2013 Yeni Bahar Yatak Çarşafları
2013 Yeni Bahar Yatak Çarşafları
CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “KADINLARIN SEKSİ GÖREV GİBİ GÖRMELERİ VE ACI ÇEKMELERİ ERKEKLERİ ERKEN BOŞALTABİLİYOR!”
Erkeklerin karşılaştıkları cinsel uyumsuzluk sorunlarının en önemlisi olan erken boşalma, erkeğin cinsel birliktelik sırasında boşalma refleksi üzerinde çok az ya da hiç kontrol sahibi olamaması durumudur. Erkeğin henüz boşalmak istemediği halde boşalması durumu olarak bilinen erken boşalma cinsel birleşme esnasında ya da öncesinde olabilmektedir . Hemen hemen her erkeğin hayatının bir bölümünde yaşadığı erken boşalma sanılanın aksine, sadece erkek kaynaklı bir problem değildir ve tedavi edilmediği takdirde çiftin cinsel hayatında ciddi sorunlara yol açabilir. Ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her on erketen yedisinin sorunu olan erken boşalmayla ilgili bilinmeyen yeni gerçekleri Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe açıkladı. İşte çok çarpıcı başlıklar:
ERKEN BOŞALMA ÇİFTİN CİNSEL UYUMSUZLUĞUDUR!
Ülkemizde cinselliğin hala bir tabu olduğunu söyleyen CİSED Onursal Başkanı Cinsel Terapist Dr. Cem Keçe; “Asırlar öncesinden süregelen cinsellikle ilgili mitler ve cinselliğin ayıp, yasak ve günah olarak ifade edilmesinedeniyle, özellikle kadınlar cinsel birlikteliğin ağrılı ve acılı yaşanacağı düşüncesini bir tabu haline getirdiler. Yapılan araştırmalar çocukluk dönemini baskı altında geçiren, cinselliğin ya da cinsel istek ve arzuların ifade edilmesini ayıp, yasak veya günah olduğunu düşünen kadınların ya da erkeklerin sayısının her geçen gün arttığını gösteriyor. Erken boşalmanın en sık görülen nedenlerinden biri, %60’lık bir oranla, cinselliği ve cinsel birleşmeyi erkeğe karşı bir görev olarak gören, cinselliğin ağrılı ve acılı bir şekilde yaşanacağını düşünen ve cinselliğin ruh ve beden sağlığının en temel olgularından biri olduğunu unutan kadınlardır. Bu nedenle erkek boşalma sadece erkeğin bir sorunu değil çiftin sorudur, çiftin cinsel uyumsuzluğudur .” dedi.
ZEVK ALAMAYAN VE ACI ÇEKEN KADINLAR ERKEN BOŞALMAYA NEDEN OLABİLİYOR!
CİSED olarak cinsellik konusunda halkı bilgilendirme amacıyla çeşitli çalışmalar yaptıklarını söyleyen CİSED Onursal Başkanı Cinsel Terapist Dr. Cem Keçe; “Yapılan araştırmalar erkeklerin %72’sinin partnerlerinin cinselliğe karşı ilgi duymadığından, cinselliği başlatmak istemediğinden, seksten keyif almadıklarından, cinsellik hakkında konuşmadıklarından ve pasif kalmayı tercih ettiklerinden yakındıklarını gösteriyor. Bunun dışında, partnerlerinin cinsel ilişki sırasında ağrı ve acı duyduklarından dolayı cinsel memnuniyetsizlik yaşadıklarını ifade eden erkekler, cinsel ilişkiyi aceleye getirmek zorunda kaldıklarını savunuyorlar. Kadınların cinselliğe ve partnerlerine karşı olumsuz tutumları erkekleri cinsellikten soğutabiliyor, cinsel birliktelik süresini kısaltabiliyor, sertleşme sorunları, cinsel isteksizlik veya erken boşalma gibi cinsel işlev bozukluklarına neden olabiliyor. Bu nedenle mutlu ve huzurlu bir ilişki yaşamak isteyen kadınların, cinselliğin rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olduğu nu içlerine sindirmeleri gerekiyor. Çünkü cinsellik karşılıklı yaşanırsa haz ve doyum verebilir, tek taraflı olunca mastürbasyona tercih edilmeyen bir aktiviteye dönüşebilir ve manasını yitirebilir. Bu bağlamdacinselliği doğru yaşayabilmek ve karşılıklı doyuma ulaşabilmek için doğru kaynaklardan doğru bilgilerin edinilmesi gerekiyor.” dedi.
HAZZA KOŞ, ELEMDEN KAÇ…
Haz ve elem dengesinin cinsel yaşamdaki önemine değinen CİSED Onursal Başkanı Cinsel Terapist Dr. Cem Keçe; “Cinselliğin penis vajina birleşmesinden ibaret olduğunu düşünen ve acele eden erkekler nedeniyle doğru ve sağlıklı cinsel birleşme yaşayamayan kadınlar cinsel ilişki sırasında ağrı ve acı duyabiliyorlar. Zamanla cinsellikten soğuyabiliyorlar ve cinselliği bir görev gibi yaşayabiliyorlar. ‘Tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan çıkar?’ özdeyişinde olduğu gibi, erkekler kadınları soğutabiliyor, kadınlar da erkekleri erken boşalmaya teşvik edebiliyor. Her iki durumunda gerçek olduğu bu tabloda, tavuk yumurtadan çıkar yani erkekler kadının ruhuna ve bedenine hitap edemeyince kadınlar cinsellikten soğur, cinselliği bir görev gibi algılarlar, ağrı ve acı çekerler, yumurta tavuktan çıkar yani kadınların ağrı ve acı çekmeleri, cinselliğe karşı ilgisizlikleri ve cinselliği bir görev gibi görmeleri erkekleri erken boşalmaya teşvik edebilir. Çünkü hiçbir erkek acı çeken veya cinselliği görev gibi gören bir kadınla seksi bilinçli olarak uzatmak istese bile bilinçdışı olarak kısa tutmak ister ve erken boşalır. Bilinçdışının en kadim kuralı ‘Hazza koş, elemden kaç!’ şeklindedir. Bir kadına acı vermek veya arzulanmadığını düşünmek erkeklere elem verirken, mutlu etmek, onların keyif aldıklarını görmek ise haz verir. Bu nedenle erkeklerin kadınları sadece penisleriyle boşaltabilecekleri düşünmemeleri, onların haz alabilmelerini, bedenlerinin ve vajinalarının cinsel ilişkiye hazırlanabilmesi için gerekli olan ön sevişmeyi ihmal etmemeleri gerekiyor. Ayrıcakadınların vücudunu ve erojen bölgelerini tanımayan erkekler, onların boşalmasında önemli rol oynayan klitoral dokunmaları ve G noktası uyarılarını ihmal edebiliyorlar. Sonuç olarak erkeklerin kadınların vücutlarını tanımaları, onlarla cinselliği konuşmaları, haz aldıkları noktaları keşfetmeleri, cinselliği bir görev haline getirmeden zevk almayı ve vermeyi keşfetmeleri ve kadınların önce ruhlarını sonra bedenlerini okşayarak onları cinsel birlikteliğe hazırlamaları gerekiyor .” dedi.
Uzman Diyetisyen Işın Sayın, meyve şoklarının yalnız zorunlu hallerde, son çare olarak, diyetisyen denetiminde üstelik en fazla iki gün yapılabileceğini belirtti.
Diyetisyen tarafından bu diyetlerin karbonhidrat, yağ ve protein yüzdelerinin hesaplanması gerektiğini belirten Işın Sayın, “Uygulama süresi uzarsa kas kayıpları, insülin direncinin ilerlemesi, hipoglisemik atakların sıklaşması olağandır. Bu diyetin bırakılmasıyla birlikte önüne geçilemeyen karbonhidrat isteği ortaya çıkabilir. Bunlar hem kişinin genel sağlığının bozulması hem de verdiği kiloyu fazlasıyla geri alması anlamına geliyor” dedi.
Zayıflama kürleri için tıklayın !
Hızlı zayıflama uğruna çeşitli, sağlıksız yollara başvurulduğunu anlatan Işın Sayın, şunları söyledi: “Oysa zayıflama, basitçe bir enerji dengesine bağlıdır. Aldığınız enerji, harcadığınızdan düşükse, kilo verirsiniz. Örneğin; tüm gün meyve yiyerek de, sadece tereyağı yiyerek de zayıflayabilirsiniz. Yeter ki; harcadığınız enerjinin altında kalacak şekilde besin alın. Ancak, burada ‘esas olan sağlıktır’. Vücudun ihtiyaç duyduğu 200’den fazla çeşitlilikte besin ögesi vardır. Besin çeşitliliğine özen gösterin. Sadece bu şekilde sağlığı ve metabolizma hızını korursunuz. Bu tip çeşitlilik içeren sağlıklı diyetlerin bir yararı da; kas ve kahverengi yağ dokusu kayıplarının önlenmesidir.”
Meyvelerde fruktoz adlı bir şeker türünün glikoza dönüştüğünü belirten Işın Sayın; sözlerini şöyle tamamladı: “Bunlar, kanserli hücrelerin beslenmek, büyümek, metastaz yapmak üzere kullandığı şekerlerdir. Günde 50 gramdan fazla fruktoz almamakta fayda vardır. Günlük 2-3 porsiyon az tatlı meyve güvenlidir. Fakat gün boyu meyve yemek; gün boyu şekerli meşrubat içmek gibidir. Zayıflatmayabilir ve uzun sürdürülmesi kanser riskini artırabilir.”
Kahve ve yeşil çayın düzenli olarak tüketilmesi felç riskini azaltıyor. Japon bilim insanlarının yaptığı araştırmanın sonuçları dikkat çekici.
Japon bilim insanlarının kahve ve yeşil çay tüketimiyle ilgili olarak yaptıkları araştırmanın sonucu, Amerikan Journal of the American Heart Association dergisinde yayımlandı. Japon bilim insanları 83 bin 269 Japonun 13 yıl boyunca kahve ve yeşil çay tüketimini gözlemledi.
Yeşil çay kürü için tıklayın !
Daha az felç riski
Bunun yanı sıra kilo, içki ya da sigara tüketimi, beslenme alışkanlıkları ya da spor faaliyetleri gibi diğer faktörler de göz önünde bulunduruldu. Araştırmanın sonucunda kahve ya da yeşil çay tüketenlerin daha az felç geçirme riski taşıdığı tespit edildi. Örneğin düzenli olarak günde bir fincan kahve içen kişi, çok nadir kahve tüketen birine oranla yüzde 20 daha az felç tehdidiyle karşı karşıya. Günde iki ya da üç fincan yeşil çay tüketenler ise nadiren yeşil çay içen birine göre yüzde 14 daha az felç geçirme riski altında.
Bilim insanları kahve ya da yeşil çaydaki hangi madde ya da maddelerin felç riskini azalttığı konusunda bilgi vermezken, bu konunun araştırılması gerektiğine dikkat çekti.
2 fincanı geçmeyin
Bu araştırma, fazla kahve tüketiminin sağlık açısından risk oluşturduğu yönünde daha önce yapılan araştırmaları da çürütmüş oluyor. Gerçi Japon bilim insanları araştırmanın başlarında günde iki fincandan fazla kahve tüketenlerin daha sık kalp rahatsızlığı yaşadığını gözlemledi. Ancak araştırmanın ilerleyen yıllarında kalple ilgili bu rahatsızlıkların kahve tüketimiyle ilgisi olmadığı sonucuna varıldı. Bilim insanlarına göre fazla kahve tüketen kişiler genellikle sigara da tüketiyor ve kalp sorunları muhtemelen bundan kaynaklanıyor.
Deutsche Welle
İlişkilerin çökmesinin genel nedenlerinden biri ise, kadının erkeğe aşırı bağlanması, ona nefes alabileceği bir alan tanımaması, bu nedenle de birbirlerine karşı hissettikleri aşkın ve sevginin zaman içinde tükenmesidir. Bu türden ilişkilerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır.
Peki bu kadınları tanımak ister misiniz? Belki siz de onlardan birisiniz. Ve durum buysa, hatalarınızı ve nasıl davranmanız gerektiğini öğrenmek ister misiniz?
Aileden alınan özellikler
En basit şekilde ortaya koyacak olursak, aşırı seven kadınlar, genellikle ailelerinden gördükleri davranış şekillerini içselleştirerek kendi ilişkilerine aktarmaktadır. Günümüzde bilinen gerçeklerden biri, genellikle annemize ya da babamıza benzeyen eşler seçtiğimizdir. Kadınların, çocukluk yıllarından beri taşıdıkları eski, çözülmemiş meseleleri kurdukları ilişkilere taşımalarının nedeni de budur.
Birlikte olduğunuz erkeği aşırı derecede sevdiğinizi nasıl anlarsınız?
Taşıdığınız belirtileri saptamak için, öncelikle kendinize karşı dürüst olmalısınız. İlişkinize objektif olabileceğiniz bir noktadan bakmalı ve hatalarınızı kabul edebilmelisiniz. Ama bu bir anda olacak bir şey değildir, elbette. Bu türden köklü davranış şekillerini çözümlemek zaman ve çaba gerektirir. Konunun detaylarına inen kitaplar okumanız işinize yarayabilir.
Bastırılmış sorunlarınızı ve davranış şekillerinizi tanımlayıp çözümlemek kolay değildir. Hatta genellikle aşırı ölçüde acı verici, zor ve bazı durumlarda şok edici olabilir. Ancak ilişkinizin ve dolayısıyla hayatınızın kalitesini yükseltmenin tek yolu da budur. İyileşmenin bedeli yüksek olsa da, buna değer!
Aşırı seven kadınlara örnekler
Bir kadın aşkını acı verici olarak görüyorsa, erkeği aşırı sevdiği kesin bir gerçektir.
Arkadaşlarınızla yaptığınız konuşmalar genellikle sevgiliniz (onun ihtiyaçları ve sorunları) üzerineyse, aşırı seviyorsunuz demektir.
Sevgilinizle ilişkiniz fiziksel sağlığınızı ve duygusal durumunuzu tehdit ediyorsa, aşırı seviyorsunuz demektir.
Sevgiliniz size karşı umursamaz olduğu, hatta zaman zaman sizi reddettiği halde, bu davranışları için bahaneler buluyorsanız (örneğin, mutsuz çocukluğu yüzünden sevgisini göstermekte zorlandığını düşünüyorsanız), aşırı seviyorsunuz demektir.
Sevgilinizin karakteristik özelliklerinden, bakış açısından ve davranışlarından memnun olmadığınız halde, umutsuz bir şekilde onun değişeceğini düşünüyorsanız, aşırı seviyorsunuz demektir.
Bir kitap okurken, size sevgilinizi hatırlatan ya da (size göre) onun için iyi olacağını düşündüğünüz kısımların altını çiziyorsanız, aşırı seviyorsunuz demektir.
Acı veren aşk
Aşırı sevgi ve aşk gerçekten acı verici olabileceği gibi, bir kadının tatmin olmasını da asla sağlayamaz. Buna rağmen, bu fenomen kadınlar arasında oldukça yaygındır. Bu aşırı sevginin (ya da kendilerine göre sevgi tanımının) çemberinde sıkışıp kalırlar ve bu nedenle de çok mutsuz olurlar. Çünkü ne kadar çok severlerse sevsinler, sorunlar çözülmemektedir. Hatta bazı kadınlar sevgililerine öylesine bağlanır ki, hayatın gündelik, basit gerekliliklerini bile yerine getiremeyecek duruma gelebilirler.
Aşkın yerine korku
Ancak sevgiliye bu şekilde aşırı bağlılığın nedeninin aşk değil, korku olduğunu anlamanız gerekiyor. Saplantılı bir şekilde sevgililerine bağlanan kadınlar aslında çok fazla korkmuş durumdadır. Terk edilmekten, yalnız kalmaktan, aşkı haketmediklerinden korkan kadınlar, sevgililerine daha da bağlanma yoluna giderler. Sorunlar da devam eder.
Erkekler de aşırı sevebilir
Erkeklerin de ilişkilerinde aşırı seven taraf olduğu görülmektedir. Erkeklerde de aşırı duygusal bağlılıklar ve korkular, kadınlarla aynı nedenlerden kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan, erkeklerde bu aşırı sevginin saplantılı bir aşka dönüştüğü, kadınlara kıyasla daha ender görülmektedir. Erkekler bu saplantıdan kurtulmak için kendilerini bir hobiye, işlerine ya da spor gibi bir uğraşa vermekte daha başarılıdır.
Bir erkek, kadının aşkına karşılık vermediğinde
Aşırı seven bir kadın, aşkının karşılığını alamadığında, bu durum çocukluklarında yaşadıkları sıkışmışlığa (tam anlamıyla sevilmedikleri ya da sevginin açık bir şekilde ifade edilmediği aile ortamlarına) geri dönmelerine neden olur. Ve genellikle bu türden ilişkilerde, kadın kız çocuğuna, erkek ise baba figürüne döner. Çünkü baba duygusal açıdan soğuk, sevgisini göstermeyen tarafken, kız ise sürekli sevginin peşindedir. Ve bu kız çocuklarının büyüdüklerinde kendilerine bu türden (babaları gibi davranan) erkekler bulmaları hiç şaşırtıcı olmaz.
Aşk ve bağlılık yerine seks
Seks, kadınların kendilerine aşık olmaları, bağlanmaları ya da onları ellerinde tutmak için erkeklere karşı kullandıkları silahların başında gelir. Cinsel hayatlarında, esas olarak erkeğin ihtiyaçlarına yöneldiklerinden, zaman içinde bu yeteneklerini iyice geliştirerek bir erkeği nasıl tatmin edeceklerini çok iyi öğrenirler. Ama bu durum, ilişkilerinde aşkın yerini seksin almasına neden olur. Aralarındaki tutku söndüğünde, erkek kadını terk eder, kendi dünyasına döner. Ve bu ilişki bir şekilde bittiğinde, bu tür kadınlar kendilerine yeni bir erkek bulup aynı davranışları tekrar ederler.
Hastalık
Bu türden bir sevginin ve aşkın aslında bir hastalık olduğunu anlamanız gerekiyor. Buna bağımlılığın bir türü de diyebilirsiniz. Ve bu türden bir bağımlılığın, uyuşturucu, alkol gibi bağımlılıklardan geri kalır yanı da yoktur. Tedavi ise kendi iç dünyanıza odaklanmaktır. Ve yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu hiç de kolay bir prosedür değildir. Köklü kişilik sorunlarının üzerine gitmek cesaret gerektirir.
Bu türden bir durumda olduğunuzu fark ettiyseniz, Robin Norwood’un Aşırı Seven Kadınlar kitabını okumanızı tavsiye ederiz. Bu durum hepimizin başına gelebilir. Ve bu türden bir bağlılığın risklerini bilir ve kendimizi nasıl iyileştirebileceğimizi öğrenebilirsek, kendimizi kurtarabilir ve gerçekten düzgün bir ilişki yaşayabiliriz.
Sacai Sonbahar-Kış 2013-2014 Defilesi Galerimizde Sizlerle… Sacai Sonbahar-Kış 2013-2014 Modelleri – Sacai Sonbahar-Kış 2013-2014 Koleksiyonu
Sivilce izlerini yok etmek mi istiyorsunuz? İzlerini bir kenara bırakalım kimse yüzünde sivilce olsun istemez. Bunlar yalnızca fiziksel görünümünüzü değil genellikle duygusal yönden de sizi etkiler. Fakat yüzünüzde yara izi ile yaşamaya razı olmak zorunda değilsiniz. Temiz ve pürüzsüz bir cilde sahip olabilmek için yapmanız gerekenler burada.
Sivilce izlerine engel olmanın en iyi yolu onları yok etmektir. Asla sivilcelerinizi sıkmayın yada patlatmayın, bu sivilcelerin iz bırakmasına yol açar. Cildinizi sürekli temiz tutun ve sivilce üzerine makyaj yapmayın aksi halde daha kötü hale gelecektir. Sivilce izlerini önlemek için önce sivilceleri önleyin ve öncelikle bkz: sivilceler nasıl geçer.
Sivilce izlerini sağlıklı beslenerek giderin. Evet, bol miktarda su içmek ve meyve sebze tüketmek sivilce izlerini giderebilir. Meyve ve sebzeler cilt sağlığınızı korumak için gerekli vitaminleri sağlarken su ise cildinizin yenilenmesine ve temizlenmesine yardımcı olur. Limon suyu da derinin hızlı değişimine yardımcı olduğundan sağlıklı derinin gelişmesini sağlar.
Sivilceli ciltler ve çözümleri için tıklayın !
Ayrıca eczanelerden edinebileceğiniz sivilce izlerini kaldırmaya yönelik ilaçlar sivilce izlerini tedavi etmenize yardımcı olacaktır. Bir diğer seçenek lazer ile cildi yenileme olabilir.
Bazı insanlar sivilce izlerini ve iltihaplarını yok etmek için buz kullanırlar. Temel olarak buzun soğuğu sivilce izlerini tedavi ederek cildinizi daha az iltihaplı ve pürüzsüz bir hale getirir. Buz küplerini bir bez parçasına sarın ve her gün 15 dakika sivilce üzerinde bekletin.
Günde iki kez sivilcelere uygulandığında kuşburnu çekirdeği yağı da sivilce izlerini gidermenize yardımcı olur. Kuşburnu çekirdeği yağı aynı zamanda yaşlanma geciktirici (anti-aging) özelliğe sahiptir, cildinizi gençleştirir, kırışıklıkları azaltır ve cildinize doğal bir renk kazandırır.
Fındık krokanlı muffin nasıl yapılır ?
Malzemeleri :
2 adet yumurta
1 su bardağı esmer şeker
1 su bardağı süt
1 çay bardağı sıvıyağ
2 yemek kaşığı kakao
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
Damla çikolata
Aldığı kadar un
Fındık krokan için
•1 su bardağı şeker
•1 su bardağı fındık
•3-4 damla limon suyu
Yapılışı :
•Teflon tavaya şekeri ve fındığı alın.Ocağın altını kısık yakın.Kenarlardan şeker erimeye başlayınca tahta bir kaşıkla karıştırarak şekerin tamamen erimesini sağlayın. Şeker eriyince içine limon damlatıp bir dakika daha pişirin. Mermer bir tezgahın üzerini sıvıyağla yağlayıp yada bir yağlı kağıt üzerine döküp yayın 10dakika kadar bekleyip donmasını sağlayın.
Muffin yapılışı : İlk önce şeker ve yumurta köpürüp kar halini alana kadar mikserle çırpılır ardından diğer kek malzemeleride sırasıyla çırpılır ve muffin kalıplarına dökülüp (ben hem görüntü hemde kolay çıkması açısından slikon kalıplarının içine kağıt kalıplardan koydum) üzerine damla çikolata serpilir.Krokanlar hazırlanıp ılık haldeyken muffinlerin üzerine konur,her fındığı çektiğinizde şeker iplikleri oluşacaktır,muffinlerin etrafına sararak koyabilirsiniz..
Afiye olsun…
Tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında rahim içi dokusunun hasarlanmasının gebelik şansını artırır mı? Yapılan çalışmalar rahimiçi dokusuna hafifçe hasar verilerek gebelik için daha uygun hale getirilmesine yönelik çalışmalar; yaranın iyileşme döneminde verdiği cevabın bir sonraki dönemde embriyonun tutunma şansını arttırdığını ortaya koydu.
Op.Dr. Güvenç Karlıkaya Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı
Çocuk sahibi olamayan çiftlerde tekrarlayan başarısızlıklar hem maddi hem de moral açısından sıkıntı verici bir durum. Şimdilerde gündeme gelen yeni bir soru var: Rahimiçi hasarlanması gebelik şansını artırır mı?
Yapılan çalışma sonuçlarına göre tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında rahimiçi dokusunun hasarlanması gebelik şansını artırıyor…
Özellikle tüp bebekte kullanılan ilaçlara iyi cevap veren yumurta kapasitesi yeterli, oluşturulan embriyoları kaliteli, rahminde belirgin bir problemi olmayan kadınlarda, tekrarlayan uygulamaların başarısızlıkla sonuçlanması hekim hasta ilişkilerini de olumsuz etkilemektedir.
Son yıllarda yapılan çalışmalar, bu tür durumlarda gebelik oluşmamasının bir nedeni olarak da embriyonun yerleşeceği rahim içi dokusunun gebelik için yeterli olmamasını göstermektedir. Bilindiği gibi bir embriyonun rahim duvarına yerleşmesi her zaman gerçekleşmez. Bu olay adet döngüsü içerisinde belirli ve kısıtlı bir dönem içerisinde olmaktadır.
Bilimsel araştırmalar, bu dönemde rahim içinin yapısının, başka dönemde olmadığı kadar yoğun, büyüme ve gelişmeyi sağlayan faktörlerle aktif olduğunu göstermiştir. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan kadınların bazılarında, sorunun belki de bu olabileceği düşünülmüş ve bu durumu düzeltmeye yönelik bir takım yöntem ve tedaviler üzerinde çalışılmıştır.
Amerika’da yayınlanan RBM online dergisinin son sayısında yayınlanan araştırma sonuçlarına göre; rahim içi hasarlama işleminin açıklanamayan tüp bebek başarısızlıkları olgularında başarı şansını ciddi biçimde arttırdığı açıklandı. Tedavi öncesi rahim içi problemleri saptamaya ve gidermeye yönelik operasyonlar, rahim-içi duvarının kan akımını arttırmaya yönelik vitamin ve ilaç takviyeleri, rahim-içi dokusunun daha normale yakın büyümesine yönelik tüp bebek tedavileri, tüp bebek tedavilerinde oluşan embriyoların dondurulup daha sonra nakledilmesi hep bu durumu iyileştirmeye yönelik girişimlerdir. Rahim-içi dokusunun gebelik için daha uygun hale getirilmesine yönelik çalışmalardan birisi de endometriumun yaralanması işlemidir.
Genellikle tüp bebek işlemine başlanacak adet döneminden bir önce yapılan bu işlemde histeroskopi veya basitçe bir biopsi aletleri kullanılmakta ve rahim-içi dokusuna hafifçe hasar verilmektedir. Bütün vücut dokularının, yaralanmaya verdiği cevabı rahim-içi dokusuda vermekte ve hemen kendisini iyileştirmeye çalışmaktadır. İşte bu iyileştirme döneminde dokuda açığa çıkan büyüme, iyileştirme ve yapıştırma faktörlerinin, bir sonraki dönemde embriyonun tutunma şansını arttırdığı ileri sürülmektedir.
Mutfak için pratik bilgiler püf noktalar…
Şekerlenmiş bal, bayatlayan kurabiyeler ve daha fazlası için mutfakta daha az zaman geçirip kendinize özel anlar yaratmanıza olanak sağlayacak pratik bilgiler.
1-Kullanmaktan vazgeçemediğiniz bakır tencere ve kaplarınızı parlatmak için üzüm sirkesinden faydalanabilirsiniz. Temiz bir bezi sirkeyle hafifçe ıslatın. Bakır kabınızı sirkeli bezle ovun.
2-Akşam işten geldiğinizde kolayca nohut, fasulye gibi bakliyat yemekleri yapmak için boş zamanınızda haşlayıp buzdolabı poşetlerine kullanacağınız kadar pay edin. Derin dondurucuda saklayın. Yemek yapacağınız zaman çıkarıp çözülmesini beklemeden kullanın.
3-Bakliyat ve pirinçlerin oluşan böcek ve güveleri engellemek için mutlaka ağzı kapalı cam kavanozlarda saklayın. Kavanozların içine bir kaç diş kabuğu soyulmamış sarımsak atın.
4-Kuru fasulye pişirmek için bir gece önceden suda bekletmek gerekir. Eğer bir suda bekletmeyi unuttuysanız pratik bir yöntemle fasulyelerinizin yumuşacık olmasını sağlayabilirsiniz.
5-Kuru fasulyeyi tencereye alıp üzerini geçecek kadar soğuk su ekleyin. Yüksek ateşte kaynayana kadar pişirin. Kaynadıktan sonra 5 dakika daha ocakta tutun.
Tencereyi ocaktan indirip fasulyeleri tencerenin içinde suyunu süzmeden 1 saat bekletin. Böylece fasulyeleriniz yumuşacık olacaktır. Bu yöntemi nohut, kuru bakla gibi diğer bakliyatlar için de uygulayabilirsiniz.
6-Balın şekerlenmesini önlemek ve lezzetini korumak için karanlık ve serin bir yerde saklayın. Kavanozun ağzını sıkıca kapattığınızdan emin olun.
7-Bal şekerlendiyse içi su dolu bir tencerede 2-3 dakika kaynatın. Soğuttuktan sonra kullanıma hazır gelecek ve şekerlenme sorunu ortadan kalkacaktır.
8-Balık seçerken en tazesini almak için gözlerinin parlak, solungaçlarının pembe ya da kırmızı olmasına dikkat edin.
9-Balık kızartırken evinizde oluşacak kötü kokuyu engellemek için kızartma tavasına bir dal defne yaprağı ekleyin.
10-Balıkların pullarını kolayca temizlemek için sıcak suyun içerisinde 1-2 dakika bekletmeniz yeterlidir.
11-Kurabiye ve bisküvilerinizin taze kalması için ağzı kapalı teneke kutuda saklayın ve içine bir miktar pirinç ekleyin. Bayatlama sorunu ortadan kalkacaktır.
12-Bayatlayan kurabiyelerinizi fırın tepsisine yerleştirip üzerine yağlı kağıt serin. Fırında 1-2 dakika ısıtın. Hemen tazelik kazandıklarını göreceksiniz.
13-Mutfak dolaplarında dolaşan böcek ve karıncaları yok etmek için dolap içlerine terebentin sürün. Terebentini aktarlardan kolayca temin edebilirsiniz.