Nasıl başladın sen bende? Nasıl filizlendin yüreğimde? Bilmiyorum...
Tek bildiğim kalamam artık buralarda... Senin nefes aldığın yerde duramam artık... Senin başka birini sevdiğin gerçeğiyle yaşamaktansa, çeker giderim uzaklara...
Öyle güzeldin ki oysa sen... Binlerce yıldız vardı gözlerinde... Işıl ışıldı; hayatımdaki karanlıkları aydınlatırdı. Sen her güldüğünde, ben hiç yaşlanmayacağımı düşünürdüm. Ellerin hep sıcacıktı, benimkiler ölü gibi soğuk... Hayat doluydun; ben tam ölürken beni hayata döndürendin. Bazı geceler televizyon izlerdik yanak yanağa; senin yanakların sıcaktı; benim yüreğim...
Öyle sevmiştim seni... Sevginin ölçüsü nedir bilmeden hem de. Bir böbreğim kadar mı değerliydin? Hayır... Canım kadar... Ölmek üzere olsaydın, Azrailin eteklerine yapışırdım. Neler yapmazdım ki senin için?.. Seni hayal ediyorum şimdi...Üzerinde en sevdiğin mavi gömleğin, neredeyse hiç çıkarmadığın güneş gözlüklerinle. Sabah hazırlanıyorsun, okula gitmeye. Öğrencilerinin sınav günüymüş, gözlerinin altları çökmüş çalışmaktan... Bir yolu olsaydı; keşke bir zaman makinası olsaydı da dönebilseydim geçmişe. Seni göreceğim güne gidip, görmemi engelleyebilseydim. Mutluydum ben acılarımla... En azından yaşıyordum. Ya şimdi?? Nefes alıyorum, bazen yemek de yiyorum; çoğu zaman da uyuyorum... Sabahları aynaya bakıyorum... Canım çekiliyor yavaş yavaş... Görüyorum; ama tanıyamıyorum bu ölmeye yüz tutmuş kim?
Artık gidiyorum...
Duramıyorum bu şehirde...
Nereye mi gidiyorum...
Güneşin battığı yere gidiyorum...
Seni görme ihtimalinin hiç olmadığı yerlere...
Şimdi yanımda olsan "gitme, saçmalama; İstanbul ikimize de yeter" derdin...
İstanbul sensiz o kadar büyük; ben de o kadar küçüğüm ki... Yutuyor; üzerime kapaklanıyor sanki koca koca binalar... Hani bana "Karıncam" derdin... Öyleyim işte; Karıncayım, ufacığım, tefeciğim...
Evet her yerden gidiyorum... Ne ışıl ışıl gözlerin mani olacak gidişime, ne de Karaköy Vapuru'ndan simit attığımız martılar...
Gidiyorum... Ve beyazlarla bezediğin karınla bir ömür mutluluklar diliyorum...
Elveda İstanbul; Elveda Güneş Gözlüm; Elveda hepinize...
(Not: Bu konuyu uzaklarda olan eski bir arkadaşımın bir ayrılığı anısına yazdım. Umarım şimdi bir yerlerde mutludur)kaydirigubbakcemile5:Saruboceq:
Tek bildiğim kalamam artık buralarda... Senin nefes aldığın yerde duramam artık... Senin başka birini sevdiğin gerçeğiyle yaşamaktansa, çeker giderim uzaklara...
Öyle güzeldin ki oysa sen... Binlerce yıldız vardı gözlerinde... Işıl ışıldı; hayatımdaki karanlıkları aydınlatırdı. Sen her güldüğünde, ben hiç yaşlanmayacağımı düşünürdüm. Ellerin hep sıcacıktı, benimkiler ölü gibi soğuk... Hayat doluydun; ben tam ölürken beni hayata döndürendin. Bazı geceler televizyon izlerdik yanak yanağa; senin yanakların sıcaktı; benim yüreğim...
Öyle sevmiştim seni... Sevginin ölçüsü nedir bilmeden hem de. Bir böbreğim kadar mı değerliydin? Hayır... Canım kadar... Ölmek üzere olsaydın, Azrailin eteklerine yapışırdım. Neler yapmazdım ki senin için?.. Seni hayal ediyorum şimdi...Üzerinde en sevdiğin mavi gömleğin, neredeyse hiç çıkarmadığın güneş gözlüklerinle. Sabah hazırlanıyorsun, okula gitmeye. Öğrencilerinin sınav günüymüş, gözlerinin altları çökmüş çalışmaktan... Bir yolu olsaydı; keşke bir zaman makinası olsaydı da dönebilseydim geçmişe. Seni göreceğim güne gidip, görmemi engelleyebilseydim. Mutluydum ben acılarımla... En azından yaşıyordum. Ya şimdi?? Nefes alıyorum, bazen yemek de yiyorum; çoğu zaman da uyuyorum... Sabahları aynaya bakıyorum... Canım çekiliyor yavaş yavaş... Görüyorum; ama tanıyamıyorum bu ölmeye yüz tutmuş kim?
Artık gidiyorum...
Duramıyorum bu şehirde...
Nereye mi gidiyorum...
Güneşin battığı yere gidiyorum...
Seni görme ihtimalinin hiç olmadığı yerlere...
Şimdi yanımda olsan "gitme, saçmalama; İstanbul ikimize de yeter" derdin...
İstanbul sensiz o kadar büyük; ben de o kadar küçüğüm ki... Yutuyor; üzerime kapaklanıyor sanki koca koca binalar... Hani bana "Karıncam" derdin... Öyleyim işte; Karıncayım, ufacığım, tefeciğim...
Evet her yerden gidiyorum... Ne ışıl ışıl gözlerin mani olacak gidişime, ne de Karaköy Vapuru'ndan simit attığımız martılar...
Gidiyorum... Ve beyazlarla bezediğin karınla bir ömür mutluluklar diliyorum...
Elveda İstanbul; Elveda Güneş Gözlüm; Elveda hepinize...
(Not: Bu konuyu uzaklarda olan eski bir arkadaşımın bir ayrılığı anısına yazdım. Umarım şimdi bir yerlerde mutludur)kaydirigubbakcemile5:Saruboceq: