Başkasından beklediğimiz şeyleri kendimiz uyguluyor muyuz?

kalemlisan

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
16 Kasım 2012
507
93
123
Almanya
Selamun Aleykum değerli KK üyeleri,

sizlere konuyla ilgili bir olaydan bahsetmek istiyorum.

Mezun oldum ve memleketime geri döndüm. Uzun zaman dan beri beni görmeyen 'akranım' hatırlıyorum da hiç tebrik etmedi.
ben bu duruma pek çok takılmadım aslında taaa ki ... ( aşağı da ki olay sonrasına kadar)
Aradan bir sene geçiyor ve

Bahsettiğimiz şahıs sözlenmiş ben bundan haberdar değildim, davet edilmedim. sonradan kulak misafiri oldum aile ortamından duydum. Normal karşıladım, Üzülmedim, gönül da koymadım, çünki samimi arkadaş grubumda değildir kendisi.

Aradan aylar geçtikten sonra bahsettiğimiz kızcağızın annesi anneme der ki ; kızınız benim kızıma hayırlı olsun dememiş! onun için de sanırım bana gönül koymuş.

Ben bu kızcağız ile de sözü olalı Sadece bir kez karşılaştım. O andada görev esnasındaydım ve hiç hatırımda bile değildi onun söz durumu.

Annesiyle birlikte hayırlı olsun dileklerimi ilettim iletmesine de içten içe şu cümleyi tekrar ediyorum;
Başkasından beklediğimiz şeyleri, bir başkasına karşi önce bi kendimiz yapsak daha iyi olmaz mı?

Annesinin tepkisi ne oldu biliyormusunuz?
'sağol, daha yeni mi duydun?'
 
Son düzenleme:
bir şeyı karşılık beklemeksızın yapmak yerıne istemek cok saçma ve komık geldı bana :)
 
Aslinda bakis acin dogru bir noktada... Bu bizim toplumsal olarak geldigimiz noktayi gosteriyor zaten... Kalmadi artik karsilik beklemeden verilen selamlar, karsilik beklemeden gidilen ziyaretler... Bireysel toplum olduk ciktik, her daim once kendi duygularimiz geliyor! Baskasinin yasadiklarinin bir onemi yok, cunku kendimiz daha degerliyiz, en onemliyiz! :31:
 
Fikirlerinizi paylaştığınız için herbirinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Konuşmaya ihtiyacım vardı. Ve bu anlamda bu konuyla ilgili değerli fikirleriniz için müteşekkirim.

gücüme giden durum, 'daha yeni mi duydun' şeklinde orda 'suclu' durumuna düşürülmem di.
Bu sebepten sonradan pişman da oldum aslında.
Bir yandan diyorum ki 'boşver sen doğru olanı yaptın, herkesin yaptığı kendine'
ama diğer yandan da hak etmediğim bu tavır da beni pişman ediyor yaptığıma.


Aslında bu anlamda bu mevzubahis kızcağız ile bu zamana kadar ki iletişim alış verişimizi gözden geçirdiğimde 'dostane' bir tavrı hakketmemektedir. Çünkü vefasızlık kavramıyla dostluk aynı kategoriye ait kavramlar değildir.

Ama bir 'hayırlı olsun' dileğini elbette ki esirgeme niyetinde değildim.
Madem gönül koymuş ( ki buna hakkı var mı diye çok düşündüm ama buna hakkı yok; başkasının önünde ki arpayı görmek yerine kendi önümüzdeki odunu fark etmemiz gerektiği kanaatindeyim )

Madem ki gönül koymuş 'bilincli bir tebrik etmeme olayı yok' anlamında bir geçikmiş hayırlı olsun mesajını iletmiştim Annesiyle. Ancak annesinin bu tavrı gerçekten beni şaşırttı.

Bunlara takılıp kalma denilir genelde,
ama bakın şunca zaman bir hayat yaşıyorum, ve ona kafanı takma buna kafanı takma derken
hepsi birbirine benzeyen olaylar bir yığın oluyor içime saplanıyor.

ve çoğu da sanki değerli souvvenir sizinde söylediğiniz gibi artık 'Ben' kavramı öncelik kazanmış.
Oysa bir insan 'kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe (kâmil manada) iman etmiş olmaz' (hadisi şerif)


Annesine öyle demek ve kendi kendine bana darılıp gücenmesi yerine geçmişte ki birçok zamanlar beklediğim gibi şimdide bizzat benimle iletişime geçmesini ve ne diyecekse bana demesini beklerdim.

Kendime dağ, mevzu bahis şahsa tavşan yakıştırmasında bulunmak istememekle beraber sadece anlam bakımından uygunluğu bakımından paylaşmak istediğim bir söz aktarmak istiyorum;
Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış.
 
Son düzenleme:
Yazımın yanlış anlaşılmış olmasından endişe duyarak ;

Mevzu bahiz arkadaş bana hayırlı olsun demedi öyleyse bende demicem durumu olmadığının atını cizmek istiyorum.
Kendi telaşım içersinde kendisinide çok görmediğimden denk gelmedi.

Gönül koyduğunu duyduktan sonra Beni tebrik etmediğini hatıladım ve bu konuda hassas davranan birinin bir başkasına karşıda hassas olması gerekmezmiydi ve 'hep bana' tavrı içersinde bulunduğunu düşündüm ve gönül koymasını haksız ve yanlış buldum.
Böyle düşünmeme rağmen kasıtlı birşey olmadığı için gönül koymasını istemedim sonra geçikmiş mesajımı ilettim.

Ama suçlu duruma düşürüldüğümden dolayı sonradan pişman oldum. Bu doğrudur.

Ve diyorum ki; hakkaniyet ve adaletten ayrılmamak kaydıyla sınırı aşmadan, 'hakkettiği kadar' davranılmalıdır.
 
Son düzenleme:
Aslinda bakis acin dogru bir noktada... Bu bizim toplumsal olarak geldigimiz noktayi gosteriyor zaten... Kalmadi artik karsilik beklemeden verilen selamlar, karsilik beklemeden gidilen ziyaretler... Bireysel toplum olduk ciktik, her daim once kendi duygularimiz geliyor! Baskasinin yasadiklarinin bir onemi yok, cunku kendimiz daha degerliyiz, en onemliyiz! :31:


Paylaşımınız için tekraren teşekkürler.
doğru bulmadığınız noktalara da değinmenizi (kendimi sorgulama açısından) sizden rica edebilirmiyim?
 
Son düzenleme:
Back
X