, yumurtanın yazı kışı olmaz. Yumurta gibi ucuz ve kaliteli bir protein kaynağı yazın neden tüketilmesin? O güzel menemenler, sebzeli-peynirli omletler hem doyurucu, hem besleyici, hem de ekonomik. Hele de et, tavuk ve balık gibi protein kaynaklarını alamıyorsak veya sevmiyorsak haftada birkaç kez yumurtalı bir yemek neden olmasın?

YUMURTANIN sarısı demir, A ve B vitamini zenginidir.Yumurtanın kabuğunun rengi yumurtanın ırkına göre beyaz veya kahverengidir. Birçok kişinin sandığı gibiyumurtanın sarısının rengi, daha çok A vitamini içerdiğini göstermez. Sarısının rengi tavuğun beslendiği yemle ilgilidir. Özellikle mutfağınıza ayda bir et giriyorsa, çocuğunuz da varsa kuru baklagil ve yumurtayı eksik etmeyin diyorum.
İŞTE size düşük kalorimi, hafif, ekonomik yumurtalı bir yaz yemeği. Zeytinyağıyla pişirilmesi de onun dengesini bir kat daha artırıyor.
ET yerine herkes için iyi bir alternatif olan yumurtalı sebze yemeklerini yazın da neden tüketmeyelim?

Malzemeler:


4 yumurta


Yarım kilo taze soğanın yeşil kısımları


4 yemek kaşığı zeytinyağı


Yapılışı:


Taze soğanların yeşil kısımları küçük küçük doğranır. Bir tavada suyunu çekinceye kadar yağ ile kavrulur. Üstüne yumurtalar kırılıp karıştırılır. Pişince kırmızı pul biber serpilip servis yapılır. Bize bu tarifi veren Necla Ergücü'ye teşekkür ediyoruz.


Yumurta taze mi?


Bebeğinizi beslerken, bazı yiyeceklerden uzak durun. Örneğin sekiz aylık olmadan önce bütün yumurta yedirmemelisiniz. Altı aylıktan itibaren yumurtanın sarısını verebilirsiniz ancak çok iyi pişmiş olmalı. Altı aylığın altındaki bebekleri ıspanakla beslememelisiniz. Bebeğe tuzlu, yağlı, şekerli yiyecekler vermekten de kaçınmalısınız. Bebekler iki yaşın altında az yağlı süt, beş yaşın altında yağsız süt kesinlikle içmemeli. Okul öncesinde ise fındık, fıstık gibi çerezlerle beslenmemeli.
Ayvanet


Malzemesi: 5 yumurta, aldığı kadar un, 3 çorba kaşığı tereyağı, 1 tatlı kaşığı biber salçası, 1 kahve fincanı su, 1 su bardağı yoğurt, 2 diş sarmısak, tuz, pul biber, kuru nane.


Hazırlanışı: Yumurtaları geniş bir kaseye kırın. Krep hamuru kıvamına gelecek kadar un ve tuz ilave edip bir karışım hazırlayın. Tavada 3 çorba kaşığı tereyağını eritin.


Karışımı üçe bölüp tavada kızartın ve servis tabaklarına alın. Yoğurdu dövülmüş sarmısakla karıştırın ve kreplerin üzerine yayın. Yarım çorba kaşığı biber salçasını 1 kahve fincanı su ile sulandırın. Kreplerin üzerine gezdirip pul biber ve kuru naneyle süsleyin.


Yumurtanın faydaları saymakla bitmez
Yumurta, mutfaklarımızda en çok kullandığımız besin maddelerinden biridir. Tabii sadece besin maddesi değil, aynı zamanda tam bir şifa kaynağıdır yumurta... Bol miktarda fosfor, demir, A, B1, B2, ve D vitaminleri içerir. Büyüme çağındaki çocuklara her gün bir yumurta yedirilmesi son derece faydalıdır. Okul günlerinde sabahları yedirilecek bir yumurta çocuklar için harika bir kahvaltı olur.
Yumurtayı pişirmek de ayrı ustalıktır.
Yumurta, kabuklu ya da kabuksuz olarak, rafadan, kayısı, katı, poşe (suda), sahanda ve omlet şekillerinde pişiriliyor. Bütün bu pişirme yöntemlerinin kendilerine göre incelikleri bulunuyor. Özellikle kabuklu yumurtanın pişme süresi çok önemli. Kimileri rafadan, kimileri kayısı veya katı yumurtayı tercih ederler.
Rafadan yumurta yaparken, yumurta kaynayan suya bir kaşıkla yavaş yavaş bırakılır. Yumurta kabının üzeri kapatılarak 2-3 dakika beklenir ve 100’e kadar sayılır. Sayma işlemi bitince yumurta sudan çıkarılıp yumurtalığa yerleştirilir ve soğumadan servis yapılır. Buzdolabından çıkarılan yumurta sıcak suya atılınca çatlayabilir. Bu nedenle, oda ıscaklığında biraz bekletmek ya da iğneyle kabuğunu delmek gerekir. Yumurta daima kısık ateşte pişirilir.
Yumurtanın kayısı olması için kaynayan suya atılıp 5-6 dakika pişirilmesi gerekir. Soğuk sudan geçirildikten sonra kabuğu soyulur. Katı yumurta elde etmek için kısık ateşte 13-15 dakika pişirilir. Soğuk suda bir dakika bekletilir. Kabuğu alındıktan sonra istenildiği şekilde kullanılır. Çok pişirilen yumurta sarısının çevresinde gri bir renk oluşur, yumurta akı ise sertleşir. Bu nedenle pişme süresine dikkat etmek önemlidir.


Yumurta kadında enfarktüsü önlüyor


Kolesterol bombası olduğu iddiasıyla yıllarca yumurta yedirtmeyen bilim adamları, şimdi de yumurtanın kadınlarda enfarktüs riskini düşürdüğünü saptadılar. Bilim adamları, 14 yıldır yaptıkları araştırmayla yumurtanın kolesterol seviyesine bir etkisi olmadığını hatta özellikle kadınlarda enfarktüs riskini düşürdüğünü ortaya çıkardılar


Huninin marifeti
Yumurtanın sarısını beyazından ayırmak beceri ve el çabukluğu ister. Buna gerek kalmadan da işinizi halledebilirsiniz. Bir kabın üzerine bir huni yerleştirin ve yumurtaları huniyle kırın. Yumurtaların akı huninin deliğinden akar. Sarıları hunide kalır.


Vejetaryenler dikkat!
Türkiye’de, et ve et mamulü gıda maddelerini yemeyen vejetaryenlerin sayısının giderek arttığı görülüyor. Beslenme tercihini bu yönde kullananların alternatif protein kaynaklarına yönelmeleri, sofralarından süt ve yumurtayı eksik etmemeleri gerekiyor.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Oktay Gürsoy da, vejetaryenlerin beslenmelerine diğer insanlara oranla daha çok özen göstermeleri gerektiğini söylüyor.
Gerçekten de; hayvansal protein, insan beslenmesinde, özellikle zihinsel ve bedensel gelişimin yanısıra yıpranan dokuların yenilenmesi açısından da önemli bir ihtiyaçtır.
Daha açık bir ifadeyle; 70 kilogram gelen bir kişinin günde 35 gram hayvansal protein alması gerekiyor. Bu da; yaklaşık 200 gram et, bir litre süt veya 5 yumurta ile karşılanabiliyor. Yani; kırmızı ve beyaz et, balık ve diğer deniz ürünleri tüketmeyen bir kişinin, süt, yoğurt ve peynirin yanı sıra yumurta tüketimine de özen göstermesi gerekiyor. Çünkü; 3 bardak süt ve bir yumurta, günlük protein ihtiyacını karşılamaya yetiyor.
Okuyuculara bir başka hatırlatma: Süt ve süt ürünleri, sağlık kadar kişinin dış görünüşünde de etkili olmaktadır. Süt ve süt ürünleri cilt güzelliği, tırnak sağlamlığı ve saçların sağlığı için de vazgeçilmez bir öneme sahiptir.


Yumurtanın kalitesi mi olurmuş?!.


Şayet başka bir izahata gerek duymadan anlatabileceğimiz bir meseleyse, “iki kere iki dört” denklemiyle cevaplıyor ve ardında duruyoruz bu tezimizin; yok, içinden çıkamayacağımız bir konuysa, o vakit de “yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan” hikâyesini öne sürüp sıvışıyoruz; sanki, mazeretmiş gibi. Tabiat meselesi, kim ne diyebilir ki?!..
Bir yumurta hikâyesi anlatacağım size ama ucunu kalite mevhumuna bağlamaya çalışma isteğimden dolayı denklemin adını “tüketici mi kaliteden, kalite mi tüketiciden” koyup öyle gireceğim mevzua.
Malum, yumurta; tıpkı süt gibi insan organizmasının ihtiyaç duyduğu besin maddelerinin hemen hepsini içeren yüksek değerli bir besin maddesi. Protein yönünden çok zengin bir kere. Bir tavuk yumurtası ortalama 50-55 gram ağırlığındadır ve bir yumurta yiyen bir kişi 40 gram et yemiş veya 100 gram yağlı süt içmiş gibi oluyor. Üstelik, süte yaptığımız gibi içine su karıştırma şansımız da yok! Hilesiz yani.
Tavuk, tıpkı insan gibi günde 8-10 saat uykuya ihtiyaç duyan bir canlı. İkinci defa yumurtlaması için en az 25-26 saatlik bir zaman geçmesi gerekiyor.
Tabiatta dolaşan tavuk arpa, buğday, mısır, ot, taş, toprak... ne bulduysa yiyen bir varlık. Akşama kadar başı yerde didikler durur. Gün batıp da kümese girdiği yahut da bir ağaca tünediği ana kadar yediği yem toplam 120 gram. Kışın havalar erken karardığı için tavuk yeteri kadar beslenemiyor ve haliyle yumurtlama aktivitesi ortadan kalkıyor. Az yem, çok uyku!
Tavuk, yumurtlamak için programlanmış bir hayvan. Yeteri kadar besleniyorsa, hemen her gün yumurtluyor. Beslenmese de yumurtluyor aslında. Kendi özünden verip yumurtanın içini dolduruyor, kemiğindeki iliği boşaltıp kabuğunu oluşturuyor ama takatsiz kaldığı için bir müddet sonra düşüp ölüyor. Halbuki, normalde 15 sene yaşıyor bu hayvan.
Bu söylediklerim kümes hayvanı için. Bir de çiftlik tavuğu var. Oradaki şartlar biraz daha farklı. Hayvanın öyle yazdan yaza yumurtlaması üreticiyi tatmin etmiyor. Öyle ya, her gün 120 gram yem ver, bunun karşılığında senede aldığın 150-200 yumurtayı öp başına koy! Yüzü astarını geçiyor bu durumda. Hal böyle olunca tavuğun senede 300 yumurta yumurtlaması gerekiyor. Bu da uyku süresini 7.5 saate kadar indirmekle mümkün oluyor. Aydınlatmanın nedeni de bu zaten. Az uyku, çok beslenme ve günde bir yumurta!..


Besin değeri yüksek yumurta
Yumurtanın besin değeri yüksek veya düşük olabilir mi? Olur tabii. Her ne kadar yumurtanın hilesiz olduğunu söylemişsek de, bu iş bir yerde hayvanın beslenmesine bağlı. Doğru beslenen tavukla, kifayetsiz beslenen tavuğun yumurtası hiç bir olur mu? Olmuyor da zaten. Doğru beslenen tavuğun yumurtası hem büyük oluyor, hem de protein yönünden daha zengin. Arı da öyle değil mi? Balık unuyla çok fazla beslenen tavuğun yumurtası da balığımsı kokuyor mesela. Et için de geçerli bu.
Baranoklar Tavukçuluk Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Baranok, kaliteli yumurta hususunda oldukça iddialı bir sanayici. “eggy” markasıyla piyasaya sürdüğü yumurtayı Konya’daki çiftliğinde üretiyor. Yumurtaya bakan herkes kabuğunun parlaklığını ve emsallerine göre daha iri olduğunu görüyor hemen. De... biraz daha pahalı. Bence normal. Gramaj farkı var çünkü. Bir de besin değeri bu faktöre ilave edince aliyûlâlâ geliyor bana.
Ama piyasa bu. Herkes öyle düşünmez ki. Yumurta mı, yumurta. En ucuzu hangisiyse al ve ye! Tüketicinin böyle düşündüğünü bilmesine rağmen Zeki Baranok, ısrarla kalitesini korumaya çalışıyor. Hatta, özel ambalajının içindeki yumurtaları değiştirmesinler diye holigram sistemine bile geçmiş. Lazerli etiketle güvenli hale getirmiş yani.
Yumurta sektörü bambaşka bir sektör. yumurtlama dönemine kadar geçen civcivlik süresinde tavuğa balık ve kemik unu vermek lazım ki, kemik yapısı gelişsin. Yumurtlama döneminde ise mısır unu ile beslemek gerekiyor. Hem de esas protein deposu olan özü alınmamış mısır unuyla.
1973 senesinden bu yana yumurta sektöründe faaliyet gösteren Zeki Baranok, “Bütün standartlara uyuyor ve kalteli üretim yapıyorum. Bunun bir kere faydasını gördüm, o da; kuş gribi döneminde. O zaman tüketici markalı yumurtaya yöneldi ve satışlarımız yüzde 400 arttı.”
Şimdilerde el elde baş baştaymışlar ama “Ben yine de kaliteden şaşmam” diyor Zeki Baranok. Bakalım onun kalite konusundaki ısrarı mı galip gelecek, yoksa vatandaşın “ucuz olsun, benim olsun” tercihi mi? Bekleyip göreceğiz!


Maziden bir yumurta ziyâfeti


Eski iftar sofralarındaki o nefis yemeklerin, her selam verene sunulduğu bir ziyafethâne olduğu hemen herkesin malumudur. Hemen hepiniz o dillere destan eski iftar sofralarının şaşaalı merasimlerinden bahsedeceğimizi sanıyor olabilir. Bu sefer o klişeleşmiş “Ah nerede o eski iftar sofraları” kabilinden nostalji yapmak niyetinde değiliz, sadece ağzının tadını bilen eskilerin kaleme aldığı bazı kitap ve makalelerde dikkatimizi çeken bir ayrıntıyı anlatmadan geçmeyelim dedik...
Abdülaziz beyin “Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri”nde “Saraykâri Yumurta”, Midhat Sertoğlu’nun “İstanbul Sohbetleri” kitabında, “Yumurta-yı Hümâyûn”, 1913 tarihli Tasvir-i Efkâr gazetesinde yazarı belli olmayan bir yazıda ise “Enderûn Yumurtası” diye bahsedilen bir yemek dikkatimizi çekti ve biraz araştırdık.
Özellikle saraylarda ve ekâbir konaklarında verilen iftar sofralarında muhakkak yer alan bu yemeğin günümüzde esamisi bile okunmuyor. Ana malzemesi soğan ve yumurtadan ibaret olan bu yemek niçin bu denli sevilip sofraların baş tacı oldu bilinmez ama denemeden de hüküm vermek bizlere düşmez. İşte bu niyetle Osmanlı yemeklerinin yaşatıldığı tek adres olan Süleymaniye’deki Darüzziyâfe’nin yolunu tuttuk...
Ağzının tadını bilenlerin ikinci adresi olan Darüzziyâfe, atalarımızın damak zevkini günümüze taşıyan tarihi bir mekân aslında. Sahibi Hayrettin Nuhoğlu da Osmanlı yemekleri konusunda araştırmaları olan bir kişi ve aynı zamanda Türk Mutfak Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı. Süleymâniye Camiinin hemen yanındaki tarihi mekânlarında hizmet veren Darüzziyâfe, sadece yemeklerinde değil, arka plandaki mutfağında da nostaljiyi yaşatan ismiyle müsemma bir yer.
İmtihan yemeği
Meşhur etmeye çalıştığımız Yumurta-yı Hümâyûn’un aslında önemli bir de hikâyesi var. Hayrettin beyden öğrendiğimize göre iyi bir Yumurta-yı Hümâyûn, bir Enderun efendisi için Padişahın sarayında aşçı olmak anlamına geliyormuş. Sultan Abdülmecid efendiden başlayarak her yıl ramazan-ı şerifin 15’inde Topkapı Sarayı’da Hırka-i Şerif ziyaretinin hemen akabinde padişaha özel iftar yemekleri hazırlanırmış. Bu yemekleri pişiren Enderun efendileri arasında özelikle en güzel soğanlı yumurtayı pişirme rekabeti varmış. Hatta bir iddiaya göre padişah bizzat yapılırken başında bulunur, eğer çok beğenirse Yumurta-yı Hümâyûn’u hazırlayan Enderun efendisini kendisine aşçı tayin edermiş. Anlayacağınız Yumurta-yı Hümâyûn, bir nevi imtihan yemeğiymiş. Bundaki hikmet ise yağda saatlerce kavrulan soğanları yakmadan pembe rengini muhafaza etmesini sağlamakmış ki, bunu beceren bir Enderun efendisi, diğer tüm yemeklerde de muvaffak olurmuş.


Biraz sabır gerek
Biz her ne kadar Yumurta-yı Hümâyûn’dan soğanlı yumurta diye bahsetsek de gerçek lezzetine kavuşması içinde önemli ayrıntıları bilmek gerekiyor. Veli Yurdakul ustadan öğrendiğimize göre kullanılacak yağ muhakkak tereyağı olması gerekiyor. Ortadan ikiye ayrılan soğan, halka halka doğrandıktan sonra eritilen yağın içine atılıyor. Hafif ateşte devamlı tahta kaşıkla karıştırılarak nar gibi olması sağlanıyor. Tabii burada en önemli ayrıntı ise soğanların ne kadar süreyle yağda kavrulacağıyla ilgili. Zarif Orgun’un tarifine göre bu süre 3-3.5 saati alan önemli bir süreç. Hayrettin bey ise bu sürenin hayli abartılı olduğu ve bir saatlik sürenin yeterli olacağı görüşünde.
Soğanlar pembeleşmeye başladığı zaman yeteri kadar tuz, karabiber ve tarçın ilave ediliyor. Soğanların iyice pembeleştiğine kanaat getirildiğinde açılan yuvalara yumurtalar kırılıyor. Pişirme süreci ise bu noktadan sonra değişiyor. Tavanın etrafındaki tereyağı kaşıkla alınıp durmadan yumurtanın üzerine dökülüyor ve bu süreç yumurtaların piştiğinden emin olunana kadar devam ediyor. Pişen yemeğin üstünün de kızarması için hemen fırına atılıyor. Birkaç dakika da fırında kızardıktan sonra nar gibi olan Yumurta-yı Hümâyûn servise hazır hale geliyor.





Bu yumurta yenir
Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde, hijyen şartlarına tamamen uyularak yetiştirilen tavuklardan, antibiyotik kalıntısı olmayan yumurta elde ediliyor. Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tayfur Bekyürek, tavuklara verilen antibiyotiğin yumurta ile birlikte insanlara geçmesi ihtimalini giderdiklerini söyledi.
Prof. Dr. Bekyürek, “Çiftliğimizde hayvanların hastalanma riski en aza indiriliyor ve antibiyotik kullanımına gerek kalmıyor. Sonuçta antibiyotik kalıntısı olmayan, tamamen sağlıklı yumurtalar elde ediliyor” dedi.
Antibiyotik kalıntılı yumurtaların özellikle çocuklar, yaşlılar ve hastalar için son derece sakıncalı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bekyürek, “Üretime kısa süre önce başlamamıza karşın, hastane ve kreşlerin büyük talebiyle karşılaştık. Şu anda talebi karşılamakta zorluk çekiyoruz. Her biri 65-70 bin lira maliyeti olan yumurtaları 120 bin liradan satıp, iyi gelir elde ediyoruz. İki ay içinde sattığımız yumurtalarla fakültemizin ihtiyaçlarının büyük bölümünü karşıladık” diye konuştu.


Köy yumurtası revaçta
Tavukçuluk sektöründe yaklaşık 2 yıldır süren pazar sıkıntısı sebebiyle çiftlik yumurtasının fiyatı 65 bin liraya kadar düşerken, çilli tavuk yumurtası 200 bin liradan alıcı bulmaya devam ediyor. Yumurta üretiminin talebin üzerine çıkması üzerine zararına satış yaptığı için zor günler geçiren çok sayıda firma, bu sıkıntıları aşabilmek için büyük çaba harcarken, “çilli tavuk” olarak isimlendirilen köy tavuklarının yumurtalarına olan talep artmaya başladı. Çiftlik yumurtası değer kaybederken, bakkal ve marketlerde “doğal çilli köy tavuğu yumurtası” etiketiyle satışa sunulan çilli tavuk yumurtasının fiyatı yüzde 25 oranında zamlandı. Konpeysan Ltd. Şti. yetkilileri, çilli tavuk yumurtasının büyük ilgi gördüğünü bildirerek, özellikle köy yumurtasına hayran olan kişilerin yüksek fiyata aldırmadığını ifade ettiler. Yetkililer, “Köy tavukları, doğal ortamda beslendiklerinden yumurtalarının lezzeti çok güzel oluyor” dedi.


Siyah yumurta
Konya'da 150 bin tavuktan günde 120 bin yumurtanın alındığı Bakıroğlu Tavuk Çiftliği'nde bembeyaz yumurtalar arasındaki ‘‘Siyah yumurta’’ görenleri şaşırttı. Çiftlik sahibi Fehmi Tiyekli, 7 yıldır tavukçuluk yaptığını belirterek, ilk kez böyle bir yumurta gördüğünü söyledi. Tiyekli, ‘‘Günde binlerce yumurta alım- satımı yapıyoruz. Ancak ilk defa siyah renkli bir yumurtayla karşılaştım. Çok şaşırdık’’ dedi. Veteriner hekim Yezdan Tosun ise yumurtlayan tavuğun kanama geçirmiş olabileceğini vurgulayarak, ‘‘Tavuk, İlk yumurtlama döneminde kalçasından (Kloaçısından) zorlanmaya maruz kalmış. Bu sırada meydana gelen kanama ile şekilenmiş ve yumurta kabuğu boyanmıştır’’ diye konuştu...Yumurtanın faydaları
Mükemmel bir yiyecek: ekonomik, doyurucu, kolay bulunabilen, protein, vitamin ve mineral yönünden zengin aynı zamanda da kalorisi az. Yumurtanın içinde bulunan A ve D vitaminleri göz ve kemik sağlığınız için gerekli. Ayrıca B1 ve B2 vitaminleri sinir hücrelerinin yenilenmesinde ve çalışmasında rol oynuyor. Yumurta mineral yönünden de oldukça zengin bir besin. Bir yumurta sağlıklı bir kişinin günlük demir ihtiyacının dörtte birini karşılıyor. Beyin fonksiyonlarının tam olarak yerine getirilmesini sağlayan fosfor, kemiklerin büyümesi için gerekli kalsiyum da yumurtanın içinde bulunan maddeler arasında.
 
köy yumurtalarının sarısı sapsarı oluyo. demek ki bu sebepleymiş :KK19: