Aile Yılı ve Türkiye’nin Kısıtlayıcı Tüp Bebek Politikaları

meliseken

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
7 Ağustos 2025
6
6
1
36
Malumunuz bu yıl aile yılı ilan edildi. Ancak Türkiye’deki bazı yasal düzenlemeler son derece zıt bir durum teşkil ediyor ve adeta aile olmayı zorlaştırıyor. Bu konu hakkında konuşmak istiyorum.

Öncelikle bu sene okullarımızda aile yılını vurgulayacakmışız. Ama bunu yaparken çocuklara üreme sistemini daha en basit haliyle anlatmamız yasak. Mesela ben rahim ağzı kanserinden koruyan ve ergenlikte yapılması gereken Hpv aşısını taa 30 yaşımda öğrendim. Sonra özellikle kız ve erkek çocukları üreme sağlıkları hakkında hiçbir şey bilmiyorlar çünkü derste işlenmiyor. Bir kız çocuğu yumurtaları olduğunu, onlar biterse infertil olacağını, bunun bir yaş sınırı olmayıp rezervin her an bitebileceğini bilmiyor. Toplumda tek bilinen ve söylenen: Evde kalırsın çocuğun olmaz. İyi de neden? Bunu söyleyip duran ninelerimiz bile bunun tıbbi sebebini bilmeden söylüyor. Çünkü toplumda bunu konuşmak tabu. Halbuki kız çocuğu bu bilinçte olsa PKOS tanısı varsa daha erken bilecek, rezerv durumunu bilecek veya ona göre Oosit dondurma gibi gelecekte çocuk sahibi olmasına yardımcı olacak tedavilere yönelecek.

Benim eşim daha bu yaşında (43) kadın yumurtasının sınırlı olduğunu yeni öğrendi! Çünkü çocukluğu boyunca hiçbir cinsellik ve üreme sistemleri eğitimi görmedi ve ailesinde konuşulmadı.

Gelelim eğitimin hiç olmayışı dışındaki sorunlara:

1: Bekar kadınların Türkiye’de yumurta dondurması yasal olarak mümkün değil. Evli değilseniz ve yumurtalarınızı dondurmanız gerekiyorsa bunu aşmanın tek bir yolu var: İnfertilite tanısı almış olmalısınız. Yani yarın öbür gün lazım olur, ne zaman evlenirim belli değil, dur ben şu yumurtalarımı dondurayım diye bir düşünceniz hiç olmamalı.

2: Evli çiftlerin tüp bebek tedavisine ulaşması epey zor. Tüp bebek tedavisi Türkiye’de maddi olarak olarak en yüklü tedavi kalemlerinin ilk üçünde. Aile kurmak isteyen ancak maddi durumu elverişsiz çiftler mecburen devlet kurumlarına gidiyor ki buraların başarı oranları özellere kıyasla çok düşük. Kaldı ki devlet kuruluşlarının tüp bebek tedavileri de görece çok yüksek. Belki de 7,8 deneme yapması gereken çiftler maddi yükün altında ezilip bir noktada pes ediyor ve ortalama 3 denemeden sonra tedaviden mecburen vaz geçiyor. Sırf çocuk sahibi olamıyor diye ayrılan ve aile birliği ortadan kalkan yüzlerce çift var.

3: Türkiye’de biyolojik olarak ebeveyn olma şansı tükenmiş bireylerin azospermi, menopoz gibi tanılardan sonra tüp bebek serüveni devlet zoruyla bitiyor çünkü bu bireylerin sperm ve yumurta donasyonu Türkiye’de yasal değil. Hatta din adamları Kuran’da bununla ilgili hiçbir ayet olmamasına karşın sperm/yumurta bağışı ile anne baba olmanın günah olduğunu medya kanallarında dile getiriyor.

4: Evlat edinme süreçleri ailenin çıkış yolu olsa da tamamen kapalı evlat edinme sistemi yine Türkiye’de yasal değil. Biyolojik anne-baba çocuğun kimde olduğunu biliyor, istediğinde iletişime geçiyor. Ama asıl mesele biyolojik anne-baba belli bir yıl içinde “cayma” hakkını kullanarak mahkemeye başvurup çocuğu evlat edinen anne babadan alabiliyor. Evet çocuk evlat edinildikten belli bir süre sonrasına kadar mahkeme kararıyla biyolojik anne babasına geri verilebiliyor. Evlat edinen anne babanın bu duruma itiraz etme hakkı kanunen bulunmuyor.

Özetle aile yılı ilan edilse de aileyi destekleme ve genç nüfusu artırmaya yönelik çok ciddi engeller var olmaya devam ediyor.
 
Bir haberde suriyelilerin tüp bebek tedavi masraflarının ülkemiz tarafından ödendiğini okumuştum. İnanmamıştım. Bir gün bir suriyelinin beşiz doğurduğunu okuyunca inandım ve de üzüldüm.
 
Malumunuz bu yıl aile yılı ilan edildi. Ancak Türkiye’deki bazı yasal düzenlemeler son derece zıt bir durum teşkil ediyor ve adeta aile olmayı zorlaştırıyor. Bu konu hakkında konuşmak istiyorum.

Öncelikle bu sene okullarımızda aile yılını vurgulayacakmışız. Ama bunu yaparken çocuklara üreme sistemini daha en basit haliyle anlatmamız yasak. Mesela ben rahim ağzı kanserinden koruyan ve ergenlikte yapılması gereken Hpv aşısını taa 30 yaşımda öğrendim. Sonra özellikle kız ve erkek çocukları üreme sağlıkları hakkında hiçbir şey bilmiyorlar çünkü derste işlenmiyor. Bir kız çocuğu yumurtaları olduğunu, onlar biterse infertil olacağını, bunun bir yaş sınırı olmayıp rezervin her an bitebileceğini bilmiyor. Toplumda tek bilinen ve söylenen: Evde kalırsın çocuğun olmaz. İyi de neden? Bunu söyleyip duran ninelerimiz bile bunun tıbbi sebebini bilmeden söylüyor. Çünkü toplumda bunu konuşmak tabu. Halbuki kız çocuğu bu bilinçte olsa PKOS tanısı varsa daha erken bilecek, rezerv durumunu bilecek veya ona göre Oosit dondurma gibi gelecekte çocuk sahibi olmasına yardımcı olacak tedavilere yönelecek.

Benim eşim daha bu yaşında (43) kadın yumurtasının sınırlı olduğunu yeni öğrendi! Çünkü çocukluğu boyunca hiçbir cinsellik ve üreme sistemleri eğitimi görmedi ve ailesinde konuşulmadı.

Gelelim eğitimin hiç olmayışı dışındaki sorunlara:

1: Bekar kadınların Türkiye’de yumurta dondurması yasal olarak mümkün değil. Evli değilseniz ve yumurtalarınızı dondurmanız gerekiyorsa bunu aşmanın tek bir yolu var: İnfertilite tanısı almış olmalısınız. Yani yarın öbür gün lazım olur, ne zaman evlenirim belli değil, dur ben şu yumurtalarımı dondurayım diye bir düşünceniz hiç olmamalı.

2: Evli çiftlerin tüp bebek tedavisine ulaşması epey zor. Tüp bebek tedavisi Türkiye’de maddi olarak olarak en yüklü tedavi kalemlerinin ilk üçünde. Aile kurmak isteyen ancak maddi durumu elverişsiz çiftler mecburen devlet kurumlarına gidiyor ki buraların başarı oranları özellere kıyasla çok düşük. Kaldı ki devlet kuruluşlarının tüp bebek tedavileri de görece çok yüksek. Belki de 7,8 deneme yapması gereken çiftler maddi yükün altında ezilip bir noktada pes ediyor ve ortalama 3 denemeden sonra tedaviden mecburen vaz geçiyor. Sırf çocuk sahibi olamıyor diye ayrılan ve aile birliği ortadan kalkan yüzlerce çift var.

3: Türkiye’de biyolojik olarak ebeveyn olma şansı tükenmiş bireylerin azospermi, menopoz gibi tanılardan sonra tüp bebek serüveni devlet zoruyla bitiyor çünkü bu bireylerin sperm ve yumurta donasyonu Türkiye’de yasal değil. Hatta din adamları Kuran’da bununla ilgili hiçbir ayet olmamasına karşın sperm/yumurta bağışı ile anne baba olmanın günah olduğunu medya kanallarında dile getiriyor.

4: Evlat edinme süreçleri ailenin çıkış yolu olsa da tamamen kapalı evlat edinme sistemi yine Türkiye’de yasal değil. Biyolojik anne-baba çocuğun kimde olduğunu biliyor, istediğinde iletişime geçiyor. Ama asıl mesele biyolojik anne-baba belli bir yıl içinde “cayma” hakkını kullanarak mahkemeye başvurup çocuğu evlat edinen anne babadan alabiliyor. Evet çocuk evlat edinildikten belli bir süre sonrasına kadar mahkeme kararıyla biyolojik anne babasına geri verilebiliyor. Evlat edinen anne babanın bu duruma itiraz etme hakkı kanunen bulunmuyor.

Özetle aile yılı ilan edilse de aileyi destekleme ve genç nüfusu artırmaya yönelik çok ciddi engeller var olmaya devam ediyor.
Bekar kadınların Türkiye’de yumurta dondurması yasal olarak mümkün değil.

bu yanlış
mümkün
sadece heyet raporu çıkmıyor
yani tüm işlemi cebinizden ödüyosunuz
normalde de ilaçların çoğunu cebinizden ödüyorsunuz zaten, heyet raporu olmadan işlem yaptıracaksanız herşeyi cebinizden ödüyorsunuz. ha bir de o yumurtaları ancak evlendiğiniz zaman kullanabiliyorsunuz. bana yumurtalarımı verin ben sevgilimle bebek yapcam diyemiyorsunuz mesela.

amh'si düşük olmayan, ek başka bir (ciddi) üreme sorunu da olmayan 33 yaşında bir arkadaşımız yaptırmış işlemi burada da anlatmış:
 
Back
X