Güzelleştirici etkisiyle bilinen ve Faslı kadınlar tarafından yüzyıllardır kullanılan argan yağı, zeytinyağının 3 katı E vitamini içermesi ve doğal antioksidan etkisiyle dikkat çekiyor.

Kozmetiğin yanı sıra eczacılıkta ve mutfakta da kullanılan argan yağı, yalnızca Fas’ın güneybatısında yetişen, dünyadaki en eski ağaclardan biri olan “Argania Spinosa”nın meyvesinin çekirdeklerinden elde ediliyor. Fas’ın sıvı altını olarak bilinen yağ, geleneksel yöntemlerle üretiliyor.

Cildin doğal korunma bariyerini güçlendirmede önemli olan yağ asitlerince zengin argan yağı, çevresel faktörler ve stresten kaynaklanan, cildi yıpratan serbest radikallere karşı etkili ve doğal korunma sağlıyor. Yumuşatıcı etkisiyle, 3 gün düzenli kullanımdan sonra, pürüzlü ve kuru cildi yumuşak ve pürüzsüz hale getiriyor. Cildin yaşlanmasını önlüyor, çatlamış cildi iyileştiriyor.

Fas kadınlarının kendilerine has yöntemlerle ayrıştırarak ürettiği argan yağı, yörenin en büyük gelir kaynağını oluşturuyor. Üretimin yapıldığı ve UNESCO tarafından koruma altına alınan yöre, doğal bir sit alanı niteliği taşıyor.

Fas'ın Sıvı Altını: Argan Yağı | 1

Argan Yağının Üretimi:
10 metreye kadar ulaşan ağaçların büyük birer zeytini andıran meyvelerini yiyen keçiler, meyvenin ortasındaki çekirdeği sindirmeden çıkartıyor. Çiftçiler, bu çekirdekleri toplayıp, taşla kırıp yumuşak iç kısmını ayıklıyor. İç çekirdekler kavruluyor ve elle öğütülüyor. Öğütülen çekirdek içleri suyla karıştırılıp, yağı çıkartılıyor. 1 litre argan yağı elde etmek için 30 kg argan meyvesi ve 12 saatlik bir çalışma gerekiyor.

ARGAN YAĞININ HİKAYESİ

Eski zamanlardaki ismi Mogador’du. Fransızlar hatta Portekizlilerden önce. İmparatorluklar zamanı.

Sırtını Atlas Okyanusuna verdiğinde bir tarafta Agadir, diğer tarafta Marakeş’e uzanan bu yarı çöl iklimin yeşil, doğal yetişmiş ağaçlarıyla kaplanmış bölge.

Kimse bilmez bu ağacın neden sadece bu bölgede yetiştiğini. Sadece toprağın ve bölge klimasının etkili olduğu söylenebilir. Ağaç çok az suyla beslenir. Agadir kıyılarında yılda 40-50 gün yağmur yağar sadece. İşte bu yüzden kökleri gövdesinin 5 katı kadar büyür, su ihityacını karşılamak için.

Okyanus kliması, Kanarya Adaları’ndan gelen soğuk esinti. Kuru ve sıcak rüzgarlar yılda 1 ay eser. Hava sıcaklığı bazen 50 derecelerin üzerine çıkar. Dağlarda ise 0 derecenin altına düşer. Argan Ağacı işte böyle bir iklimin, her koşula ayak uyduran dayanıklılık emsalidir.

Tahar Ben Jelloun’un ” Les yeux baissés ” adlı romanındaki kahraman Argan ağacını şöyle tanımlar

” Bu, en az zeytin kadar büyük bir meyve veren küçük bir ağaç. Biz diğerleri, Berberler için, bu ağaç atalarımızdandır. Başka hiçbir yerde yetişmez. Güzel görünmez, ve bu onun gizemidir.”

Mayıs ayında meyveler olgunlaşır. Haziran ve Temmuz aylarında ağaçtan düşmeye başlarlar. Bazen ağaca atılan bir taş ile, bazen ağaca vurularak düşmesi sağlanır meyvelerin. Fakat bu bir sonraki rekolteyi etkiler. Bazen de rüzgar bir seferde döker meyveleri. Toprağa düşen meyveler kurumaya bırakılır. Ağustos ayı başında meyveler toplanır.

Ağaçlar bölgede bol olan keçi sürüleri tarafından sevilerek yenir. Hatta pek çok keçinin yapraklarını yemek için ağaçlar üzerinde olduğunu da görmek mümkündür. Argan, yapraklarını yiyen keçilerin gübresi ile çok daha verimli olur.

Çekirdekler 2 granit taş parçası yardımı ile kırılır. Bu taşlar anneden kıza miras kalır. yerde duran granit yaklaşık 8kg ağırlığındadır. Adı “Assargue”. Üstteki taşın ağırlığı yarım kiloyu geçmez, adı “Taounte”.

Kadınlar bu taşlar ile fındık kabuğundan 14 kat daha sert olan bu çekirdekleri kırarlar. Çekirdeklerin içinden çıkan bu eşsiz bademlerden 2kg elde etmek için neredeyse tüm gün çalışılır. Bu işlemi yapmayı bilen bir makine henüz icad edilmemiştir.

Zeytin ağaçlarına benzer bu ağaçlar Fas’ın bu bölgesinde görülen neredeyse tek ağaç türüdür.

Yağ, bu meyvelerin sert çekirdeklerinin içindeki bademe benzer iç kısmından elde edilir.

İç kısım yemeklik argan yagi icin kavrulur. Kozmetikte kullanan yağlarda kavurma işlemi yapılmaz.

Bademleri kavurmak için topraktan yapılmış “ ankhdam “ bir kap kullanılır. Kavrulan bademler kuru ve kahverengi bir renk alır. Kavururken kurban bayramında kesilen keçinin omuz kemiği kullanılır kaşık olarak.

Gecenin sessizliğinde bademler öğütülmeye başlandığında kıyıya vuran dalga sesi gibi haif bir ses duyulur. Değirmen el ile döndürülmeye başlamışıtr. Bu ağır yükü kollara eşit dağıtmak için sırayla sağ ve sol eller kullanılır. Her zaman saat yönünün tersi istikamette döndürülür üstteki taş. Diğer yöne çalışmaz. Kahverengi bir hamur akmaya başlar.

Yaklaşık 8 saatlik bir çalışma gerektirir 1 litre Argan Yağı üretimi. Son badem tanesi öğütülene dek hiç ara vermeden devam eder bu işlem. Annesi devralır işlemin devamını kızından. Kahverengi hamura sürekli su katıp yoğurur. İki büyük yumruk olur, bunlar bölünür tekrar yoğurulur. Kahverengi hamurun üzerini yavaş yavaş altın renkli yağ kaplamaya başlar.

Ağaçlar bölgede bol olan keçi sürüleri tarafından sevilerek yenir. Hatta pek çok keçinin yapraklarını yemek için ağaçlar üzerinde olduğunu da görmek mümkündür. Argan, yapraklarını yiyen keçilerin gübresi ile çok daha verimli olur.

Çok uzun işlemler gerektirdiği için üretimi azalan, hatta tamamen durma noktasına gelen bu yağ şimdi yeni oluşturulan kadın kooperatifleri tarafından tekrardan üretilmeye başlanmıştır.

100kg olgunlaşmış meyve kuruduğunda 60kg olur

60kg kuru meyveden 30kg çekirdek çıkartılır

30kg çekirdeğin 3kg bölümü bademdir.

Bu da geleneksel yöntemle üretilmiş 1,8 litre Argan Yağı demektir.

Bu yağın içerisinde bolca E vitamini, Omega 6, antioksidanlar bulunur.

Emilimi oldukça yüksektir ve krem gibi kullanılabilir.

Cildi besler ve yaşlanmayı önler (anti aging).

Birkaç kullanımdan sonra bile cildinizdeki gelişimi kesinlikle farkedersiniz.

Dünyaca ünlü Argan Yağı Tanıtım sitesidir.