esinti yazılar

DatluCadu

5 dakkaya hazırım
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
22.576
772
44
esinti yazılarda daha çok bir anda aklıma gelen düşünceleri yazmayı hedefliyorum. kitaplardan alıntılarda yapacağım . beni vuran , yada bir kitabın benim tarafından anlaşılan kısımların paylaşacağım ama bu tür mesajlarımda kesinlikle kitabın ismini ve yazarını not düşmek istiyorum. ola ki tuba arkadaşım gibi sizde bir paylaşım yapmak isterseniz lütfen kitap isimlerini ve yazarlarını not düşelim. Şayet kendinize ait bir paylaşımda bulunmak için bu sayfada bulunyorsanız mesajınızın altına kendi nickinizi not düşmeniz yeterlidir.


kaos, (leonardo rosen) kitabından esintiler.

bir yaprak görselini yakından inceledinzmi. yaprak ana damarlar ve ince damarlardan oluşur. bir kesit alıp , büyüteçin altına tutun. bilgisayarınızda da google earth i açıp rsatgele bir şehrin kuş bakışı görünümünü. birbirlerine ne kadar benzdeiklerine şaşıracaksınız. demekki düzen durmak için yartlmış olandan ilahm alınabilir.

------------------------------------------


örtülü bir vücut insanda gizemi çağrıştırır.
 
Son düzenleme:
bugün içinde bulunduğum bir grup içinde kızının yaptıklarını anlatan arkadaşı dinledikçe gülümsedim.arkadaş kızının sözcüklerini, davranışlarını ondan bekliyor ama başka bir çocuktan beklemiyor muşçasına kendine özgü bir tavırda anatıyor, herkez şaşırarak, bak senn nidalarıyla dinliyordu. aslında hepimiz çocuklarımızın çok ilginç sözcüklerine şahit oluyoruz. eh zamane çocukları nede olsa. ama kimi bunları ballandıra ballandıra anlatıyor kimi ise kendine saklamayı tercih ediyor. anlatan annelerin bundan biraz kendine pay çıkardığını düşünüyorum nedense. bu çocuğu ben yaptım benim eserim. benim sayemede bu kadar mükemmel ve kimsede yok bu çocuktan. ona öyle erişilmez bir nesneymiş gibi bakıyorlar ki kıskanıyorsunuz için için. bu çeşit annelerin günlük yaşamlarına baktığınızda aslında biraz abartıya meyilli olduklarını görebilirsiniz. başına her ne gelmişse sadece onun başına gelmiş gibi öyle coşkulu anlatırlar ki onların dertlerine bile gıpta edersiniz. karşılarında ezildikçe ezilir büzüldükçe büzülür kendiniz onlar cefa çekerken zevk sürmekten dolayı cezalandırmak istersiniz. mutluluklarıda bi başkadır onların. pek mutlu oldukları görülmez ama olduklarında da yanlarında kimse duramaz. insanlar çeşit çeşit tabiki. annelerde öyle. kimi çocuğun prensesim der. taçlandırır. ama o tacı ondan ve kızından başka gören olmadığı için topum ona oldukça sıradan davranmaktadır. kimi aşkım der (benim gibi). ama hangsine deseniz öbürü kıskanır bir annenin kaç aşkı olur ki .
 
esip gidecek bir günün arkasından dökülecek bir damla gözyaşı olmasaydı hayat ne anlam ifade ederdi. zamanın içerisinde tutsak kalmaktansa zamanın ötesinde hür olmak , sanırım en büyük aşmışlık bu. ama cesaret istiyor. çünkü benim için her geçen gün bir ceset hükmünde .ruhu kaçmış, geriye kalanını yakıp küllerini rüzgara savurduğum bir ceset. için dolduramadığım saniyelerim var umudumu kaybettiğimden beri. bu yüzden esip giden bir günün arkasından uzun zamandır göz yaşı dökmediğim için hayatım bir anlam ifade etmiyor. ve bu yüzden ilk defa bir hap kutusuna bu kadar ciddiyetle yaklaşıp gözü dönmüş bir biçimde ardı ardına içiyorum.
bir sınır var ötesine geçemediğimiz. bizi bu tarafa mıhlayan bi sınır. ve sebepler silsilesi.
 
Tavırlar karakterden beslenir."
"internet insan israfının merkezi. O kadar çok insana ulaşıyor ve sonra onları israf ediyoruz."
"evliliklerde yanlışlar yoktur, yanlış anlaşılmalar vardır."
"dinleyecek birilerinin olması anlatılacak şeyleri doğurur"
"KURU DALA AYAZ DEĞSE DE BAHARDA YENİDEN YEŞERİRİ. SENDE DERTLER KARŞISINDA KURU DAL GİBİ OL Kİ HAYATIN AYAZI SENİ SOLDURMASIN."
 
Son düzenleme:
Ölüler yokluklarıyla değil de onlarla bizim aramızda söylenmeden kalan sözler yüzünden keder verirler asıl.
 
"sanal alemde gerçek hayatta ulaşabileceğimizden çok ama çok fazla insana ulaşabilyor, insanları kendimizle boğuyor, kendi değerimizi küçültürken bize aynı şeyi yapan insanları israf ediyoruz. sanal alem bir insan çöplüğüne dönmüş bulunmaktadır. her yerden fikir yağıyor ama kimse onları anlamıyor sadece yayınlıyor."
"insan bir yanıyla devingen diğer bir yanıyla duraksayan bir varlık. devingen çünkü her an yeni bir şey üretmeye açık. ispatı teknoloji ile sarihtir. durağan çünkü adem gibi, aynı elmayı yemeye heveskar. "
 
çok güzel bir söz canım. sana mı ait.

yok canım çok uzun yıllar önce okuduğum bir kitaptan ama hiç unutamıyorum bu cümleyi tamda ölümün gerçek acısını anlatıyor bana göre...
Susanna Tamarro - Yüreğinin Götürdüğü Yere Git...
 
yok canım çok uzun yıllar önce okuduğum bir kitaptan ama hiç unutamıyorum bu cümleyi tamda ölümün gerçek acısını anlatıyor bana göre...
Susanna Tamarro - Yüreğinin Götürdüğü Yere Git...

evet okumuşutum o kitabı. ama benim hafızam seninki kadar kuvvetli değil. :KK19:
 
Yok canım hafızamın çok da kuvvetli olduğu söylenemez...:KK50:
Hani bazı cümleler iz bırakır ya hayatında istesen de unutamazsın...:KK5:
Tam da babamın vefatı üzerine okuduğum kitapta hatırımda kalan ender cümlelerden... :KK14:
 
Yok canım hafızamın çok da kuvvetli olduğu söylenemez...:KK50:
Hani bazı cümleler iz bırakır ya hayatında istesen de unutamazsın...:KK5:
Tam da babamın vefatı üzerine okuduğum kitapta hatırımda kalan ender cümlelerden... :KK14:

anlıyorum.......................................
 
kadınlar vazgeçilmezdir peki ya erkekler. belki onlarda sabah kalkar kalkmaz çayı koyup, kahvaltıyı hazırlayıp, akşamdan ütüledikleri gömlekleri giyilmesi için hazırlarken, bir yandan da gecit kolları ile sağa sola savrulmuş çorap ve çamaşır kalıntılarını toplasalar idi vazgeçilmez olabilirlerdi. evin temizlenmesi, bulaşıkların yıkanması güzel bir gece için akşama hazırlık yapılması, bundan önce akşam yemeğinin hazırlanmasını saymıyorum bile.
peki ya kadınlar;onlarda eve gelir gelmez kanepeye uzanıp kumandayı kapsalar ne kadar vazgeçilmez olabilirlerdi acaba.
 
ben beni bulmak için yazmak istiyorum. belki rastlarım bir gün satır arasında kendime . tanışırız. laflamaya başlarız. konuşuruz şurdan burdan. bugüne kadar bana neler yaptığını anlatır. samimi oluruz birbirimze karşı. belki daha sonra da uğramak isterse diye, adresimi veririrm ona.
ve bir gün çat kapı gelir elinde bavulu ile . ve ben kendimi bulmuş olurum.
 
bu zamana kadar sanırım gerçekler ve sahteler birbirine hiç bu kadar benzememişti. yediğimiz içtiğimiz , gerçek sandığımız her şey aslında yapay, suni. görüntü gerçeklerden daha cezbedici. insanın aklını başından alacak kadar harikulade. heps şahane birer sunumluklar. peki ya tatları . artık onunda ayırmak çok zor çünkü hepsine gerçeklerinden alınmış üstüne bi kat daha tatlandırılmış aromalar katılıyo. bal isteyene, biraz mırın biraz kırın birazda bal aroması. çilekli pasta isteyene biraz ıvır birazda zıvır birzda çilek aroması. hımm yemede yanında yat. hatta hiç kalkama yani. o derece. bu çılgınlık öyle sardıki bizi her şeye katnaya , her şey üzerinde denemeye başladık bu aroma işini. güzellik; biraz makyaj, biraz estetik biraz aroma hop alsana şahane bir vücut. ne ye ne iç sadece seyret, seyret ve aşka gel.
aşk demişken, bu aroma onada katıldı. aşk aroması. biraz sohebti iki gülücük bir öpücük ve aşk aroması ile muhteşem bir aşk sizi bekliyor. süresi mi? artık aroma kaç gün idare ederse. üzülmeyin . bu iş bizi çok sardı yeni paketler raflarda yerini çoktan aldı. :KK76:
 
Ne olursa olsun hayatını durdurma!

Durup hayata bakmaya başladığın zaman yaşamak zordur.


..........................................................Kürşat Başar / Başucumda Müzik
 
görünen köy kılavuz istemez. Ama ya görünmeyen köy????

her insanı bir köy gibi düşünün. etrfaınızda binlerce köy... kimini çok yakından tanırsınız. onu anlamak için kılavuza gerek duymazssınız ama bazıları bir muammadır. ne yolu ne beli vardır ulaşabilceğiniz. belki bir kılavuz lazım olur ona ulaşmak için .
çok var etrfata görünmeyen köylere gitmek uğruna kargayı kılavuz yapan. sonrada burnu malumdan çıkmayan.
 
çoğu zaman gürültüden şikayet ederiz. ama aslında gürültü hayatın kanıtıdır. hiç ses olmayan bir ortama girdiğiniz ilk anda içinizi bir ürperti kaplar. sessizik devam ettiği müddetçe sizin tedirginliğinizde artarak devam eder. küçük bir gürültü istersiniz yaşam kanıtı için. ufak bir çıtırtı. denirya , ölüm sessizliği çökmüş diye . ama bazen gürültü hat safhaya ulaşır. sesler birbirine karışır. bunda günümüz teknolojisinin büyük payı vardır. ve gürültü dünya işleri ile paralel haraket eder. bir toplum dünya işine ne kadar daldıysa gürültüsü o oranda fazladır.
 
evliliklerde kadının rolü:
evliliklerde kadın genelde veren taraf erkek ise alan taraf olunca alış veriş dengesi kurulamayan tahteravllide bir taraf hep aşağıda kalır. bu genelde kadındır. kadın evliliğinin ilk günlerinden itibaren kendisini vermeye adar. ilgisini, sevgisini, şefkatini, zamanını, duygularını ve bedenini orantısıca veriri. o kadar boldurki bu konuda bazen karşı tarafı boğduğu bile olur. bu kadar cömertlik karşısında almaya (anne dolayısıyla) zaten alışı olan erkek zamnala monotonlaşır ve duyarsızlaşır. verilen bunca emek olağan bir durum muş gibi gelmeye başlar ona. kadının bunu farketmesi yaklaşık 5-6 sene sonra olur. kafası dank eden kadın önceleri bu durum karşısında işi duygusallığa vurar. karşı tarafa serzenişlerde bulunur. oysa karşı taraf duygu felci yaşayalı çok olmuştur, tepkiler karşısında tepksiz ve etkisizdir. serzenişlerinden umduğunu bulamayan kadın içine kapanmaya başlar. gözyaşlarını içine akıtmanın onu bu duygulardan kurtaracağını düşünmektedir oyaski bu sadece onun boğumasını sağlayacaktır. bu dönem yaklaşık 5 yılına mal olur. evliiğin onuncu yılında sorgulama evresi başlar. kadın artık daha biliinçlidir ve evliliğini sorgulamanın telaşı içindedir. verdiklerini , aldıklarını hesaplar. verdiklerine kaybolan yılarıda eklediğinde büyük pişmanlıklar içersinde intikam alma yolunu tutar . bunun en bilindik yöntemi ise boşanmaya kalkmatır. evliliğie giden bireylerinde bir zamanlar küçük çocuklar olduğunu düşünürsek bu alış veriş dengesine ta ozamandan el atmak gereği ortaya çıkacaktır. bu nedenle çocuklarımıza alış verişte dengeyi öğretmemiz gerekir. özellikle erkek çocuklarımızı alıcı olmaktan ziyade verici olmatya yönlendirmemiz lazım gelir. vermek illa maddi olacak diye bir kural yoktur. çocuklarımızdan , zamnalarını , ilgilerini sevgilerini isteyebiliriz.
" şuanda senin zamanının bana ayırmana ihtiyacım var."
"söylediğin bu söz kalbimi yaraladı. bana sarılıp onarmana ihtiyacım var."
gbi sözlerle onlara vermenin muhteşem duygsunu yaşatmamız gerekir.
 
X