Anormal miyim ben?

Anormal olup olmamanıza kimse karar veremez. Ben de sizin gibi bir çocuktum hala öyleyim. Bence probleminiz hayal dünyanıza en ufak olayda sığınabilmeniz. Bununla yüzleşememiş olabilirsiniz. Çünkü gerçekten kurduğunuz hayallerle barışık olsaydınız bunun doğal bir gereksinim olduğunu anlardınız. Ve sadece hayal dünyasını istemezdiniz gerçek dünyayı da arzulardınız. Hayalleriniz size umut katmalı. Gerçekten istediğiniz şeyleri listeleyin ve bunlar için gerektiğinden fazla korkmayarak azimle çalışın. Kişilik üzerinde bir burç değil 12 burcun etkisi vardır ayrıca. Bu özelliğinizi saklamak için bahanelerin ardına sığınmayın. Eğer bu özelliğinizle barışırsanız daha iyi bir hayatınız olur...
 
Psikolojide yeni bir hastalık terimi olarak ilerleyen yıllarda karşımıza çıkacak bu durum. Hayal kurma hastalığı aslında nadir ama sizi gerçek dünyadan koparma açısından çok tehlikeli bir hastalık.

Bence direkt psikiyatra gidin, psikoloğa değil.
 
İhtiras Tramvayı diye eski bi film vardı.Orda Blanche diye bi karakter vardı aynı sizin durumunuzu yaşıyodu tüm film boyu aklıma o geldi okurken.Filmin sonunda deliriyodu yalnız.Bunu şu yüzden yazdım böyle insanlar var yani. Hayalle yaşamayı sevip gerçeği reddeden.Ama bu psikologtan ziyade psikiyatrik bi durum oluyor bildiğim kadarıyla bi aşamadan sonra.
 
Hayal kurmak güzeldir. Uyumadan önce geleceği düşlemek... Ama sabah uyandığında gerçekliğe adapte olabilmeli insan. Siz de tembellik yüzünden gerçeklik ve hayal dünyası arasındaki çizgi kaybolmaya başlamış. Hayallerinizi gerçeğe çevirecek kişi sizsiniz. Silkelenin ve bir yerden başlayın.
 
Teşekkür ederim yorumlar için. Senarist olmayı çok isterdim gerçekten. Kitap yazmayı yada.En azından yazdıklarımı beğenen olsaydı ona mutlu olurdum. Yazma yeteneğim yok ama ne yazık ki. Tembellik yüzünden gerçeklik ve hayal dünyası arasındaki çizginin kaybolması tam olarak beni özetliyor galiba.
 
Yazında kendimi gördüm 1 sene tedavi gördüm sadece ilaçları da bıraktığım an aynı durumla baş etmek zorunda kaldım. Yalnızlıktan kırılıyordum annem vardı sadece hadi bugun kahve içelim hadi bugun alışverişe çıkalım diyebileceğim kimse yoktu. Çok iyi dostlarım vardı ikisini de kaybettim saçma sebeplerden. Bikaç arkadaşım daha oldu ama sonradan anladım ki sadece yalnızlıktan onlarla vakit geçiriyormuşum vizyon ve kişilik olarak tamamen farklıymışız. Herkesle bağımı kopardım ve sadece dizi izledim. Filmler diziler kitaplar karakterler. Her biri içime işler, aralarından bazılarına aşık olur bazılarından kendimi tırmalayacak kadar nefret ederdim. Sonra bi karaktere takıldım yine bi dizide. Zaten profilimden anlaşılıyo bu takıntı. Dizi sezon finaline girdiği zaman aylarca ağladım depresona girdim tekrarlarını izledim kesilmiş videoları oyuncunun başka filmleri derken iyice kafayı bozdum. Yazılar yazdım okuttum birkaç kişiye kafasını kaldıran sen kitap yaz dedi :/ Heryere herşeye içimi döktüm ama yine de istediğim hayatı yaşamadığım gerçeğini bastıramadım. Yalnızlığımı bastıramadım. Aradan aylar geçti bi ilişkim var şuan hala eskisi gibi gerçek olmayan belki de olamayacak şeylere kişilere karşı ilgim zaafım var. Ama yalnızkenki gibi değil. Bence en büyük sorunun yalnızlık. Tabi henüz tamamen kendim de çözmemişken ne kadar doğru bu bilmiyorum
 
Sherlock dizisindeki karakterden bahsediyorsunuz sanırım çok ilginç gerçekten
Ben genelde gerçekdışı değilde gerçek hayatta çok zor bulunan adam gibi adam olan karakterlerden hoşlanırım.Yalnızlık konusunda da haklısınız.Belki de sevdiklerimin desteğine ve ilgisine ihtiyacım vardır sadece.Çok teşekkürler yorumunuz için
 
Ne demek umarım herşey iyi yönde gelişir iyi şanslar :)
 
Yazıya dökün bunları,hayallerinizi, anılarınızı, gelecek planlarınız... Yazmak da bir terapidir, kimse okumak ve beğenmek zorunda değil. Kim olduğunuz, ne istediğiniz daha bir oturacaktır, kurduğunuz hayaller de hikayelere ya da bir kitaba dönüşür belki.
 
Bende böyleyim Hem de bir olayda çok uzun bir süre takılı kalabiliyorum mesela 1 yıl.1 yıl boyunca aynı şeyi hayal edebiliyorum belki hayalimi değiştiriyorum ama küçük ayrıntıları.Ama ben bunu bir sorun olarak görmüyorum açıkcası ne biliyim hayal ederken mutlu oluyorum ben.Niye kurmayayım ki.Gerçek dünyayla hayal dünyamı birbirine karıştırmadıkça sorun yok.Kendinizi tanıyamama olayına gelince belki sizin için büyük bir yaş ama 22 yaşındasınız daha çok gençsiniz insan hayatında ki konumu değiştikçe kendini daha iyi tanıyor kademe kademe mesela üniversiteye gidiyorsun farklı huylarını keşfesiyorsun işin oluyor,evleniyorsun,çocukların oluyor bunların hepsini yaşadıkça keşfediyorsun kendini hatta 50 yaşındaki bir insan bile kendini tamamıyla keşfetmiş olamaz bence.Ben bu şekilde düşünüyorum bence kesinlikle normalsiniz ama kafanıza bu kadar takmayın abartmayın her şey daha iyi olacaktır.
 
Yazmayı deniyorum bazen. Ama daha çok kurgu gibi. Beğenmeyip atıyorum sonra.
Üniversiteki bölümüme girmek için çok çalışmıştım zamanında. Çok istemiştim orayı. Ama sonra anladım ki,hiç bana göre değilmiş. Şimdi de ne yapsam diye kafayı bozmuş durumdayım.
Çok teşekkürler bu arada
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…