- Konu Sahibi AquaBarbie
-
- #1
Jako beslemek bir kedi bir köpek beslemekle eşdeğerdir gözümde hep. Çünkü zahmetlidir, duygusaldır, küser, kıskanır, kıskançlıktan salona insan sokmayanını tanıyorum bunlardan:)
İletişimi kurmayı öğrendikten sonrası kolay olan jakolar genellikle 1 kişiye bağlanır ve onu sahiplenirler örneğin bu siz olduğunuz da, sizi başkalarından kıskanırlar v.b.
Hiç beslemedim çok istedim ama evim müsait değil. En güzeli papağanlara özel forumlarda direk jako besleyen bir çok kişi ile görüşüp bilgi edinmeniz sizin açınızdan daha sağlıklı olacaktır.
Kedinize ve jakonuza sağlıklı uzun ömürler dilerim.
Merhaba,
Siteyi readerdan takip ediyorum fırsat buldukça, tanıdık bir başlık görünce de hemen üye oldum:) Sanırım böyle bir konuydu beklediğim:)
İki papağanımız ve iki kara kaplumbağamızla yaşıyoruz biz de:) Papağanlarımın biri Kakadu(Pamuk - 3 senedir benimle), diğeri ise Jako(Büdü - onu aldığımda henüz gözleri griydi- bu da bir yaşından küçük oluyor demektir), şimdi 6 yaşını geçkin bir delikanlı oldu, ilk zamanlarındaki acemi ve savsak hallerine göre:) Daha önce cennet, sultan, muhabbet kuşu(o da bir papağan:)), küçük papağanlarım olmuştu; ama büyük papağanlara ilgim, herşeyden önce uzun ömürlü oldukları için başladı. Bundan 6 sene önce, hayvanlar hakkında doğru dürüst bilgi paylaşımı yapılabilecek bir iki site mevcuttu, uzun yıllar o sitelerde yazdım, birşeyler öğrendim, bildiklerimi aktardım ben de. Eğitimi, beslenmesi vb. size de eve seve yardımcı olmak isterim. Öncelikle papağanınızla aranız nasıl:) Cabbar bey anladığım kadarıyla şuan şüpheci ve mesafeli size. Bu çok olağan. Onu, çevreyi tanıması ve sizlere güvenmesi için bir süre ani hareketlerinizden ve güvenini hepten sarsacak fiziksel temastan sakınmalısınız. Fiziksel temastan kastım, onu sevmeye zorlamaktır. İkramlarla; yumuşak, sakin bir ses tonuyla sohbetler açarak, ona "herşey yolunda, seni yemek veya öldürmek gibi bir amacımız yok" mesajlarını iletmelisiniz. Güven, emek ve sevginin karışımı, bunu asla unutmayın. Bunlardan sadece birini ona vermeniz, yani sadece sevmeniz ama emek göstermemeniz, ya da emek gösterirken zorba ve hoşgörüsüz olmanız, hiçbir işinize yaramaz. Blogumda "Afrika'nın Gri Papağanları" ve "Papağan besleyenlere, beslemeyi düşünenlere" başlıklı yazılarımı okuyabilirsiniz bu arada, çok eski yazılarım olmakla beraber, biri gözlemlerimi, biri de yabancı kaynaklardan çevirimi içermekte, faydalı olmasını umuyorum.
Sevgilerimle
benim de bi 'Eşkıya'm var :)yani jakom,bize geleli 6 ay oldu.ilk hafta sadece uzaktan sevdim.sonra kafesini açtım.oda kafesin kapağına çıktı hemen.yine yarım metreden fazla yaklaşmadan sevdim.onbeş gün sonra kendisi uzanarak beni öptü :)sonra daha ben kalkar kalkmaz kafesini açmam için çığlık atmaya başladı.yaniözgürlüğe çabuk alışdı.bir ay sonrada kucağıma gelip kendini sevdirmeye başladı.ben ilk hareketi hep ona bıraktım,hep o yaklaştı.onu hiç bir şeye zorlamayın.kedi meselesine gelince;evimize girip çıkan bi sokak kedim vardı,eşkıya gezerken onun burnunu gagaladı,kedide can havliyle onun boğazına sarıldı.çok şükür yanlarındaydımda ayırabildim.kuşunuzu açarsanız asla yanından ayrılmayın.çünkü ne yapıcaklarını asla kestiremezsiniz.haa bide özgürlüğe fazla alıştırmayın,kafese girmekten nefret ediolar sonra.yani ipleri ellerine almayı çabuk öğreniyorlar :)
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?