- Konu Sahibi BEYAZKAYIK
- #1
Bazı arkadaşlar eşlerinin cimriliğine dem vurmuş.Onları okuyunca merak ettim acaba benim ki kadar sınırları zorlayan var mı?
Eşim ilk tanıştığımız hafta cömert bir adamdı.Nikahtan sonra tanıyamaz oldum.Mesela hiç unutmam,birinde yazlıktayız.Dişçisiyle randevusu vardı.Ben sabah kahvaltısından sonra yemek yememiştim yine de onunla gitmemi istedi.Dişçi onu unutmuş ve akşam 9 da geliyorum bekleyin dedi.Mecbur bekleyecektik.Ben deniz kenarındaki bir büfeyi gösterdim.Sahile üç beş masa koymuşlar.Eşim aynen şunu söyledi:Olmaz,oraya oturursak çay kahve getirirler.Dondum kaldım.Ben o akşam gece 11 e kadar aç gezdim.Kendileri yurt dışında yaşıyorlar.Beni ne götürdü ne geldi.Ben kendi paramla geçinirim.Mazallah eve katkın olsun desem,ben enayi miyim der.Milletin bırakın kocasını akrabası bile hediyelerle gelir.Benimki sırt çantasıyla çıkar gelir.Çantada da paket paket kağıt mendil ve birkaç şişe şampuandan başka bişey olmaz.O ülke çikolatalarıyla meşhur ama ben yeşil pasaportumla onun yanına birkaç haftalığına gitsem onunla eşe dosta üç kuruşluk çikolata alamam.Aldıramam.Suratı değişir gözleri yerinden fırlar.Ben zavallı pasaport kontrolünü geçince alırım.Sanki beni görecekmiş gibi kalbim çarpar korkudan.Mesela beni bir defasında orada trenle 3-4 saatlik başka bir eyalete götürdü.Sabah gittik gece döndük.Sadece bir hamburger ısmarladı.Akşam Lozan'da tren değiştirecekken bir restoranta gittik.Göl kıyısındaydı ve yemek saatiydi.Bizim ki açmısın bile demedi garsondan iki kahve istedi.Ama ben yüzsüzlük edip menüden krem karamel istedim.Zaten 3-5 tatlı kaşığı anca gelirdi.O da 5 frank yani.Bişey diyemedi tabii .Düğünden sonra da konsolosluk için beni İstanbula götürmüştü.Beyoğlunda bir kez kıytırık bir esnaf köftecisinde köfte yedirdi.Daha doğrusu berbattı benimkini de o yedi bir de simit dünyasında kahvaltı yaptırdı.Mahmutpaşa'dan bana bir eldiven(örgü)bir de çorap aldık.Ertesi akşam dönerken otobüs firmasının servisinde bana döndü ve Allah kahretsin çok para gitti dedi.A bak unuttum bir de tost yemiştik.Ben bir ara boşanmaya kalktıktan sonra evin tapusunu müşterek yaptı.Hala daha başıma vurur.Her kavgada adım kan emici pisliktir.Üstelik ben 2700 lira geliri olan çalışan bir insan olmama rağmen.Bir defasında nolur bana çiçek al diye çok yalvardım.Hatta çiçekçinin önünde durdum güllerin tanesi 3 liraydı ve o almadı.Gözlerim dolmuş çiçekçi çocuk bir tanesini verdi abla lütfen al hediyem olsun dedi.Arabaya bindim bak çocuk verdi dedim iyi almışsın işte dedi.Arabamı o aldı.O kullanamıyor çünkü.O yokken alındığından benim üstüme oldu.Çoğu zaman oradan "Benim arabama binen................gibi olsun"diyerek küfreder.Bazen öyle gücüme gidiyor ki kendimi bir zerre kadar küçük ve değersiz hissediyorum.Üstelik oradaki sevgilisi çalışmıyor bile bildiğim kadar.Ben mi nankörüm? Beni yıllardır burada atıp gitmiş,aklına estiğinde gelen,düğünümden önce de evine telefon ettiğimde telefonunu sevgilisi açan bu adama değer mi? Orada beni gece telefonsuz dil bilmez sokağa atıp kendi yatıp uyuyan bu adama değer mi? Tek suçum bu değmezi çok sevmem mi? Neden mi boşanmıyorum,çünkü onsuzluğa dayanabilir miyim bilmiyorum.Hep belki düzelir diye.Mazoşistlere döndüm.Şimdi onu aramıyorum.Eve de gelmeyeceksin dedim ama hala onu düşünüp ya hasta olursa demiyor muyum deli olucam.Bir yıl önce kalp ameliyatı oldu ya bişey olursa diye düşünmekten yoruldum.Azıcık da kendimi düşünebilsem nolurdu.Lütfen Allahım vicdanıma yenilip bu adama acıyıp bu eziyete devam demiyeyim.Lütfen.Sizce ben hata mı yapıyorum
Eşim ilk tanıştığımız hafta cömert bir adamdı.Nikahtan sonra tanıyamaz oldum.Mesela hiç unutmam,birinde yazlıktayız.Dişçisiyle randevusu vardı.Ben sabah kahvaltısından sonra yemek yememiştim yine de onunla gitmemi istedi.Dişçi onu unutmuş ve akşam 9 da geliyorum bekleyin dedi.Mecbur bekleyecektik.Ben deniz kenarındaki bir büfeyi gösterdim.Sahile üç beş masa koymuşlar.Eşim aynen şunu söyledi:Olmaz,oraya oturursak çay kahve getirirler.Dondum kaldım.Ben o akşam gece 11 e kadar aç gezdim.Kendileri yurt dışında yaşıyorlar.Beni ne götürdü ne geldi.Ben kendi paramla geçinirim.Mazallah eve katkın olsun desem,ben enayi miyim der.Milletin bırakın kocasını akrabası bile hediyelerle gelir.Benimki sırt çantasıyla çıkar gelir.Çantada da paket paket kağıt mendil ve birkaç şişe şampuandan başka bişey olmaz.O ülke çikolatalarıyla meşhur ama ben yeşil pasaportumla onun yanına birkaç haftalığına gitsem onunla eşe dosta üç kuruşluk çikolata alamam.Aldıramam.Suratı değişir gözleri yerinden fırlar.Ben zavallı pasaport kontrolünü geçince alırım.Sanki beni görecekmiş gibi kalbim çarpar korkudan.Mesela beni bir defasında orada trenle 3-4 saatlik başka bir eyalete götürdü.Sabah gittik gece döndük.Sadece bir hamburger ısmarladı.Akşam Lozan'da tren değiştirecekken bir restoranta gittik.Göl kıyısındaydı ve yemek saatiydi.Bizim ki açmısın bile demedi garsondan iki kahve istedi.Ama ben yüzsüzlük edip menüden krem karamel istedim.Zaten 3-5 tatlı kaşığı anca gelirdi.O da 5 frank yani.Bişey diyemedi tabii .Düğünden sonra da konsolosluk için beni İstanbula götürmüştü.Beyoğlunda bir kez kıytırık bir esnaf köftecisinde köfte yedirdi.Daha doğrusu berbattı benimkini de o yedi bir de simit dünyasında kahvaltı yaptırdı.Mahmutpaşa'dan bana bir eldiven(örgü)bir de çorap aldık.Ertesi akşam dönerken otobüs firmasının servisinde bana döndü ve Allah kahretsin çok para gitti dedi.A bak unuttum bir de tost yemiştik.Ben bir ara boşanmaya kalktıktan sonra evin tapusunu müşterek yaptı.Hala daha başıma vurur.Her kavgada adım kan emici pisliktir.Üstelik ben 2700 lira geliri olan çalışan bir insan olmama rağmen.Bir defasında nolur bana çiçek al diye çok yalvardım.Hatta çiçekçinin önünde durdum güllerin tanesi 3 liraydı ve o almadı.Gözlerim dolmuş çiçekçi çocuk bir tanesini verdi abla lütfen al hediyem olsun dedi.Arabaya bindim bak çocuk verdi dedim iyi almışsın işte dedi.Arabamı o aldı.O kullanamıyor çünkü.O yokken alındığından benim üstüme oldu.Çoğu zaman oradan "Benim arabama binen................gibi olsun"diyerek küfreder.Bazen öyle gücüme gidiyor ki kendimi bir zerre kadar küçük ve değersiz hissediyorum.Üstelik oradaki sevgilisi çalışmıyor bile bildiğim kadar.Ben mi nankörüm? Beni yıllardır burada atıp gitmiş,aklına estiğinde gelen,düğünümden önce de evine telefon ettiğimde telefonunu sevgilisi açan bu adama değer mi? Orada beni gece telefonsuz dil bilmez sokağa atıp kendi yatıp uyuyan bu adama değer mi? Tek suçum bu değmezi çok sevmem mi? Neden mi boşanmıyorum,çünkü onsuzluğa dayanabilir miyim bilmiyorum.Hep belki düzelir diye.Mazoşistlere döndüm.Şimdi onu aramıyorum.Eve de gelmeyeceksin dedim ama hala onu düşünüp ya hasta olursa demiyor muyum deli olucam.Bir yıl önce kalp ameliyatı oldu ya bişey olursa diye düşünmekten yoruldum.Azıcık da kendimi düşünebilsem nolurdu.Lütfen Allahım vicdanıma yenilip bu adama acıyıp bu eziyete devam demiyeyim.Lütfen.Sizce ben hata mı yapıyorum