NIVEA Sun'ın uzmanlarından güneş koruma ürünleriyle ilgili bilgiler... | 11) Son dönemde piyasada farklı tip güneş kremleri olduğu konuşuluyor. Böyle bir şey var mı?

İki farklı krem değil ama, güneş ürünlerinde iki farklı filtre kullanıldığı doğru. Ancak piyasadaki lider birçok firma tam ve sağlıklı bir güneş koruması için, ürünlerinde iki filtreyi de barındırıyor.

2) Bu iki filtre tipi nedir? Ne işe yarar?

Bunlardan birincisi Nanopigmentler adı verilen, fiziksel/mineral UV filtreleridir. Diğeri de kimyasal UV filtreleridir.

3) Nanopigmentler nedir?

Nanopigmentler, doğal minerallere dayalıdır. 100 nanometreden, yani bir kum tanesinden 1 milyon kat daha küçüktür. Nano materyaller, kozmetik sektörünün yanı sıra, ilaç, elektronik mühendisliği ve araçlar için yüzey malzemeleri geliştirilmesinde de kullanılır. İlk patenti 1980’lerin ortalarında alınan bazı nanopigmentlerden, uzun bir süredir yararlanılmaktadır.

Güneş ürünlerinde kullanılan nanopigmentler, titanyum dioksit ve çinko oksit nanopigmentleridir. Bu iki nanopigment UV ışınlarını çok iyi yansıtır ve böylece güneş yanıkları, cilt kanseri ve erken yaşlanmadan korunmaya önemli bir katkıda bulunur. Birçok insan, iki nanopigmenti çok iyi bir şekilde tolere edebilir. Hatta, çocukların hassas cildi için de oldukça uygundur.

4) Kimyasal UV filtresi nedir?

Kimyasal filtreler, UV ışınlarının ışık enerjisini, insanlar için tamamen zararsız olan ısı enerjisine dönüştürerek, cilde ve dışarıya yayar. Sektörün lider firmaları, güneş koruma ürünlerinin çoğunda olduğu gibi yüz ve el kremlerinde de kimyasal UV filtrelerini kullanmaktadır. Krem, yalnızca güneşlenmeden önce uygulandığında değil, günlük yaşamda da cildi korumaktadır.

5) Peki hangi tip filtreyi içeren kremleri kullanmalıyız?

Uzmanlar, güneşten optimum korunmayı sağlamak için, birini tercih etmek yerine iki tip filtrenin beraber kullanılmasını öneriyor. Bu sebeple güneş koruma ürünü seçerken, içinde hem kimyasal, hem de fiziksel filtreler bulunan ürünleri tercih etmeliyiz. Yüksek düzeyde bir güneş koruması, sadece bu şekilde elde edilebilir. Fiziksel filtreler (nanopigmentler) ciltte koruyucu bir kalkan oluşturur ve kimyasal filtreler gibi UV ışınlarını yansıtır. Fiziksel filtreler, tek başlarına UV ışınlarına karşı yeterli koruma sağlayamaz. Kimyasal filtrelere kıyasla cilde kolayca yayılamayan fiziksel filtreler, sürüldükten sonra ciltte beyaz bir tabaka bırakır.

6) Kimyasal ve fiziksel (nanopigment) filtrelerin sağlığa zararı var mı?

Birçok kullanıcının cildi, iki tip filtreyi de oldukça iyi tolere eder, kısa ve uzun vadede bir sıkıntı yaşamazlar.

7) Kimyasal filtrelerin insan vücudunda biriktiği ve hormonal etkilere sahip olduğunu duydum. Doğru mu?

Avrupa Birliği, tüketici haklarını ve insan sağlığını korumak için, kozmetik ürünlerinde hangi UV filtrelerinin ne miktarlarda kullanılabileceğini belirlemiştir. Bilim Kurulu tarafından yapılan risk ve güvenlik değerlendirmesi testlerinden sonra, yasal yönetmeliklerle hangi UV filtrelerinin güvenle kullanılabileceği tespit edilmiştir. Dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen cilt bakım markaları bu kriterlere uygun, insan sağlığına zarar vermesi söz konusu olmayan ürünleri tüketicilerle buluşturmaktadır.

8) Fiziksel (nanopigment) filtrelerin insan sağlığına zararlı olduğunu duydum. Doğru mu?

Nano materyaller, sağlığa zararlı oldukları düşünülerek tüketici koruma dernekleri ve medya tarafından sürekli eleştirilmektedir. Küçük partiküllerin vücuda nüfuz ettiği ve zarar verdiği iddia edilmekle birlikte, bu zararın kapsamı henüz bilinmemektedir. Bu iddialar, sektör lideri markaların ürünlerinde kullandığı iki nanopigment, titanyum oksit ve çinko oksit için geçerli değildir.

Titanyum oksit ve çinko oksit, en kapsamlı şekilde araştırılan içerik maddelerinden ikisidir ve 1980’lerden beri kullanılmaktadır. Bağımsız bilim adamları ve Almanya Federal Risk Değerlendirmesi Enstitüsü gibi sağlık otoriteleri, bu maddelerin sağlığa zararlı olmadığını birçok kez onaylamıştır. Yapılan çeşitli çalışmalar; cildin zarar gördüğü ya da mevcut bir hastalığı olduğu durumlarda bile, titanyum oksit ve çinko oksidin cilde nüfuz edemeyeceğini ve insan vücuduna giremeyeceğini göstermiştir. Toksik olmadığı kanıtlanan her iki nanopigment, çevre için herhangi bir risk teşkil etmemektedir.

9) Güneş koruma kremlerinin çocuklarda D vitamini eksikliğine neden olduğunu duydum. Çocuğum tehdit altında mı?

Sadece çocuklar için değil, sağlıklı bir yaşam için D vitaminine herkes ihtiyaç duyar. Her gün yüz veya ellerden alınan birkaç dakikalık güneş ışını, vücuda önerilen D vitamini sentezi için yeterlidir. D vitamini sentezi için saatlerce güneşin altında kalmak veya güneşlenmek gerekmez. Özellikle güneş ışınlarına karşı doğal korunma sistemi henüz gelişmemiş bebekler ve çocuklar, güneş ışınlarından yetişkinlere göre çok daha fazla etkilenir. Uzun vadede cilt hasarlarına ve kanserine yol açan bu olumsuz durumun temelleri, ne yazık ki çocukluk döneminde atılmaktadır.

10) Peki bebek ve çocuklar için güneş koruma ürünleri seçerken nerelere dikkat etmeliyiz?

Çocukların birçoğu 18 yaşına geldiğinde, ömrü boyunca alacağı güneş ışınlarının %50 ila %80’ine maruz kalmış olur. Bu yüzden, 20 yaşındaki kişilerde bile cilt kanseri görülebilir. Özellikle güneş ışınlarına karşı doğal korunma sistemi henüz gelişmemiş ve yetişkinlere oranla daha hassas cilde sahip bebek ve çocuklar, ışınlardan daha fazla etkilenir.

11) Bebeklerde güneş korucusu kullanılmaması öneriliyor. Bu doğru bir yaklaşım mı?

Bebeklerin cildi yetişkinlere oranla daha az geliştiği ve bağışıklık sistemi henüz olgunlaşmadığı için, güneşe karşı daha hassas olur. Bu sebeple bebek cildinin güneşten korunması daha da önem taşır. Ancak koruyucuların bebek vücuduna penetrasyonu, zaman zaman alerjik durumların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir. Bu nedenle, bebekler için geliştirilen güneş koruma ürünlerinin ciltle uyumluluğunun yüksek seviyede olması, önem kazanır. Örneğin, bebek cildi, parfümlü katkı maddeleri içeren ürünler ve ultraviyole ışınlarıyla birleştiğinde ters tepki verebilir. Alkol ve benzeri bileşenlerin, bebek ürünlerinde bulunmaması gerekir. Bebekler ve yeni yürümeye başlayan çocuklar için geliştirilen ürünlerin, ciltle uyum açısından dermatolojik olarak test edilmesi önemlidir.