Derdim var diyenlere sabır örneği Eyyüp Peygamber

Benim de ablamlar orada görev yapıyor. Urfaya yolum düşer arada. yeri tam olarak neresi? geldiğimde mutlaka oraya gitmek isterim

urfa merkezinde canım
ben tam tarif edemiyorum
ama o sabır abidesi değerli insanın yerini ziyaret etme imkanı olan herkes etmeli bence
özellikle ayette belirtilen şifa suyunun kaynağının hala orada olması da insanlara büyük bir lütuf
 
Çok güzell, Rabbim bizlere de böyle olmayı nasip eylesin, her sıkıntı da ve nimette şükredenlerden olalım inşallah :KK9::KK9::KK9:
 
"ALLAH'ım bana kendi sevgini ve Senin yanında sevgisi bana fayda verecek kimsenin sevgisini ver." #Hadis [Tirmizî]
 


Gerçekten çok güzel bir yazı emeğine sağlık :KK34: Kuranda Enbiya suresi 83.ayette hz.Eyyubun hastalık ve sıkıntıdan kurtulumak için duası var

okunuşu:Enni meseniye-d-dürrü ve ente erhamü-r-rahimin


manası:Şüphesiz bu dert(ve hastalık)beni sarıverdi.Sen merhametlilerin en merhametli olanısın :nazar:
 


Gerçekten çok güzel bir yazı emeğine sağlık :KK34: Kuranda Enbiya suresi 83.ayette hz.Eyyubun hastalık ve sıkıntıdan kurtulumak için duası var

okunuşu:Enni meseniye-d-dürrü ve ente erhamü-r-rahimin


manası:Şüphesiz bu dert(ve hastalık)beni sarıverdi.Sen merhametlilerin en merhametli olanısın :nazar:

Allah razı olsun canım
çok güzel yapmışsın ayeti yazmakla sağol
 
İbni Kayyım el-Cevziyye rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:

“Başına bir bela geldiği vakit, kerem sahibi kimselerin sabrı ile ona sabret! O seni daha çok kerem sahibi yapar.
Onu insanlara şikâyet ettiğin vakit, Rahim olan Allah’ı hiç merhameti olmayanlara şikâyet etmiş gibi olursun!”
İbni Kayyım Uddetissabirin 90
 
Allah seni yarattıklarından uzaklaştırdığı zaman bil ki sana dostluğunu kapısını aralıyordur
 
Sad Suresi 41. ayet : Kulumuz Eyyub'u da an. Hani o Rabbine: 'Doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve azab dokundurdu' diye seslenmişti.

Geçmiş zamanların birinde bağlarıyla ünlü Suriye topraklarında Eyüp adında zengin ve iyi ahlaklı biri yaşardı. ‘Para insanı saptırır’ derler ya, onunkisi öyle değildi; malı gün geçtikçe çoğalıyor, o da gün geçtikçe daha çok hayırsever biri oluyordu. Malın mülkün Allah vergisi olduğunu, onların bir gün hesabını vereceğini aklından çıkarmaz, dilinden şükrünü, malından sadakasını eksik etmezdi.

Bir insan hem varlıklı hem ahlaklı olunca, onu çekemeyenler de elbette olacak… Bazıları şöyle diyordu:

–İnsan bu kadar varlıklı olduktan sonra elbette herkese dağıtır… Malı nasıl olsa çok..! Dağıt, dağıt bitmez ki...! Bu kadar refah içinde olan biri tabi ki iyi ahlaklı olur; ona sataşan yok, çatışan yok… Herkes ona nasıl olsa saygılı davranıyor…

Oysa Allah, kulu Eyüp’ün samimiyetini ve Hakk’a bağlılığını biliyordu. Bunu diğer insanlara da göstermek istedi. Hem böylece hz Eyüp gelmiş geçmiş herkese sabrın simgesi olacaktı.

Hz. Eyüp’ün tıkır tıkır giden işleri ilk kez hayvanlarının peş peşe hastalanmaya başlamasıyla bozuldu. Kısa süre içinde koca sürüden bir tek sıska inek, bir tek kara keçi kalmadı; hepsi telef oldu. İnsanlar Eyüp’ün bu duruma ne diyeceğini merak ediyor; ağzını yoklayarak:
–Nedir bu başına gelenler…! diyor ah vah ediyorlardı. Eyüp peygamber yüksek ahlakından ödün vermeksizin:

-Allah verdi; Allah aldı; her şey O’nun değil mi? diyordu.

Eyüp Peygamber hayvanlarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.

Belalar geldiğinde aile ve akrabalarıyla gelirmiş...! Eyüp Peygamber bir gün dışarıda işleriyle meşgul iken acı bir haber aldı. Ani bir sarsıntıyla evleri yıkılmış, tüm çocukları göçük altında kalmıştı. Yıkıntıdan sağ kurtulan yalnızca karısıydı. Hz. Eyüp’ün gözleri evlat acısından kanlı yaşlarla doldu; ama ‘sabır’ dedi.

Eyüp Peygamber çocuklarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.

Belalar henüz bitmemişti. Hz. Eyüp’ün vücudunda yaralar çıkmaya başladı. Kurtlar, küçük küçük çıbanlar, gün geçtikçe büyüdü; bütün vücuduna yayıldı. Eyüp Peygamber hekimlere gitti, ilaçlar kullandı ama nafile… Yaralar iyileşeceğine azıyordu. Eyüp Peygamber’in hastalığı arttı. Artık çalışamadığı için elde avuçta ne varsa hepsini tüketti. Karısı ona bakıyor, evi geçindirmeye çalışıyordu.

Eyüp Peygamber’in yaraları çok fenalaştı. Hastalığının bulaşıcı olması ihtimaline karşı kimse onun yanına yaklaşmak istemiyordu. Eyüp Peygamber yapayalnız kalmıştı. Acı ve ıstıraplar içindeydi… Allah’a dua etmeye ve O’ndan sabır istemeye devam etti. Ama artık bırakın vücudunu hareket ettirmeyi, dudaklarını kıpırdatacak takati kalmamıştı. Bir insanın başına gelebilecek her türlü felaket ve müsibet, onun başına gelmişti ve o, tıpkı sağlıklı ve varlıklı günlerinde olduğu gibi Allah’tan uzaklaşmamış, O’na olan bağlılığını ve güvenini kaybetmemişti. Hz. Eyüp imtihanını başarıyla geçmiş ve insanlara örnek bir kul olmuştu.

Eyüp Peygamber sağlığını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.

Hastalığının şiddetlendiği bir anda:

“Ey Rabbim!” diye dua etti. Halim sana malumdur. Adını anamayacak kadar hastayım! Ey Şifa Veren! Şifana muhtacım…”

Yüce Allah, kulundan hoşnuttu. Eyüp Peygamberin makamını, katında daha da yüceltti. Ona:

–Ayağını yere vur” diye vahyetti. Eyüp Peygamber güçlükle ayağını kaldırıp indirdi. Ayağını indirdiği yerden berrak bir su kaynamaya başladı. Eyüp Peygamber o suyla yaralarını temizledi. Yaraları kısa sürede kuruyup kayboldu; sudan doyasıya içti, içindeki dertler şifa buldu. Eyüp aleyhisselam, hastalanmadan önceki sağlığına tez zamanda kavuştu. Sağlığını kazanan Hz. Eyüp, servetini de yeniden kazandı. Böylece o, refah ve sağlık içindeyken Allah’ı unutmadığı gibi, yoksul ve hastalıktayken de O’na küsmedi, isyan etmedi. Böylece Eyüp aleyhisselam, Allah’ın sadık ve sabırlı bir kulu olarak tarihe geçti.

sıkıntılı bir zamanımda nasılda güzel bir yazıydı bu allah herkese sabır versin metanet versin
 
Bakara Suresi 45: Sabır göstererek, namazı vesile ederek Allah’tan yardım dileyin! Gerçi bu çok zor bir iştir, fakat içi saygı ile ürperenlere değil.

Bakara Suresi 46:
İçi saygı dolu olan bu müminler, Rab’lerine kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini iyi bilirler.

Bakara Suresi 153: Ey iman edenler! Sabır göstererek ve namazı vesile kılarak Allah’tan yardım dileyin. Muhakkak ki Allah sabredenlerle bereberdir.

Bakara Suresi 155: Biz mutlaka sizi biraz korku ile, biraz açlık ile, yahut mala, cana veya ürünlere gelecek noksanlıkla deneriz. Sen sabredenleri müjdele!

Bakara Suresi 156: Sabırlılar o kimselerdir ki başlarına musîbet geldiğinde, "Biz Allah’a âidiz ve vakti geldiğinde elbette O’na döneceğiz" derler.

Bakara Suresi 177: İyilik (ve hayır), yüzlerinizi doğuya ya da batıya doğru çevirme değildir. Asıl iyilik; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman eden, sevdiği malını Allah’ı hoşnud etmek için yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, isteyenlere ve boyunduruk altında bulunup hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren, namazı hakkıyla ifa edip zekâtı veren, sözleştiği zaman sözlerinde duran, hele hele sıkıntı ve hastalık hallerinde, savaşın şiddetleri esnasında sabreden kimselerin davranışlarıdır. İşte onlardır imanlarında samimi olanlar ve işte onlardır Allah’ı sayıp günahlardan korunan takvâlılar!


(Suat Yıldırım)
 
Son düzenleme:
tesekkur ederim arkadasim aslinda hepimize ornek olmali bazen cok bunaliyoruz halimize sukretmek yerine sitem ediyoruz soyleniyoruz rabbim hepimize hz Eyup sabri versin inşallah
 
X