Evin Sadece Dört Duvar Değil, Senin Yansımandır: 10 Adımda Ruhunu Yansıtan Dekorasyon!
Ev dediğimiz yer, çoğu zaman dış dünyanın karmaşasından, telaşından ve yoğunluğundan kaçıp sığındığımız en güvenli liman. Gün boyunca maskeler taktığımız, roller üstlendiğimiz bir dünyadan uzaklaşıp, en doğal hâlimizle var olabildiğimiz özel bir alan. Belki de dışarıda bulamadığımız huzuru, sıcaklığı ve samimiyeti bulduğumuz tek yer.İşte tam da bu yüzden, evimiz sadece duvarlardan, çatılardan ya da mobilyalardan ibaret olmamalı. Çünkü bir ev, sadece yaşanılan bir alan değil, aynı zamanda ruhumuzun bir aynasıdır. Duygularımız, anılarımız, hayallerimiz ve hatta geçmişimiz bu alanın içinde şekillenir. Bu nedenle evimizi dekore ederken sadece eşyaları yerleştirmekle yetinmemeli; her köşeye biraz hayal, biraz duygu ve en önemlisi bizden parçalar katmalıyız.
Bu yazıda sana klişe ve sıradan dekorasyon tüyoları vermeyeceğim. Renk uyumları ya da mobilya yerleşimi gibi konuların ötesinde, senin iç dünyanı evine nasıl yansıtacağını konuşacağız. Çünkü gerçek bir yaşam alanı, sadece estetik değil; aynı zamanda sıcak, içten, özgün ve ilham verici olmalı.
Sana ilham verecek bu 10 adım, evini sadece güzel bir mekân değil, aynı zamanda sana iyi gelen, seni temsil eden bir yuvaya dönüştürmen için hazırlandı. Üstelik her adımda, kadınların içsel gücünü, zarafetini ve sezgiselliğini yansıtan özel bir dokunuş gizli.
Hazırsan başlayalım, çünkü bu yazıdan sonra evine bakışın tamamen değişebilir;
1. Hikâyesi Olan Köşeler Yarat,
Evinde bir köşe düşün, duvarında eski dantel bir çerçeve, altında annenin gençliğinde kullandığı dikiş kutusu, yanında da senin okuduğun ilk roman. Belki rafın üzerinde babanın eski saatinin yanı başında bir film rulusu, bir tığ işi motif, bir zamanlar defterlerinin arasında sakladığın kurutulmuş bir papatya. Dekorasyon sadece yeni eşyalardan ibaret değil. Hikâyelerle örülmüş bir ev, sadece göze değil, kalbe de hitap eder. Çünkü her eşya bir anıyı, bir duyguyu, belki de unutulmaya yüz tutmuş bir zaman dilimini yeniden canlandırır.Çocukluğundan kalan bir oyuncak ayıyı çerçeveletip duvara asabilirsin. Üzerine küçük bir not iliştir, İlk sırdaşım.
Büyükannenin kahve fincanını minik bir saksı haline getirebilir, içine lavanta ya da fesleğen ektiğinde her sabah o anılarla uyanabilirsin.
İlk maaşınla aldığın eşyaya özel bir köşe yapabilir, yanına bu anıyı yazıp iliştirebilir, belki o günkü heyecanını tekrar hissedebilirsin.
Eski mektupları, kartpostalları zarif çerçevelerle birleştirip, evinin bir duvarında anı panosuna dönüştürebilirsin. Belki annenden gelen ilk doğum günü kartı, belki de yurtdışında tanıştığın bir arkadaşının sana yazdığı bir not.
Seyahat ettiğin bir şehirden aldığın kumları küçük şişelere koyabilir, üstlerine tarih etiketleri yapıştırarak rafında sergileyebilirsin.
Bu sayede misafirlerin değil, anılarınla sohbet edersin. Her köşede seni gülümseten bir detay, içini ısıtan bir iz olur. Böylece evin sadece seni yansıtmakla kalmaz, senin yaşam öykünü anlatan bir kitap gibi olur.
2. Farklı Kültürleri Evine Taşı,
Dekorasyon dergileri sana sürekli İskandinav sadeliği, Bohem ferahlığı diyor. Peki neden senin evin bir Dünya Kadınının yansıması olmasın? Her köşede başka bir kültür, başka bir atmosfer yaratabilirsin. Böylece evin, içinde sadece bir tarzı değil, dünya üzerindeki pek çok yaşam biçimini, düşünceyi ve estetiği barındıran zengin bir mozaik haline gelir.Japon Wabi-Sabi felsefesinden ilham alarak kusurların içindeki güzelliği vurgulayan sade, doğal detaylar ekle. Pürüzlü seramik tabaklar, kuru dallar, doğal keten kumaşlar, yerle bir oturulan basit minderlere kadar her detay bir durup nefes alma daveti gibidir.
Fas esintili renkli seramik tabakları duvarına asarak yemek köşene sıcaklık kat. Cezayir halıları, geometrik desenli fenerler, tütsü kokularıyla zenginleşen bir ambiyans yaratabilirsin.
Hint usulü patchwork yastıklarla salonuna neşeli bir renk patlaması yarat. Aynalı kumaşlar, tüylü minderler, tütsü kokusu ve lotus çiçekleriyle zenginleştirilmiş bir köşe; içsel huzuru ve canlılığı bir arada sunar.
Yunan tarzı beyaz ve mavi tonlarla banyonu adeta Santorini’ye dönüştür. Deniz kabukları, doğal taş sabunlar, zeytinyağı şişeleriyle Akdeniz’in ferahlığını banyona taşı.
İskandinav tasarımı ile dinginlik sağlayabilirsin. Açık renk ahşap mobilyalar, sade çizgiler, doğal yün battaniyeler, bolca gün ışığı, İskandinav evlerinde hygge yani huzurlu yaşam felsefesi hâkimdir.
Fransız rustik tarzını yatak odanda dene, eskitme beyaz mobilyalar, çiçek desenli keten örtüler, lavanta kokulu mumlarla Provence ruhunu yaşatabilirsin.
Afrika dokusunu raflarına taşı, Masai kabilelerinden esinlenen maskeler, doğal taşlarla yapılmış el yapımı aksesuarlar, canlı desenli kumaşlar evine sıra dışı bir enerji katar.
Güney Amerika’dan gelen etnik desenli halılar, Peru'dan gelen alpaka battaniyeler ya da Meksika'nın renkli seramikleri. Her biri farklı bir kültürün sıcaklığını yansıtır.
Türk ve Osmanlı dokunuşlarını unutma, Bakır işlemeli tepsiler, minyatür desenli çiniler, annenden kalma oya işlemeli masa örtüleriyle kendi köklerini de gururla yaşatabilirsin. Evine her adım attığında başka bir ülkeye ışınlanmak istemez misin?
Bir gün Bali'nin sakinliğinde yoga yapıyor gibi hissedebilir, başka bir gün Paris'te kitap okuyor gibi bir köşeye kurulabilirsin, Çünkü senin evin, senin dünyan.
3. Beş Duyuna Hitap Eden Bir Ev Tasarla,
Dekorasyon yalnızca göz zevkine hitap eden bir alan yaratmak değildir; aslında evin, içinde yaşayan kişiye her anlamda dokunmalıdır. Çünkü bir ev, sadece yaşanılan bir yer değil, aynı zamanda bir deneyimdir, bir sığınaktır, bir terapi alanıdır. Bu yüzden evin tasarımı beş duyunu harekete geçirmeli, seni fiziksel ve duygusal olarak beslemelidir. İşte bu yaklaşımla, her duyuya hitap eden küçük ama etkili fikirler;Görme (Göz Zevki);
Görsellik ev tasarımında ilk dikkat çeken unsurdur. O nedenle doğal ışığı evine mümkün olduğunca davet etmelisin. Büyük pencereler, açık renkli duvarlar ve cam yüzeyler bu konuda yardımcın olabilir. Perde seçiminde keten, tül veya ince pamuklu gibi yarı geçirgen kumaşları tercih etmek, güneş ışığının odaya yumuşak bir şekilde süzülmesini sağlar. Ayrıca aynaların stratejik bir şekilde yerleştirilmesi, ışığın mekânda yayılmasına katkıda bulunur. Örneğin, pencere karşısına yerleştirilen bir ayna hem daha ferah bir ortam hissi yaratır hem de gün ışığını çoğaltır.
Dokunma (Doku ve Yüzey);
Evin sıcaklığını belirleyen unsurlardan biri de temas ettiğimiz yüzeylerin verdiği histir. Farklı dokularla zenginleştirilmiş tekstil ürünleri kullanmak bu noktada çok önemli. Pelüş yastıklar, örgü battaniyeler, yumuşacık kadife koltuklar ya da hasır gibi doğal malzemelerle dokunma duyunu tatmin edebilirsin. Zeminlerde sıcaklığı artırmak için halı ve kilim gibi dokulu yüzeyler tercih edebilirsin. Kısacası, her temas ettiğin yüzey sana bir huzur ve rahatlık duygusu vermeli.
Koku (Rahatlatıcı Aromalar);
Koku, anılarla en hızlı bağlantı kuran duyu organımızdır. Bu nedenle evine adım attığında seni karşılayan güzel bir koku, zihninde evinle ilgili pozitif çağrışımlar oluşturur. Girişte lavanta, vanilya, bergamot veya taze kahve kokuları gibi aromatik esanslarla karşılanmak, tüm günün yorgunluğunu unutturabilir. Kokulu mumlar, buhurdanlıklar veya doğal uçucu yağlar bu konuda sana yardımcı olabilir. Ayrıca evin farklı odalarında farklı kokular kullanarak alanlara özel atmosferler yaratabilirsin.
İşitme (Sakinleştirici Sesler);
Sessizlik bazen huzur verici olsa da, evin içinde hafif ve sakinleştirici seslerin dolaşması ruh halini olumlu yönde etkiler. Lo-fi müzikler, hafif caz ezgileri ya da doğa sesleri ev ortamını yumuşatır. Bunun yanı sıra pencere önlerine asacağın rüzgâr çanları, hafif bir esintiyle bile kulağa hoş gelen melodiler yayar. Ayrıca küçük bir iç mekan çeşmesi ya da akvaryumda akan su sesi gibi doğa temelli sesler de zihinsel dinginliği artırabilir.
Tat (Lezzetli Dokunuşlar);
Tat alma duyusu sadece mutfakta değil, evin genel enerjisinde de önemli bir yer tutar. Görünen yerlerde yerleştirilmiş sağlıklı atıştırmalıklar, renkli meyve tabakları veya limonlu, naneli aromalı sular seni gün içinde motive edebilir. Örneğin, salon masasının köşesinde yer alan küçük bir kavanozda bitter çikolatalar veya cevizli kurabiyeler hem ikramlık hem de dekoratif bir detay olabilir. Limonlu su dolu bir cam karaf ise sadece ferahlatıcı bir içecek değil, aynı zamanda görsel anlamda da huzur verici bir unsurdur.
Bu küçük ama etkili detaylar sayesinde evin sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda kendinle yeniden bağ kurduğun, enerjini tazelediğin, huzur bulduğun bir yer haline gelir.
4. Cesur Renklerle Enerjini Yansıt;
Ev dekorasyonunda nötr tonlar güvenli liman olabilir ama zaman zaman ruh halimizi canlandırmak için biraz cesarete de ihtiyaç vardır. Özellikle kendine özgü bir yaşam alanı yaratmak istiyorsan, renkleri sadece duvarlarda değil, evin her köşesinde cesurca kullanmalısın. Çünkü renk, sadece görsel bir detay değil; aynı zamanda duyguları tetikleyen güçlü bir araçtır.Mercan Pembesi;
Bu renk; neşeyi, canlılığı ve pozitif enerjiyi temsil eder. Özellikle çocuk odaları, çalışma köşeleri veya giriş alanlarında mercan pembesi kullanmak, alana adım atan herkese sıcak bir karşılama hissi verir. Dilersen bir duvarı tamamen bu renge boyayabilir ya da yastık, tablo, vazo gibi aksesuarlarla vurgulayabilirsin.
Zümrüt Yeşili;
Doğayı evin içine taşımak istiyorsan, bu renk tam sana göre. Zümrüt yeşili; sofistike, derin ve dengeli bir hava yaratır. Oturma odasında bir köşe duvarı bu renkle boyanabilir, kadife bir koltuk veya zümrüt rengi perdelerle zarif bir atmosfer yakalayabilirsin. Altın veya pirinç detaylarla bu rengi daha da asil göstermen mümkün.
Hardal Sarısı;
Retro havasıyla öne çıkan bu renk, nostaljik ama bir o kadar da modern bir izlenim yaratır. Mutfakta, kitaplık arkasında veya yemek masası çevresinde kullanılabilir. Özellikle ahşapla çok iyi uyum sağlar. Ayrıca gri, beyaz ve siyah gibi nötr tonlarla harika bir kontrast oluşturur.
Yaratıcılığını Konuştur.!
Cesur olmak sadece ana duvarları boyamakla sınırlı değil. Kapı arkaları, tavanlar, kitaplık raflarının içi, pencere pervazları gibi küçük detaylar da renk oyunları için ideal alanlardır. Bir fırça darbesiyle tüm mekâna yepyeni bir ruh kazandırabilirsin. Örneğin, beyaz bir odanın tavanını açık maviye boyayarak gökyüzü hissi yaratabilir ya da iç kısmı renkli olan raflarla hoş sürprizler yakalayabilirsin.
Renk, karakter ister. Ve karakterini yansıtan kadınlara her zaman cesaret çok yakışır! Unutma; evin, ruh halinin aynasıdır.
5. Tavandan Dekorasyona Geçiş Yap;
Neden sadece yatay yüzeylerle sınırlı kalalım ki? Evin dört duvarı varsa, beşinci yüzeyi tavanı unutmak haksızlık olur! Oysa tavanlar da en az duvarlar kadar karakterli ve etkileyici olabilir. Hatta göz hizasının dışındaki alanlar dekorasyona sürpriz ve estetik katar.Tavan ortasına sarkıt bitkiler yerleştirebilirsin,
Bu, evine sadece görsel bir zenginlik değil, aynı zamanda doğayla iç içe bir hissiyat katar. Özellikle makrome askılarda yer alan sarmaşık bitkiler veya sarkan sukulentler, doğal bir tavan bahçesi etkisi yaratır. Ayrıca bitkiler havayı temizler, ruhunu ferahlatır. Balkon, salon, hatta banyoda bile tavan yeşili büyülü bir dokunuş olur.
Rustik ahşap çıtalarla geometrik desenler oluşturabilirsin,
Modern country tarzından hoşlanıyorsan, tavanında çıta detaylarına yer ver. Ahşabın sıcaklığı evin atmosferine derinlik ve dokusal bir zenginlik katar. Desenleri çapraz, kare ya da bal peteği şeklinde tasarlayarak kendine özel bir tavan sanatı oluşturabilirsin. Özellikle yüksek tavanlı evlerde bu yöntem çok daha dramatik bir etki yaratır.
Yatak üzerinde ince LED ışıklarla gece masalı havası yaratabilirsin,
Gözlerini kapatmadan önce yıldızlar arasında uyumak gibi. Sıcak tonlarda bir LED şerit ışık veya peri lambaları, yatak tavanında adeta bir gökyüzü illüzyonu oluşturur. Loş ve yumuşak bir ışık hem romantik hem de dinlendiricidir. Tavanını bir gece lambasından öteye taşı!
Çünkü tavan, gözümüzden kaçabilir ama ruhumuza derinden dokunur. Kendi yukarı bakışını güzelleştirmek senin elinde. Her baktığında seni gülümseten bir detay yaratmak, evde olmanın en keyifli yanlarından biri olabilir.
6. Dönüşebilen Alanlar Yarat;
Bir alan sabah meditasyon, öğlen kahve içme, akşam kitap okuma alanı olabilir mi? Elbette olabilir! Çünkü artık yaşam alanlarımızda esneklik, şıklık kadar önemli hale geldi. Zamanın ritmine uyum sağlayan evler, sana sadece fiziksel değil, duygusal konfor da sunar.Katlanabilir masa ve sandalye sistemleri, çok amaçlı puflar, içi boş sedirler,
Fonksiyonel mobilyalar, küçük alanları maksimum verimle kullanmanın anahtarı. Katlanabilir masa, sabah laptop masası, akşam yemek masası olabilir. İçi boş puflar, hem oturma alanı hem de depolama çözümüdür. Sedir içine battaniye, kitap ya da mumlar saklayabilirsin. Yani her mobilya tek değil çok rolde!
Perde ya da bambu panellerle odanı böl ve farklı işlevler kazandır,
Bir açık alanı bölmek, ona ayrı ayrı karakterler kazandırmak demektir. Perdeyle yaratacağın yarı şeffaf alan, seni izole hissettirmeden mahremiyet sunar. Bambu paneller ise doğal dokusuyla sıcaklık ve zarif bir sınır hissi verir. Çalışma alanınla dinlenme köşen bir perde mesafesinde olabilir.
Raf sistemlerini tekerlekli yaparak odadan odaya taşıyabilirsin,
Bugün salonda kitaplık olan raf, yarın mutfakta baharat rafına dönüşebilir. Tekerlekli sistemler sayesinde her köşe, ihtiyacına göre yeniden şekillenebilir. Bir şeyin yeri sabit olmayabilir; işlevi kadar ruhu da değişebilir. Tıpkı senin gibi.
Çünkü evinde her şey yerli yerinde olabilir ama hiçbir şey sabit olmak zorunda değil. Senin değişen ruh halin, ihtiyaçların, yaşam enerjin gibi evin de esneyebilmeli. Bu dönüşüm, yaşam kaliteni artırır, seni evinde daha özgür ve huzurlu hissettirir.
7. Ritüel Alanı, Sadece Sana Ait Bir Köşe;
Modern yaşamın karmaşasında kendimize ait bir alan yaratmak, içsel huzurumuzu yeniden keşfetmemize yardımcı olur. İşte tam da bu yüzden evinde sadece sana ait bir ritüel köşesi oluşturmak, ruhunu besleyen bir alışkanlığa dönüşebilir.Bu köşe, senin sakinleştiğin, kendinle bağ kurduğun, dünyadan birkaç dakika uzaklaştığın bir alan olacak. Belki de günün en sevdiğin dakikaları burada geçecek.
Peki bu köşeyi nasıl oluşturabilirsin? İşte birkaç sihirli dokunuş;
Minik bir meditasyon minderi; Rahatça oturabileceğin, belki rengini ya da desenini seçerken sana huzur veren bir minder.
Tütsü ve kristaller; Ortamın enerjisini arındırmak ve şifalı bir aura yaratmak için lavanta tütsüsü, ametist taşı ya da pembe kuvars gibi kristaller.
El yapımı bir defter ve kale; Duygularını, hayallerini ya da o anki düşüncelerini özgürce dökebileceğin bir alan.
Günlük niyet kartları; Her sabah bir niyet belirlemek ve günü o enerjiyle geçirmek, zihinsel berraklık sağlar.
Minik bir müzik kutusu ya da su sesi; Hafif bir melodi ya da doğanın sesiyle gevşemek gibisi yok.
Bu alan sadece dekoratif değil, ruhuna dokunan, seni içine alan bir yaşam alanı. Her gün sadece 10 dakikanı burada geçirmen bile zihinsel dengen üzerinde mucizevi bir etki yaratacak. Kendine zaman ayırmayı alışkanlık haline getir; çünkü sen buna değersin.
8. Canlı Bitkilerle Konuşan Bir Ev;
Evimizin duvarları arasında hayat bulan yeşil dostlarımız, sadece oksijen üreten canlılar değil, aynı zamanda ruhumuzu besleyen sessiz arkadaşlardır. Bitkilerle yaşamak, doğayla bağımızı taze tutmanın en estetik ve huzur verici yollarından biridir.Bir saksı çiçeği, sadece bir dekor objesi değil, onunla konuşabilir, yapraklarının gelişimini izleyebilir, hatta her sabah bir selam vererek evine neşe katabilirsin.
Paşa kılıcı, evde en dayanıklı bitkilerden biridir. Çok fazla bakım istemez, az ışıkta bile yaşar. Üstelik dik ve güçlü yapısıyla evine koruyucu bir enerji kattığına inanılır.
Monstera, geniş yapraklarıyla adeta bir orman havası estirir. Estetik görüntüsüyle salonunun yıldızı olabilir.
Sukulentler, zarif ve sevimli görünümleriyle masa üstlerinde harika durur. Az su isteyen yapısıyla da bakım konusunda seni zorlamaz.
Ama sadece bitki almak yetmez, saksılarını kişiselleştir!
Üzerlerine isimler ver, küçük desenlerle süsle, belki de her birine kısa bir şiir yaz. Her bitki bir karakter, bir ruh taşır. Onlara kendi dünyandan küçük izler bırakmak, aranızdaki bağı daha da güçlendirir.
Unutma; yeşil bir ev, huzurlu bir yaşamın en güzel işaretidir. Her bir yaprak, evindeki yaşam enerjisini yukarıya taşır.
9. Işıkla Atmosfer Yarat;
Her ışık, içinde bir duyguyu taşır. Kimi zaman huzuru, kimi zaman nostaljiyi, kimi zamansa romantizmi. Evinin atmosferini dönüştürmenin en sihirli yollarından biri ışıkla oynamaktır. Üstelik büyük değişiklikler yapmana da gerek yok, birkaç küçük dokunuşla evinin ruhunu baştan yaratabilirsin.Loş bir abajur, yalnızca bir aydınlatma aracı değildir. Akşam saatlerinde hafif sarı tonlarında yanan bir abajur, sana kitap okurken eşlik ederken ortamı sıcak ve romantik bir hale getirir. Özellikle oturma odasında ya da yatak başucunda kullanıldığında adeta bir sarılma hissi verir.
Işık zincirleri, balkonlar ve yatak odaları için adeta bir nostalji perdesi gibidir. Minik ampullerin yaydığı yumuşak ışıltı, sana çocukluk anılarını, kamp gecelerini ya da yaz akşamlarını hatırlatabilir. Bu zincirleri cam önlerine, kitaplık raflarına veya yatağın üst kısmına asabilirsin.
Sensörlü gece lambaları, hem işlevsel hem de estetik bir çözüm sunar. Geceleri kalktığında gözünü yormadan yolunu aydınlatır. Özellikle koridorlar, banyo girişleri veya çocuk odalarında harikalar yaratır.
Unutma, Işık evin makyajıdır.
Her odaya farklı bir ruh, farklı bir enerji katar. Ama burada önemli olan dengeyi bulmak. ne çok abartı, ne de fazla sönük, dozunda, zarif ve karakterli bir ışık seçimi evini sadece aydınlatmakla kalmaz, seni de ruhen aydınlatır.
Bir akşam loş ışıkta bir fincan bitki çayı içmenin keyfini başka ne verebilir ki?
10.Mükemmel Olmasın, Gerçek Olsun;
Dekorasyon dergilerinde gördüğümüz pürüzsüz evler, hayranlık uyandırsa da bir noktada yapay gelir, çünkü yaşanmışlık hissi eksiktir. Oysa ev dediğin yer, dört duvarın ötesinde, insanın içini saran bir sıcaklıkla var olur.Evinin kusursuz görünmesi gerekmiyor. Simetrik yerleştirilmiş yastıklar, milimetrik hizalanmış kitaplar, her daim toplu bir masa. Bunlar güzel detaylar olabilir ama senin evin; senin duygularını, gününü, karakterini yansıttığında gerçek olur.
Bir köşede tek kalmış bir çorap, diğer yanda üst üste yığılmış kitaplar, salonda sabah unutulmuş bir kahve bardağı.
Bunlar, senin yaşadığını gösterir. Her detay bir hikâye taşır. Belki de o dağınık masa, dün gece yazdığın hayal dolu bir mektubun izidir.
Kendi stilinden asla ödün verme. Evini Pinterest panolarına benzetmek zorunda değilsin. Belki senin tarzın renkli, belki daha sade. Belki duvarında çocukluğundan kalma bir tablo var ya da eski bir radyoyu dekor olarak kullanıyorsun. İşte bu detaylar, senin ruhunun yansıması.
Evin senin gibi olmalı, bazen enerjik, bazen yorgun, bazen dağınık ama hep samimi, hep gerçek.
Çünkü en güzel ev, içinde huzurla yaşanandır. Ve huzur, düzenden değil, aitlikten doğar.
Son Söz: Evin Ruhunla Konuşsun;
Bir evi ev yapan; sadece sıcacık duvarları, şık mobilyaları ya da pahalı aksesuarları değildir. Bazen sabah güneşiyle aydınlanan bir pencere köşesi, bazen mutfakta kahve kokusuyla dolan bir anı, bazen de salonun ortasında unuttuğun battaniyedir, yani gerçek olan sana ait olan seninle yaşayan detaylardır.Unutma, dekorasyon bir yarış değil bir yansıma. Kendini en huzurlu, en mutlu, en sen hissettiğin alanı yaratmak için mükemmel olmasına gerek yok. Onun seni anlatması yeterli.
Her yastıkta bir hayalin izi olsun. Her mum ışığında bir dileğin, her duvarda bir hikâyen, ve evine her geri döndüğünde sarılan bir dost gibi seni karşılasın.
Kendine ve evine özen göstermeyi unutma. Çünkü ikisi de senin en değerli yuvandır.