Dünyaya açılmak demedim, dünyayı keşfetmek dedim.
Kitaplar, ansiklopedi ya da bilimsel içerikte olmadığı sürece kurgusaldır.
Yani size ufkunuz hariç bir keşif sağlamaz.
Tv de bulunan belgeseleler, bilim ve teknoloji programları, bilgi yarışmaları, özellikle yabancı kanallardan takip ettiğim günceler, eğlence programları gibi türler kitaplarda değil tv de bulunuyor.
Ben çok sıkıcı programlardan bahsetmiyorum, okuyanlar yanlış anlamasın, bilgi küpü falan değilim.
Bir sihirbazın dünyayı dolaştığı ve o ülke insanlarının kendi ilüzyonuna verdiği tepkileri, kültürlerle inceleyen çok severek takip ettiğim bir programım var mesela.
Aynı şekilde, farklı ülkelerde dedikoku sirkülasyonu ile olmayan bir şey karşısında o toplulukların ve şehrin, nasıl yerinden oynadığını gösteren bir programım da var.
Zamanında Amerika'da radyo programında marslı istilası tiyatrosunun, günümüzde hala işleyip işlemediğini toplumlara göre inceleyen bir seri.
Çılgın buluşlardan, mastercheften, temizlik hastalarından, çözülememiş sırlardan, yerel işletme programlarından bahsetmiyorum bile.
Bunlar gibi nice eğlenceli, bilgi dolu ve size kitaplarda öğretilemeyecek ve de hayatınız boyunca belki de hiçbir zaman yaşayamacağınız, göremeyeceğiniz şeyleri önünüze seren içerikler mevcut.
Kitap evet, bir insan için zorunluluktur, okunmaması düşünülemez.
Ama aynı şekilde çağımızın en yaygın iletişim araçlarını görmezden gelmek, global dünyayı reddetmekle bence eşdeğerdir.
Bu sebeple, seçimlerimizin esiri olmak yerine, patronu olmayı bir şekilde öğrenmemiz gerekiyor.