- 3 Aralık 2006
- 3.073
- 131
- 688
- 64
Renklerin içinde yalnızlık gibi karayız. Dolunay gibi parlağız ama bir o kadar soğuğuz, yıldızlarla boyanmış gecede. Hilal kadar masumuz kendimize göre, beyaz kadar safız. Dolunayın soğuk beyazlığında tüm kinlerimize sarılmış bekliyoruz, geçen saniyelerden gelebilecek herhangi bir adımı, tüm yalan yıldız kümelerinin arasında.
Büyüklüğümüze inanmış yıldızlar ama korkmuşlar parlaklığımızdan... Sanmışlar bizim kadar parlağı yok kockoca renksizlik içinde. Sanmışlar bu ışık bizim içimizden geliyor. Biz de inanmışız bizim kadar büyük ve soğuk ve karanlık olan bu biricik yalana.
Işık bizden geliyordu gerçekten ama biz gibi soğuk sonsuzları aşıp, olamayacak hislere kadar uzanıyordu. Kinimize boğulduğumuzda hep ışıkla doğuyorduk yere bakan yıldızlarla, sudan parıltılarını takan dünyaya.
Yalanımız bizden kaçan yaşam taşının, bizi aydınlatan, gündüzden kopma sarı ateşe sığınmasına kadar sürüyordu her siyah ufuk saati boyunca. Yalanları yaşamayı seviyorduk. Çünkü yalanlar gibi kalıcı olamayacağımızı da biliyorduk. Kinimiz gibi simsiyahız ve boğulmuşuz biz kadar büyük gece içinde.
Büyüklüğümüze inanmış yıldızlar ama korkmuşlar parlaklığımızdan... Sanmışlar bizim kadar parlağı yok kockoca renksizlik içinde. Sanmışlar bu ışık bizim içimizden geliyor. Biz de inanmışız bizim kadar büyük ve soğuk ve karanlık olan bu biricik yalana.
Işık bizden geliyordu gerçekten ama biz gibi soğuk sonsuzları aşıp, olamayacak hislere kadar uzanıyordu. Kinimize boğulduğumuzda hep ışıkla doğuyorduk yere bakan yıldızlarla, sudan parıltılarını takan dünyaya.
Yalanımız bizden kaçan yaşam taşının, bizi aydınlatan, gündüzden kopma sarı ateşe sığınmasına kadar sürüyordu her siyah ufuk saati boyunca. Yalanları yaşamayı seviyorduk. Çünkü yalanlar gibi kalıcı olamayacağımızı da biliyorduk. Kinimiz gibi simsiyahız ve boğulmuşuz biz kadar büyük gece içinde.