- 12 Temmuz 2006
- 2.066
- 68
- 683
Bekareti çeyiz gibi görüyorlar!
* Kızlık zarının önemi geçen yıllara göre azaldı mı, evliliklerin başlangıcında hala olmazsa olmaz mı?
Kızlık zarının ve bekaretin önemi kesinlikle geçmiş yıllara göre azaldı ama yok olmadı. Araştırmalar; toplumun yüzde 70'inin hala bekarete önem verdiğini gösteriyor. Bekaret, çeyiz gibi görülüyor. Metropol yaşamının yaygınlaşması kızlık zarının tabusunu yıktı ama hala gidilecek çok yol var. Çünkü şehirlerde belli bir rahatlamadan söz etsek de hala namus cinayetinin en fazla işlendiği yer İstanbul! Yani bu yalnızca Türkiye'nin Doğu'sunun sorunu değil.
* Türkiye toplumunun yüzde 10'u kızlık zarının dikilebileceğini savunuyor; bu oran sizi şaşırttı mı?
Kesinlikle şaşırtmadı. Kadınlar için de erkekler için de toplumsal ikiyüzlülük; ama toplum baskılar nedeniyle bu ikiyüzlülüğe mecbur tutuluyor. Bu nedenle kan dökülüyor. Bu kadar baskıcı bir ülkede böyle bir çözüm yönteminin üretilmesi şaşırtıcı değil.
* Size gelen bir genç kız bekaretini kaybettiğini ve ailesine söylerse şiddet göreceğini anlatsa, ona kızlık zarını diktirmesini önerir misiniz? Ben hiç kimseye 'şunu yap, bunu yap' gibi önerilerde bulunmam. Psikiyatristlerin karşı çıkmak ya da yargılayıcı olmak gibi bir tavırları olamaz. 'Boşan, evlen' gibi önerilerde de bulunmamayı tercih ederim. Bu onun kendi seçimidir, biz yaşadığı zorluklarla başa çıkmasına yardımcı oluruz. Ben bir merkez önerme, bunu bir yol olarak sunma gibi bir davranışta bulunmam.
* Sizce bu tabu sürdüğü sürece kızlık zarı diktirenlerin sayısı artar mı?
Yayılacağını zannetmiyorum ama tabu sürdüğü sürece bu hep olacak. Yıllar içinde bu yolu deneyenlerin artacağına azalacağını düşünüyorum; ama yavaş bir şekilde azalacaktır.
Okurlar kızlık zarı ve bekaret tabusunu tartışıyor Kızlık zarı tartışması konusunda okurların görüşleri şöyle:
Hülya Yıldırım: Bir şeyi ne kadar yasaklarsanız o kadar tatlı gelir. Oradaki genç kızlara da töreleri bildikleri halde yasakları çiğnemek cazip geliyor. Yalnız bir sorun daha var. Bu yazıyı okuyan o yörenin delikanlıları artık bakire çıkan eşlerinden de şüphe edecekler; 'acaba benim eşim de kızlığını diktirdi mi' diye... O yöre insanı için de, kızlar için de, delikanlılar için de zor bir durum.
Ekin Öz: Şu kızlık sorununu bir aşabilsek ne böyle yöntemlere gerek kalacak ne de töre cinayetleri bizi üzmeye devam edecek..
Turgay Kaplan: Ben nice genç kız biliyorum; sırf kızlık zarını korumak için anal seks yapan. Bırakın da kızlar normal ilişki yaşayabilsin; yoksa yeni nesil anal ilişkiyi normal görmeye başlayacak.
Derya Akınel: Biz Müslüman ülkesinde yaşayan insanlarız; bekaret namustur!
Esra Kavur: Neden hep olan kadına oluyor? Ne malum erkeğin bir başkasıyla birlikte olmadığı? Mesela; benden önce eşim nasıl benim bir ilişkiye girmemi istemiyorsa, ben de eşimi benden önce kimseyle beraber olmuş olmasını istemiyorum. Bunu nasıl anlayabilirim? Erkekler sanki bize çok mu dürüst davranıyor sanıyorsunuz?
Fatma Doğan: Bize asırlarca belletilen manevi değerlerin sınırı belli olup, küçük yorumlara bile gerek yoktur! Hayatımızı ahlaki ve manevi değerlere göre yaşarsak, vicdanen bizi rahatsız edecek durumlara düşüleceğini sanmıyorum. Ayrıca böyle eğitildiğimiz sürece manevi sınırlarımızı da korumuş oluruz.
Seda Kara: Bu zihniyetteki erkekler, kadınları hak etmiyor bence.
sabah gazetesi
* Kızlık zarının önemi geçen yıllara göre azaldı mı, evliliklerin başlangıcında hala olmazsa olmaz mı?
Kızlık zarının ve bekaretin önemi kesinlikle geçmiş yıllara göre azaldı ama yok olmadı. Araştırmalar; toplumun yüzde 70'inin hala bekarete önem verdiğini gösteriyor. Bekaret, çeyiz gibi görülüyor. Metropol yaşamının yaygınlaşması kızlık zarının tabusunu yıktı ama hala gidilecek çok yol var. Çünkü şehirlerde belli bir rahatlamadan söz etsek de hala namus cinayetinin en fazla işlendiği yer İstanbul! Yani bu yalnızca Türkiye'nin Doğu'sunun sorunu değil.
* Türkiye toplumunun yüzde 10'u kızlık zarının dikilebileceğini savunuyor; bu oran sizi şaşırttı mı?
Kesinlikle şaşırtmadı. Kadınlar için de erkekler için de toplumsal ikiyüzlülük; ama toplum baskılar nedeniyle bu ikiyüzlülüğe mecbur tutuluyor. Bu nedenle kan dökülüyor. Bu kadar baskıcı bir ülkede böyle bir çözüm yönteminin üretilmesi şaşırtıcı değil.
* Size gelen bir genç kız bekaretini kaybettiğini ve ailesine söylerse şiddet göreceğini anlatsa, ona kızlık zarını diktirmesini önerir misiniz? Ben hiç kimseye 'şunu yap, bunu yap' gibi önerilerde bulunmam. Psikiyatristlerin karşı çıkmak ya da yargılayıcı olmak gibi bir tavırları olamaz. 'Boşan, evlen' gibi önerilerde de bulunmamayı tercih ederim. Bu onun kendi seçimidir, biz yaşadığı zorluklarla başa çıkmasına yardımcı oluruz. Ben bir merkez önerme, bunu bir yol olarak sunma gibi bir davranışta bulunmam.
* Sizce bu tabu sürdüğü sürece kızlık zarı diktirenlerin sayısı artar mı?
Yayılacağını zannetmiyorum ama tabu sürdüğü sürece bu hep olacak. Yıllar içinde bu yolu deneyenlerin artacağına azalacağını düşünüyorum; ama yavaş bir şekilde azalacaktır.
Okurlar kızlık zarı ve bekaret tabusunu tartışıyor Kızlık zarı tartışması konusunda okurların görüşleri şöyle:
Hülya Yıldırım: Bir şeyi ne kadar yasaklarsanız o kadar tatlı gelir. Oradaki genç kızlara da töreleri bildikleri halde yasakları çiğnemek cazip geliyor. Yalnız bir sorun daha var. Bu yazıyı okuyan o yörenin delikanlıları artık bakire çıkan eşlerinden de şüphe edecekler; 'acaba benim eşim de kızlığını diktirdi mi' diye... O yöre insanı için de, kızlar için de, delikanlılar için de zor bir durum.
Ekin Öz: Şu kızlık sorununu bir aşabilsek ne böyle yöntemlere gerek kalacak ne de töre cinayetleri bizi üzmeye devam edecek..
Turgay Kaplan: Ben nice genç kız biliyorum; sırf kızlık zarını korumak için anal seks yapan. Bırakın da kızlar normal ilişki yaşayabilsin; yoksa yeni nesil anal ilişkiyi normal görmeye başlayacak.
Derya Akınel: Biz Müslüman ülkesinde yaşayan insanlarız; bekaret namustur!
Esra Kavur: Neden hep olan kadına oluyor? Ne malum erkeğin bir başkasıyla birlikte olmadığı? Mesela; benden önce eşim nasıl benim bir ilişkiye girmemi istemiyorsa, ben de eşimi benden önce kimseyle beraber olmuş olmasını istemiyorum. Bunu nasıl anlayabilirim? Erkekler sanki bize çok mu dürüst davranıyor sanıyorsunuz?
Fatma Doğan: Bize asırlarca belletilen manevi değerlerin sınırı belli olup, küçük yorumlara bile gerek yoktur! Hayatımızı ahlaki ve manevi değerlere göre yaşarsak, vicdanen bizi rahatsız edecek durumlara düşüleceğini sanmıyorum. Ayrıca böyle eğitildiğimiz sürece manevi sınırlarımızı da korumuş oluruz.
Seda Kara: Bu zihniyetteki erkekler, kadınları hak etmiyor bence.
sabah gazetesi