Kendine Küçük Mutluluklar Yarat; Nedensiz Hediyelerin Gücü!
Hayatın içinde çoğu zaman kendimizi hep bir şeylerin ucunda buluyoruz yetiştirilecek işler, ilgilenilecek insanlar, düşünülmesi gereken detaylar, kapatılacak sorumluluklar. Bu yoğunluğun arasında kendi ihtiyaçlarımızı fark etsek bile çoğu zaman ertelemeyi seçiyoruz. Çünkü bize öğretilen şey genellikle şu oluyor, “Hediye, bir nedeni olduğunda verilir.” Oysa bir kadının kendine verebileceği en kıymetli armağanlardan biri, bir sebep aramadan kendini mutlu etmeye izin vermesidir. İşte tam da bu yüzden, nedensiz hediyeler hayatımızın küçük ama etkili dönüm noktalarıdır.Birine hediye almak ne kadar doğal geliyorsa, aynı şeyi kendimiz için düşünmek o kadar uzak hissedilebiliyor. Çünkü çoğu kadın, kendine bir şey aldığında hafif bir suçluluk duygusu hisseder: “Gerek var mıydı?”, “Biraz beklesem olmaz mıydı?”, “Bunu almak için özel bir gün olmalı mıydı?” gibi sorular zihne hücum eder. Oysa ihtiyaçlarımız bazen somut değildir, bazen çiçeğe su verir gibi ruhumuza da küçük ilgi damlaları gerekir. Kendimize aldığımız minicik bir hediye bile, istemeden ertelediğimiz öz değeri hatırlatır.
Nedensiz hediye büyük bir şey olmak zorunda değil, hatta çoğu zaman büyüklüğü değil, niyeti güzelleştirir. Sabah kahvenizi normal kupayla içmek yerine sevdiğiniz renklerde bir bardak almak, uzun zamandır aklınızın köşesinde duran ama bir türlü cesaret edip almadığınız küçük bir takıyı kolunuza takmak, evin bir köşesine koyduğunuz minik bir mum, hatta sadece gün içinde kendinize verdiğiniz kısa bir zaman dilimi bile hediye sayılabilir. Bunlar, dışarıdan bakıldığında çok küçük gibi görünür ama insanın iç dünyasında beklenmedik bir hafiflik yaratır.
Kendimize hediye vermek, hak ettim düşüncesinden çok daha fazlasıdır bu, kendi varlığımızı fark etmek ve ona değer vermektir. Hayatın bütün ağırlığının içimize oturduğu bazı günler vardır böyle günlerde nedensiz verilen bir hediye, o yükün tamamını kaldırmasa da taşıyışı kolaylaştırır. Çünkü hediye, bir anlığına durup soluk almak, kendimize ben de varım demektir. Tam da bu yüzden, kendi kendimize aldığımız bir şey sadece bir eşya değil kendimize söylediğimiz bir cümledir, Beni önemsiyorum.
İlginç olan, bu tür hediyelerin sadece o anı değil, günü ve hatta bazen geleceği bile güzelleştirmesidir. Sabah yatağınızın yanındaki komodinde duran küçük bir obje bile, güne başlarken moral yükseltici bir hatırlatma görevi görebilir. Bu bana ait demek, insanın kendi duygusal alanını sahiplenmesine yardımcı olur. Hayat, başkalarına verdiğimiz emekle olduğu kadar kendimize gösterdiğimiz şefkatle de anlam kazanır.
Bazı günler hiçbir şey yolunda gitmez, bazı günler ise her şey sıradan halde akar. Tam bu sıradanlığın içinde, kendinize hediye verdiğiniz o küçük an, günü renklendiren bir işaret gibidir. Bu alışkanlık zamanla bir kendini tanıma yolculuğuna dönüşür. Çünkü hediye seçerken aslında kendi ruh halinizi, duygusal ihtiyaçlarınızı ve zevklerinizi okumayı öğrenirsiniz. Ne hoşunuza gidiyor, ne sizi rahatlatıyor, ne size iyi hissettiriyor, bunları çözmeye başladığınızda hayatla ilişkiniz daha nazik bir hale gelir.
Kendine hediye verme fikrinin bir diğer güzelliği, tamamen kişisel bir ritüel oluşudur. Kimsenin bilmesine gerek yoktur, kimsenin onayına ihtiyaç yoktur, kimseye açıklama yapmak zorunda değilsinizdir. Bu ritüel, başkalarından değil, kendinizden gelen bir ilgi olduğu için çok daha gerçek ve içtendir. Başkası mutlu olsun diye değil, yalnızca ben istedim diye yapılan bir şeydir ve bu his, özgürlüğün en yumuşak hali gibidir.
Hediye vermenin en güçlü taraflarından biri beklenti yaratmaması değil midir? Bir çiçeği alırsınız ve çiçek sizden hiçbir şey beklemez; sadece varlığıyla masada durur. Kendimize verdiğimiz hediyeler de böyle olmalı. Bir amaç uğruna değil, sırf varlığımızın değerli olduğunu hatırlatmak için. Bu yüzden hediyenin büyüklüğü ya da maddi değeri hiç önemli değildir önemli olan, hediyenin bizi gülümseten tarafıdır.
Zamanla, kendinize verdiğiniz bu küçük armağanların hayatınızı hafifletmeye başladığını fark edersiniz. Kendinize iyi davranmak, başkalarına daha şefkatle yaklaşmanızı sağlar. Kendini önemseyen insanın ilişkileri de daha sağlıklı olur, çünkü içten gelen bir huzurun dışarıya taşma şekli çok daha berraktır. Kendine iyi gelen, çevresine de iyi gelir. Bu nedenle nedensiz hediyeler, sadece sizi değil, etkileşimde bulunduğunuz herkesi dolaylı olarak besler.
Hayat, bazen çok ciddiye aldığımız için ağır gelir. Oysa bir kadının kendi kendine aldığı en küçük hediye, yaşamın bütün o ciddiyetini bir anda hafifletebilir. Bu bir kaçış değil, bir hatırlatmadır, “ben bu hikâyenin sadece yük taşıyanı değilim aynı zamanda sevgiye, ilgiye ve inceliğe layık olan kahramanıyım.” Belki de bu yüzden, kendine hediye veren kadınların gözlerinde hep aynı yumuşaklık olur çünkü kendi kendine değer veren biri, ışığını kimsenin söndürmesine izin vermez.
Kendinize bir hediye vermek için bir neden aramayın. Özel bir gün beklemeyin, bir başarı yakalamanıza gerek yok, kimse sizi tebrik etmek zorunda değil. Bazen ruhumuzun ihtiyacı olan tek şey, “bugün de kendimi mutlu ettim” demektir. Kendinize vereceğiniz en güzel hediyeler, neden aramadan aldığınız, içten gelen, sade ve küçük şeylerdir.
Ve unutmayın, sebepsiz yere kendinizi mutlu etmek aslında en güzel sebebi içinde saklar çünkü siz buna değersiniz.