Oğuz Atay (1934 - 1977)

Elif

Onur Üyesi
Pro Üye
12 Temmuz 2006
34.875
29.846
60
Cumhuriyet devri roman ve hikaye yazarlarından olan Oğuz Atay İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ ni (1957) bitirdi. İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Bölümü’ nde öğretim üyeliği yaptı.


TRT 1970 Sanat Ödülleri yarışmasında başarı ödülü kazanan (Şubat 1971) Tutunamayanlar romanı sonradan iki cilt olarak basıldı. Tutunamayanlar romanı aynı zamanda kendi oynunu oynamıştı yazar. Günlük adlı eserinde bu romandan hareketle insanlara sitemde bulunuyordu sanki; "Ey insanlar sonunda bunu da mı yapacaktınız bana" diyen yazar, toplumla entellektüelin çatışmasını en iyi şekilde yansıtıyordu. Romanları ve oyunlarındaki kişiliklerin hemen hemen hepsi arafta kalmışlığın portresi var gibiydi. Oğuz Atay'ın en önemli projelerinden biri de Türkiye'nin psikolojisini çıkarmaktı. Fakat 13 Aralık 1977'de genç denilebilecek bir yaşta öldü ve bu eserini yazamadı.

Oğuz Atay genelde Tutunamayan romanıyla anılır. Fakat Tutunamayanlar'ın bir devamı niteliğinde çıkardığı "tehlikeli oyunlar", "hem biçim hem de ele aldığı temalar açısından “Tutunamayanlar”dan hiç de aşağı değildir. Üstelik, ilkinin birçok okuyucuya dağınık gelen olay örgüsü yerine, ikincisinde daha derli toplu bir anlatımı seçmişti yazar, ama bir tür okuyucu için 80’li yıllarda neredeyse külte dönüşen “Tutunamayanlar”ın yanında sönük kalmaktan kurtulamadı “Tehlikeli Oyunlar”. Yaşamı ve küçük burjuva aydını alaya almaktan hoşlanan Atay, kitaplarının dönemsel ve eşitsiz ünlenişini görseydi herhalde çok eğlenirdi. 71-75 yılları arasında yayınlanan, ama pek ilgi görmeyen, 83’den sonraysa her entellektüelin -okumasa bile- kitaplığında bulunması zorunlu olan Oğuz Atay külliyatı, 90’lı yıllarda yine unutulanlar arşivine kaldırıldı. Elbette satış adetleri ile edebi değer arasında doğrudan bir ilişki yok, ve Oğuz Atay, Türk romanının en önemli yazarları arasında yerini çoktan aldı." (A. Ömer Türkeş)

Bu olguyu hemen hemen bütün eserlerinde inceleyen Atay, daha sonraki bir çok romancının da esin kaynağı oldu.
 
Tutunumayanlar gerçekten bir başyapıt.
Bir roman okudum, hayatım değişti derler ya ben de Tutunamayanlar'ı okudum hayatım değişti.
"hayatım hayatımın romanı olsun"
Büyüksün Oğuzcuğum Atay
 
tutanamayanlarla tanıştığımda daha 16 yaşında lise öğrencisiydim
kitabı aldım, ertesi gün rehber hocama danıştım, böyle bir kitap almak istiyorum ne düşünüyorsunuz diye, aklını mı karıştırmak istiyorsun demişti (halbuki almıştım da okumaya bile başlamıştım)
öyle çok seviyorum ki o kitabı bi zarar görecek diye aklım gidiyor..
arkadaşa katılıyorum hayatımın kitabı oldu
yeri apayrıdır bende
 
Yalnız olmadığıma sevindim!!
Ben de Oğuz Atay'ı bir yıl önce 18 yaşımda okudum. Kitap o güne kadar okuduğum kitaplardan çoook farklıydı. Ve diyorum ki iyi ki Oğuz Atay'la tanıştım. Ama üzülüyorum ona bu kadar az kişinin ilgi gösterdiğine. Gerçi üniversiteye başlayana kadar adını bile duymamıştım. Onu okuduktan sonra ben de biraz "disconnectus erectus" olduğumu anladım.
 
Kitapla ilgili yorumları okuduğumda bu kitabı tutunabilenler okuyamaz, okusa da anlayamaz diye bir şey okumuştum.
Kitabı okuyamaman senin ilgi alanlarınla ilgili olabilir. Eğer durgunluktan hoşlanmıyorsan ya da farklı şeylerden hoşlanıyorsan kitap seni biraz sıkabilir. Bence kitabı ilerletmeye çalış, çünkü Türk edebiyat tarihindeki ilk postmodernist roman çok hoşuna gidebilir. Kitabı ben çok önyargılı okumuştum ama hayatımın romanı oldu.
sengözlerimebaksanab
 
Kitapla ilgili yorumları okuduğumda bu kitabı tutunabilenler okuyamaz, okusa da anlayamaz diye bir şey okumuştum.

Tutunamayanlar adlı romanı okumaya başladığımda, tedirgin olmuş ve okumayı yarıda bırakmıştım.

Ondan kaçmıştım, evet ama kaçışı da en az yakalayışı kadar tedirgin ediciydi..

Sonra zaman geçti aradan..

İkinci denememde ürpererek okumaya başladım. Ürperdim; çünkü artık kitap beni tedirgin etmiyordu..

İronik değil mi..?

Kitabı okumaya kapılıp da gitmiştim üstelik... Ve artık çok iyi biliyordum ki; dünyanın tutamaçları sahteydi ve artık ben de bir tutunamayandım..

Aradan yıllar, evler, işler, şunlar, bunlar yani bir sürü fasarya geçti...

Hala bir tutunamayan olarak, ayakta ve dimdik devam ediyorum... Tutunamayan düşmüş demek değildir.. Tutunamayan bütün sahteliklerden, yalan balonlarından kendini sıyırmayı başarmış/başarmaya çabalayan, gerçeği özümsemeye çalışan/çalışmış kişidir.. İki tane gerçek vardır sadece; Yaşam ve Ölüm.

Erken ölmesi kayıp olan kişilerden Oğuz Atay.. Ama iyi ki o kısa ömründe, Türk Edebiyatına böyle önemli bir eseri kazandırdı.. Bu da herkese nasip olacak bir şey değil..


Bu kadar bahsi geçti kitabın..
"Tutunamayanlar" ile ilgili bir özet okumak isteyen olursa linkten ulaşabilir..

http://www.kadinlarkulubu.com/kitap-ozetleri/231056-tutunamayanlar-ozet-oguz-atay.html
 
Tutunamayanlar'dan Disconnectus erectus tanımı!

Beceriksiz ve korkak bir hayvandir.Insan boyunda olanlari bile vardir.Yalniz penceleri ve ozellikle tirnaklari cok zayiftir. Dik arazide, yokus yukari hic tutunamaz. Yokus asagi, kayarak iner.(Bu arada sik sik duser.)Tuyleri yok denecek kadar azdir.Gozleri cok buyuk olmakla birlikte, gorme duygusu zayiftir.Bu nedenle tehlikeyi uzaktan goremez. Erkekleri, yalniz biralildigi zaman acikli sesler cikarirlar. Disilerini de ayni sesle cagirirlar. Genellikle baska hayvanlarin yuvalarinda(onlar dayabildikleri surece) barinirlar.Ya da terkedilmis yuvalarda yasarlar. Belirli bir aile duzenleri yoktur.Dogumdan sonra ana, baba ve yavrulari ayri yerlere giderler.Toplu olarak yasamayi da bilmezler ve dis tehlikelere karsi birlestikleri gorulmemistir. Belirli beslenme duzenleri de yoktur.Baska hayvanlarla birlikte yasarken onlarin getirdikleri yiyeceklerle gecinirler.Kandi baslarina kaldiklari zaman genellikle yemek yemegi unuturlar. Butun huylari taklit esasina dayandigi icin, baska hayvanlarin yemek yedigini gormezlerse, aciktiklarini anlamazlar.(Bu sirada cok zayif dustukleri icin avlanmalari tavsiye edilmez.) Icguduleri tam gelismemistir. Kendilerini korumayi bilmezler.Fakat - gene taklitcilikleri nedeniyle- baska hayvanlarin dovusmesine ozenerek kavgaya girdikleri olur.Simdiye kadar hicbir tutunamayanin bir kavgada baska bir hayvani yendigi gorulmemistir.Bunula birlikte hafizalari da zayif oldugu icin, sik sik kavga ettikleri, bazi tabiat bilginlerince gozlenmistir.(Ayni bilginler, kavgaci tutunamayanlarin sayisinin gittikce azaldigini soylemektedirler.) Din kitaplari, bu hayvanlari yemegi yasaklamissa da , gizli olarak avlanmakta ve etlerikacak olarak satilmaktadir. Tutunamayanlari avlamak cok kolaydir. Anlayisli bakislarla suzerseniz, hemen yaklasirlar size. Ondan sonra tutup oldurmek isten bile degildir.Insanlara zarali bazi mikroplar tasidiklari tespit edildiginden, Belediye Saglik Mudurlugu de tutunamayan kesimini yasak etmistir. Yemekten sonra insanlarda gorulen durgunluk, hafif sikinti, sebebi bilinmeyen vicdan azabi ve hic yoktan kendini suclama gibi duygulara sebep olduklari, hekimlerce ileri surulmektedir.Fakat ayni hekimler, tutunamayanlarin bu mikroplari, kasaplik hayvalara da bulastirdiklarini ve bu sikintidan kurtulmanin ancak et yemekten vazgecmekle saglanabilecegini soylemektedirler. Hayvan terbiyecileri de tutunamayanlarla uzun sure ugrasmis ve bunlari sirklerde calistirmak istemislerdir.Fakat bu hayvanlarin, beceriksizlikleri nedeniyle hicbir huner ogrenemediklerini gorunce vazgecmislerdir. Ayrica birkac sirkte halkin karsisina cikartilan tutunamayanlar, onlari guldurmek yerine mahzun etmislerdir.(Halk giselere saldirarak parasini geri istemistir.) Filden sonra, din duygusu en kuvvetli olan hayvan olarak bilinir.Oldukten sonra cennete gidecegi bazi yazarlarca ileri surulmektedir.Fakat toplu, ya da tek gittikleri her yerde hadise cikardiklari icin, bunun pek mumkun olmayacagi sanilmaktadir. Baslari daima one egik gezindikleri icin, cesitli engellere takilirlar ve her taraflari yara bere icinde kalir. Onlari bu durumda goren bazi yufka yurekli insanlar, tutunamayanlari ev hayvani olarak beslemeyi de denemislerdir.Fakat insanlar arasinda barinmalari -ev duzenine uymamalari nedeniyle- cok zor olmaktadir. Beklenmedik zamanlarda sahiplerine saldirmakta ve evden kovulunca da bir turlu gitmeyi bilmemektedirler. Evin kapisinda gunlerce , acikli sesleriyle bagirarak ev sahibini canindan bezdirmektedirler. (Bir keresinde, ev sahibi dayanamayip kacmissa da , tutunamayan, sahibini kovalayarak, gittigi yerde de ona rahat vermemistir.) Sehirlere yakin yerlerde yasadiklari icin, onlari sehrin icinde , citle cevrili ve yalniz tutunamayanlara mahsus bir parkta oturarak, sayilarinin azalmasini onlemeyi dusunmenin zamani artik gelmistir."

Oguz Atay-Tutunamayanlar
 
"Bat dünya bat"...Turgutçuğum Özben...
tutunamadım tutunmayacağım bu bir yenilgi değil,bir tercih tutunmuyorum bu çaresizlik değil bir direniş
 
Ben Tutunamayanları sevemedim.Turgut'un bir hayal insan için kariyerini yok etmesini,rüyalar ve hayallerle yaşamasını saçma buldum.Zevk almadım ama sırf merak için,700 sayfada ne yazıyor?ne
anlatıyor?diye okudum......................................................................
 
X