Sen bile "ben kaybetmedim sevdiğim kişiye saklıyorum" diyor... Ama aynı zamanda bu zihniyete "aptal" deyip yargılıyorsun.. Neden aptal dediğin bir zihniyeti , bu zara önem veren erkekleri "aptallıkla" "cahillikle" suçluyor ve bekaretine önem verip saklayanlanları gelişemeyecek olarak görüyorsun ki...Ki bak sende saklayanlardanmışsın... (!)(?)
Amerika Hollanda Almanya gibi ülkeler önem vermiyor evet... Gelişmişler değil mi? Zara önem vermeyen ülkeler gelişecek senin mantığına baktığımızda... Ya ahlaken? Allah ahlaklı olmak ve ahlaklı ölmek nasip etsin...Din'i reddeden vede din kaynaklı ahlakı kabul etmeyen görüşte olanlar için ahlaksızlık sürekli degiştiği gibi en alt seviyelere bile inebilir. Çünkü ahiret inancı olmayan bir insanın ileride hesap vereceği veya vicadanını rahatsız edeceği bir sorumluluğu yoktur.
Domuz, tadı olmasaydi dışkı yemezdi diyerek, rezilliklerin her çeşidini yapanlarin ayıplanmadığı bir toplum yaratmak bu felsefedeki kişilerin amaçlarının başında gelmektedir. Zira ancak bu durumda din ortadan kalkacaktir. Tarihte ahlaksızlık ve bunun neticesinde aile hayatının ortadan kalktığı toplumlarda, dinlerde kendiliğinden kalkmıştır. Rezilliklerin her türlüsünü yapmak zevk almak için meşrudur felsefesi ile kanunlar ve kurallar değiştirilmeye çalışılır.
İnsanın kontrolü altına alabileceği en güçlü istek olan cinsellik, medyada fuhuşa, sapıklığa yer vererek, sürekli tahrik edilmektedir. Evlilik dışı ilişkilerin, normal karşılandığı, şehvetin halkın aklına sürekli sokulmasi kadınların özgürlüğü, aile hayatındakı sınırların kalkması ve bunda sınır tanımaması gerektiği sürekli empoze edilmektedir.
Tüm bunlardan amaç, dini kaynaklı gelenek, görenek, ahlak anlayışımız ile haya, edep hislerinin degişimi ve ortadan kaldırılması törelerimize gore ayıp ve utanma kavramlarının yerini hayvani duygularin almasını sağlamalarıdir. Toplumun vazgeçmediği değerler, tutucu, gerici, çağdışı, manevi degerlere saplantı olarak adlandırılmakta. Bu hasletleri muhafaza edenlerde yine irticaci, gerici, aşırı dinci, kökten dinci, yobaz gibi çeşitli adlarla toplum dışına itilmeye çalışılmaktadır. İstenen şahsiyetsiz, zavallı, hayattan zevk almak icin akla gelmedik sapıklıklar peşinde koşan, iki insan istiyorsa her şey olabilir anlayışında bir nesil yaratmaktir.
Kadını toplumun ortak malı, eşyası haline getirmek, bunun bir özgürlük anlayışı oldugunu empoze etmek ahlaki dejenere etmede en büyük propaganda aletidir. İnsanlar, din, aile, namus, haysiyet tanımayan bir toplumun, gerçek cenneti yaşadığı bunun sevimli olduğu sürekli medyadada (magazin programlarında) bu sekilde konu yapilarak özendirilmektedir. Böyle bir yaşam biçiminin toplumda ulaşılması gereken bir hedef olduğu akıllara sokulmaya çalışlarak bu hedefe ulaşılacak her türlü yolun doğru olduğu kabul edilmektedir. Bu hedefe ulaşmada, hirsizlikta, fuhuşta, hortumculukta, üç kağitçılıkta, haksızlıkta, rüşvette bunun gibi her türlü toplumu yozlaştıran insanları birbirine düşüren her yol ve yöntem normal karşılanır hale gelmektedir.
Bunları farketmez ve gösterilenlere inanırsak, değerlerimizden tavizler verirsek, birçok şey icin şikayet etme hakkımız olamaz.