Etiket: kilo verme

  • İki haftada kilo verin

    İki haftada kilo verin

    Yoga yapamayacağınızı düşünüyor olabilirsiniz. Belki bedeniniz henüz yoganın elastikiyetine müsait değildir. O zaman önce bir yogi gibi yaşamaya başlayın. O zaman istediğiniz forma kavuşmanız da rahat olacaktır. Yogi gibi yaşayın, iki haftada 4 kilo verin.

    Hayatımız süratle geçiyor değil mi? Yemekler hızlı, iş temposu hızlı, her şeye telaşımız ve acelemiz var. Şimdi o ruh halinden çıkın ve daha sakin, farkındalığı yüksek bir sürece adım atın.

    Yemek yeme zihniyetini değiştirmeye başlayın. Kendinize yemek hazırlarken, sevgilinize sofra kuruyormuş gibi davranın. Aslında bu hazırlığı alışverişten itibaren başlatın. Her şeyin en tazesini, en güzelini seçin.

    Mutfağa aceleyle girip yemek yapmak ve sadece karnını doyurmak için yemek hazırlamak fikrini kafanızdan atın. Siz en sevdiğiniz ve değer verdiğiniz kişiye, yani kendinize yemek hazırlıyorsunuz. Bunu her seferinde şölene dönüştürün.

    Sadece sizin hazırladığınız yemekleri yiyin. Örneğin hazır kek alıp, üstüne krema çırparak yapılmış bir pasta değil. Sizin yumurtanızı çırparak, içine mis gibi kokan otlar koyarak hazırladığınız güzel bir omlet yemeniz önemlidir.

    Malzemelerinize iyi bakın. Elinize aldığınız domatesin, patatesin, dereotunun kokusuna bakın. Onların ne kadar güzel armağanlar olduğunu, kabuğunu soyduğunuzda bir saat sonra size harika bir lezzetle sofranızda yemek olacağını düşünün ve gülümseyin.

    Mutfağınızın her köşesini kullanılır hale getirin ve düzenleyin. Hemen her mutfakta kenarda köşede kalmış dolaplar, içinde kullanılmayan aletler, tarihi geçmiş ürünler vardır. Mutfağınızı elden geçirin ve kullanmadığınız ürünleri başkalarına hediye edin. İhtiyacı olanları sevindirin. Sadece ihtiyacınız olan şeyleri alın

    Yogi felsefesinde önemli olan yemeğinizi huzur ve sükunet içinde yemektir. Huzurla yemek, sindirim sistemini olumlu yönde etkiler. Stres altında yenilen yemekler, vücuttaki yağlanma eğilimini arttırır. Ne yediğiniz kadar nasıl yediğiniz de önem taşır.

    İşten geldiğinizde buzluktan mikrodalgaya giden hazır yemekler, besinlerle olan iletişiminizi kesiyor. Çalışma temposu yüzünden zamansızlık bizi kötü beslenmeye itiyor. Besinlerle iletişim kurmak, onların ne olduğunu bilmek önemli. Karbonhidrat nedir? Vitamin nedir? Hangi besin ne içerir bunları öğrenin.

    Yemek zamanı, sizin önemli bir ihtiyacınız için kendinize ayırdığınız zamandır. Asıl hedefiniz televizyon izlemek veya bilgisayar başında zaman geçirmek olmamalı. Dikkatinizi yemekten başka bir şeye vermeyin. Televizyonu kapatın veya sesini azaltın. Bu yemek saatidir.

    Yemek yerken sofranızı süsleyin. Peçetenizi koyun, güzel masa örtüsü serin. Güzel çatal bıçak kullanın. Misafire gösterdiğiniz değeri kendinize de gösterin.

    Eğer ailece yemek yiyorsanız, bunu aile üyeleri arasında sohbet etmek, iletişim kurma zamanı olarak kullanın. Tek başınıza yiyorsanız, her türlü sorundan uzaklaşarak, sadece yemek yiyin.

    Az önce ağzınıza attığınız o domates aslında küçücük bir tohumdu. Doğanın kucağında yetişti, büyüdü, serpildi. Güneşten, yağmurdan, onu yetiştiren hünerli ellerden beslendi ve şimdi tabağınızda size sunuluyor. Bunu fark edin. Yediklerinize şükredin.

    Yemek yerken sadece tat alam duyunuzu kullanmak yerine diğer duyularınızı da devreye sokun. Çünkü ancak bunu yaparsanız, yemek gerçek bir şölene dönüşür. Nasıl kokuyor, nasıl görünüyor, bunları fark edin.

    Yemek israf olmasın, ödediğim para boşa gitmesin gibi sebepler yüzünden tüm tabaktakileri doymanıza rağmen yemeğe devam etmeyin. İnsanlar ekmek bulamıyorlarken, yemeğin çöpe gitmesini elbette istemezsiniz, o zaman kalan yemeği paket yaptırın.

    Tıka basa yememeniz gerekiyor. Midenizin 2/3’ü dolduğunda, doymuşsunuz demektir. Tüm mideyi ağzına kadar doldurmayın. Böylece gereksiz kalori almamış olursunuz.

    Vücudun beyne tokluk sinyali göndermesi için zaman geçmesi gerekiyor. Bunun için gereken süreyi kendinize tanıyın.

    Aceleyle yediğiniz yemek, doyma hissini yaşamadan midenizi fazlasıyla doldurmanıza neden olur. Yavaş yiyin, tabağınıza az yemek alın. Doymazsanız, biraz daha alabilirsiniz.

    Yoga felsefesi sakinlik ve huzur üzerine kuruludur. Bunu hayatınızın tamamında uygulayamıyor olsanız bile, yemek saatlerinde, beslenme anlayışında bu huzura geçmenizi engelleyecek bir şey yok.

    Çok yoğun ve hızlı bir yaşamınız olabilir. Ancak güne güzel ve sakin başlayın. Sabah uyandığınızda birkaç dakikayı bedeninize ve zihninize ayırın. Günü olumlu düşüncelerle doldurun ve o hareketli yaşama böyle adım atın.

    Yaşamınızın felsefesine yogayı ekleyin. Sakinlik, huzur ve dinginliği yediğiniz her şeye sindirin. Kendinizi sevin ve yediklerinizin bedeninize sağlayacağı yarar ve zararları öğrenin. Lezzetli olduğunu düşündüğünüz şeylerin aslında nasıl bir kötülük sağladığını anladığınızda, kötü beslenme alışkanlığını da bırakabilirsiniz.

  • Alkali diyet uygulaması zor bir diyet mi?

    Alkali diyet uygulaması zor bir diyet mi?

    Son zamanların trend diyetleri arasında adı geçen ‘alkali’ aslında tamamen bir sağlıklı beslenme biçimi. Bu konuda kitapları olan Dr. Ayşegül Çoruhlu, bunu vücuda alınan, alkali oluşturan besinlerin miktarının asit oluşturanlardan daha fazla olmasını sağlayan bir “ekleme ve dengeleme” diyeti olarak tanımlıyor. Alkali diyetin en önemli avantajıysa, kilo kaybını sağlamanın yanı sıra sağlık üzerinde de birçok olumlu etkiye sahip olması. Jennifer Aniston, Victoria Beckham, Kristen Dunst, Gwyneth Paltrow, Jennifer Lopez ve Gisele Bundchen da bu diyeti kullananlardan. Çoruhlu, sag-lik.net adlı internet sitesine diyeti şöyle özetledi:

    Alkali diyetin temel prensipleri neler?
    Öncelikle alkali ve asit kavramlarını açıklayayım. Basit lise kimya bilgisinden hatırlayacağımız üzere, asitler alkalilerle nötralize olurlar. Yani alkali, asidin zıddıdır. Bunları ölçme derecesi pH’tır. pH, 1-7 arasında ise sıvı asittir ve pH, 7-14 arasında ise sıvı alkalidir. Vücudumuzun içindeki sıvıların neredeyse hepsi alkalidir (yüzde 72’mizin su olduğunu hatırlayalım). Vücudumuzdan attığımız ter ve idrar sıvısıysa yüksek oranda asidik sıvılardır. Bu sıvılar her gün atılır çünkü vücut alkali olmak ister. Temel işleyiş bu kadar basit bir prensibe dayanır. Vücudun asit yükünü artıran besinlerin alkali besinlerle beraber alınması alkali diyetin temel prensibidir.

    Asit ve alkali besinler hangileri?
    Hazır gıdalar, işlenmiş etler, basit şekerli besinler, şekerli, kolalı içecekler, kızartmalar, cipsler, kömür ateşinde pişirilmiş yiyecekler, beyaz undan yapılmış besinler, tüm işlenmiş unlar, sağlıksız yağlar, katkı maddeleri, hormonlu ürünler… Asitli besinler listesi böyle uzayıp gidiyor. Alkali besinler olan taze sebzeler, çoğu taze meyve, tohumlar (badem vs.), tohum yağları, diğer sağlıklı yağlar (zeytinyağı, balık yağı, avokado yağı, keten tohumu yağı gibi), baharatlar, su. Bu besinler sağlıklı çünkü vücudu alkali yapıyorlar. Vücuttan asit atılım işini kolaylaştırıyorlar. Sağlıklı kalmanın ve kalıcı kilo vermenin en kestirme yoluysa her öğünde tüketilen alkali olan besinlerin miktarlarını asitlendiren gıdalardan 3 kat fazla tutmak.

    Alkali diyet uygulaması zor bir diyet mi?
    Alkali diyet, aslında şimdiye kadar doğru bildiklerimizin toplamı olarak tanımlanabilir. Alkali diyet yeni bir kavram ya da trend değil. Zaten tüm hekimlerin bildiği vücudun normal çalışma süreçleriyle ilgili bilgilerin toplamı. Yeni olansa, vücudun istediği alkali seviyesini doğru besin seçimlerimizle yapabileceğimiz bilgisi. Ayrıca şunu özellikle vurgulamalıyım ki alkali diyet, diyet sözcüğünün çağrıştırdığı gibi bir kısıtlama değil. Aksine, vücuda alınan alkali oluşturan besinlerin miktarının asit oluşturanlardan daha fazla olmasını sağlayan bir “ekleme ve dengeleme” diyeti. Örneğin bir öğünde sadece et yiyen bir kişiyle, aynı öğünde et ve yanında et miktarının en az 3 katı sebze yiyen kişinin kalp-damar sağlığı aynı olamaz. Aynı şekilde sebze ekleyerek daha fazla yiyen kişide kilo problemleri (beklediğinizin aksine) daha az görünür. Çünkü sadece asitli gıdaları tüketerek asitlenen bir bünye daha kolay yağ depolar.

    Neden asitli diyet içecekler de kilo yapıyor?
    Aslında çoğu kişi fazla yemekten değil, öğünlerindeki özellikle de sadece akşam yemeğindeki yanlış seçimler yüzünden kilo alıyor. Çünkü mesele kalori veya protein hesapları değil; mesele modern yaşamdaki beslenme şeklimizde asitlendiren besinlerin alkali besinlere göre fazla tüketilmesidir. Ve tabii öte yandan asıl mesele kilo da değil; kilo maskesi altında yanlış besinlerin vücutta yarattığı asitlemenin tüm sağlığımızı olumsuz etkilemesi. Kabul etmek zorundayız: Ne yiyorsak oyuz!

    Alkali diyeti takip edenler sağlık durumlarında ne gibi değişiklikler fark edecek?
    Alkali beslenen kişiler, vücuttaki atılacak asit miktarını anında azaltacakları için idrarlarının rengi açılacak ve kokusu hafifleyecek. Alkali beslenen kişinin deodorant kullanması gerekmeyecek çünkü ter kokusu azalacak. Yüksek protein diyetleri yapanlarda olan ağız kokusu olmayacaktır. Dışkılama daha düzenli ve sorunsuz olacak, gaz ve hazımsızlık problemleri azalacaktır. Mide yanması, reflü şikâyetleri azalacak, kilo kayıpları bel bölgesinden olacaktır. Alkali beslenen bireyler daha dinlemiş uyanacaklar ve daha enerjik olacaklardır. Uzun vadedeyse: kan testlerinde olumlu değişiklikler görülecek, kolesterol, şeker, insülin değerleri düşecek, tiroit fonksiyonları daha düzgün çalışmaya başlayacak, azalan damar plakları ve azalan karaciğer yağlanması, yavaşlayan kemik erimesi gibi olumlu sağlık durumları yaşama ihtimalleri fazlalaşacaktır. Kısaca alkali beslenme kilodan kansere kadar her türlü sağlık sorunun azalmasına yardımcıdır.

    AKŞAM YEMEKLERİNDE BU KURALLARA DİKKAT!
    • Daima aldığınız protein miktarının dört katı kadar çiğ sebze tüketmeye çalışın.
    • Çiğ sebze yeterince tüketemiyorsanız sebze suyu için.
    • Kırmızı et yediğinizde sebze desteği normalden daha fazla olsun.
    • Akşam yemeği lokmalarınızı en az 15 kez çiğnenerek yutun.
    • Yemekle beraber alkol, ayran, meyve suyu ve benzeri içecekleri içmeyin.
    • Yemekten iki saat sonra bir bardak suya bir yemek kaşığı limon veya doğal elma sirkesi ekleyip için.
    • Televizyon karşısında atıştırmalık olarak bolca limonlu salatalık yiyebilirsiniz.
    • Mideniz kazınırsa yatmadan hemen önce bile olsa, bir katı yumurta yemeniz mümkün.
    • Yatmadan önce bir bardak karbonatlı su içmeyi unutmayın. (1 litreye yarım çay kaşığı karbonat ekleyerek hazırlayabilirsiniz.)
    • Karbonatlı sudan tüm güne yayılmış olarak en az 1,5 litre tüketmelisiniz.

    NELER YEMELİ?
    Alkali diyet beslenme biçimi gün boyu pek çok besini tüketmenize ve farklı kombinasyonlar yapmanıza olanak tanıyor. İşte seçenekler:

    KAHVALTI
    Lor veya ricotto peyniri, söğüş yeşillikler (limon ve soğuk sıkım zeytinyağı eklerek, gün içinde sarı ve kırmızı sebzeleri tüketmek serbest), siyah tuzsuz zeytin, 4 yumurta beyazı ve 1 sarısı ile omlet veya haşlama, az miktarda tereyağı, keçi, koyun peynir türleri, avokado (bir bütün, limonla, mayonez veya başka sos yok), iki dilim glütensiz veya karabuğday ekmeği, az miktarda üzüm pekmezi ve tahin, yeşil çay ve bitki çayları, badem sütü (akşamdan içme suyuna konulup buzdolabında 1 gece bekletilen bademler, ideal kahvaltı içeceğine dönüşür. Çok yüksek alkali yapma kapasitesi var.) Haftada birer gün ceviz ve fındık da kahvaltıya eklenmeli.

    ÖĞLE YEMEĞİ
    Her türlü çiğ sebze, salata, haşlama, buharda pişmiş tüm sebzeler, tüm çorbalar, her çeşit zeytinyağlı sebze yemeği, baklagillerin hepsi, balık türevlerinin hepsi, salatalar (sos olarak sadece limon, zeytinyağı ve elma sirkesi), kahverengi kabuklu pirinç pilavı, kabuklarıyla haşlanmış patates, varsa tatlı patates, glütensiz undan makarna, pizza.

    AKŞAM ÜSTÜ
    1 avokado, 2 kaşık Hindistan cevizi sütü, 10 adet badem, 2 adet meyve.

    AKŞAM YEMEĞİ
    Beyaz yeşil ve mor sebzeler (sarı-kırmızı sebzeler yok ve sebzelerin büyük kısmı çiğ olacak), ızgara, haşlama, zeytinyağlı sebze türevleri, haşlanmış ve ızgara somon balığı, diğer balık türevleri (kabuklular hariç), hindi eti, tavuk göğüs eti, dana ve kuzu eti, dana ciğeri, kelle paça, pastırma.

  • Hızlı kilo verdiren besin

    Hızlı kilo verdiren besin

    İsviçreli bilim adamları yeni bir araştırmaya imza attı. Upsala Üniversitesi’ndeki araştırmalarda 39 yetişkin kadın ve erkekten oluşan 2 grup 7 hafta boyunca fazladan günlük 750 kalori aldı.

    Birinci grup doymuş yağ içeren besinler tüketirken, ikinci grup ise doymamış yağ içeren besinler tüketti. 7 hafta sonunda çıkan sonuç ise şaşırtıcıydı. Doymuş yağ tüketen grupta hiçbir bireyde kilo artışı olmazken, diğer grupta kilo artışı gözlemlendi.

    Ceviz ve somon yiyerek metabolizmanızı hızlandırın

    Düzenlenen araştırmada ceviz ve somon balığında bulunan omega-3 yağ asitlerinin yağ kütlesini azalttığı belirtildi. Diğer araştırmalar da, omega-3 yağ asitlerinin sizi tok tuttuğunu ve yağlı balık yedikten sonra 2 saat sonra daha tok hissettiğinizi gösteriyor. Haftada en az iki kez somon ve günde bir avuç ceviz yemeniz kilo vermenize yardımcı olacaktır.

  • Zayıflamak için maydanoz

    Zayıflamak için maydanoz

    Yaza fit bir vücutla girmek isteyenler için çok basit bir tarif…

    Malum yaz geliyor. Tüm kadınlarda bir telaş, bir telaş. Çabuk zayıflamanın yolları kitapları milyonlarca satıyor, zayıflama haplarına rağbet büyüyor. Biz se tamamen doğal olmaktan yanayız. Size vereceğimiz formüle göz atın!

    Yarım demet maydonuzu sapıyla beraber ortadan kırıp blendırın içine koyun içine bir tane tam limonun suyunu sıkıp ve üzerine yarım bardak su koyun. Elde ettiğiniz yeşil suyu her sabah kahvaltıdan 15 dk. önce için. Gereksiz yağların yanması hızlansın.

    Bu bitkisel formülü karaciğer yağlanması şikayeti olanlarda yapmalı. Kür 15 gün ara vermeden yapılıyor ardından 5 gün ara verilip tekrar başlanıyor.

    Maydanoz ile Zayıflamak için tıklayın!

  • Çalışırken şişmanlamayın

    Çalışırken şişmanlamayın

    İşte size hem sağlığınızı hem de ideal kilonuzu koruyacak birkaç öneri…

    Her sabah işyeri servisi, toplu taşıma araçlarıyla ya da kendi aracıyla işe gidenler plaza ya da ofislerde yaşamlarını sıkıştırır. Bu tekdüzelik ve spora vakit ayıramamak neticesinde de kilo almak kaçınılmaz olur. Hem kilo almanızı engellemek hem de sağlıklı yaşam için size faydalı tavsiyeler…

    – Asansör kullanıyorsanız, ofisinizin bulunduğu kattan birkaç kat önce inin ve merdivenleri kullanın.

    – Eğer işiniz masa başında ise her yarım saat bir kalkıp ofiste biraz yürüyün.

    -Öğün atlamamaya çalışın. İşyerinde nitelikli ve abartmadan yiyin. Aralarda acıkırsanız taze meyve gibi sağlıklı atıştırmalar yapın.

    – Bol meyve ve sebze tüketin. Yanınızda salatalık getirin. Günde en az beş porsiyon tüketin. Bir porsiyon, iki-üç kaşık sebze, bir adet meyve (mesela bir muz) veya iki-üç adet küçük boy meyve (örneğin erik), bir küçük kase meyve salatası veya bir bardak taze sıkılmış meyve suyuna denktir. Bunlar fazla kalori yükü yapmadan sizi tok tutar.

    – Daha az hayvansal (doymuş) yağ tüketin. İşyerinde her gün farklı bir et cinsi seçin.

    – Ne kadar alkol tükettiğinize dikkat edin. İçki çok kalorilidir ve şişmanlatıcı yiyeceklere karşı iştahı artırır.

    – Bol bol su için. Günlük hedefiniz altı-sekiz bardak olsun. En fazla 12 bardak için. Yağsız veya yarım yağlı süt, az yağlı yoğurt ve az yağlı peynir gibi düşük yağ içeren günlük ürünleri tercih edin. Bitkisel çay tüketiminde özellikle rezene ve zencefili seçin.

    – Düzenli olarak balık yiyin. Haftada en az bir kez yağlı balık (örneğin somon, sardalye, konserve ton) tüketmeye özen gösterin.

  • Akşam diyeti

    Akşam diyeti

    Akşam diyeti” yapabilirseniz, emin olun ertesi sabah daha genç ve dinç bir yüz, beden, cilt ve ruhla uyanacaksınız.

    Önce bir hatırlatma yapalım: Ne yediğiniz kadar, ne miktarda ve ne zaman yediğiniz de önemlidir. Sadece bunlara özen göstermeniz de yetmez. Yiyecekleri nasıl pişirdiğiniz, birlikte hangi yiyecekleri tükettiğiniz de önemlidir.
    Beslenmenizi “bedenimize uygun”, yani “genetik, biyolojik, metabolik yapılanmanıza paralel” sürdürüp sürdürmediğinizi belirleyen önemli bir faktör daha var. Günlük enerji kazanımınızı nasıl planlıyorsunuz? Kalorileri sabaha, öğlene, akşama nasıl dağıtıyorsunuz?

    Yaşa, boya, bedensel kurguya, sağlık durumuna, gün boyu gösterilen fiziksel çabanın miktarı ve yoğunluğuna göre değişse de yetişkin bir kadının günde ortalama 1700-1800, erkeğin ise 2000-2200 kalori civarında “enerji kazanımına” ihtiyacı var.
    Orta yaşlı biriyseniz eğer, hele bir de yaşlanma sürecine girdiyseniz bu bir günlük enerji kazanımınızı sabah, öğle, akşam yemeklerine nasıl dağıttığınız, nasıl taksim ettiğiniz de en az kalori miktarı kadar önemlidir.

    YANLIŞ NEREDE?

    Bugün uyguladığımız beslenme tarzı genetik yapımızla da, biyolojik mirasımız ve metabolik organizasyonumuzla da taban tabana zıt gibidir. Son 100 yıl, hele hele son 50 yıl dışında insanoğlu gıdayı hiç bu kadar bol ve hiç bu kadar kolay bulamamıştır.
    Dedeleriniz, onların dedeleri, hatta onların da büyük büyük dedeleri sürekli ve düzenli gıda bulmakta zorlanmışlar, sık sık uzun süreli açlıklara, hatta kıtlıklara maruz kalmışlar.
    Ancak son yüzyıl beslenme tarzımız ve netice olarak enerji/metabolizma ilişkimizde inanılmaz bir karmaşıklık oldu. Daha önceleri günlük kalori ihtiyacının ortalama üçte ikisini kahvaltıda, geriye kalan üçte birinin önemli bir kısmını öğle saatlerinde ve kalan küçücük bölümü de akşam erken saatlerde tüketen ve binlerce yıldır bu alışkanlığı devam ettiren “eski insan” gitmiş, yerine sabah birkaç lokma atıştırıp evinden çıkan, öğle aralığında yüksek kalorili ama besin değeri çok düşük fast food gıdalar tüketen ama akşam eve dönünce sofrasında ne varsa silip süpüren, çoğu zaman da adeta “yatağa girene kadar tıkınan yeni bir insan” gelmiştir. Netice mi?

    SONUÇ NE?

    Netice ortadadır. Bundan 100 yıl öncesine kadar “sabahları krallar gibi yiyen, öğlen bir işçi gibi beslenip akşam fakir sofrasıyla yetinen”, dolayısıyla “sağlıklı bir üçgen kurgusu” içinde beslenen atalarımız gidip de yerine tepetaklak olmuş bir beslenme modeli geliştiren yeni insan gelince, bedenlerimiz eskiye oranla daha kolay şişmanlamaya, daha sık kansere yakalanmaya, daha çok kalp damar hastası olmaya, daha güçsüz bir bağışıklık yapılanmasına ve daha kötü yaşlanmaya başlamıştır.
    Kısacası günümüzün beslenme tipi genetik mirasımıza da, biyolojik metabolik yapılanmamıza da yabancıdır. Yaşadığınız ve çözüm bulamadığınız ilaçlarla üstünü örtmeye çalıştığınız pek çok problemin temel nedeni biraz da bu yanlıştır. Peki çare ne?

    ÇARESİ VAR MI?

    Çare yeni bir buluş veya araştırmanın sonuçlarını beklemekte değil, genetik mirasımızda yazılı olanı yeniden hayata geçirmektedir. Çare adına “akşam diyeti” de diyebileceğimiz eski adeti yeniden gündeme getirmektedir. Eğer bunu yaparken birazcık da toplam kalori tüketimimizi azaltabilir, yükte hafif pahada ağır şeyler yemeyi becerir, sadece doğal beslenmeye değil, bedenimizin doğal yapısına, genetik mirasına, biyolojik metabolik organizasyonuna uygun eski tip bir beslenme modeline yeniden dönmeyi de başarabilirsek işimiz emin olun kolaylaşacaktır.
    Bu tabiî ki kolay başarılabilecek bir iş değildir. Yeni hayat bize akşamları bir araya gelmeyi, ailemizle, akrabalarımızla, dostlarımızla akşam yemeklerinde veya gece saatlerinde birlikte olabilmeyi dayatmış gibidir. Çoğumuz sabahın köründe çıkıyor, akşama kadar canhıraş bir şekilde çalışıp yorgun argın evimize dönüyoruz.
    Eve döndüğümüzde de bazen “stresimizi yenmek” adına, bazen “yorgunluğumuzun ödülünü almak” aşkıyla, yani bir sebeple “homidi gırtlak” yiyeceklere abanıyoruz.

    DEĞİŞİM ŞART!

    Çözüm kolay değil, tabiî ki her akşamı birkaç lokmayla geçiştirip yatağa azıcık aç ve boş bir mideyle yatabilmek kolay başarılacak bir iş olmasa gerek. Ama bu değişimi de yavaş yavaş başlatabiliriz. Mesela hiç olmazsa haftada bir ya da iki akşam akşam yemeğinden vazgeçmeyi deneyebiliriz.
    İsterseniz gelin bu hafta bir akşamı erken saatlerde içeceğiniz bir sebze çorbası ve bir parça yoğurtla ya da peynirle geçiştirmeyi deneyin.
    Baktınız olmadı sadece bir parça bitter çikolata veya 3-5 fındık, badem ya da cevizle idare edin. Emin olun ki ertesi sabah daha genç ve dinç bir yüz, beden, cilt ve ruhla uyanacaksınız.

  • Dr. Öz’ün kilo verdiren önerisi

    Dr. Öz’ün kilo verdiren önerisi

    Yıllardır sağlıklı yaşam için önerilerde bulunan, uluslararası üne kavuşmuş başarılı uzman Dr. Mehmet Öz, kilo verdiren üç öneri hakkında bilgi veriyor…

    Kilo verme programı uygulayanlar, bir süre sonra kilo vermemeye başlar. Bu nedenle çoğu kişi programı sonlandırır. Bu duraksama genellikle rejimin ilk ayından sonra olur. Daha aza kalori ve daha çok egzersiz gerçeğine alışan vücut tembelleşmeye başlar. Ancak bu problemi çözmek için uygulayabileceğiniz etkişli yöntemler var.

    1) Güne bu karışımla başlayın:
    Süzme yoğurt, muz, çilek, tatlandırılmamış hindistan cevizi, çekilmemiş keten tohumu ve benim gizli malzemelerimden biri; matcha yeşil çay tozu (pudrası). Bu karışımı yedikten sonra güne yağsız protein ve iyi yağlarla başlamış olacaksınız.

    2) Kalori alımını sabit tutmayın:
    İstikrarlı bir şekilde rejime devam ediyor olabilirsiniz. Ancak her gün aynı miktarda kalori almak, kilonuzun aynı yerde kalmasına neden olabilir. Örneğin vücudunuz kendini günde 1200 kaloriye alıştırır ve zayıflamayı durdurur. Kilo vermeye devam etmek için, aldığınız kalori miktarını çeşitlendirin.

    3) Suyu yiyin:
    Yapılan son bir araştırma, su içeren yiyecekleri tüketen kadınların ilk altı ayda düşük yaş diyeti uygulayan kadınlardan yüzde 33 daha çok kilo verdiğini gösterdi. Hem su açısından zengin hem de besin değeri yüksek yiyecekleri tercih edin. Kavun gibi meyveler ve kereviz, yeşil marul gibi sebzeler bol miktarda su ve vitamin içerir. Düşük sodyumlu et suyundan yapılan çorbalar da iyi bir seçenek olabilir. Bol su içeren besinleri tüketerek aslında hem daha çok yiyecek tüketmiş hem de aynı zamanda kaloriyi azaltnmış olursunuz.

  • Ofis diyetinin 10 altın kuralı!

    Ofis diyetinin 10 altın kuralı!

    Birçoğumuz ofiste diyet yapmanın çok zor olduğunu düşünüyor. Oysa sağlıklı besinleri tercih etmek ve öğün saatlerine dikkat etmek bile sonuç almak için yeterli. Gelin, siz de diyetimizi uygulayın ve yaza formda girin!

    Yaz mevsimi yaklaşıyor, eyvah ince kıyafetler raflardan dolaplara çıktı bile diyorsanız, fakat ofiste diyet yapabileceğinize dair şüpheleriniz varsa, bu yazı sizin için hazırlandı… Ofis diyeti ile yaza formda girebilir, o çok beğendiğiniz yeni sezon yaz kıyafetlerine kolayca sığabilirsiniz…

    Ofis diyeti nedir?
    Ofis diyeti, günün büyük bir kısmında oturarak çalışan kişiler için uygun olan yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme ilkeleri ile örtüşen bir beslenme programıdır. Ofisteki yoğunluğunuz ne olursa olsun, ofis diyetini rahatlıkla uygulayabilirsiniz.
    Ofis diyetini kimler yapabilir?

    Şeker, kalp-damar, yüksek tansiyon, kanser gibi kronik hastalıkları nedeni ile özel diyet yapması gerekenler ve sindirim sistemi sorunu yaşayanlar ofis diyetini yapmamalıdır. Ofis diyeti, 20’li yaşların sonunda 30’lu yaşların ortalarında olan kişiler için daha uygundur.

    İşte ofis diyetinin 10 altın kuralı!
    Kural 1: Sabah uyanır uyanmaz su için…
    Formda bir beden için sağlıklı bir sindirim sistemi olmazsa olmaz bir şarttır. Barsaklarınızın düzgün çalışması ve gece boyu susuz kalan bedeninizin kendisine gelmesi için uyanır uyanmaz 1 su bardağı ılık su, hemen ardından 1 su bardağı oda sıcaklığında su ile güne başlamalısınız.

    Kural 2: Gün boyunca 2,5–3 litre su için
    Su, dolaşımınızın düzgün olmasını sağlayacak, cildiniz güzelleşecek ve ofis diyeti yaptığınız süre boyunca bedeninizde parçalanan yağların bedeninizden hızla uzaklaştırılmasını sağlayacak. Bu nedenle günde 12–15 su bardağı su içmeyi unutmayın.

    Kural 3: Öğün atlamayın
    Zaman darlığı veya unutkanlık öğün atlamanın bir açıklaması olamaz. Yemek yemek, yaşamın sürdürülebilmesi için en önemli etmenlerden biridir ve aynı zamanda sosyal bir olgudur. Bu nedenle ne olursa olsun kendinize günde 6 defa en az 20 dakika ayırmalısınız.

    Kural 4: Tuz tüketiminde sınırları aşmayın
    Tuz tüketiminde sınır tanımazsanız, ileride yüksek tansiyon sorunu yaşama riskinizi arttırırsınız. Ayrıca gereğinden fazla tuz tüketimi, vücudunuzda su tutulmasına neden olur ve bedeninizde şişlik hissedersiniz.

    Kural 5: Sağlıklı pişirme yöntemleri seçin
    Ofis diyetinizi uyguladığınız sürece yapmanız gerekenlerden biri de sağlıklı pişirme yöntemleri tercih etmek. Tüketeceğiniz besinler ızgara, fırında, buğulama veya haşlama olarak pişirilmelidir.

    Kural 6: Yemeğin tadını çıkarın
    Ofis diyetinin en büyük özelliklerinden biri de sizi lezzete odaklamasıdır. Hızlı yemek yemek yerine yavaş yavaş yemeyi öğrenerek, besinlerden keyif almaya odaklanın. İyice çiğnenerek tüketilen bir besinin glisemik indeksi azalacağından ötürü kan şekerinizde dengeli yükselecektir.

    Kural 7: Baharatlardan yararlanın
    Acı kırmızıbiber başta olmak üzere birçok baharatın metabolizmayı hızlandırıcı etkisi vardır. Siz de bu etkiden yararlanmayı deneyin. Yemeklerinize ve salatalarınıza ekleyeceğiniz çeşitli baharatlarla değişik lezzetler elde edebilir, metabolizmanıza destek olabilirsiniz.

    Kural 8: Her gün kendinize yarım saat ayırın
    Ofis diyeti vücudunuzdaki yağlardan sizi kurtararak daha ince görünmenizi amaçlar. Bu nedenle enerji harcaması konusunda da kendinize yardımcı olmalısınız. Ne kadar meşgul olursanız olun kendinize günde yarım saat ayırın ve açık havada yürüyüş yapmanın keyfini çıkartın.

    Kural 9: Acıktığınızda çiğ sebze tüketin
    Ofis diyetini uygularken kendinizi aç hissettiğiniz zamanlarda domates, salatalık, biber gibi çiğ sebzelerden tüketin. Böylelikle hem düşük kalori almış hem de C vitamini ihtiyacınızın büyük bir kısmını karşılamış olacaksınız.

    Kural 10: Ofis diyetinde 6 öğün beslenin
    Ofis diyeti sadece forma girmenizi değil, metabolizmanızı düzenleyerek verdiğiniz kiloları korumanızı da amaçlar. Günde 6 öğün beslenme, en sağlıklı beslenme tarzıdır. Sağlıklı beslenmenin temel kuralını ofis diyeti ile alışkanlık haline getirin. Öğün aralarında 2-3 saat olmasına dikkat etmelisiniz.

    Bayanlar için ofis diyeti örnek menü
    Kahvaltı
    1 dilim peynir çeşidi
    1–2 dilim tam buğday veya çavdar ekmeği
    Sınırsız çiğ sebze
    2 adet siyah veya 3 adet yeşil zeytin

    Kuşluk
    15 adet fındık veya 12 adet badem veya 3 adet tam ceviz
    1 kupa yeşil çay

    Öğlen
    2–3 ızgara köfte kadar et veya tavuk veya hindi veya balık
    1 su bardağı yoğurt veya 2 su bardağı ayran
    Bol salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile)
    1 dilim tam buğday veya tam çavdar ekmeği

    İkindi
    1 dilim tam buğday veya tam çavdar ekmeği veya ¼ adet simit
    1 dilim peynir
    Söğüş sebze

    Akşam
    6 yemek kaşığı etsiz sebze veya kuru baklagil yemeği
    1 ince dilim tam buğday veya tam çavdar ekmeği
    1 su bardağı yoğurt veya 2 su bardağı ayran
    Bol salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilaveli)

    Gece
    2 porsiyon meyve
    Önemli Not: Yukarıda yer alan menü örnek menüdür. Diyet kişiye özeldir ve diyetisyen ile bire bir görüşmeler ile hazırlanmalıdır.

    Erkekler için ofis diyeti örnek menü
    Kahvaltı
    2 dilim peynir
    2 ince dilim ekmek
    Sınırsız çiğ sebze
    4 adet siyah veya 5 adet yeşil zeytin

    Kuşluk
    15 adet fındık veya 12 adet badem veya 3 adet tam ceviz

    Öğlen
    4 köfte kadar ızgara et veya tavuk veya hindi veya balık
    1 su bardağı süt veya 2 su bardağı ayran
    Bol salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile)
    2 ince dilim tam buğday veya tam çavdar ekmeği

    İkindi
    Peynirli tost (yağsız)
    Söğüş sebze
    1 su bardağı ayran

    Akşam
    9 yemek kaşığı etsiz sebze veya etsiz kurubaklagil yemeği
    1 su bardağı yoğurt veya 2 su bardağı ayran
    2 ince dilim tam buğday veya tam çavdar ekmeği
    Bol salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile)

    Gece
    2 porsiyon meyve

    Önemli Not: Yukarıda yer alan menü örnek menüdür. Diyet kişiye özeldir ve diyetisyen ile birebir görüşmeler ile hazırlanmalıdır.

    Dyt. Nil Şahin Gürhan

    Ofis saatleri için diyet önerileri için tıklayın!

  • Kadınlar mı erkekler mi kolay kilo alıyor?

    Kadınlar mı erkekler mi kolay kilo alıyor?

    Kadınların kafasını karıştıran konulardan biri de erkeklerden daha kolay kilo almalarıdır.

    Beslenme Danışmanı ve Estetik Medikal Hekimi Dr.Gönül Ateşsaçan bu durumun çeşitli nedenlerinin olduğunu belirtiyor.
    Kadınlardaki yağ oranı erkeklere göre daha yüksektir ve bu da metabolizmanın yavaşlamasına neden olur. Sonuç daha kolay kilo alınır.Bu nedenle kilo alma bakımından kadınlar erkeklere oranla daha çok dikkatli olmalılar.

    Sorun:Kadınlık hormonunun (östrojen) yüksekliği nedeniyle kalça, uyluk ve karın bölgesinde yağlanma artışına neden olur.
    Çözüm:Beslenmeye daha dikkat edilmeli, açlık değil sık beslenmek önemlidir.Ayrıca metabolizma canlanması için sauna faydalı olur.
    Sorun: Her doğum sonrası alınan ve verilen kilolar metabolizmayı yavaşlatır.
    Çözüm:Hamileyken en fazla 15 kilo alınması gerekir, hamilelik döneminde düzenli beslenme ve 4. Aydan itibaren yapılan her gün hafif bir yürüyüş yapılabilir. Süt verme döneminde sütü artırmak için yağlı gıdalar değil, özellikle bol sıvı gıdalar , komposto tüketilmesi uygundur. Doğumdan 3 ay sonra hafif yürüyüşlere başlanmalıdır.
    Sorun:Akıldan sürekli ve yoğun olarak geçen düşünceler, yaşamı şekillendirirler. Zihinden endişe, öfke , kırgınlık, intikam veya haksızlığa uğranıldığına dair düşünceler geçiyorsa; bu düşünceler bedene geri döner sakın unutmayın ! Konuşmalarınıza dikkat edin, bir şeyi 3 kereden fazla söylüyorsanız , bu bir düşünce kalıbıdır, gerçekleşir.

    • Acı çektirildiği , cezalandırıldığı için nefret duyma. Kendini kurban olarak görme, kendisini hayatta engellenmiş hissetme.” Tiroid dokusunun az çalışmasına ve vücudun yavaşlamasına, kilo almaya neden olur.
    • Kadınlardaki selülit’in nedeni biriktirilmiş öfke ve kendini cezalandırmadır.
    • Şişmanlık aşırı hassasiyetle başlar. Kişinin korunmaya ihtiyacı vardır.Kadınlarda kalçalarda yağlanma olmasının nedeni, Anne ve babaya duyulan inatçı öfkedir.
    • Uyluklarda yağlanma çocukluktan kalma , bastırılmış öfkedir.
    • Çikolata ve şekeri her gün yemek istiyorsanız:Yaşamınızda sevgi eksikliği vardır, sevgi verilse bile sevgi alamıyorsunuzdur. Bu durumu kapatmak için şeker yeriz.
    Çözüm: Egzersiz, düzenli beslenme yanında, ruhsal ve duygusal açıdan destek alınması kilonun kalıcı olarak verilmesini sağlar. Sorunu çözmek yerine tatlı yiyerek bunu unutmayı seçeriz.Bu duruma karşı yemenin yerine geçecek alışkanlıklar edinilmesi önemlidir.

  • Gece atıştırmaları zayıflatıyor mu?

    Gece atıştırmaları zayıflatıyor mu?

    Gece yemek yemenin kilo aldırmadığı hatta bu şekilde beslenmenin zayıflattığı ortaya kondu. Bugüne kadar uzmanların ‘geç vakitte yenilen yemek kilo aldırır’ açıklamaları, obezite ile ilgili çalışmalar yapan Dr. Fevzi Özgönül tarafından çürütüldü.

    Özellikle zayıflamak isteyenlere söylenen saat 18:00’den sonra yemek yemeyin öğüdünün genellikle yanlış sonuçlar doğurduğunu belirten Dr. Özgönül, “Akşam 18:00’den-20:00’den sonra yemek yemeyin öğütlerini dinlerseniz öğlen yediğiniz yemeklerin en değerli kısımları sindirilmemiş olur. Tüm gece boyunca aç kalma endişesi ile gereğinden çok yemek yersiniz ve sindirim sistemi resetlendiği için gece geç saatte tekrar acıkırsınız” dedi.

    Dr. Fevzi Özgönül’ün ezber bozan açıklaması şöyle: “Gece çok acıktığınızda yemek yerseniz az yediğiniz halde doyarsınız. İyice acıktığınızda pişmiş bir sebze yemeği ya da çorba tercih edebilirsiniz. Bunlar hem doyurucudur hem de midede kalış süresi çok azdır. Ayrıca öğlen yediğiniz yemekler tam olarak sindirildiği için, gece uykunuzu bölecek bir açlık hissetmezsiniz. Sağlıklı kilo vermek istiyorsanız öğle yemeğinde proteinli ve yağlı besinleri tercih edin. Sonrasında acıkmayı bekleyin, bu sırada bol su için.”

    Takvim