• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Amazon Kadınları

atessizprenses

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
4 Şubat 2011
3.718
15
66
İstanbul
Karadeniz kıyısına yakın bir yerde yaşamış ve savaşçı olan kadınlardır. Aralarında hiç erkek bulunmayan bu kadınlar kendilerine ait bir devlet kurmuşlar. Ata binip savaş aracı olarak ok kullanırladı. İyi ok atabilmek için ise tek göğüslerini keserlerdi. Thermodon (Terme Çayı) kıyısında Themikyra şehrinde yaşarlardı. Savaş Tanrıçası Athena’ya taparlardı. Yunan mitolojisinde Amazonların Truva Savaşı'na katıldığı söylenmektedir. Anlatılanlara göre Amazon kadınları Truva'nın yanında Yunanlılar'a karşı savaşmışlardır.
Amazonların nerede yaşadığı kesin olarak bilinmese de araştırmalar ve söylentiler Güney Batı Rusya, Kafkaslar ve Karadeniz'in güney doğu kıyılarını işaret etmektedir.
 
Günümüz Türkiye'sinde yurdum kadınının sahip olması gereken gücün özetidir.
Her yeni başlayan günü,iş hayatının hırsını,yoğunluğunu,ev işlerinin nankörlüğünü,
evlilikleri,ilişkilerdeki stratejileri,dertleri,sorunları,hayatın keşmekeşini ''savaş''olarak tanımlarsak.
Koca hafta mutfağın ve evin koşturmacasına,beyimin soluksuz dırdırına,hayatın tüm stresine dayanmak için,zırhımı kuşanıp uyumaya gidiyorum:)
Güç toplamam lazım:kkk:
 
Truva Savaşı sırasında orduyu cesaretlendiren Amazon kraliçesi Penthesileia’nın efsanesi ise oldukça trajiktir. Truva’ya saldırılar başlayınca Amazonlar’ın cesaretini örnek alan diğer Anadolulu ordular da savaşmaya başlamışlar. Karşı tarafın en ünlü kahramanı olan Akhilleus ile Amazon Kraliçesi Penthesileia’nın, savaş alanındaki mücadelesi gerçekten çok zorlu olmuş. Hem Akhilleus, hem de Penthesileia parlak zırhları ve gösterişli başlıkları ile tozlu savaş alanının ortasında birbirlerine doğru yaklaşmaya başlamışlar. Kraliçe keskin baltası ile Akhilleus ise mızrağı ile savaşıyormuş. Kraliçe kusursuz bir şekilde kullanıyormuş baltasını. Hareketleri atik ve hızlıymış.
Göğüs göğüse uzun süren bu dövüş sırasında Akhilleus, düşmanının bir kadın olduğunu aklından bile geçirmemiş. Uzun mücadele sırasında; Akhilleus’un yenileceğini düşünen bir arkadaşı, ikilinin arasına girerek kraliçenin dikkatini dağıtmış. İşte ne olduysa bundan sonra olmuş ve Akhilleus’un fırlattığı mızrağı fark edemeyen Penthesileia, göğsüne saplanan mızrak ile yere yığılmış... Akhilleus, düşmanını yendiği için rahat bir nefes almış ama yine de; içinde bu çok iyi dövüşen düşmana karşı bir saygı, bir hayranlık uyanmış. Toz toprak içinde yatan bedene doğru yaklaşmış ve kendisini bu kadar uğraştıran kişinin yüzünü görmek için, yaralının başını kucağına almış. Bu narin beden karşısında biraz şaşırmışsa da asıl şaşkınlığı başlığı çıkartınca yaşamış. Karşısında bir kadın varmış. Hem de çok güzel bir kadın. Kendi mızrağı ile yaraladığı bu güzel kadın, az önceki zorlu mücadelede kendisini zorlayan askermiş. İnanamamış gözlerine Akhilleus. Öyle ki; ölmek üzere olan kraliçenin güzelliği ve cesareti karşısında, çok etkilenmiş ve aşık oluvermiş bu güzel kadına. Ama olan olmuş ve kraliçe aldığı ölümcül yara nedeniyle son nefesini vermiş Akhilleus’un kollarında. Akhilleus ve Penthesileia’nın bu mücadelesi zamanla o devrin sanatçıları ve ozanları arasında çok sevilmiş ve çeşitli sanat eserlerine konu edilmiş. Eski ve acıklı bir aşktan geri kalanlarla beraber...
 
Back
X