Popüler Konu Z kuşağı kabusu ! Film ismi gibi oldu !

Tam bir kabus, derslerde başarılıyım, Türkiye Satranç finallerinden namağlup döndüm, 2. dönem notlarımı 1 puan daha yükselttim gibi cümlelerden bıktım !

Tek yedikleri et yemekleri, 13 yaşında 185 boyu var ama bu yaşına kadar ağzına sebze yemeği koymadı. Şaka değil gerçek.

Bu akşam söylemesi ayıp tuttuğum balıkları yerken yanında benim soğan yediğimi görünce denemek istiyorum dedi. Sanırsın ben viski içiyorum da adam denemek istiyor. Adam 13 yaşına gelmiş kuru soğan yememiş ?

Yine bugün aynı gün adamı Türkiye Drone yarışması finallerine Assos'a götürdüm, kafasını telefona gömdü ve izlemedi yarışmayı. 50 kez baba ne zaman eve döneceğiz diye sordu. Beni, babam böyle bir aktiviteye götürecek 10 sene sırtımda taşırdım herhalde...

LOL denen neidüğü belirsiz boktan bir oyun oynuyor oğlum lütfen yeter dediğimde eğitim hayatında ki başarılarını yüzünüze vuruyor (gerçi benim yüzüme vurması biraz maça ister). Oğlum ortaokulda bizde öyleydik üniversite de görelim diyorum. Adamın soru sen ne yaptın ? Ulan sıpa ben İTÜ gibi bir okulda 96 ile derece ile mezun oldum dediğimde yeme beni okulun son sınıfında yıllarca ara vermişsin cevabını yapıştırıyor.

Çağırmıssın geldim kazen abi . Benim de dört z kuşağı çocuğum var . Mesajlarının hepsini okudum.
İlk olarak beslenme.
Doğdukları ilk günden evde kazan yemekleri pişer . Benim cocuklar kültürümüze ait tüm yemekleri yiyorlar .
Şöyle ki ; yer sofrası kuruyoruz . Tabak , çanak salata vs . Tencere de kepçe ile yanımızda . Hangi yemekse doldur doldur ye .
Soğanı , ev yapımı turşuyu çıtır çıtır yerler yanında . Kuru fasulyeye ekmek de banarlar .

Sokakta oynamayı severler . Bir numara tekti. Ben yanında çıkar beklerdim o doyuncaya kadar oynardı .2, 3-4 olunca, biraz da büyüyünce camdan bakıyorum. Erkekler maç yaparken her hafta bir ayakkabı yırtar oldu. Pantolon bir düşmeye bakıyor . Dizler parçalanıyor .
Okullarında açılan ; kayak, buz pateni, yüzme (belediye ücretsiz açtı ) hocaları arayıp çok yetenekli oldukları , devam etmemiz gerektiği , milli sporcu olabilecek ışık gördüklerini ifade ettiler .
Folklor yöre oyunları kursunda daha ilk provada hocamız , kızımı yanına alarak arkadaşınızın ayakarını takip edin demişti . İl folklor takımına seçildi .
Jimnastik öğretmeni de aynı şekilde . Ben de yetişememekten devamını getirmedim . Açıkçası profesyonel sporcu olmaları gibi bir heves de oluşmadı .
Zeka oyunları turnuvalarında okullarından öteye gidemediler ama .

Okul başarısı degerlendirirsem suan iki ogrencim var . İkisi de bilim sanat merkezi öğrencisi . Bir numara ilimizdeki özel okul sınavlarında derece yaptı . Burslu okumaya hak kazandı . Ayrıca Tales matematik olimpiyatlarında finale kaldı . Aydın bize çok uzak olduğu için gidemedik .

Evde televizyon , telefon, tablet ,akıllı saat, diz üstü bilgisayar da var . Onunla da oynuylar . Folik asit de içmedim .
özetle
Yaşasın çok kardeş , yaşasın çok çocuk 😂

Bende 1 z kusagi sonrasi var ancak teknolojiye duskunlukleri, ozellikle bilgisayar ve mobil oyunlarin hayatlarindaki yeri hakkinda yorum yapmak istedim :)

Bizim kabul etmemiz zor olsada bu kusak bir sekilde bilgisayar oyunlariyla tanisiyor, hepsi de elindeki imkanlar kadar deniyorlar. Bizim pecete koleksiyonumuz, gazoz kapagi biriktirmemiz, pazar sabahi cizgi film icin erken kalkmamiz onlara ne kadar anlamsiz geliyorsa, bu aliskanliklarda bize anlamsiz geliyor :)

Adi ustune farkli bir kusaktan bahsediyoruz, bence teknoloji hayatimizi sarmisken cocuklarimizin da gelisim asamalarinda teknoloji ile hasir nesir olmalari cok normal. Bu durumu hem kendi, hemde cocuklarimizin lehine kullanmak, onlari elestirmekten daha mantikli bence. Burada cogumuzun 90 kusagi oldugunu varsayarak, mahallede oyun oynama imkani olmayanlarimizin garip tv programlarina maruz kalarak buyudugumuz gercegine bakarak, gunumuz cocuklarinin cok daha sansli olduklarini dusunuyorum.

Ozellikle bir cocuk televizyon karsisinda hareketsiz oturmaktansa, bilgisayar oyunu oynamayi tercih ediyorsa bence desteklemek lazim. Ekran karsisina oturup saatlerce renkli ekran tarafindan eglendirilmeyi bekleyen bir cocuk sagliksiz olur, bu bir gercek. Dusunmeden, kimildamadan oylece saatlerce oturan cocugun beyin gelisimide zamanla geri kalacaktir. Fakar bir cocuk stratejik dusunerek, belirli bir gurupla iletisim kurup organize olarak bir bilgisayar oyunundan gunde belirlenmis bir sure icerisinde keyif aliyorsa, bunun o cocuga getirisi vardir. Stratejik dusunme, iletisim becerileri, yabanci dil bilgisi, bilgisayar kullanimi ve el-goz koordinasyon gelisimi, problem cozme yetenegi vb faydalari cok. Bence yetiskin cocugu olanlar, o kusagin eglence anlayisina ortak olmak, cocuguyla iletisim kurmak icin onun "hobi" olarak adlandirdigi bu tip oyunlara saygi duymali, hatta mumkunse bu eglencesine ortak olmali. MMO tipi oyunlarda cocuklar cok emek verip karakter gelistiriyorlar, bir grup oyuncu arasinda kazanmaya daha iyi olmaya yonelik strateji gelistirip kendilerince orada bir dunya kuruyorlar, aile cocugun oyun aliskanligini veya oynadigi oyunu elstirdiginde cocuk hakarete maruz kalmis hissediyor, cunku (bize komik gelebilir ama) orada buyuk emegi var! Cocugunuzun legolarla emek verip ugrasarak insaa ettigi birseyi kotuler misiniz? Oyunlarda kurduklari dunyalarinin da ondan bir farki yok aslinda.

Tabii bazi bilgisayar oyunlarini bunun disinda tutmak gerekiyor, ki artik eskisi gibi asiri siddet veya zararli icerik iceren oyunlara erisim yok. "Oyun bagimliligi" diye bir durumda var bunu gozardi edemeyiz ve ciddi sekilde tehlikeli. Bilgisayar oyunlariyla tanisma yasida ulkemizde cok dusuk maalesef, 12 yasindan once online cok oyunculu oyunlarla hasir nesir olmak oldukca zararli. Aileler bu dunyayi tanimazlarsa, cocuklarina uygun oyunu secmekte de yardimci olamazlar.

Ben ebeveynlerin cocuklara katilmalarindan tarafim, bizde oynamaliyiz. Cocugumuzun elinden oyuncagini almak yerine, hem onun dunyasini tanimak, hemde eglencesine ortak olarak paylasimlarimizi artirmak icin birlikte oyun oynamak cok guzel bir firsat! Bir kere ortak bir noktada bulusunca, sonra sure kisitlamasini yapmak daha kolay oluyor.

Birde annelikten ogrendigim en onemli sey: yeni nesile istemedikce birsey vermeyeceksin :) Kazen`in drone yarismasi orneginin benzerlerini yasadim. Artik cocuguma direk birsey sunmuyorum, oyle bir dunyadayizki, birisine sunabilecegimiz herseyin bir alternatifi var. Buyuk cocuklar icin mesela; tiyatro bileti aliyorsun, sevinir, aktivite olur diye, ama tiyatro saati geldiginde cani istemiyorsa veya kalkip gitmek zor geliyorsa hemen gozden cikariveriyor o bileti. nasilsa ertesi gun yine var! Sinemasi var, tvsi var, tableti var... Alternatifi cok artik. Hersey ayaklarina oyle seriliki, onlerine ne koyarsak tatmin olmuyorlar kolay kolay.

Ben kizim istemedikce onun icin plan yapmiyorum. Gormesini istedigim seyleri de bir sekilde kendinin istemesini sagliyorum. Bir arkadasim kiziyla suraya gitmis, bak fotograf yollamis, ne degisik degilmi belki bizde gideriz birgun diyorum. Sonra kendisi istiyor, 1 soruyor, 2 soruyor, 3. de tamam diyorum...
 
Son düzenleme:
Ekmeğin üzerine salça sürülür onu yerdik. Şimdi arada canım çektimi kendime yapıyorum, adama soruyorum

- salçalı ekmek yer misin ?
- baba sen iyi misin ? Salçalı ekmek yenir mi ?

O anda işte burnundan sokasım geliyor salçayı, ketçap yiyorsun da diyemiyorum zira o tür ambalaja girmiş ürünler ile de arası yok !



Tamam da bizim canımız yok mu ? Tamam kendime aldım, biz yaşayamadık ki çocukluğumuzu, yoktu ki böyle uçan kaçan şeyler. Evde 4 vitrinde bana özel klasik arabaların koleksiyonu, 1 adet drone(hemde en gelişmişinden) var. Daha sayamayacağım niceleri. Tamam kendime almış olabilirim ama ulen velet bir merak et te al eline, kır dök nerdeeee ?



Sosyalleşme konusunda Allahtan iyi durumdayız, sebebi de satranç diye düşünüyorum, zira elini uzatıp maç çncesi başarılar dilemesi, maç bitince birbirlerini tebrik etmeleri vs çok katkısı oldu satrancın bize.

Hatta burada yan otelde yeni evli bir çift gelmişti balayına. Bizim ki izlemek izin izin alıp yanlarına oturdu. 10 dakika sonra oraya uğradığımda damada sen bu işi bilmiyorsun eşin daha iyi oynuyor dedi. kıza da maç yapalım teklifi sundu. Sana mı kaldı len kimin daha iyi oynadığı adam balayında eşine jest yapıyor belki...


Bu arada bir mesaj daha vardı kaçırdım kimin yazdığını ama şunu anlamıştım ; neden notları denetimde kullanıyorsunuz diye.

Bu konuda fikrimi daha önce yazmıştım tekrar yazayım. Ders notları asla birinci derece etken değil desem yalan olur. Fakat her çocuğun okuması zorunlu değil. Bunu da hep savunurum.

Benle balığa gelir, balık yakalarsak süper ama yakalayamaz isek hemen gelir sorusu ne zaman döneceğiz ? kahveye de gelir benle ama satranç oynayacak biri yoksa baba artık dönelim.
Bende kızıma yemek seçtiği bir gün yazdığım şekilde anlatmıştım" biz elimize ne verilirse,önümüze ne konulursa onu yerdik,hatta bazen ekmeğe salça sürüp verirdi anneannen oturup onu yerdim,dışarda yemek yemezdik her zaman,sen birşeyin tadına dahi bakmıyorsun değişik gelince "diye.
Bana uzaylıymışım gibi baktı o gün gözlerini faltaşı gibi açarak.
3 yaşlarındayken istediği şeyi param yok deyip almayan bana "eee paran yoksa kredi kartın var,onunla alırsın"demişliği de çoktur.
Uzun uzun anlatmıştım kredi kartıyla alıyorum ama bankaya ödüyorum diye. Oda"şimdi al sonra ödersin"deyip çıkınca işin içinden,pes demiştim hiç unutmam.
Arabada ya sidi dinliyorum geçen,bu ne böyle köylü müziği dedi bana. Bana bana annesine :halay: ne dinleyeceğime bile müdahil hanım artık.
Hayır yani ben çocukken anneme karışamazdım,dövmezdi ama anne terliği diye bir gerçek vardı. Anne bakışı vardı birde bir bakardı ne yapıyorsam usulca vazgeçerdim.
 
Bendede var o kuzucuklardan 2004ve 2008 doğumlu bu yeni nesli anlamakta baya zorlansamda anlamaya çalışıyorum, bizim zamanımızda kelimesini Kullanmamaya çalışıyorum artık. Artık yetemiyorum onlara,yetişebilmek için araştırıyorum kitaplar okuyorum. Benim ufaklık uzay gezegenlerin meraklısı elinden gelse oraya taşınacak 😂
 
Bende kızıma yemek seçtiği bir gün yazdığım şekilde anlatmıştım" biz elimize ne verilirse,önümüze ne konulursa onu yerdik,hatta bazen ekmeğe salça sürüp verirdi anneannen oturup onu yerdim,dışarda yemek yemezdik her zaman,sen birşeyin tadına dahi bakmıyorsun değişik gelince "diye.
Bana uzaylıymışım gibi baktı o gün gözlerini faltaşı gibi açarak.
3 yaşlarındayken istediği şeyi param yok deyip almayan bana "eee paran yoksa kredi kartın var,onunla alırsın"demişliği de çoktur.
Uzun uzun anlatmıştım kredi kartıyla alıyorum ama bankaya ödüyorum diye. Oda"şimdi al sonra ödersin"deyip çıkınca işin içinden,pes demiştim hiç unutmam.
Arabada ya sidi dinliyorum geçen,bu ne böyle köylü müziği dedi bana. Bana bana annesine :halay: ne dinleyeceğime bile müdahil hanım artık.
Hayır yani ben çocukken anneme karışamazdım,dövmezdi ama anne terliği diye bir gerçek vardı. Anne bakışı vardı birde bir bakardı ne yapıyorsam usulca vazgeçerdim.
Hahh bu kredi karti olayini biz 2 yaşinda yaşiyoruz.arkadasinin bisikleti panda resimliymis.bizimkinin resmi yok.yenisini istedi.param yok alamam,bak senin var zaten bisikletin dedim.yeni yeni yarim konusmasiyla kredkatti iki paaya ver.ben makketten alimm. Dedi.yuhh artik.sen ne ara öğrendin bunun para olduğunu. İki bir liyaa ver gumama alim bufeden.parkin yaninda dondurmaci var.gumama dondurma oluyor.
 
Bende kızıma yemek seçtiği bir gün yazdığım şekilde anlatmıştım" biz elimize ne verilirse,önümüze ne konulursa onu yerdik,hatta bazen ekmeğe salça sürüp verirdi anneannen oturup onu yerdim,dışarda yemek yemezdik her zaman,sen birşeyin tadına dahi bakmıyorsun değişik gelince "diye.
Bana uzaylıymışım gibi baktı o gün gözlerini faltaşı gibi açarak.
3 yaşlarındayken istediği şeyi param yok deyip almayan bana "eee paran yoksa kredi kartın var,onunla alırsın"demişliği de çoktur.
Uzun uzun anlatmıştım kredi kartıyla alıyorum ama bankaya ödüyorum diye. Oda"şimdi al sonra ödersin"deyip çıkınca işin içinden,pes demiştim hiç unutmam.
Arabada ya sidi dinliyorum geçen,bu ne böyle köylü müziği dedi bana. Bana bana annesine :halay: ne dinleyeceğime bile müdahil hanım artık.
Hayır yani ben çocukken anneme karışamazdım,dövmezdi ama anne terliği diye bir gerçek vardı. Anne bakışı vardı birde bir bakardı ne yapıyorsam usulca vazgeçerdim.
Hahh bu kredi karti olayini biz 2 yaşinda yaşiyoruz.arkadasinin bisikleti panda resimliymis.bizimkinin resmi yok.yenisini istedi.param yok alamam,bak senin var zaten bisikletin dedim.yeni yeni yarim konusmasiyla kredkatti iki paaya ver.ben makketten alimm. Dedi.yuhh artik.sen ne ara öğrendin bunun para olduğunu. İki bir liyaa ver gumama alim bufeden.parkin yaninda dondurmaci var.gumama dondurma oluyor.
Ben de çocuklarıma hiç param yok demedim. Yarucuğum , bize yeterince aldık. Bunları da başka ihtiyacı olanlar alsın. Biz bitirrisek kimseye kamaz dedim. :KK53: Hepsi ikna olmuş durumda .
 
Ben de çocuklarıma hiç param yok demedim. Yarucuğum , bize yeterince aldık. Bunları da başka ihtiyacı olanlar alsın. Biz bitirrisek kimseye kamaz dedim. :KK53: Hepsi ikna olmuş durumda .
Haha iyiymiş ama benim kıza sökmez bu zira 2 yaşından beri kendime birşey alacaksam onsuz gidiyorum aksi halde kendine aliyorsun,bana niye almıyorsun diye yapıştırıveriyor.
Aldıklarımı sonradan görünce de bunu ne zaman aldın diye sorguya çekiyor.
Ben bu cümleyi kursam eminim der ki o zaman biz alalım,almazsak bize kalmaz:halay: Almak zorunda kalır çıkarım.
 
Hahh bu kredi karti olayini biz 2 yaşinda yaşiyoruz.arkadasinin bisikleti panda resimliymis.bizimkinin resmi yok.yenisini istedi.param yok alamam,bak senin var zaten bisikletin dedim.yeni yeni yarim konusmasiyla kredkatti iki paaya ver.ben makketten alimm. Dedi.yuhh artik.sen ne ara öğrendin bunun para olduğunu. İki bir liyaa ver gumama alim bufeden.parkin yaninda dondurmaci var.gumama dondurma oluyor.
Çünkü kart bedava,harcayıp harcayıp duruyoruz:KK71: oyy fena bunlar
 
X ve Y den sonra Z olmadi . Bu modeli atlayip tekrar A dan baslanilsa olmaz mi ))). Cok zor cok kaprisli bir de masrafli. Bir de anlamak zor. Beni asti cok yoruldum ve yetisemiyorum.
 
2004 erkek, 2012, 2015 li kızlar var elimde.

Bazen tecrübeli birilerini dinlemeye, yaşadıklarımın aslında herkese olduğunu görmeye ihtiyaç duyuyorum.

Kendi çocukluğumla malefes kıyas yaptığım oluyor.
 
2013 doğumlu oğlum boşanmamiza tepki dahi vermedi babasıyla da benlede yetişkin gibi takılıyor acayip bir çocuk çok zeki sabırsız ve benden de eski eşimden de olgun
Benim oynayamayacağım oyunlar da rekor kırıyor
 
DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ :

Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor. Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar. Yanı başımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen on binlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor. Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor. Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar.

Kendileri için yapılan fedakarlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar. Herkesi kendine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar. İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle orantılı.

Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar.

Geçmiş onları pek ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar. Dedelerinin canları, kanları pahasına vermediği vatan toprağını en iyi fiyatı verene satacak kadar maneviyattan yoksunlar. Vatan, onlar için son model bir cep telefonundan daha değersiz.

Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum.

20 yıl sonra bu nesil, nasıl ana-baba olacak?

Kendine hayrı olmayan bu nesil nasıl çocuk yetiştirecek?

Evlerini nasıl idare edebilecek?

Ülkeyi nasıl yönetecek?

Vatanı nasıl savunup can verecek?

Bütün bunlar neden oluyor izah edeyim.

Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık. Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi. Çocuklar hayattan bihaber.

Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat bile vermiyoruz. Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar.

Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar. Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu dayıyoruz.

Çocuklar hiç üşümüyorlar. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz dışarı, hiç titremiyorlar.

Çocuklar hiç ıslanmıyorlar, evden arabaya kadar bile üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz. Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz. Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir bilmiyorlar.

Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları yorulmasınlar diye. Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz. Onlar takatleri tükenecek kadar hiç yorulmuyorlar.

Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar.

Onlar bir yanığın veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar. Elleri yanmasın, kesilmesin sakın diye onlara ne bıçak tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz.

Çocuklar hissetmiyor yaşamı, açlığı bilmediği için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor. Yokluk nedir bilmedikleri için ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile çekmiyor, haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp geçiyorlar. Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan, ölen insanları umursamıyorlar. Acımıyorlar……

Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın….

Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek güzel ülkemize. Bu sorunu Devlet derinden hissetmeli. Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli. Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı. Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli.

Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek…
 
Sırf şu bile yeter halimize üzülmeye.
Hala bunu yapıyorum bazen.
Aynen öyle sözde düşünüyoruz ,kıyamıyoruz .Hadi seninkiler küçük.Ramazanda sahurda elimden gelse damacanadaki suyun hepsini içireceğim 20 yaşındaki oğluma,hava sıcak susar diye .Öğleye kadar ses çıkarmadım ki günler uzun rahat oruç tutsun diye .Okul bahçelerinde görüyorum 1.sınıflar hadi diyelim küçük 5.sınıfa gidenlerin çantasını bile anneleri taşıyor yorulmasın diye.Biz kıyamıyoruz anne -babalar olarak.Bakalım ileride Onlar bize kıyamayacak mı?:olamaz:
 
Aynen öyle sözde düşünüyoruz ,kıyamıyoruz .Hadi seninkiler küçük.Ramazanda sahurda elimden gelse damacanadaki suyun hepsini içireceğim 20 yaşındaki oğluma,hava sıcak susar diye .Öğleye kadar ses çıkarmadım ki günler uzun rahat oruç tutsun diye .Okul bahçelerinde görüyorum 1.sınıflar hadi diyelim küçük 5.sınıfa gidenlerin çantasını bile anneleri taşıyor yorulmasın diye.Biz kıyamıyoruz anne -babalar olarak.Bakalım ileride Onlar bize kıyamayacak mı?:olamaz:


Hele en küçüğüm var ya susadım anne dediği an daha ağzını kapatmadan vereyim istiyo susmuyo alana kadar.

🤦‍♀️

20 li yaşlar nasıl ya 15 liler hiç güzel değil :110:
 
Hele en küçüğüm var ya susadım anne dediği an daha ağzını kapatmadan vereyim istiyo susmuyo alana kadar.
🤦‍♀️

20 li yaşlar nasıl ya 15 liler hiç güzel değil :110:
Benim kız da aynı.Diyelim mutfakta işim var karpuz istedi,sabırsız beklemeye tahammülü yok,bir an önce vereyim istiyor.
20'li yaş 15 yaşa bakarak daha iyi.Biz anne- baba kadar kadar çevre faktörünün çok etkisi var.Arkadaş seçimi çok önemli bir rol oynuyor.Bizimki arkadaş konusunda çok seçici.Mahallede gençler top oynuyor ,1 kere oynadı ,bir dahaki çağırmalarına gitmedi,birkaç kez daha çağırdılar gitmedi.Neden gitmedin dedim hoşuma gitmedi konuşmaları,hareketleri dedi.Belki devam etseydi aynen Onlar gibi olacaktı bilemiyorum.
 
X