AİHM'den 'Kıbrıs Harekatı' kararı: 90 milyon Euro tazminat

NeverOne

Nirvana
Kayıtlı Üye
18 Ekim 2013
16.262
32.582
598
35
AİHM, Türkiye'yi 1974'te yaptığı Kıbrıs Harekatı nedeniyle Rum tarafına 90 milyon Euro tazminat ödemeye mahkum etti. Karardan önce konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, böyle bir kararın uluslararası hukuk açısından "bağlayıcı" olmayacağını söyledi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kıbrıs'ta taraflar arasında müzakerelerin gidişatını etkileyebilecek bir karara imza etti. Mahkeme, 1974 Kıbrıs harekatı nedeniyle Ankara 'yı Rum Yönetimine 90 milyon Euro tazminat ödemeye mahkum etti.

NTV’den Kayhan Karaca’nın haberine göre, 30 milyon Euro'luk tazminat 1974 Kıbrıs Hareketı'nda kaybolanların ailelerine ödenecek.

Rum Yönetimi, Türkiye 'nin 1974'te Kuzey Kıbrıs'a gerçekleştirdiği askeri harekat sonrası kaybolan Kıbrıslı Rumlar, yerlerinden edilmiş kişilerin ikametgah, mülkiyet ve seçim yapabilme hakları, Kuzey Kıbrıs'taki Rumların yaşam koşulları ve Kuzey Kıbrıs'ta yaşayan Kıbrıslı Türkler ve Çingenelerin durumlarını gerekçe göstererek 22 Kasım 1994 tarihinde Strasbourg Mahkemesi'ne başvurmuştu.

Başvuruda, 1974 harekatıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin birçok maddesinin sürekli olarak ihlal edildiği savunulmuştu. Rum Yönetimi tarafından AİHM'ye sunulan belgelerde 1974 sonrası 1491 Rum’un hala kayıp olduğu, 211 bin Rum’un da yerlerinde edildiği belirtmişti.

Başvuru 1996 yılında Mahkeme tarafından kabul edilebilir bulunmuş, 2001 yılında karara bağlanmıştı. Rumların tezlerinin çoğunun haklı bulan AİHM, 10 Mayıs 2001 tarihinde açıkladığı kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11 değişik maddesinin 14 noktada ihlal edildiğine hükmetmişti.

Karara gerekçe olarak adanın kuzeyinin Türkiye'nin denetiminde olması gösterilmişti. AİHM, kararın maddi ve manevi tazminata ilişkin bölümünü ise ileri bir tarihe ertelediğini duyurmuştu.


2011'DE TAZMİNAT İÇİN BAŞVURU

Rum Yönetimi kararın tazminata ilişkin bölümü hakkında 2011 yılında AİHM'ye yeni bir başvurda bulunmuştu.

Rum Yönetimi daha önce 1974, 1975 ve 1977 yıllarında Ankara'ya karşı 3 devletlerarası dava daha açmış, ancak bu davalar rapor ve ara karar alınarak tazminata hükmedilmeden sonuçlanmıştı.


DAVUTOĞLU: TÜRKİYE İÇİN BİR KIYMETİ YOK

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bugün açıkladığı kararla, Türkiye’yi 1974 Kıbrıs harekatı nedeniyle Rum yönetimine 90 milyon Euro tazminat ödemeye mahkum etmesinden hemen önce Reuters haber ajansına konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, böyle bir kararın uluslararası hukuk açısından “bağlayıcı” olmayacağını ve Türkiye için bir kıymeti olmayacağını söyledi.

Ankara’da düzenlenen Uluslararası Kudüs Konferansı’nda konuyla ilgili soruları yanıtlayan Davutoğlu, kararın zamanlamasına dikkat çekti ve şunları söyledi:

“Kesinlikle uluslararası hukuk bağlamında da AİHM çerçevesinin kuralları açısından ne bağlayıcıdır, ne de bizim açımızdan bir kıymet ifade eder.

Hukuk açısından birçok sakıncaları olması yanında zamanlaması da yanlıştır…Tam Kıbrıs’ta müzakereler kapsamlı barış çerçevesinde ciddi ivme kazanmışken, uzun gayretlerden sonra Türkiye’nin de öncülüğünde yeni bir süreç başlamışken ve bütün dikkatler buna yoğunlaşmışken böyle bir kararın alınması kapsamlı müzakerelerin psikolojik ortamı bakımından da doğru olmamıştır.”

Radikal
 
Rekor bir tazminat..Kıbrıs davaları zaten sırf Turkiye için değil AİHM için de ateşten gömlektir. Esas hakkındaki karardan 13 yıl sonra ve uzun bir bekleme- izleme- değerlendirme ertesinde verilen kararda AİHM'nin tazminatın ödenmesi için 18 ay gibi bir zaman tanıması bunun göstergesi. Davutoğlu (siyaseten) karar bağlayıcı değil dese de AİHM Buyuk Daire'nin kararını uygulamamak Louzidou-Türkiye kararından sorunlara yol açar. AİHS hukuku bakımından bir diğer özel durum devlet başvurularında tazminat meselesi; Irlanda vs. İngiltere kararından sonra bu sadece 2. örnek oldu. Ayrıca meblağın Rum makamlarınca yakınları kayıp olan (mağdur) kişilere dağıtmasına hükmedildi. 90 milyon Euronun tümü manevi tazminat.. Mal - mülk konusu zaten KKTC tazmin komisyonları önünde ve ayrı bir mali yük oluşturmakta.Zor bir durum...
 
Son düzenleme:
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Kıbrıs'la ilgili verdiği tazminatın ödenmeyeceğini açıkladı.

http://www.sabah.com.tr/Gundem/2014/05/13/turkiyeden-aihme-tazminat-karari
 
Davutoğlu na katılıyorum kesinlikle ödenmemeli.Tanımadığımız bir devletle ilgili verilen hüküme uymak zorunda değiliz.
 
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Kıbrıs'la ilgili verdiği tazminatın ödenmeyeceğini açıkladı.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Kıbrıs'la ilgili tazminat kararına ilişkin "Uygulanan yöntem ve devletlerarası hukuk bağlamında Türkiye'nin tanımadığı bir devleti muhatap alması noktasında kesinlikle bağlayıcı da görmüyoruz, bu ödemeyi de bu anlamda yapmayı gerekli görmüyoruz" dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Liberya Dışişleri Bakanı Augustine Kpehe Ngafuan, Dışişleri Bakanlığı'ndaki görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Davutoğlu, AİHM'nin kararına ilişkin olarak Türkiye'nin tazminatı ödeyip ödemeyeceğiyle ilgili soru üzerine, Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi olduğunu ve AİHM'nin kararlarına saygı gösterdiğini ancak söz konusu karanın hukuk açısından ve AİHM'nin yetkileri bağlamında ciddi çelişkileri bünyesinde barındırdığını söyledi.

"Bu yönüyle bizim açımızdan ödeme bağlamında, kesinlikle bizi bağlayacak veya bizim ödememizi gerektiren bir durum olduğu kanaatinde değiliz" diyen Davutoğlu, AİHM'nin ilk defa iki devlet arasındaki siyasi sorunlar ve bu çerçevede ortaya çıkan bir durumla ilgili bir karar aldığına dikkati çekti. Davutoğlu, "Biz, AİHM'nin taraflardan biri olarak gördüğü devleti hukuken tanımıyoruz. Tanımadığımız bir devletle ilgili herhangi bir mahkeme dönüp de bize bağlayıcı bir karar empoze edemez" diye konuştu.

Söz konusu kararın kayıp şahıslarla ilgili olduğunu hatırlatan Davutoğlu, kayıp 1492 kişiyle ilgili oluşturulan komitenin çalışmalarının sürdüğünü belirtti. Davutoğlu, söz konusu kararın, daha önce ilan edilen ve karara mesnet teşkil eden birçok işin de kayıp şahıslar ilgili olmadığını ortaya çıkardığını ifade etti. Davutoğlu, "Yani kararın dayandığı zemin hala netliği, berrak olmayan bir zemin" dedi.

AİHM'nin, siyasal sorun bağlamında devletlerarası bir soruna müdahil olarak yetkisini aştığını belirten Davutoğlu, AİHM'nin, kayıp şahıslarla ilgili olarak yapılan teknik çalışmalar sürerken konuyla ilgili hüküm verme yoluna gittiğini ve bunun da doğru olmadığını söyledi.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

AİHM kararının, Türkiye'nin uluslararası anlaşmalardan doğan garantörlük hakkını kullandığı müdahaleyle ilgili olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Eğer (AİHM) bir karar verecekse kayıp şahısların tümüyle ilgili, kayıp olan KKTC Türkleriyle ilgili de bir karar verilmesi ve aynı kriterlerin onlara da uygulanması beklenir. Bu anlamda biz, kararı uygulanan yöntem ve devletlerarası hukuk bağlamında Türkiye'nin tanımadığı bir devleti muhatap alması noktasında kesinlikle bağlayıcı da görmüyoruz, bu ödemeyi de bu anlamda yapmayı gerekli görmüyoruz. Bunun hukuk bağlamında da bir karşılığının olmadığını düşünüyoruz. Bizim hukuki değerlendirmemiz budur. "

Kararın siyasal sonuçları itibariyle de Davutoğlu şunları söyledi:

"Yıllardan sonra adada bir momentum oluşmuş, kapsamlı çözüme doğru gidiş süreci başlamışken ve taraflarda ve uluslararası toplumda bu konuda bir duyarlılık, farkındalık oluşmuşken ve çok önemli bir ortak bildiri zemininde ki, bu konuda hepimiz çok çaba sarf ettik, BM Genel Sekreteri, BM Özel Temsilcisi, bizler aylarca adada çalıştık, böyle bir zemin etrafında bir görüşme trafiği başlamışken Türkiye'yi sanki Kıbrıs sorununun sorumlu tek tarafıymış gibi ilan eden bir mahkeme kararının iyi niyetli olduğuna da objektif olduğuna da inanmıyoruz. Bu kapsamlı çözüm sürecine de en büyük darbeyi vurduğuna inanıyoruz. Eğer adada kapsamlı çözüm isteniyorsa herkesin sorumluluklarının farkında olması lazım."

Davutoğlu, kararın zamanlamasıyla ilgili olarak da davayla ilgili müracaatın 1994 yılında yapıldığını, 2001'de ihlal kararı verildiğini, uzun bir bekleme sürecinden sonra tazminat müracaatı yapıldığını ve davanın şimdi karara bağlandığına dikkati çekti.

AİHM'in yoğun gündemine ve bekleyen birçok dava olmasına rağmen söz konusu davayla ilgili böyle bir zamanlama içinde karar alınmış olmasına işaret eden Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Bizatihi kararın zamanlaması bağlamında talihsizliktir ve bizim açımızdan gerçekten bu kapsamlı çözüm sürecine, son derece iyi beklentilerin oluştuğu bir dönemde vurulmuş bir darbe olarak telakki ederiz. Türkiye, hiçbir zaman Kıbrıs bağlamında veya herhangi bir konuda, mahkemeler veya başka yollar üzerinden uygulanacak baskıyı kabul etmez. Böyle bir baskıya direncini her zaman göstermiştir. Bütün Avrupa kurumlarının, Kıbrıs meselesine taraf olan bütün çevrelerin de bilmesi gereken şudur ki: Eğer bütün bu sorunlar çözülecekse masa Kıbrıs'tadır. O masaya iyi niyetle gelinmelidir ve orada aynen 2004'te Türkiye'nin ve KKTC'nin gösterdiği iyi niyetin devamı mahiyetinde herkes iyi niyetini ortaya koymalıdır. Başka yollara tevessül etmek faydadan çok zarar getirir."

http://www.sabah.com.tr/Gundem/2014/05/13/turkiyeden-aihme-tazminat-karari
 
Back
X