Bilim insanı Bülent Şık'a skandal dava: Kanser raporunu halka açıklamaya 12 yıl hapis istemi

philly

Guru
Kayıtlı Üye
17 Mayıs 2010
4.221
14.066
Bilim insanı Bülent Şık'a skandal dava: Kanser raporunu halka açıklamaya 12 yıl hapis istemi

Kocaeli, Ergene Çayı havzasında yer alan Kırklareli, Edirne, Tekirdağ ile Antalya’da yapılan, Sağlık Bakanlığı’nca sonuçları kamuoyuna açıklanmayan araştırmayı halka duyuran bilim insanı Bülent Şık hakkında 5 yıldan 12 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldığı ortaya çıktı.

Araştırma, 8 milyon insanın yaşadığı bölgedeki çevre kirliliğinin gıdalarda ve suda kanserojen etkiler yarattığını ortaya koyuyor. Raporu, önlem alması gereken kamu kurumlarına bile göndermediği ortaya çıkan Sağlık Bakanlığı'nın 'Halkta infiale neden olduğu', 'dış alımları etkilediği” gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunduğu Şık’a, 'gizli bilgileri temin etmek ve açıklamak' suçlamaları yöneltildi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya genelinde kanserden ölümlerin oranı yüzde 16. Türkiye’de ise her sekiz ölümden birinin nedeni kanser. Yüzde 13’lük bu oran, bölgeden bölgeye farklılıklar gösteriyor. Bülent Şık’ın araştırma sonuçlarında yer verdiği bilgilere göre, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne’de her beş ölümden biri, Kocale Dilovası’nda her üç ölümden biri, Antalya’da ise her on ölümden biri kanserden kaynaklanıyor.

"İzin almadan açıklamayın”
8 milyona yakın insanın yaşadığı bu bölgelerde kanserden ölüm oranlarının yüksek çıkması üzerine Sağlık Bakanlığı, 2011-2015 yılları arasında Kocaeli, Ergeneke çayı havzasındaki Kırklareli, Edirne, Tekirdağ ve Antalya’da bir araştırma yapma kararı aldı. Bu kapsamda Şık’ın da o dönem görev yaptığı Akdeniz Üniversitesi ile protokol yapıldı. Protokole, yetkili makamın izni olmadıkça araştırmanın sonuçlarının açıklanamayacağı hükmü de konuldu.

Binlerce gıda ve su örnekleri tarandı: Ağır metaller, toksik bileşenler...
Araştırma kapsamında Şık’ın da aralarında olduğu bilim insanları tarafından binlerce gıda, su örnekleri tarandı, atıkların insan sağlığına zararları araştırıldı.

Araştırmanın sonuçları vahimdi. Çalışmalar, Kocaeli ili ve Ergene Çayı havzasında yer alan Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne’de insan sağlığına zarar verecek ölçüde çevre kirliliği olduğunu gösteriyordu. Çeşitli gıdalarda ve içme suyu olarak kullanılan bazı su kaynaklarında pestisitler, ağır metaller, poliaromatik hidrokarbonlar vb. gibi toksik bileşiklerin yüksek düzeyde kalıntıları tespit edildi. Bazı yerleşim bölgelerindeki suların kurşun, alüminyum, krom ve arsenik kirliliği nedeniyle içilemez durumda olduğu belirlendi.

Rapor kurumlara bile açıklanmadı
Şık, barış bildirisine imza attığı gerekçesiyle Ocak 2016’da görev aldığı bütün projelerden çıkartıldı. Aynı yılın sonunda üniversiteden ihraç edildi. Ancak insan sağlığı açısından sonuçları vahim olan çalışmayla ilgisini sürdürdü. Raporun açıklanıp açıklanmayacağını takip etti, ara raporların bile yazılmadığını öğrendi.

Rapor, halk bir yana, önlem alması için kamu kurumlarına bile gönderilmemişti. Şık, çalışmanın elindeki mevcut kısımları üzerinden hareketle bölgeyi araştırmayı sürdürdü ve etik olarak bu bilgilerin gizli kalamayacağını kanaat getirerek, Cumhuriyet gazetesinde, 4 günlük bir yazısı dizisi ile kamuoyunu bilgilendirdi.

Nisan 2018’deki bu yazı dizisinin ardından Sağlık Bakanlığı’nın suç duyurusu üzerine Şık hakkında soruşturma başlatıldı. Bakanlık, gizli bilgilerin açıklanmasının halkta infiale yol açacağı ve dış alımları etkileyeceği gibi gerekçeleri savcılığa bildirdi.

İstanbul Başsavcılığı da Şık hakkında iddianame düzenledi. İlk iddianame, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu tarafından hazırlandı. Şık, iddianamede, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngören, TCK’nın 258/1, 334/1, 336/1 maddeleri uyarınca, “Açıklanması yasaklanan gizli bilgileri açıklama, temin etme, göreve ilişkin sırrın açıklanması” ile suçlandı. Ancak bu iddianame mahkemeden savcılığa geri gönderildi ve aynı iddianame bu kez terör suçları bürosunca hazırlanarak mahkemeye iletildi.

Halkı infiale sevk edecek şekilde yayımlanan yazı sebebiyle suç duyurusunda bulunulduğunun anlatıldığı iddianamede, “Bülent Şık’ın, görevi nedeniyle kendisine verilen veya aynı nedenle bilgi edindiği, gizli kalması gereken belgeleri, kararları ve emirleri ve diğer tebligatı açıklayan veya yayınlayan veya ne suretle olursa olsun başkalarının bilgi edinmesini kolaylaştıran, yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı, niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin ederek, Cumhuriyet gazetesinde yayımladığı, bu nedenle atılı suçları işlediği anlaşılmaktadır” denildi.

Evrensel ilkelere uygun
Şık ise avukatı Tora Pekin aracılığıyla, savcılık aşamasında yaptığı savunmada, davanın sadece protokoldeki maddeye dayandırıldığını anımsattı. TCK’daki gizli bilgileri temin etme ve açıklama suçlamasının dayanağının “sır” ve “yasaklanan bilgi” olduğunun belirtildiği savunmada, protokoldeki “idare izni” şartının bu kapsamda bulunmadığı kaydedildi. Savunmada, kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanması yasaklanan bir bilgi de bulunmadığı ifade edildi.

Etik zorunluluk
Savunmada, Dünya Üniversiteler Servisi’nin Lima Bildirgesi’nde, “Akademik çevrenin araştırma işlevi ile ilgili tüm üyeleri bilimsel araştırmanın evrensel ilke ve yöntemlerine tabi olarak, herhangi bir müdahaleye maruz kalmaksızın araştırma çalışmalarını sürdürme hakkına sahiptir. Bu kişiler aynı zamanda araştırmalarının sonuçlarını başkalarına özgürce iletme ve sansürsüz yayınlama hakkına da sahiptir” denildiği, yazı dizisinin de bu kapsamda yapıldığı vurgulandı. Anayasanın çevre hakkı maddesine göre bilgilerin açıklanmasının zorunlu olduğu kaydedildi.

Şık hakkındaki davanın görülmesine Şubat ayında başlanacak.

http://m.t24.com.tr/haber/bilim-ins...u-halka-aciklamaya-12-yil-hapis-istemi,788055
 
bölge insanının şık a destek çıkması lazım
geçen bi haber vardı, araştırmacılara 5 milyon devlet desteği diye, o araştırmacılar ne araştırcak diye merak ettim şuan, kim bilir ne muhteşem araştırmalar çıkar!
bu arada buralardan çıkan pirinçleri yiyoruz biz, pirincin nerden geldiğine dikkat etmek lazım
 
Sadece pirinç mi chess, ya meyve sebze? Resmen hükümet halktan gerçekleri saklıyor infial yaratırmış. Herkesin en az bir yakını kanser hastası. Dilovası denen yerden geçemiyorsun bile, araba ile geçerken bile nefes alınmıyor o kadar kötü durum.

Bu haberde kimsenin ilgisini çekmemiş, oysa Acun ve Şeymanın ayrılığı gibi gereksiz bir konu için herkese bildirim gider, hem de onlarca yazı yazılırdı şimdiye.

Herkes güzel güzel yesin yeşillikleri, solusun kirli havayı ne de olsa internetten randevu alıp hastaneye gidiyorsunuz. Kanser olunca dahi bir an önce ameliyat olması gereken insanlar, devletten iki ay sonraya gün alınca anlayacaklar neyin ne olduğunu.
 
Sadece pirinç mi chess, ya meyve sebze? Resmen hükümet halktan gerçekleri saklıyor infial yaratırmış. Herkesin en az bir yakını kanser hastası. Dilovası denen yerden geçemiyorsun bile, araba ile geçerken bile nefes alınmıyor o kadar kötü durum.

Bu haberde kimsenin ilgisini çekmemiş, oysa Acun ve Şeymanın ayrılığı gibi gereksiz bir konu için herkese bildirim gider, hem de onlarca yazı yazılırdı şimdiye.

Herkes güzel güzel yesin yeşillikleri, solusun kirli havayı ne de olsa internetten randevu alıp hastaneye gidiyorsunuz. Kanser olunca dahi bir an önce ameliyat olması gereken insanlar, devletten iki ay sonraya gün alınca anlayacaklar neyin ne olduğunu.

kesinlikle haklısın, aslında ben haberi okudum ama haber o kadar acı ki yorum bile yapamıyorsun, hatta paylaşasın bile gelmiyor, öyle bişey işte, ama acun şeyma eğlencelik herkes bişey yazabilir... gerçekten bu haberleri umursamayanlar da vardır tabii o konuda da haklısın
gıda konusuna gelirsek dünya da eli kanlı bi sektör ve bu çok az insan dışında kimsenin umursamadığı bi sorun, infial falan da yaratmaz, kendileri rahatsız olmuş susturmaya çalışıyorlar, Allah aşkına şu noktadan sonra bi infial falan çıkabilir mi bu ülkede, hiç sanmıyorum
 
Bilim insanı Bülent Şık'a skandal dava: Kanser raporunu halka açıklamaya 12 yıl hapis istemi

Kocaeli, Ergene Çayı havzasında yer alan Kırklareli, Edirne, Tekirdağ ile Antalya’da yapılan, Sağlık Bakanlığı’nca sonuçları kamuoyuna açıklanmayan araştırmayı halka duyuran bilim insanı Bülent Şık hakkında 5 yıldan 12 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldığı ortaya çıktı.

Araştırma, 8 milyon insanın yaşadığı bölgedeki çevre kirliliğinin gıdalarda ve suda kanserojen etkiler yarattığını ortaya koyuyor. Raporu, önlem alması gereken kamu kurumlarına bile göndermediği ortaya çıkan Sağlık Bakanlığı'nın 'Halkta infiale neden olduğu', 'dış alımları etkilediği” gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunduğu Şık’a, 'gizli bilgileri temin etmek ve açıklamak' suçlamaları yöneltildi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya genelinde kanserden ölümlerin oranı yüzde 16. Türkiye’de ise her sekiz ölümden birinin nedeni kanser. Yüzde 13’lük bu oran, bölgeden bölgeye farklılıklar gösteriyor. Bülent Şık’ın araştırma sonuçlarında yer verdiği bilgilere göre, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne’de her beş ölümden biri, Kocale Dilovası’nda her üç ölümden biri, Antalya’da ise her on ölümden biri kanserden kaynaklanıyor.

"İzin almadan açıklamayın”
8 milyona yakın insanın yaşadığı bu bölgelerde kanserden ölüm oranlarının yüksek çıkması üzerine Sağlık Bakanlığı, 2011-2015 yılları arasında Kocaeli, Ergeneke çayı havzasındaki Kırklareli, Edirne, Tekirdağ ve Antalya’da bir araştırma yapma kararı aldı. Bu kapsamda Şık’ın da o dönem görev yaptığı Akdeniz Üniversitesi ile protokol yapıldı. Protokole, yetkili makamın izni olmadıkça araştırmanın sonuçlarının açıklanamayacağı hükmü de konuldu.

Binlerce gıda ve su örnekleri tarandı: Ağır metaller, toksik bileşenler...
Araştırma kapsamında Şık’ın da aralarında olduğu bilim insanları tarafından binlerce gıda, su örnekleri tarandı, atıkların insan sağlığına zararları araştırıldı.

Araştırmanın sonuçları vahimdi. Çalışmalar, Kocaeli ili ve Ergene Çayı havzasında yer alan Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne’de insan sağlığına zarar verecek ölçüde çevre kirliliği olduğunu gösteriyordu. Çeşitli gıdalarda ve içme suyu olarak kullanılan bazı su kaynaklarında pestisitler, ağır metaller, poliaromatik hidrokarbonlar vb. gibi toksik bileşiklerin yüksek düzeyde kalıntıları tespit edildi. Bazı yerleşim bölgelerindeki suların kurşun, alüminyum, krom ve arsenik kirliliği nedeniyle içilemez durumda olduğu belirlendi.

Rapor kurumlara bile açıklanmadı
Şık, barış bildirisine imza attığı gerekçesiyle Ocak 2016’da görev aldığı bütün projelerden çıkartıldı. Aynı yılın sonunda üniversiteden ihraç edildi. Ancak insan sağlığı açısından sonuçları vahim olan çalışmayla ilgisini sürdürdü. Raporun açıklanıp açıklanmayacağını takip etti, ara raporların bile yazılmadığını öğrendi.

Rapor, halk bir yana, önlem alması için kamu kurumlarına bile gönderilmemişti. Şık, çalışmanın elindeki mevcut kısımları üzerinden hareketle bölgeyi araştırmayı sürdürdü ve etik olarak bu bilgilerin gizli kalamayacağını kanaat getirerek, Cumhuriyet gazetesinde, 4 günlük bir yazısı dizisi ile kamuoyunu bilgilendirdi.

Nisan 2018’deki bu yazı dizisinin ardından Sağlık Bakanlığı’nın suç duyurusu üzerine Şık hakkında soruşturma başlatıldı. Bakanlık, gizli bilgilerin açıklanmasının halkta infiale yol açacağı ve dış alımları etkileyeceği gibi gerekçeleri savcılığa bildirdi.

İstanbul Başsavcılığı da Şık hakkında iddianame düzenledi. İlk iddianame, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu tarafından hazırlandı. Şık, iddianamede, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngören, TCK’nın 258/1, 334/1, 336/1 maddeleri uyarınca, “Açıklanması yasaklanan gizli bilgileri açıklama, temin etme, göreve ilişkin sırrın açıklanması” ile suçlandı. Ancak bu iddianame mahkemeden savcılığa geri gönderildi ve aynı iddianame bu kez terör suçları bürosunca hazırlanarak mahkemeye iletildi.

Halkı infiale sevk edecek şekilde yayımlanan yazı sebebiyle suç duyurusunda bulunulduğunun anlatıldığı iddianamede, “Bülent Şık’ın, görevi nedeniyle kendisine verilen veya aynı nedenle bilgi edindiği, gizli kalması gereken belgeleri, kararları ve emirleri ve diğer tebligatı açıklayan veya yayınlayan veya ne suretle olursa olsun başkalarının bilgi edinmesini kolaylaştıran, yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı, niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin ederek, Cumhuriyet gazetesinde yayımladığı, bu nedenle atılı suçları işlediği anlaşılmaktadır” denildi.

Evrensel ilkelere uygun
Şık ise avukatı Tora Pekin aracılığıyla, savcılık aşamasında yaptığı savunmada, davanın sadece protokoldeki maddeye dayandırıldığını anımsattı. TCK’daki gizli bilgileri temin etme ve açıklama suçlamasının dayanağının “sır” ve “yasaklanan bilgi” olduğunun belirtildiği savunmada, protokoldeki “idare izni” şartının bu kapsamda bulunmadığı kaydedildi. Savunmada, kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanması yasaklanan bir bilgi de bulunmadığı ifade edildi.

Etik zorunluluk
Savunmada, Dünya Üniversiteler Servisi’nin Lima Bildirgesi’nde, “Akademik çevrenin araştırma işlevi ile ilgili tüm üyeleri bilimsel araştırmanın evrensel ilke ve yöntemlerine tabi olarak, herhangi bir müdahaleye maruz kalmaksızın araştırma çalışmalarını sürdürme hakkına sahiptir. Bu kişiler aynı zamanda araştırmalarının sonuçlarını başkalarına özgürce iletme ve sansürsüz yayınlama hakkına da sahiptir” denildiği, yazı dizisinin de bu kapsamda yapıldığı vurgulandı. Anayasanın çevre hakkı maddesine göre bilgilerin açıklanmasının zorunlu olduğu kaydedildi.

Şık hakkındaki davanın görülmesine Şubat ayında başlanacak.

http://m.t24.com.tr/haber/bilim-ins...u-halka-aciklamaya-12-yil-hapis-istemi,788055
Bu haberi atlamişım teşekkürler paylaşımın için biraz baktım vaktim olursa dahada inceleyecegim mutfaktaki kimyacı adlı bir kitabida varmiş Bülent Şık ın onuda okumak isterim...
Bu gıda konusu tam bir dipsiz kuyu ve alinacak cok cok yol var daha
Organize olup bir olarak bilinclenmek gerekiyor tek başına birey yada kurum olarak degil gidalar hem toprak ,hem hava hemde suyla etkileşim halindeler ve bu üc unsurunda cok fazla kirleticisi var yol çok uzun ve engebeli ticari kaygılar ve siyasi kaygılarda işin içine girince isin icinden çıkmak imkansızlaşıyor neredeyse...
Ben üni deyken hocalarimizdan birisi trans yaglarla ilgili calisiyordu ve korkutucu sonuçlara ulaşmisti bir kac dergide yayinlanan yazıları sonucu bazi büyük firmalardan tehditler falan aldigini duymustuk ne kadar dogru bilmiyoruz tabi ama o ara o söylentiler cok çıkmıştı ve makaleler yayinlanmadi sonra .Konu margarinlerdeki trans baglarin insan yapisina uymadigiyla ilgiliydi dogal olan bütün baglar cis bagli çünki
O yillarda margarin daha cok kulaniliyordu şimdi insanlar biraz daha bilincli ama bazen bu bilinç konusunu abartiyoruz cidden ben mesela kendisine çok saygı duysam da Canan hocanın abartiginı insanları biraz korkuttugunu düsünüyorum
 
Son düzenleme:
X