Atatürk Ve Türk Folkloru

Barcman

PR UZMANI
Kayıtlı Üye
1 Mayıs 2007
10.363
31
Yüce Önder, Türk Halk Kültürünün zenginliğini biliyor ve bu zengin kültürün, yani folklorumuzun derlenmesini, belgelenmesini ve bundan yararlanılmasını istiyordu.

"Modern Türkiye Devleti henüz kuruluş aşamasında ve canhıraş bir var olma mücadelesi içinde iken, 1920 yılında folklor ile ilgili çalışmaların önemini müdrik olarak Maarif Vekaletine bağlı bir hars dairesi kurarak ve bu vasıta ile öncelikle öğretmenlerle ilişkiye girişilerek yurdun dört bucağından Türk Folklor ürünlerinin tesbit edilmesi ve derlenip kaydedilmesi çalışmalarına başlar. Bu faaliyet, 1924 yılına kadar çeşitli dergilerde yer alan yol gösterici, öğretici ve alanı tanıtıcı yazılarla teşvik edilir; genç aydınlar arasında Türk Halkbilimi araştırmalarına ilgi uyandırılmasına gayret gösterilir."

1924 yılında, İstanbul Üniversitesi bünyesinde bir "Türkiyat Enstitisü" kuruldu. Hocaların Hocası M. Fuad Köprülü burada, halkbilim dersleri vermeye başladı. Denilebilir ki, akademik seviyede ilk halkbilimciler burada yetişti.

Yine aynı yıl Ankara'da açılan Musiki Muallim Mektebi, Türk Halk Türkülerini derlemeye başladı ve bunları arşivledi.

1925 yılında Ankara'da kurulan Etnografya Müzesi, derlenen Türk el sanatları ürünlerini teşhir etmeye başladı ve bu müze giderek zengin bir folklor müzesi haline geldi.

1927 yılında, Türk Halk Kültürüne gönül verenler tarafından Anadolu Halk Bilgisi Derneği kuruldu. Bir yol sonra derneğin adı Türk Halk Bilgisi Derneği şekline dönüştürüldü. Bu dernek, "Halk Bilgisi Mecmuası"nın yayını başlatırken, bir de "Halk Bilgisi Toplayıcılarına Rehber" adıyla bir klavuz kitap yayımladı. Anılan dergiyi tek sayı yayımlayan dernek, bir yıl aradan sonra "Halk Bilgisi Haberleri" adıyla başka bir derginin yayının başlattı. Bu dergi derneğin kapandığı 1932 yılına kadar 124 sayı yayımlandı. O arada konferanslar verildi ve kitap yayınları yapıldı.

1955 yılında Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü ve o dönemin 11 Üniversite Hocası, "Türk Halk Sanatlarını ve An'anelerini Tetkik Cemiyeti" adıyla bir dernek kurdular. Bu dernek bugüne kadar faaliyetlerini sürdürmüş olup, zaman içerisinde adı, "Folklor Araştırmaları Kurumu"na dönüşmüştür.

1964 yılında kurulan "Türk Folklor Enstitüsü Kurma Derneği", geniş bir kamuoyu oluşturarak, Kültür Bakanlığı bünyesinde, 1966 yılında "Millî Folklor Araştırma Enstitüsü"nün kuruluşunu sağladı. Bu oluşumu sağlayanların çoğu, Folklor Araştırma Kurumu'nun üyesiydi. Nitekim, Enstitü'nün ilk Müdürü Cahit Öztelli, bu Kurumun da Yönetim Kurulunda görev almış, değerli bir halkbilim uzmanıydı. Sonraki yıllarda, adı, Millî Folklor Araştırma Dairesi, Halk Kültürünü Araştırma Dairesi ve nihayet Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (MİFAD-HAKAD-HAGEM) şekline dönüşen bu birim, bugüne kadar, Türk Halk Kültürü bakımından, çok büyük başarılara imza atmıştır.

1932 yılında kurulan HALKEVLERİ'nin, Folklor çalışmalarının bugünkü başarılı düzeye ulaşmasında büyük rolü olmuştur. Halkevleri bünyesinde çok çeşitli derleme çalışmaları gerçekleştirilmiş ve bunlar, elliyi aşan Halkevleri Dergilerinde yayımlanarak, çok değerli ve zengin bir külliyat ortaya konulmuştur. Bu evlerde, halk oyunları, halk musikisi, gelenek ve görenek bakımından yapılan çalışmalar, günümüzde de aşılabilmiş değildir.

Atatürk döneminde, Türk Halkbilimi çalışması yapan birçok uzman ve bilim adamı, ortaya çok değerli eserler koymuşlardır. Bunlardan, kayda değer bazı isimler şunlardır: İbrahim Aslanoğlu, Hikmet Dizdaroğlu, Eflatun Cem Güney, Cahit Öztelli, Ahmet Kutsi Tecer, Veysel Arseven, Sadi Yaver Ataman, Ferruh Arsunar, Şerif Baykurt, Mahmut Ragıp Gazimihal, Vahit Lütfi Salcı, Adnan Saygun, Cemil Demirsipahi, Gültekin Oransay, Ruhu Su, Muammer Sun, Muzaffer Sarısözen, Halil Bedii yönetken, Malik Aksel, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Turgut Zaim, A. Sühely Ünver, Ferruh Dinçer, Vehbi Cem Aşkun, Osman Bayatlı, Mehmet Halit Bayrı, Ahmet Caferoğlu, Yusuf Ziya Demircioğlu, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Kemal Güngör, İhsan Hınçer, Abdülkadir İnan, Hamit Zübeyr Koşay, Mehmet Önder, M. Adil Özder, Nurettin Sevin, M. Şakir Ülkütaşır, Ali Rıza Yalgın, Bilal Aziz Yanıkoğlu.

Atatürk'ün sağlığında başlatılan çalışmalar, O'nun ölümünden sonra da devam etmiştir.

O arada, kimi yabancılar da Türk Halkbilimiyle ilgilenmişler ve bizim açımızdan onur verici tesbitlerde ve yayınlarda bulunmuşlardır.

Macarlar'ın ünlü etnomüzikoloğu Bela Bartok, bunlardan biridir. 1930'lu yıllarda ülkemize gelen Bartok, Ahmet Adnan Saygun ile birlikte ülkemizi gezip, dolaşmış ve derlemelerde bulunmuştur. Sonraları, Bartok'un yaptığı evrensel bestelerde, Türk Halk Musikisi motiflerinden yararlanmış olduğu bilinmektedir.

Türk Halk Musikisinin zenginliğini görüp, değerlendiren bir de Alman Karı-Koca vardır: Kurt ve Ursula Reinhard. Bu ikilinin Türkiye'de yaptıkları derlemeler, daha sonra Long-Play'ler halinde Almanya'da yayımlanmıştır.

Halk ozanlarının, toplum üzerindeki etkileri bilinmektedir. Esasen, tarih içerisinde de bu halk sanatçılarının önemli işlevleri görülmüştür. Hatta, padişahların fetih seferlerinde, yanlarında halk ozanı götürmüş olduğu da bilinen tarihî gerçeklerdendir. Zira halk ozanı, askere moral ve güç vermiştir.

Ne var ki, bir dönem, halk ozanlığı geleneğinde gerileme olmuştur. Ahmet Kutsi Tecer'in, Sivas'ta Millî Eğitim Müdürlüğü yaptığı dönemde, bu ilimizde düzenlemiş olduğu "Âşıklar Bayramı" geleneğin yaşatılmasında bir dönüm noktası sayılmaktadır. Zira bundan sonra, yurdumuzun her yanında âşık şölenleri düzenlenmiş ve ozan sayısı artmıştır.

Halk oyunlarımızın zenginliği ise, bütün dünyanın takdir ettiği husustur. Halkevleri'nde başlayan çalışmalar, kaybolmaya yüz tutan oyunlarımızın yaşatılmasını sağlamıştır. Bugün, dünyanın her yerinde yapılan halk oyunları yarışmalarında, Türk Hal Oyunları Toplulukları, en büyük başarıları elde etmektedirler.
 
X