erkekler kadınlarla uğraşmaktan, kadın hayatını dizayn etmeye çalışmaktan, kadının günahı, sevabı üzerinde kafa yormaktan, kadın adına sözde kadın için fetvalar verip uygulamaktan; kendi hayatlarının sınırlarını çizmeyi, kendilerine çeki düzen vermeyi, adam gibi adam olmayı unuttular.
bir erkek adam gibi adam olduğunda o ailede evin tuzu biberi olacak tartışmalar dışında mesele kalmaz. evini, saygı ile kuşatan, sevgi ile yoğuran, muhabbet ile şekillendiren bir zevce olur. bizim geleneklerimizde evliliklerde genellikle erkek yaşça daha büyük olur. Neden? Karısını, kollasın, korusun, evini yuvasını, kimselere muhtaç olmayacak şekilde geçindirsin, dirlik ve düzenin simgesi olsun diye. Onu darp etsin, eve hapsetsin, orantısız gücünü elinde balta ile dolaşan bir deli gibi sağa sola savursun diye değil. Kadın , naiftir, zariftir, çabuk meyleder ancak çabuk ikna olur. bazen sakin akan bir su gibi, bazen gürül gürül taşan bir sel gibidir. onu yola getirmek için, önüne set değil, yanına çakıl taşı olmalısınız. yoksa o set sizi de aşar, dünyanızı da başınıza yıkar. sanmayın ki dünyada siz kazanıyorsunuz. bu işin ahireti de var.
Aylar önce bir çeşitli unvanlar sahibi bir tıp doktoru hocam ile konuşuyorduk. bu kadın cinayetleri konusunda fikrini sordum. Bana, kadının son yıllarda eline geçen imkanlar neticesinde çok fazla şımardığını, erkeği her alanda baskı altına almaya çalıştığını, söz dinlemediğini, neticede erkek milletinin burnundan getirdiğini, bu gibi cinayetlerinde sabrı taşan, zayıf karakterli erkekler tarafından işlendiğini, söylemişti. o zaman şu yukarıdaki sözleri kendisine söyleyemediğime çok pişmanım.