Başbakan Erdoğan vizyon belgesini açıkladı!

DatluCadu

5 dakkaya hazırım
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
22.576
772
44
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;

Çok değerli katılımcılar, hanımefendiler, beyfendiler seçimler öncesinde hazırladığımız vizyon belgesinin tanıtım toplantısı öncesi hepinizi yürekten selamlıyor. Toplantının ülkemiz ve milletimiz için hayırlar getirmesini diliyorum.

Bu salonda ve bizleri izleyen tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Davetimize icabet eden, sanatçı, sporcu, milletvekili arkadaşlarımıza gönülden şükranlarımı sunuyorum. Yazılı ve görsel medyamızında tüm çalışanlarına hoşgeldiniz diyorum.



"TASARIMIZ ÖNCE VETO EDİLDİ"

10 Ağustos'ta Türkiye ilk kez Cumhurbaşkanını kendi iradesi ile seçecek. 2007 yılında yaptığımız değişiklikle Cumhurbaşkanını halkın seçmesinin sağlamamızın büyük mutluluğunu yaşıyorum. Tasarımız önce veto edildi, sonra halk oylamasına gidildi. Milletimiz yüzde 69 oy oranı ile bu değişikliğin gerçekleşmesini sağladı. Bu şu demektir. Artık ben başkanımı vekiller vasıtasıyla değil kendim seçmek istiyorum.

"ÖNCE MİLLET SONRA DEVLET"

Halkın değişim isteği reddedildi, görmezden gelindi. Demokrasi, özgürlük isteyenler kimi zaman kanlı şekilde, işkenceyle, zorbalıkla, baskıyla sindirildi.

2000'li yıllara gelince değişim isteği inkar edilemez hale gelmişti. AK Parti 2001 yılında toplumun değişim arzusunun bir tezahürü olarak ortaya çıktı.

"GRUBUMA BİR KEZ DAHA TEŞEKKÜR EDİYORUM"

Yine bundan 10 günden önce 1 Ağustos'ta şahsımızı Cumhurbaşkanlığı için aday gösteren grubuma bir kez daha teşekkür ediyorum. Vizyon belgesinin detaylarına girmeden. Bu sürece nasıl geldiğimizi,bunun ne demek olduğunu sizlere hatırlatmak istiyorum.

28 Haziran'da çok önemli bir olayın 100. yılını yaşadık. Saraybosna'da Sırbistan veliahtı bir suikast sonucu öldürüldü bu olay sonucu birinci dünya savaşa başladı ve biz de bu savaşa müdahil olduk. 1. dünya savaşı arkasından haritalar çok köklü bir şekilde değişti. Bugün sahip olduğumuz sınırlar çeşitli ülkeler tarafından işgal edildi. Mustafa Kemal 1919'da Samsun'a çıktı ve direnişin ilk adımlarını attı. Kurtuluş savaşımız büyük bir mücadeleye sahne oldu ve Türkiye CUmhuriyeti kuruldu. Halk çok uzun yıllar savaşmış bir halktı. Ülkenin tamamına acı hakimdi. Türkiye hem insan hem de iktisadi kaynaklarını büyük ölçüde yitirmişti. Milletçe çok çalıştık. Dedelerimiz ve ninelerimiz fedakarlıklarla bulunarak milletimizi yeniden dünya sahnesine taşıdılar.

"60 VE 70'LERİ KAYIP YILLAR OLARAK YAŞADIK"

2. Dünya savaşının yaşandığı soırada Türkiye de çok zor bir dönemden geçti. Dünyada yeni bir kalkınma anlayışının olmasına rağmen Türkiye bu değişimi yakalayamadı. 1945'te neredeyse tamamen yıkılan Almanya kendini toparlayarak dünyanın en güçlü ülkelerden biri oldu. Japonya yine dünyanın en güçlü ekonomilerden birine sahip oldu. Avrupa hızla toparlandı, birlik oluşturdu. Yanıbaşımıza Avrupa böyle bir değişimi başlatırken Türkiye malesef sadece bu değişimiz izlemek zorunda kaldı.

1950'ler Türkiye'nin bir çok alanda sıçrama gösterdiği bir süreç oldu. Ne yazik ki bu süreç. 1960 darbesi ile kesintiye uğratıldı. 60 ve 70'leri kayıp yıllar olarak yaşadık. Özal'ın tüm çabalarına rağmen kayıp yıllar devam etti. 90'lar koalisyonların ve insan hayatının önemsenmesiği yıllar oldu. İşte 200'li yıllara böyle geldik.


"DEVLET ÖZGÜRLÜKLERDEN KORKMUŞTUR"

Devlet özgürlüklerden korkmuştur. Rejim değişimi kendisi için bir tehdit olarak görmüştür. Devletin ve rejimin çevresinde güvelenen azınlık her şekilde kazançlı çıkarken halk çok büyük acılar yaşamıştır. Statükonun ağır zulmüne rağmen toplumda değişim umudu hiç bir zamöan kaybolmamıştır. Biz sadece kendi acılarına odaklanan bir siyasi parti kurmadık. 42 bin kişi üzerinde yaptığımız araştırma ile nasıl bir partiye ihtiyaç var diye düşündük ve kararımız öyle verdik. Biz o dönemde bir çok eziyeti yaşadık. Yavruları okulların kapısında tartaklanan aileler vardı. Milli değerleri baskı altına alınan kişiler vardı. Siyasi partileri her zaman kapatılan bir hareket vardı. Siyasi tartihimiz boyunca iafde özgürlüğünü savunban biz olduk. Sunninin özgürlüğünü savunan kadar Alevi'nin özgürlüğünü de savunan biz olduk. Kürdün, Arabın, Boşnağın diğer bütün etnik kimliklerin hakkını da savunan biz olduk. Çünkü biz yaradılanı severiz, yaradandan dolayı anlayışını savunuyoruz.

"MİLLETİ TEHDİT EDEN ÇETELERİ TEMİZLEDİK"

Biz büyük acıların içinden gelen bir kadroyuz. Ama göreve geldiğimizde 77 milyonun hakkını gözettik. Biz daha en başından bunu söyledik. Milleti kendine tehdit olarak gören devlet milleti için sadece zarardır. Ülkemiz kadar, siyaset kadar devleti değiştirmenin gayreti içinde olduk. DÜnün mağdurları olarak 77 milyonun mağduriyetiğni gidermek için uğraştık. Biz demokrasi istedik, özgürlük istedik. 12 yıldır her alanda büyük reformlar geliştirdik. 12 boyunca tüm darbe girişimlerine itiraz ettik. Her türlü çete ile mücadele ettik. Milleti tehdit eden çeteleri temizledik.

"ÇOK DEFA ÖLÜM TEHDİTLERİ ALDIM"

Elbette mükemmel bir yerde değiliz. Daha yapacak çok işimiz var. Eğer Türkiye milletin değişim isteklerini daha önce görseydi bugün çok daha farklı bir Türkiye'de olacaktık. 10 yılda bir darbelerin olduğu bir ülkeydik. Bunun bedelini çok ağır ödedik. 16 Ayda bir seçim yaşanan bir ülkeydik. Böyle bir ülkede istikarar olur mu? Yine de yılmadık, umudumuzu kaybetmedik. Bakın ben çok defa ölüm tehditleri aldım. Bir çok suikast girişimi son anda engellendi. Cezaevine gönderilmem beni bu alanın dışına atmak için yapılan bir hamleydi. Hatırlayın atılan manşetleri. Artık muhtar bile olamaz. Bakın şimdi de aday olamaz diyorlar. Kim muhalefet.Ya önce bir anayasayı okuyun. Kimin aday olacağı orada yazıyor. Kendileri yarışa giremediği gibi ısmarlama adaylarla yarışa giriyorlar.

"DANIŞTAY SALDIRISI ÜZERİMİZE YIKILMAK İSTENDİ"

Partimizi kurarken tehditler aldık. Danıştay saldırısı üzerimize yıkılmak istendi. Partim defalşarca kez tehdit edildi. Hatta kapatma davası açıldı. Hiç bir zaman millet ne derse o değil biz ne dersek o. Bunların anlayışı buç Biz hep dik durduk. Ama bitti mi bitmedi. 17 Aralık ve 25 Aralık darbeleri başarılı olsaydı şu an yassıada mahkemesi tarzında mahkemelerde yargılanıyor olacaktık. Tüm bu provakasyonlara karşı mücadele verdik. Bakın şurası çok önemli. Biz sandığa giden adımı her zaman açık tuttuk. özgürlük karşıtı bir hükümet basına bu kadar özgürlük tabanı sağlamaz. Baskıcı bir Başbakan kendisine hergün hakaret edilmesine müsade edilmez. Eski Türkiye devletin etrafına kümelenmiş çeteler ve elitler dışında herkes için karanlık bir yapıydı. Eski Türkiye artık eskide kalmıştır.

"KILIÇDAROĞLU İPE UN SERDİ"

Eski Türkiye'nin kapıları artık kapanmıştır. Halkın değişim arzusu sonuç bulmuş, kaçınılmaz değişim başlamıştır.Bize oy versin, vermesin herkes bu değişimden olumlu yönde etkilenmiştir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi artık yıllardır biriken bu değişim arzusunun bir sonucudur.Eski Türkiyenin mirasları artık azalmaktadır. Terör meselesini çözdük ve çözmeye devam ediyor. Dün meclis'ten geçen yasa yeni bir dönemi başlatmıştır. Eski Türkiye'den gerlen bir başka sorun da Anayasa. 326 milletvekiline sahipken biz dedik ki bizden 3 veil olsun. Dİğerlerinden 9. Çalışmalar başladı ve bir noktaya geldik. 47 maddede ortak kalındı. Anamuhalefetin lideri çıktı dedi ki biz bunları geçirmeye hazırız. Ben de dedim ki hazırlıkları yapın bunu 15 gün içerisinde geçirelim. Ama Kılıçdaroğlu ipe un serdi. İşte Kılıçdaroğlu böyle bir adam.

"VİZYON BELGEMİZİN ADI: YENİ TÜRKİYE YOLUNDA"

Cumhurbaşkanlığımız süresince, yol haritamız olacak vizyon belgesi “Yeni Türkiye Yolunda” ismini taşıyor. Altında şunu göreceksiniz. Demokratik yönetim, refah toplumu ve öncü ülke başlıkları bulunuyor. Neyi kast ediyoruz? 12 yılda ülkemizin dört alanda dönüşmesine yollar açtık. Demokratikleşme refah şehirleşme uluslararası ilişkiler. 12 yıl evveline göre çok daha demokratik bir ülkedir. Demokratikleşme hedefimizden taviz vermedik.

DÖNÜŞÜM

Üçüncü dönüşüm şehirlerimizde olmuştur. Elitist anlayışın milletimize reva gördüğü hizmet mahrumiyetine son verdik. Şehirlerimizi parklar, okullarla donattık. Yerel demokrasiyi güçlendirdik. Şehirlerimizin tarihi karakterleri yeniden ortaya çıkmaya başladı. Dördüncü dönüşüm uluslararası ilişkilerde oldu. Ülkemizin adı dünyanın geniş coğrafyasında itibar ve muhabbetle anılmaktadır. Türkiye kriz endişesi içinde olan değil, herkesin geleceğe güvenle baktığı bir ülkedir. Eğitime baktığınızda okuma oranının yüzde 100 oranında olduğunu göreceksiniz. Artık yavrularımız kitaplarını, benim yaş kategorimde olanları söylüyorum, biz okumak için kitabımızı bulamazdık. Abilerimizden notlarını isterdik. Parayla alacağız, vermezdi bize. Çalakalem hocamız dersleri anlatır, biz not alırız. Gençler bakın şimdi biz sıralarımızın üzerine okullar açılırken kitapları ücretsiz olarak koyuyoruz. Şimdi yeni bir adım daha attık. Nedir o? Artık etkileşimli tahtayla, tablet bilgisayarlarla artık derslerini takip edecek. Şimdi 10 milyon tablet bilgisayar ve bütün sınıflara etkileşimli tahta olacak. Üç yıl içinde bunu da gerçekleştireceğiz.

"HER YAŞAM TARZININ SERBESTÇE YAŞADIĞI ÜLKE"

Artık Türkiye yardım alan değil yardım veren bir ülkedir. Takip eden değil takip edilen bir ülkedir. Göreve geldiğimizde Türkiye’nin yardım eli, 45 milyon dolar. Şimdi 3,5 milyar dolar. Dünyaya yaptığımız yardımlar. Türkiye artık kıyafeti veya inancı yüzünden okul ve devlet dairesi kapılarından kovulanların değil, her yaşam tarzının serbestçe yaşadığı ülkedir. Kızlarımız yurt dışına kaçıp gittiler. Ben de kendi kızlarımı yurt dışına gönderdim. Benim kızlarım ABD’de okuyabiliyor, benim ülkemde okuyamıyor. Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya.

Ne oldu? ülkemiz bölündü mü? Parçalandı mı? Öğrencilerimiz arasında sıkıntı mı var, yok. 2023 ki bu bizim bir tayin ettiğimiz bir hedeftir, milletimiz için büyük bir hedeftir. Cumhurbaşkanını kendisinin seçmesi kararını da 2007’de halk oylamasında muhalefete rağmen milletimiz kendisi vermiştir. Siyasi sınırlarımız bizim medeniyet atılımlarımızı asla sınırlayamaz.

"YENİ ANAYASA YENİ GELECEK"

Yeni bir anayasa öncelikli gündem maddelerimiz arasındadır. Milletimizin güven duyacağı, güç beklentilerin karşılayacak bir anayasa olmazsa olmazdır. Milletin güven duygusuna hitap eden bir anayasa şarttır. İnanıyoruz ve biliyoruz ki milletimiz 95 yıl önce başardığını bugün de başarmaya azimlidir, kararlıdır. Yeni bir anayasa yeni bir gelecek demektir. Cumhurbaşkanı olarak seçilirsek öncülüğü yapmak işlerimiz arasında yer alacaktır.Etnik mezhepsel her türlü farklılığı kucaklayan, demokratik bir anlayışın hayata gerçekleştirilmesidir. Türk kürt alevi sünni farklı din mensupları arasında ayrım yapmadan 77 milyonun tüm sorunlarını çözmek devletin asli görevidir. 2023 vizyonunda hiç kimsenin kendisini devlet karşısında, devletin kurumları karşısında ezik ötelenmiş hissetmediği bir Türkiye tasavvur ediyoruz.

Allah nasip eder de cumhurbaşaknı olursak çözüm süreci için ilgili kurumları yönlendirmeye, bu sürece sahip çıkmak için mesajları vermeye devam edeceğiz. Çözüm sürecinin en yakın takipçisi olacağız. Bu kardeşlik projesini inşallah hep birlikte nihayete erdireceğiz.

"GÜVEN VE ADALET SİSTEMİ KURACAĞIZ"

Dini istismar eden örgütlerin, devlet içinde yapılanmasına, paralel yapı kurmasına, devletin gücünü kullanmasına elbette izin verilemez. Demokratik devlet bunun güvencesidir. Devlet din ilişkisini belirleyen unsur sivilliktir. Toplum kendi dini yaşamını kendisi gerçekleştirmelidir. Hoşgörü birlikte yaşama ortak mirasımızın demokrasi ekseninde güçlendirmesini güçlendireceğiz. Ülkemiz için değil bölgemiz ve dünya için büyük bir örnek ortaya koymuş olacağız.

Yargı teşkilatı, hukuka ve adalet idealine uygun yargılamayı sağlayacak bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Cumhurbaşkanlığı devlet kurumlarının uyumlu çalışmalarını sağlamak yanında yargının güçlendirilmesinde rol sahibidir. Vatandaşımızın hak ve hukukunun gözetildiği, güven veren adalet sistemini birlikte gerçekleştireceğiz.

REFAH TOPLUMU

İkinci ana başlık refah toplumu. Ülkemiz bizim iktidarımızda refah devleti haline geldi. Bizden önce g20 üyesi bir Türkiye yoktur. Türkiye yerini aldı. Yani dünyanın en güçlü 20 ülkesi. Genel bütçeden en büyük payı eğtiime ayırdık. 2002 yılında eğitim bütçesi 11 milyar lirayken, bu rakam 2014’te 7 kat artarak 78 milyar liraya yükseldi. Biz buyuz. İşte bu süreci daha da güçlendirerek devam edeceğiz. 2023 amacımız şu olmalı: Daha çok demokrasi ve bir arada yaşamak.

"SAĞLIK SEKTÖRÜ ÇİLE OLMAKTAN ÇIKTI"

12 yılda sağlık sektörünü çile sektörü olmaktan çıkardık. Hatırlayın ana muhalefetin başı SSK’nın genel müdürüydü. Okmeydanı SSK’nın dili olsa da konuşsa. Genç bir delikanlıyım, sabah erken saatte anacığım beni oraya gönderir, kuyruğa girerdim, numarayı alacağım, sonra anacığım gelecek muayenesini olacaktı. İlacını alacaksın alamazsın. Hastanenin eczanesinde ilaçların yarısı yok. Benim param yok, ama şimdi bunlar ortadan kalktı. Şimdi gidiyorsun istediğin eczaneden ilaçlarını alabiliyorsun. Vatandaşlarımızın rehin kalma meselesi bitti. Ölmüş olanı rehin olarak alıyorlardı. Kimin dönemiydi, işte bunların dönemiydi.

Kamu hastanelerini birleştirdik. Aile hekimliğini başlattık. Dev şehir hastanelerini başlattık. Hedef 30 büyükşehirin tamamında yapacağız. İlk etapta 16 tanesini yapıyoruz. Orada yok yok, her şey orada olacak. Burada bakıyorsunuz üniversite hastanesinde sedye üzerinde taşınan hastalar var, buralarda bunu göremeyeceksiniz. Dedik ya insanı yaşat ki devlet yaşasın.

"KADINLAR EN ÖNEMLİ UNSUR"

Adalet ve emniyette de büyük aşamalar kaydettik. Vatandaşın evinde sokağında güvenle yaşaması için asayişi geliştirdik. Özgürlüğün korunması ekseninde yeniden tasarladık. Gençlerimiz bugünün enerjisi yarının güvencesidir. Gençlik ve spor yatırım bütçesini 15 kat artırdık. 2002 yılına göre yurt yatak kapasitemizi iki katına çıkardık.

Kadınlar gelecek vizyonumuzun en önemli unsurudur. Kadınlarımızın olduğu kadar kız çocuklarımızın da niteliklerinin geliştirilmesi için çok önemli işler yaptık. Seçilmemiz halinde kadnın bireysel ve toplumsal olarak daha da güçlenmesi için mücadele edeceğiz. Aile… Evlilik anlayışını her türlü olumsuzluktan koruyan, aile bütünlüğünü muhafaza eden politikalar geliştireceğiz.

"PARADAN ALTI SIFIRI ATTIK"

Sosyal devlet ilkesini güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Ekonomi.. Milli gelirimizi yaklaşık 4 kat artırdık. Paramızdan altı sıfırı attık. Affınıza sığınıyorum, İstanbul’daki gibi bir yerde delikli iki buçuk kuruşla tuvalete giderdik, hatırlayın bir milyona tuvalete giderdik. Eskiden milyoner zengine denirdi. Zengin rakamıyla bize tuvalete gitmeye mahkum ettiler. Düşürdük ortan altı sıfırı. Enflasyon çatladı, tek haneye düştü. Paramız itibarlı bir para haline geldi.

"ASLA ZULME TESLİM ETMEYECEĞİZ"

Türkiye Reformlar sürece devam edecektir. Şimdi bölgedekiş sıkıntılara geliyorum. Irak'taki giderek derinleşen insanlık trajedi devam ediyor. Diyorlarki Ortadoğu ve Filistin konusunda tarafsız olmalıyız, Filistin davası bizim davamızdır. Asla zulme teslim etmeyeceğiz. Strateji adına susan ülkeler rağmen sesimizi duyurmaya devam edeceğiz.

Filistin'de Gazze'de bombalar yağarken biz olayalar normal bakamayız. Suratle İsrail'in atşkesi sağlaması lazım. Roket atıyorlar ama 1 kişi ölmüyor ama sizin öldürdüğünüz Filistinli sayısı 100'e yaklaştı.

"YENİ TÜRKİYE..."

Bizim bu 49 vatandaşımızı bırakmanız gerekir. Yeni Türkiye'nin kapılarını artık araladık. Yeni Türkiye herkesin Türkiye'sidir. Yeni Türkiye hedefine yorulmadan, yığılmadan devam edeceğiz. Bütün vatandaşlarımızla birlikte yanyana, can cana devam edeceğiz. Yeni Türkiye, tarihi ve coğrafyasıyla bütünleşen bir Türkiyedir. Yeni Türkiye bölge ve dünya barışına daha çok hizmet edecek bir Türkiye olacaktır. Artık dünyaya yeni standartlar getiren bir Türkiye olacaktır. yeni Türkiye'nin hayırlı olmasını diliyorum. Yeni Türkiye'ye katkıda sağlayan herkese teşekkür ediyorum.


http://www.aksam.com.tr/siyaset/basbakan-erdogan-vizyon-belgesini-acikliyor/haber-323821
 

Dini istismar eden örgütlerin, devlet içinde yapılanmasına, paralel yapı kurmasına, devletin gücünü kullanmasına elbette izin verilemez.


Şu an malum iftar öncesi, tamamını dikkatlice okuyamadım ve genel bir yorum mutlaka ki -çok daha uzun olur zaten ama sadece şu kısmın özellikle ilgimi çok çektiğini belirmek için, yazayım dedim.

Bir de -Sayın Başbakan'ı ne zaman dinlesem veya ne zaman beyanatlarını okusam- niyeyse her defasında, Mevlana'nın şu satırlarının söylenmesi gereken bir şeyler mutlaka barınıyor içinde. İşte bunu hiç anlayamıyorum bir türlü.


''Beri gel, beri. Daha da beri. Niceye şu yol vuruculuk? Madem ki sen bensin ben de senim, niceye şu senlik - benlik ?''


Herkese iyi iftarlar ve vatanımız, milletimiz ve gelecek nesiller için her daim her şeyin hayırlısını versin inşallah Yüce Rabbim.

Süre kısıtlı ve hem Ramazan hem de hava sıcaklıkları oldukça yüksek. (Sayıca çok fazla değiller zaten)
Sayın Cumhurbaşkanı adaylarımıza da çalışmalarında kolay gelsin,







 
X