İşinizi nasıl sahiplenebiliyorsunuz

possibleornot

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
27 Mayıs 2014
832
1.658
Herkese merhaba
Pazartesi sendromu mudur yoksa stresten midir bilmiyorum ama bugün buna epey kafa yordum.
4 yıllık tecrübeli mühendisim. Kafası basan, çalışkan ve disiplinli biri olarak bilinirim. Birkaç ay öncesine kadar başka bir firmada çalışıyordum. Ayrılmak için çok haklı gerekçelerim vardı ve kendimi geliştirmek, ortam değiştirmek adına başka bir firmaya geçtim. Ayrılırken dahi eski müdürüm ben size verilen her görevi başaracağınızı biliyorum, olur da içinize sinmez dönmek isterseniz bu kapı size hep açık dedi. Patronum da aynı şekilde vedalaştı.
Ama gel gelelim ki aptallaştım. Eski ben yok. O eski atikliğim, disiplinli halim yok. Firma kurumsal değil. Ve hiç sistem yok. Yaptıkları iş parçaları muazzam. Eski iş yerime nazaran 100 kat daha hassas çalışılan malzemeler oluyor . Ama sistem 0. Hiç sistem yok. Lafla sözle iş yürütülmeye çalışılıyor. Ve anlaşmadığımız başta böyle konuşmadığımız bir angarya işte bana kaldı. Yapacak personel 15 gün sonra başlayacak. Ve ben bu süreçte kendimi bu angarya iş çok fazla vaktimi aldığından geliştiremedim.
Hal böyle olunca işimi sahiplenemiyorum. Sistemsizlik ve angarya işler beni bu işe bağlayamadı.
İyi yönleri de var elbette. Çok rahat, evinde gibi bir ortam. Hata yaptığında büyük bir mesele haline gelmeden çözüm odaklı yaklaşılıp düzeltiliyor. Patronlar da düzgün, güleryüzlü insanlar. Keza çalışanlarda saygılı, düzgün insanlar. Haftasonu tatil.
Ama ben kendimi aptallaşmış hissediyorum. Biraz bu angarya işlerden dolayı küskünüm yalan yok.
Çünkü tüm vaktimi alıyor neredeyse .Yapmam gereken işi maalesef aksatıyorum ve bu benim içime sinmiyor.
Önümüzdeki 5-6 ay boyunca kurumsal, çok iyi bir firma olmadıkça çıkmayı düşünmüyorum.
Sizler işinize nasıl sahip çıkıyorsunuz ? Bu tarz problemleri nasıl gözardı ediyorsunuz ? Olumsuzluklarla nasıl başa çıkıyorsunuz ?
Fikirlerinizi bekliyorum :)
 
iş değiştirmeyi hiç sevmem şimdiki çalıştığım yerde 6. senem sizin sisteminiz değişmiş acemiliği atamıyorsunuz çok çalışmanız lazım normal mesai saatlerinde asıl işiniziz yapın mesaiye kalın angarya işleri halledin hafta sonu çalışın başka bir çözüm gemiyor aklıma
 
Kendinize de çalıştığınız firmaya da zaman tanıyın, ilk etapta bazen hiç alışamayacakmış gibi hissettiğimiz yerler zamanla kendi düzenimizi kurduğumuzda iyi ki dediğimiz yerler olabiliyor, angarya gördüğünüz iş için 15 gün sonra personel başlayacak demişsiniz, biraz dişinizi sıkın derim, ben çok canımı sıkan noktalarda hep şunu söylerim kendime ; iş iyi bişey olsa üstüne kimse para vermezdi, nereye gidersem gideyim alice harikalar diyarı olmayacak bi şans vermek gerek :KK16:
 
Bızım iş yerı tam kurumsal .Bir hatada tutansk uzerıne tutanak .Hata yapma payımızda var .Be mılyonlar oynuyor yanlış bir işlem yapılınca .Bızde calısanların hiç nir hakkı yok hep karsı taraf haklı .Çunku bız ofofosyonelız.Is degıstırmeyı dusundum ama ısyerıme takla atarak gırmek ısteyen mılyonlarca kişi var .Bense cok yorgunum.Farklı bır altarnatıf olsa tek kişi kalmaz zaten .Allahım hayırlı kapılar ac dıye yalvarıorum .Vardıyalı sistem hafta sonu yok.3 ayda bır gece vardıyasıda var .Çok sanslısınız .Hafta sonunux var
 
Ben normalde yaptığı iş konudunda çok verici bir insanım. Bir iş yaparken hakkını vererek yapmak ister(d)im. Öğrenciyken yüz boyama palyacolugu yapardım mesela, herkes burna siyah boya,yanağa bıyık cizer "kedi yaptım" diye yollardi çocuğu , ben internetten adım adım yüz boyama aşamaları indirirdim, prensesten balığa,tirtila,dinazora yaratici şeyler cizerdim.
Son senemde insan kaynaklı stajı yapmıştım, bir kuruş para almadığım halde öyle benimsemistim ki, patronum yıllık izinlerini kullanmıştı ben her şeyi hallediyorum diye,calisanlar patrondan çekindikleri maruzatlarini bana bildirirlerdi. Sonrasında çalıştığım işlerde de hep elimden gelenin en iyisini yaptim, hatta festival organizasyonu yapıyorduk,festivalden bir gün önce gece ikiye kadar orada kalmıştım, tam çıkacaktım ki birisinin benden rica ettiği rafı taktirmayi
unuttuğumu farketmistim, ustalar da gitmiş, ondan bundan yardım alıp,biryerden matkap bulup takmış, bir saat daha oyalanmistim. Böyle bi iş aşkı...
Derken şimdiki (yeni ayrıldığım) ise girdim.
Leş gibi bir yer, Çok büyük ve tüm Türkiye'de ayağı olan bir yer ama aşiret zihniyetiyle çalışıyor. İçeride sigara içenler, salak salak şarkıları son ses dinleyenler, çocuk gibi azarlayan patron,yalaka yalaka insanlar,düzensiz yatan maaş, maaş yatınca 'allah razı olsun,Allah'ım sizi başımızdan eksik etmesin' mesajları yağdıran iyi okul mezunu ve en saygın mesleklerden birini yapan yalak insanlar...
O zaman mesela ilk haftamda karar verdim, sadece isimi yapıp bir gram bile fazlasını vermeyeceğime.
Gerçekten de 3 sene calistim, yere düşen iğneyi kaldirmadim diyebilirim. Sadece bana soylenen kadarını yaptım, sıfır bağlılık, sıfır sevgi, sıfır fedakarlık. Şirket batsa da umrumda değildi, o ay birkaç trilyon kazansa da. Tam yaşlı memur kafası, işimi yaptım,gitti :)
Yani benim önerim yok..insan bir yere bağlılık hissetmeyince hissetmiyor. Yine de kendinizi heemen doldurmayin. 15 gün sonra her şey yoluna girebilirmis. İş yerinize biraz zaman verin, yeni personeller geldiğinde yükünüzün birazını onlarla paylaşın... Çok da kendinizi hirpalamayin:)
 
Şimdi ücretsiz izindeyim ama işimi işyerime (kamu kurumu) dükkan diyecek kadar sahiplenirdim. Yani gerçekten de her sabah kendi dükkanımı açar gibi işe giderdim. Sorunsuz ve kolay bir iş değildi ama eksiğiyle yükseğiyle seviyordum işimi. Herkesin kendi yöntemi var benimki şu ikisini gözettiğimden emin olmaktı:

1. İşine saygı duymak: beğenmezlik veya şikayet etmeden, elimdeki iş her ne ise ona saygı duyarak düzgün yapmak (ben ekmeğimi bundan kazanıyorum demek). Ha işimi düzgün yapmasam, hatta pek de çalışmasam bile bişey olmazdı, devlet memuruyum maaşımı yine alırdım ama o zaman böylesine içim rahat ve mutlu olmazdım ve vicdanım rahat etmezdi ki bu da ikinci maddeye götürüyor,

2. Kendime saygı duymak: görevini düzgün yapmak ama aptal aptal işler/angaryalar/insanlar karşısında kendini ezdirmemek. Zamanla öğreniliyor bu biraz da. Örneğin benim işim para ile ilgiliydi, birincil sorumluluğum olan ve vatandaşı doğrudan ilgilendiren finansal ıvır zıvırları bekletmeden yapardım (birimde en hızlılardandım). Ama kurumun iç işleyişiyle ilgili abuk sabuk hiçbir faydası olmayan ama muhakkak yerine getirmenizi bekledikleri bürokratik işler olurdu (memurlar beni anlayacaktır), başımı ağrıtmayacak şekilde sallardım. Şimdi yurt dışına geldim, arkamdan epey kızmışlardır, kızsınlar. Önceki cümledeki bürokratik işi silip yerine liyakatsiz insanların kocaman egolarının tatmini beklentisi yazın, cümle halen geçerli.

Bu iki madde arasında bi denge oluyor işte, o denge oldukça sendrom falan olmadan yuvarlanıp gidiyorsun. Zamanla kazanılıyor bu da, sabırlı olmak gerek biraz.
 
Ben de bir gün seviyorum bir gün nefret ediyorum valla :/ İşin çok olması değil ama micromanage edilmek ve yaptığım şeyin revizesi en katlanamadığım şey. Yok neymiş tarih icin mesela 03.01 değil de 3.01 yazalım falan diye düzeltme geliyor. Böyle aptal şapşal keyfi şeylerle uğrastırıldığımda çok verimsiz geçiriyorum günü. Ya da her şey için onay almam gerekiyorsa dikkatimi vermiyorum nasilsa düzeltilecek diye. Ama ne zaman ki sorumluluk inisiyatif almam gerekiyor o zaman çok verimli çalışıyorum. Söylediklerime önem verilmesi beni çok motive eder. Bu herkeste özellikle mükemmelliyetçilerde böyle zaten. Ne kadar çok yetki alanın inisiyatif alma olanağın varsa o kadar şevkli çalışıyorsun. Neyse ben de takipte kalayım ideal ortam olmasa bile iş nasil sevilir anlatın bacılarr 😂
 
Ben de bir gün seviyorum bir gün nefret ediyorum valla :/ İşin çok olması değil ama micromanage edilmek ve yaptığım şeyin revizesi en katlanamadığım şey. Yok neymiş tarih icin mesela 03.01 değil de 3.01 yazalım falan diye düzeltme geliyor. Böyle aptal şapşal keyfi şeylerle uğrastırıldığımda çok verimsiz geçiriyorum günü. Ya da her şey için onay almam gerekiyorsa dikkatimi vermiyorum nasilsa düzeltilecek diye. Ama ne zaman ki sorumluluk inisiyatif almam gerekiyor o zaman çok verimli çalışıyorum. Söylediklerime önem verilmesi beni çok motive eder. Bu herkeste özellikle mükemmelliyetçilerde böyle zaten. Ne kadar çok yetki alanın inisiyatif alma olanağın varsa o kadar şevkli çalışıyorsun. Neyse ben de takipte kalayım ideal ortam olmasa bile iş nasil sevilir anlatın bacılarr 😂
O düzeltmeler sinir bozucu gerçekten, dosyaya kaldırılıp önümüzdeki 100 yıl yüzüne bakılmayacak raporlar "tıtlım bını biyli yıpılım şurayı şöyle yıpılım" diye kaç kere geri dönerdi. Deliliğe şakaya vurmakta bulmuştum ben çözümü.
 
O düzeltmeler sinir bozucu gerçekten, dosyaya kaldırılıp önümüzdeki 100 yıl yüzüne bakılmayacak raporlar "tıtlım bını biyli yıpılım şurayı şöyle yıpılım" diye kaç kere geri dönerdi. Deliliğe şakaya vurmakta bulmuştum ben çözümü.
Ya inat edip her şeyi imla ve gramer olarak kusursuz yazsam da bu sefer "hatırlatma yerine anımsatma yazalım" falan deniyor. Tövbeler tövbesi ya. Ulan ben bunun için mi bunca sene okudum Avrupada master yaptım falan diye hayatımı sorguluyorum... Anlamıyorum bir şeyleri düzeltmeseler unvanları düşecek gibi bir tavır😁 Şimdi bir PR ajansıyla anlaşıldı sosyal medya paylaşımlarını önden X hanıma da gönder dendi. X hanım yazsın o zaman takvim paylaştığımız linkedin postunu böyle bir angarya olabilir mi ya
 
Açılın geldim :) Konu sahibesi ne mühendisisin bilmiyorum ama ne üretiyorsanız üretin mutlaka bir planlama ve metodoloji olmalı. Ben yazılım üretimi yapan bir şirkette çalışıyorum, agile metodolojisini takip ediyoruz. Sana anlatayım nasıl olduğunu:

- Yapılacak işler iyi tanımlı ticketlara bölünür, her ticketı kimin yaptığı bellidir. Ticketleme için JIRA kullanıyoruz.
Bunun gibi: https://i.ytimg.com/vi/DstGI6Eh6uk/maxresdefault.jpg için Google Görsel Sonuçları
- Yaptığımız işer sprint denen 2 haftalık fazlara bölünmüştür.
- Her 2 hafta cuma günü bir araya geliriz, ticketların durumuna bakarız ve sprinti tamamlarız. O sırada yeni sprint için yeni ticketları yaratırız, herkes yapacağı iş kadarını alır.
- Her pazartesi sabahı haftanın gözden geçirmesi toplantısı olur, tüm şirket katılır.
- Soru varsa ticketıma yazarım, sorduğum kişiyi etiketlerim.

Bu şekilde ne iş yaparsak yapalım, nerdeyiz, kim ne işi yapıyor, işin ne kadarını hangi üye tamamladı her zaman biliriz. Umarım anlatabilmişimdir, bu işin doğru yapılış şekli bu.

Mühendislik sistematik çalışma demektir, işlerin adamakıllı paylaştırılmadığı, takip edilmediği yerde ancak kaos olur. Öyle bir yerde çalışmak asla istemezdim çünkü aşırı stresli olur. Böyle bir yerde uzun vadede çalışmamalısın zaten, burda tecrübe edin sonra düzgün bir yere geç.

Bu tabloda sana tavsiyem, gözüne kestirdiğin iyi çalışan senior birini bul ona sor yardım ister mi diye onunla ortak çalış. Ya da ben neler yapabilirim, nelere ihtiyaç var sor ona göreben de bunu yapıcam de yapmaya başla. Bu şekilde kaos bir yerde motive olmak da zordur, düzgün tanımlı bir proje olmayınca elinde bir şekilde kendini motive etmek zorundasın. Dediğim gibi 1 yıl takıl, sonra başka iş bak. Bol şans dilerim.
 
şu an ikinci işyerimdeyim 3 seneye yakın oldu burada çalışalı.
ilk işyerimde hevesli, toy ve salak olduğum için işimi ve işyerimi aşırı sahiplenmiştim.
ben oradan iş anlamında çok şey aldım ama kendimden de çok fazla şey verdim psikolojik anlamda.
çok sahiplendim, çok paralandım, gecemi gündüzüme kattım asgari ücrete 1 sene boyunca katlanılmayacak şeylere katlandım. kendimi unuttum hayatımın merkezine koydum. kendimi kendime ve işyerime kanıtlama çabamdı. şimdi düşünüyorum da ben orası için o en toy halimle bile 3-5 gömlek fazlaymışım, net.
son aylarımda bana yapılan haksızlıklar ve zınk diye kapının önüne koymaları bana öyle bir ders oldu ki bir daha asla bu kadar sahiplenmeyeceğim ve benimsemeyeceğim, sadece para kazanıyorum gözüyle bakıp kendimi parçalamayacağım diye söz verdim kendimce.
bu sözümü de şu anki işyerimde en başından beri elimden geldiğince tutmaya çalışıyorum.
işimi en iyi şekilde yapmayı ama duygusal anlamda şirkete bağlanmamayı öğrendim.
iş arkadaşlarım benim için hiçbir anlam ifade etmiyorlar.
burada çalışmak için dört dörtlük olmak zorunda değilim hatta ekibin içinde ne vasatlar var ki bunları neden çalıştırıyorlar diye düşünüyorum her defasında.
mükemmel olmama gerek yok düşüncesi sayesinde kendimi fazla kasmamayı, zorlamamayı ve gereksiz yormamayı öğrendim.
mesela ben hızlıyımdır ama bunu sadece ben biliyorum. bugüne dek bunu asla açık etmedim. bir iş mi geldi, acil dememişlerse hemen yapmıyorum. kısa bişeyse genelde aynı gün içinde yapar hallederim. uzun ise şu zamana kadar halletmiş olurum der bilgi veririm.
geçen gün, tam 1 hafta uğraşıp yaptığım rapora revize istendi. bi baktım raporun baştan sonra değişmesi lazım ve sürem çok kısa. yani cuma öğleden sonra geldi bu talep ve pazartesi sabahı isteniyor, şaka gibi.
eski wurst olsa, ah o salak wurst, kimseye bişey çaktırmaz da oturur hafta sonu o raporu revize ederdi.
isteyen arkadaş dedim ki bu iş bu sürede bitmez, ben bunu anca çarşamba veririm. kiii kendimi kassam pazartesi akşama doğru en kötü ihtimal hallederdim hafta sonu ilgilenmesem de. kendimi turbo moda alıp yapabilirdim yani. ama neden yapayım? bu iş bu sürede istenir mi? kafayı yemişler diye düşündüm.
neyse arkadaş benim çarşamba dememi kabul etmedi. demiş ki baştan sonra revize yapmana gerek yok sadece şu kısımları değiştirsen yeterli, yeter ki pazartesi elimizde olsun.
baktım, ölçtüm, biçtim, tarttım.. dedim olur. ve ben o işi cuma günü 1 saatte hallettim. ama pazartesi teslim ettim.
zaman içinde kendini çalıştığın yerin düzeni ve sistemine göre ayarlamayı öğreniyorsun zaten. benden daha kıdemli biri vardı. hep ondan öğrendim bu tarz numaraları :KK70: atomu parçalar gibi bir hali vardı halbuki ben de aynı işi yapıyorum aslında 1 günde çıkacak işi 1 haftada yapardı falan. acil işlerde kendini duruma göre ayarlardı ve asla kendini paralamazdı. ama özenli yapardı, saygı görürdü. hep de çok yoğunum havası yaratırdı. bir iki kere bunu ofiste iş saatlerinde dizi izlerken yakaladım o anda verdim notunu kafamda :KK70: ama noldu, çocuk süper bir yerden iş teklifi aldı gitti, patron da çocuğu elinden kaçırdığı için bi üzüldü anlatamam. ekmeğimizi kazandığımız yere saygı duymalı ama ederinden fazla değer de vermemeliyiz. her işin, her işyerinin dinamiği farklı. senin de angarya işlerin bitince ortaya çıkacaktır neyin ne olduğu. en azından 2-3 ay zaman ver, alışman lazım.
 
Ben öğretmenim , çok ciddi sağlık sorunlarım olmadan rapor bile almadım . Bugün sesim kısıktı mesela çocuklar etkinliklerini kendi kendilerine yaptılar . Sınıf başkanı çıkıp akıllı tahta görevlisi oldu . Minnoş bir öğrencim öğretmenim boğazınıza iyi gelir diye sütünü uzattı . Benimsemekten başka çıkar yol yok . Çünkü çocuklar küsüyor azıcık sevmesem onları . Kızların saçını toplamasam , örmesem derste söz almıyorlar , erkeklerle masa tenisi oynuyorum . Bazen veliler sinir ediyor onda da bazen yazık diyorum bazen muhatap olmuyorum derken zaman geçiyor .
 
Açılın geldim :) Konu sahibesi ne mühendisisin bilmiyorum ama ne üretiyorsanız üretin mutlaka bir planlama ve metodoloji olmalı. Ben yazılım üretimi yapan bir şirkette çalışıyorum, agile metodolojisini takip ediyoruz. Sana anlatayım nasıl olduğunu:

- Yapılacak işler iyi tanımlı ticketlara bölünür, her ticketı kimin yaptığı bellidir. Ticketleme için JIRA kullanıyoruz.
Bunun gibi: https://i.ytimg.com/vi/DstGI6Eh6uk/maxresdefault.jpg için Google Görsel Sonuçları
- Yaptığımız işer sprint denen 2 haftalık fazlara bölünmüştür.
- Her 2 hafta cuma günü bir araya geliriz, ticketların durumuna bakarız ve sprinti tamamlarız. O sırada yeni sprint için yeni ticketları yaratırız, herkes yapacağı iş kadarını alır.
- Her pazartesi sabahı haftanın gözden geçirmesi toplantısı olur, tüm şirket katılır.
- Soru varsa ticketıma yazarım, sorduğum kişiyi etiketlerim.

Bu şekilde ne iş yaparsak yapalım, nerdeyiz, kim ne işi yapıyor, işin ne kadarını hangi üye tamamladı her zaman biliriz. Umarım anlatabilmişimdir, bu işin doğru yapılış şekli bu.

Mühendislik sistematik çalışma demektir, işlerin adamakıllı paylaştırılmadığı, takip edilmediği yerde ancak kaos olur. Öyle bir yerde çalışmak asla istemezdim çünkü aşırı stresli olur. Böyle bir yerde uzun vadede çalışmamalısın zaten, burda tecrübe edin sonra düzgün bir yere geç.

Bu tabloda sana tavsiyem, gözüne kestirdiğin iyi çalışan senior birini bul ona sor yardım ister mi diye onunla ortak çalış. Ya da ben neler yapabilirim, nelere ihtiyaç var sor ona göreben de bunu yapıcam de yapmaya başla. Bu şekilde kaos bir yerde motive olmak da zordur, düzgün tanımlı bir proje olmayınca elinde bir şekilde kendini motive etmek zorundasın. Dediğim gibi 1 yıl takıl, sonra başka iş bak. Bol şans dilerim.
+++1

Türkiyede agile/scrum metadolojisini doğru uygulayabilen yer sayısı çok az ama yanlış uygulanmış hali bile baya toparlıyor ekipleri.

Konu sahibi o motivasyonu kendinde buluyorsa gerçekten hiç yoktan şirkete sadece jira yı kazandırsa bile sistem oluşmaya başlar. Yıllar önce ücretsiz versiyonunu kullanan bir firmada çalışıyordum. Hala varsa ücretsiz versiyonu tercih edilebilir. Yoksa da alternatif çok.
 
İşini sahiplenip özverili çalışanların değerini bilmeyen vasıfsız yöneticiler-firmalar yüzünden insanlar bunları salaklık olarak değerlendiriyor :KK43:
tam olarak bu yüzden öyle değerlendirdim zaten.
başka birinin yaptığı hata, başka birinin sorumsuzluğu benimle alakası olmamasına rağmen nasıl benim üzerime kalabilir?
ben tatil günlerinde bile ofise gelip ya da evden çalışıyorken ve buna rağmen üzerimde yetişemeyecek kadar iş varken bana nasıl ''yavaşsın, işi sallıyorsun'' denebilir?
yatay dikey mobbing uygulanmasına nasıl aylarca göz yumulabilir? üstelik bu mobbing sadece bana değil tüm ekibe yapılırken?
defalarca tek başıma yetişemiyorum demişken beni departmanımda yalnız bırakıp, ben anca bir işi atladığımda beni tehdit edip benden yazılı savunma isteyip, senin yüzünden şirket zarara uğrarsa tazminat ödersin ona göre demeleri üzerine tek başıma işlere yetişemediğimi ve yanıma benimle aynı yeterlilikte birinin daha lazım olduğunu o savunmada yazılı belirttiğimde akıllarının başına gelmesi ve anca o zaman birini daha işe almaları...
işe aldıkları kişiyle dikiş tutturamamaları ve bu yüzden benim işlerimin yine sarpa sarması...
istifa istediğimde kalmam için resmen yalvarıp, 1 hafta sonrasında kendilerinin göndermeleri; sebebi de sen burada psikolojik olarak çok mutsuzsun, bu kadar mutsuzluk bize göre değil demeleri...
daha saymalı mıyım?
ihbar tazminatı gibi haklarımı vermemek için ayak direten, beni oyalayan eski patronumun yeni işime başladığımda beni arayıp ''bak orada da aynı hataları yapma, kimse sana bizdeki gibi tolerans göstermez'' demesi...
aylarca hak ettiğim tazminatı ödememesi ama kendi ekibine doğru düzgün birini bulamadığı için beni arayıp en basit konularda bile bilgi kırıntısı dilenmesi... (evet bu da yaşandı ama sadece 1 kez oldu, şunu şöyle yaptık ama şöyle bir sorun oldu, ne yapmamız lazım ne tavsiye edersin dediler, üstü kapalı bir iki şey söyledim anlamadı, uzmanınıza sorun o detaylı bilgi verir dedim kapadım )
şimdi bakınca kendime bunların yapılmasına izin verdiğim için salağım evet...
 
Sahiplenmiyorum :KK70: çünkü sahiplenenler görünmüyor yöneticilere. Ben kalemin varlığını buldum, ben satış yaptım ahanda bu kadar iş yaptım diye nutuk atanlar yaranıyor genelde. O yüzden, elimden geldiği kadarını yapıyorum fazlası zaten görünmüyor :)
 
Sahiplenmiyorum.
Özel sektör çalışanıyım ne zaman sahiplenmeye kalksam hepsi üstüme iş olarak yığılı kaldı.
Yeri geldi 2-3 kişilik çalıştım, fazla mesai yaptım, yeri geldi çaycılık bile yaptım ama patrondan bırak maaş olarak övgü bile görmeyince artık sadece işimi yapıp evime gidiyorum.
Memur kafası yani :)
Ne kadar ekmek o kadar köfte.

Ayrıca çok yorgunum yani sen benim koşullarımı görsen delirirsin :)
 
Konu sahibi
Yasamak için para kazanmak zorundayım diyorum ve bugün diyelim salı Cuma’ya 3 gün kaldı deyip kendimi teselli ediyorum.
İşinizi ve mesleğinizi seviyor musunuz ? Mesleği iş değişir de
Eğer sizi çok aşağı çekiyorsa başka yer arayın derim.
 
X