E
EU1
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU1
-
- #1
Yaşamınız boyunca size de olmuştur; hani kendinizi bir şeye çok hazırlarsınız, planlar programlar yapar, heyecanla gerçekleşmesini beklersiniz ama ardı ardına bir yığın aksilikler çıkar, sürekli planınız ertelenir ve bir türlü beklediğiniz o müthiş an gelmez. İlk reaksiyon çoğunlukla öfke olur. Sonuçta da hayata küskünlüğe dönüşür.
Evrenin bize her konudaki niyetimizle ilgili gönderdiği işaretleri doğru okuyabilmemiz ne kadar önemli oysa…
Hiçbir konuda ısrarcı olmamak, dayatmamak, hayatın ne söylemeye çalıştığını anlayacak bir bilinçle olayları değerlendirmek gerektiğini, insan ancak yaşı ilerledikçe anlıyor.
Hâlbuki büyüklerimiz zaman zaman “Her şeyde bir hayır vardır” ya da “Sağlık olsun” dediklerinde eminim pek çoğumuz tepki vermişizdir.
Bizim için çok önem taşıyan bir konu çeşitli nedenlerle bir türlü istediğimiz şekilde gelişmiyorsa, öfkelenmek yerine, oturup isteğimizin ne kadar gerçekçi, ne kadar bize uygun olup olmadığını sorgulamak en doğrusu.
Sanırım buna farkındalık deniyor ne dersiniz...
Başa gelenleri bir talihsizlik veya ceza gibi algılamak, başkalarını suçlamak enerjimizi düşüren şeyler. Tam tersi, belki de bu iş için uygun zamanın henüz gelmediğinin farkına varmamız gerekiyordur. Yaşamda hiçbir şey rastlantısal değil.
Yaşam yolculuğunda başımıza gelen her olayın, karşılaştığımız her insanın bize kendimizi anlamak ve tanımak, doğru hedeflere, doğru zamanda yönelmekle ilgili öğrettiği şeyler var. Değişim fırsatlarını yakalamak, yaşamımızda birtakım tökezlemeler yaşayıp, derslerimizi almadan mümkün olamıyor.
İşte tam burada Astroloji devreye giriyor. Ki astroloji her şeyden önce bir "kendini tanıma" aracıdır. böyle bir araçtan gerçekten verimli bir şekilde yararlanabilmek için bir insanın nispeten objektif bir şekilde "kendini tanıma iradesine" sahip olması gerekir.
Astroloji gerçekten çok sıra dışı bir bilgi alanıdır. Bin yılların bilgi birikimi ile kendini yenileyerek bugüne kadar gelmiştir. Ama çoğumuz astrolojinin derinliği konusunda yeterli bilgiye ve sezgiye sahip değiliz.
Astroloji sayesinde, yaratılışımızın gerekçesi ve üzerimize yüklenen misyonu nasıl yerine getireceğimizin ana hatları ortaya çıkacaktır.
Astrolojide bizim tanrısal özümüz aslan burcu (güneş) ile temsil edilir. Bu yüzden biz doğduğumuzda, aslan burcunun yönetici gezegeni olan güneş hangi takımyıldız hizasından geçmekte ise o takımyıldız bizim burcumuz olur ve tanrının nasıl bir parçası olduğumuz, içinde bulunduğumuz süreçte tanrısallığımızı nasıl deneyimleyeceğimiz hakkında bilgi verir.
İslam yorumcuları ve ulemalarının görüşlerinden biri, Vahdet-i Vücut inancıdır. Tanrının nuru zerre zerre canlı cansız tüm varlıklarda tecelli ederek kendini gösterir. Bu felsefeden yola çıkarak, Ene’l Hak (ben hakkım hak bendedir-mevcuttur) diyen Hallac-ı Mansur yanlış anlaşılarak kendisine işkence edilmiş, diri diri derisi yüzülmüştür. Buna rağmen yinede bu bilge-büyük insan onların dahi bağışlanması için dua etmiştir.
Doğum haritasında kova, aslan'ın karşıtı, Satürn (Uranüs) ise güneş'in karşıtıdır. Yani aslan burcu ile kova burcu birbirini tamamlayan iki zıt kutuplu parçadır. Diğer burçlar gibi. Gerçekte tek başlarına bir anlamları yoktur ve zaten biz öyle görmesek bile, biri olmadan diğeri de olamaz. Çinlilerin yin/yang sembolü, özgür irade evreninin bu "bütüncül zıtlıklarını" ifade ediyor.
Hiç bir şey tesadüf değil ve hiç bir şey zıddı olmadan tek başına bir anlam ifade etmiyor. Kötülük olmadan iyiliğin siyah olmadan beyazın, fakirlik görmeden zenginliğin değer ve kıymetini ölçemezsiniz.
Tüm zıtlıklar içerisinde dengeyi kurabilmeniz dileğiyle...
Evrenin bize her konudaki niyetimizle ilgili gönderdiği işaretleri doğru okuyabilmemiz ne kadar önemli oysa…
Hiçbir konuda ısrarcı olmamak, dayatmamak, hayatın ne söylemeye çalıştığını anlayacak bir bilinçle olayları değerlendirmek gerektiğini, insan ancak yaşı ilerledikçe anlıyor.
Hâlbuki büyüklerimiz zaman zaman “Her şeyde bir hayır vardır” ya da “Sağlık olsun” dediklerinde eminim pek çoğumuz tepki vermişizdir.
Bizim için çok önem taşıyan bir konu çeşitli nedenlerle bir türlü istediğimiz şekilde gelişmiyorsa, öfkelenmek yerine, oturup isteğimizin ne kadar gerçekçi, ne kadar bize uygun olup olmadığını sorgulamak en doğrusu.
Sanırım buna farkındalık deniyor ne dersiniz...
Başa gelenleri bir talihsizlik veya ceza gibi algılamak, başkalarını suçlamak enerjimizi düşüren şeyler. Tam tersi, belki de bu iş için uygun zamanın henüz gelmediğinin farkına varmamız gerekiyordur. Yaşamda hiçbir şey rastlantısal değil.
Yaşam yolculuğunda başımıza gelen her olayın, karşılaştığımız her insanın bize kendimizi anlamak ve tanımak, doğru hedeflere, doğru zamanda yönelmekle ilgili öğrettiği şeyler var. Değişim fırsatlarını yakalamak, yaşamımızda birtakım tökezlemeler yaşayıp, derslerimizi almadan mümkün olamıyor.
İşte tam burada Astroloji devreye giriyor. Ki astroloji her şeyden önce bir "kendini tanıma" aracıdır. böyle bir araçtan gerçekten verimli bir şekilde yararlanabilmek için bir insanın nispeten objektif bir şekilde "kendini tanıma iradesine" sahip olması gerekir.
Astroloji gerçekten çok sıra dışı bir bilgi alanıdır. Bin yılların bilgi birikimi ile kendini yenileyerek bugüne kadar gelmiştir. Ama çoğumuz astrolojinin derinliği konusunda yeterli bilgiye ve sezgiye sahip değiliz.
Astroloji sayesinde, yaratılışımızın gerekçesi ve üzerimize yüklenen misyonu nasıl yerine getireceğimizin ana hatları ortaya çıkacaktır.
Astrolojide bizim tanrısal özümüz aslan burcu (güneş) ile temsil edilir. Bu yüzden biz doğduğumuzda, aslan burcunun yönetici gezegeni olan güneş hangi takımyıldız hizasından geçmekte ise o takımyıldız bizim burcumuz olur ve tanrının nasıl bir parçası olduğumuz, içinde bulunduğumuz süreçte tanrısallığımızı nasıl deneyimleyeceğimiz hakkında bilgi verir.
İslam yorumcuları ve ulemalarının görüşlerinden biri, Vahdet-i Vücut inancıdır. Tanrının nuru zerre zerre canlı cansız tüm varlıklarda tecelli ederek kendini gösterir. Bu felsefeden yola çıkarak, Ene’l Hak (ben hakkım hak bendedir-mevcuttur) diyen Hallac-ı Mansur yanlış anlaşılarak kendisine işkence edilmiş, diri diri derisi yüzülmüştür. Buna rağmen yinede bu bilge-büyük insan onların dahi bağışlanması için dua etmiştir.
Doğum haritasında kova, aslan'ın karşıtı, Satürn (Uranüs) ise güneş'in karşıtıdır. Yani aslan burcu ile kova burcu birbirini tamamlayan iki zıt kutuplu parçadır. Diğer burçlar gibi. Gerçekte tek başlarına bir anlamları yoktur ve zaten biz öyle görmesek bile, biri olmadan diğeri de olamaz. Çinlilerin yin/yang sembolü, özgür irade evreninin bu "bütüncül zıtlıklarını" ifade ediyor.
Hiç bir şey tesadüf değil ve hiç bir şey zıddı olmadan tek başına bir anlam ifade etmiyor. Kötülük olmadan iyiliğin siyah olmadan beyazın, fakirlik görmeden zenginliğin değer ve kıymetini ölçemezsiniz.
Tüm zıtlıklar içerisinde dengeyi kurabilmeniz dileğiyle...