http://www.rotahaber.com/albay-in-a...-tegmen-abdulselam-konusmasi-video,29834.html
Albay'ın ağlatan Şehit Jandarma Teğmen Abdulselam konuşması
Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan 'Türkiye şehitlerini Anıyor' etkinliği kapsamında İstanbul Harbiye Askeri Müzesi ve Kültür Sitesi Komutanlığı'nda Birinci Dünya Savaşı şehitlerinden şehit Mustafa Oğlu Piyade Teğmen Ahmet için anma töreni düzenlendi.
Törende Albay Erhan Altunok, şehitleri çocuklarının gözünden aktardı. Albay Altunok'un Şehit Jandarma Teğmen Abdulselam Özatak ile ilgili konuşması programa katılanları gözyaşına boğdu.
O TABUT VAR YA! ONUN İÇİNDE BABAM YATIYOR
Albay Erhan Altunok şu duygusal sözlerle başlıyor konuşmasına; "O tabut var ya! Hani üstünde albayrak olan işte onun içinde benim babam yatıyor biliyor musunuz? Bitanedir benim canım babam. Güçlüdür kimse bükemez bileğini herkesten de yakışıklıdır. Pırlanta gibi bir de kalbi vardır. Ben onu o da beni çok sever. Baba kız aşığız biz. Hava soğudu gibi sanki. Üşüyor mudur acaba. Bir battaniye mi sersek üzerine. Yada ben mi uzansam yanına. Siz de onun gibi üşüyor musunuz? Nasıl da kalabalık oldu burası. İşi gücü bırakıp koşmuş herkes. Sahip çıkmışlar babama. Çok büyük adam benim babam. Herkes sevip sayıyor onu. Ama o en çok beni seviyor. Her gece yanağımdan öpüyor siz bunu biliyor musunuz? Ne istersem alıyor bana. Hiç incitmiyor, hiç kıyamıyor. Elma şekeri yada ağlayan bebek ne istesem alıyor. Eğer varsa parası ikisini birden bile alıyor. O tabut varya. Hani Üstünde albayrak olan işte onun içinde aslan gibi bir adam yatıyor. Hem biliyor musunuz o adam benim babam? Çok severim ben bamamı, o da beni çok sever. Şimdi son bir kez göreyim onu. Keşke ölmeseydin diyeyim. Sarılayım bir kez daha boynuna. Güle güle git babacığım, istersen ben de seninle geleyim"
ŞEHİTLERİMİZ HAZRETİ HAMZA'DAN FEYİZ ALDILAR
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in (sas) Bedir Şavaşı'na giderken Hazreti Hamza'ya söylediği, sözünü hatırlatan Albay Altunok şunları söyledi " Hazreti Muhammed (sas) Bedir Savaşına gidilirken Hazreti Hamzaya sesleniyor, "Ey Hamza yavaş yürü! Gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmazsın doğru, lakin heybetini gizli tut. Yürüyüşün ölümü korkutuyor" diyor. Bizim bu yiğitlerimiz yürürken, şahadete eren kahramanlar yürürken Hazreti Hamza'nın heybetinden feyiz aldılar ve ölümü korkuttular. Çünkü onlar yani yiğit askerlerimiz, kahraman polislerimiz ölümden hiçbir zaman korkmadılar. Şahadete koşa koşa giderken karşısındaki düşmanın yüreğini korkuttu onlar.
ARKADAŞLARI NİŞANLISINI ARAYAMADI
Şehit Jandarma Teğmen Abdulselam Özatak da o yiğitlerden biriydi. Hakkarili bir köy korucumuzun oğluydu. Hem ne fark eder ki nereli olduğu. Nereli olursa olsun bu vatanın öz çocuğuydu. Çalıştı, azmetti, Mekteb-i Harbiye'ye girdi ve başarıyla mezun oldu. Futbolu seviyordu, iyi bir kaleciydi ama yeteri kadar parası yoktu ve bir kaleci eldiveni alamamıştı. Arkadaşları aralarında para topladılar ve arkadaşlarına eldiven aldılar. Eldiveni ellerine taktı ve dedi 'Bundan sonra bana kimse gol atamaz'. Çakı gibi bir jandarma teğmen oldu. 9 kardeşini aldı yanına, Ankara'da bir ev tuttu. O teğmen maaşıyla 9 kardeşine baktı, onlara kol kanat gerdi. Bu 9 kardeşin en büyüğü 22 yaşındaki genç kız, 8 kardeşine annelik yaptı. Nişanlandı Abdulselam Teğmen, iki arkadaşına nişanlısının telefon numarasını verdi. Dedi ki 'Bana bir şey olursa nişanlıma söylersiniz, onu haberdar edersiniz.' Ve ona bir şey oldu ama telefon numarasını verdiği o iki arkadaşı nişanlısını arayamadılar. Beraber okuduğu, aynı sırada oturduğu, beraber koştuğu, yorulduğu, matarasındaki suyu paylaştığı, bir lokma ekmeğini paylaştığı, üleştiği kardeşten öte arkadaşlarından iki şanlı teğmenin şehit olduğu haberini duyunca yüreği dayanamadı, 'Ben neden onların görev yaptığı yerde değilim' dedi dilekçe verdi ve onların şehit olduğu yere atanmayı talep etti, gönüllü olarak da gitti. Vel hasıl daha ilk görevinde şehit düştü Teğmenimiz Abdulselam."
"HABERİ VERMEYE KİMSENİN CESARETİ YETMEDİ"
Şehit Teğmen Özatak'ın ilk görevinde şehit düştüğünü söyleyen Altunok, anne babasına oğullarının şehit olduğu haberini veren görevli heyetin yaşadığı zorluğu aktardı. Altunok, "Ankara Keçiören'deki kardeşlerine bu haberi vermesi için gönderilen ekip ne yazık ki eve giremedi. Bir saatten ziyade beklediler kapının önünde. Haberi vermeye kimsenin cesareti yetmedi. Ve sonra uçakla alıp götürdüler Ankara'dan o 9 kardeşi. 'Anneniz sizi çok özlemiş' diyerek kandırdılar. Ağabeylerini son yolculuğa uğurlamaya gittiklerini ancak şehit cenazesinde anladı bu 9 kardeş."
Konuşmanın devamında programa katılanlar gözyaşlarına hakim olamadı.
Kaynak: ZAMAN
Albay'ın ağlatan Şehit Jandarma Teğmen Abdulselam konuşması
Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan 'Türkiye şehitlerini Anıyor' etkinliği kapsamında İstanbul Harbiye Askeri Müzesi ve Kültür Sitesi Komutanlığı'nda Birinci Dünya Savaşı şehitlerinden şehit Mustafa Oğlu Piyade Teğmen Ahmet için anma töreni düzenlendi.
Törende Albay Erhan Altunok, şehitleri çocuklarının gözünden aktardı. Albay Altunok'un Şehit Jandarma Teğmen Abdulselam Özatak ile ilgili konuşması programa katılanları gözyaşına boğdu.
O TABUT VAR YA! ONUN İÇİNDE BABAM YATIYOR
Albay Erhan Altunok şu duygusal sözlerle başlıyor konuşmasına; "O tabut var ya! Hani üstünde albayrak olan işte onun içinde benim babam yatıyor biliyor musunuz? Bitanedir benim canım babam. Güçlüdür kimse bükemez bileğini herkesten de yakışıklıdır. Pırlanta gibi bir de kalbi vardır. Ben onu o da beni çok sever. Baba kız aşığız biz. Hava soğudu gibi sanki. Üşüyor mudur acaba. Bir battaniye mi sersek üzerine. Yada ben mi uzansam yanına. Siz de onun gibi üşüyor musunuz? Nasıl da kalabalık oldu burası. İşi gücü bırakıp koşmuş herkes. Sahip çıkmışlar babama. Çok büyük adam benim babam. Herkes sevip sayıyor onu. Ama o en çok beni seviyor. Her gece yanağımdan öpüyor siz bunu biliyor musunuz? Ne istersem alıyor bana. Hiç incitmiyor, hiç kıyamıyor. Elma şekeri yada ağlayan bebek ne istesem alıyor. Eğer varsa parası ikisini birden bile alıyor. O tabut varya. Hani Üstünde albayrak olan işte onun içinde aslan gibi bir adam yatıyor. Hem biliyor musunuz o adam benim babam? Çok severim ben bamamı, o da beni çok sever. Şimdi son bir kez göreyim onu. Keşke ölmeseydin diyeyim. Sarılayım bir kez daha boynuna. Güle güle git babacığım, istersen ben de seninle geleyim"
ŞEHİTLERİMİZ HAZRETİ HAMZA'DAN FEYİZ ALDILAR
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in (sas) Bedir Şavaşı'na giderken Hazreti Hamza'ya söylediği, sözünü hatırlatan Albay Altunok şunları söyledi " Hazreti Muhammed (sas) Bedir Savaşına gidilirken Hazreti Hamzaya sesleniyor, "Ey Hamza yavaş yürü! Gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmazsın doğru, lakin heybetini gizli tut. Yürüyüşün ölümü korkutuyor" diyor. Bizim bu yiğitlerimiz yürürken, şahadete eren kahramanlar yürürken Hazreti Hamza'nın heybetinden feyiz aldılar ve ölümü korkuttular. Çünkü onlar yani yiğit askerlerimiz, kahraman polislerimiz ölümden hiçbir zaman korkmadılar. Şahadete koşa koşa giderken karşısındaki düşmanın yüreğini korkuttu onlar.
ARKADAŞLARI NİŞANLISINI ARAYAMADI
Şehit Jandarma Teğmen Abdulselam Özatak da o yiğitlerden biriydi. Hakkarili bir köy korucumuzun oğluydu. Hem ne fark eder ki nereli olduğu. Nereli olursa olsun bu vatanın öz çocuğuydu. Çalıştı, azmetti, Mekteb-i Harbiye'ye girdi ve başarıyla mezun oldu. Futbolu seviyordu, iyi bir kaleciydi ama yeteri kadar parası yoktu ve bir kaleci eldiveni alamamıştı. Arkadaşları aralarında para topladılar ve arkadaşlarına eldiven aldılar. Eldiveni ellerine taktı ve dedi 'Bundan sonra bana kimse gol atamaz'. Çakı gibi bir jandarma teğmen oldu. 9 kardeşini aldı yanına, Ankara'da bir ev tuttu. O teğmen maaşıyla 9 kardeşine baktı, onlara kol kanat gerdi. Bu 9 kardeşin en büyüğü 22 yaşındaki genç kız, 8 kardeşine annelik yaptı. Nişanlandı Abdulselam Teğmen, iki arkadaşına nişanlısının telefon numarasını verdi. Dedi ki 'Bana bir şey olursa nişanlıma söylersiniz, onu haberdar edersiniz.' Ve ona bir şey oldu ama telefon numarasını verdiği o iki arkadaşı nişanlısını arayamadılar. Beraber okuduğu, aynı sırada oturduğu, beraber koştuğu, yorulduğu, matarasındaki suyu paylaştığı, bir lokma ekmeğini paylaştığı, üleştiği kardeşten öte arkadaşlarından iki şanlı teğmenin şehit olduğu haberini duyunca yüreği dayanamadı, 'Ben neden onların görev yaptığı yerde değilim' dedi dilekçe verdi ve onların şehit olduğu yere atanmayı talep etti, gönüllü olarak da gitti. Vel hasıl daha ilk görevinde şehit düştü Teğmenimiz Abdulselam."
"HABERİ VERMEYE KİMSENİN CESARETİ YETMEDİ"
Şehit Teğmen Özatak'ın ilk görevinde şehit düştüğünü söyleyen Altunok, anne babasına oğullarının şehit olduğu haberini veren görevli heyetin yaşadığı zorluğu aktardı. Altunok, "Ankara Keçiören'deki kardeşlerine bu haberi vermesi için gönderilen ekip ne yazık ki eve giremedi. Bir saatten ziyade beklediler kapının önünde. Haberi vermeye kimsenin cesareti yetmedi. Ve sonra uçakla alıp götürdüler Ankara'dan o 9 kardeşi. 'Anneniz sizi çok özlemiş' diyerek kandırdılar. Ağabeylerini son yolculuğa uğurlamaya gittiklerini ancak şehit cenazesinde anladı bu 9 kardeş."
Konuşmanın devamında programa katılanlar gözyaşlarına hakim olamadı.
Kaynak: ZAMAN