Tedavinizi olun ve...
Bakın yaşınız kaç bilmiyorum ama, o kadar negatifsiniz ki taa oradan buraya geldi. Sabahın şu saati kursa gitmeye hazırlanıyorum; sizinle aynı kafada olsaydım "Niye gideceğim, bir manası yok, nasılsa ölüp gideceğiz. Zaten uykusuzluk ve yorgunluktan yüzüm de şeytan çarpmış gibi tövbest. Otur Gangsta, otur da ağla ne biçim bir dünyadasın" der, bir yere gitmez, kendi kendime eziyet eder dururdum.
Yaptığınız şey bu.
Eğer tek başınıza göremiyorsanız, görenlere bakın, görenlerin hayat hikayelerine. Onlar anlatsın.
"Dünyanın en çirkin kızı" seçilen, genetik hastalığı olan bir kadın var, ondan daha tuhaf bir fiziksel görünümde değilsiniz herhalde ve bu kadın eve kapanıp kendine ağlamak yerine, kürsülere çıkıp konuşmacı olarak insanlara hitap ediyor, hastalığını tanıtıyor, yaşadığı süreci kitaplaştırıyor.
Bipolar bir adam var; kafasının içinde filler sevişen, depresyonun dibinden maninin zirvesine çalkalanıp duran...
Bu adam belki de düzenli olarak her ay yeni bir intihar düşüncesi ile beyninde savaş veriyor. Ancak ne yapmış biliyor musunuz? Kendisini eve kapatıp "Acı çekiyorum, nalet olsun bu dünyaya" demek ve bileklerini verevine kesmek yerine, kendi hastalığını araştıran bir psikolog olma yolunda ilerlemiş. Yurt dışında konferanslara katılıyor ve kendisi gibi olanlara "Pes etmeyin" diyor. Sayesinde pek çok hasta içgörü üzerine çalışmalar yaparak hayatını geri kazanıyor.
İngiltere'de temizlik konusunda OKB hastalığı olan bir kadın, günün 20 saatini evinde temizlik yaparak geçirmenin ve kendine acımanın tercihi olmayacağına, artık bunu değiştirmesi gerektiğine karar veriyor, gecenin bir vakti uykusundan uyanıp 7 kez sildiği ocağı tekrar silmeye giderken...
Ve bu kadın kendi temizlik şirketini kuruyor, kendini evinden dışarı atıyor.
Normal insan mı olmak istiyorsunuz? O halde sıkın biraz totonuzu, normal insanların yaptığı şeyleri yaparak bir başlayın oturup düşünüp durmak yerine. Sonra da dezavantajınızı, avantaja çevirin; anormal tarafınız, farkınız olsun.
Bunlar insanlara veriliyorsa, aşın, parlatın ve diğerlerine dokunun diye veriliyor; evin içinde ağlayıp, kendinize acıyarak ömür bitirin diye değil.
Tv başında ağlamak yerine, dışarı çıkın ve hayvanları besleyin, huzurevi ziyareti yapın, düşkünlerle sohbet edin... Dokunun insanlara; fayda sağladıkça, huzursuzluğunuz geçecek. Harekete geçmek gerekiyor, sadece totoyu o koltuktan kaldırmak gerekiyor. Ağlamak en kolayı, iki ilaç alıp "Geçmiyor" demek en kolayı. Gayret lütfen.