Hiç şüphesiz tüm bu saydıklarınız içinde en zoru kadın olarak kendini taciz ve şiddetten koruyabilmektir. Çoğu zaman birçoğumuz için ne yazık ki bu mümkün değil. Haklı olmanız da birçok şeyi değiştirmeye yetmez. Hatta kendi hemcinsleriniz bile destek yerine köstek olur bu gibi durumlarda. Hele bir de başına gelmemişse, dünyanın en acımasızı, en anlayışsızı oluverirler. Mesela "üzerinde ne vardı? samimi mi konuştun?" gibi sorularla suçlarlar sizi... "Meseleyi abartmakla suçlarlar"
sözlerle ya da bakışlarla yapılan imalarla...
İlgili yerlere müracaat etmeniz de öyle hakkınız aramak, kendinizi korumak adına yeterli olmaz. Oralardaki birçok karşı cins, durumdan faydalanarak yakınlık kurmaya çalışır sizinle o da olmazsa tacizci ya da saldırganı hoş görüverir, af eder sizin adınıza (sanki buna hakları varmış gibi)...Ne de olsa o "tacizci" ya da "saldırgan" gazetelerde adı geçen diğer binlerce "çılgın aşık"tan biridir. Aşık olmuşsa her türlü zorbalığı yapmaya hakkı vardır hem de onun hem de diğer erkeklerin gözünde... Karşısındaki (sevdiğini iddia ettiği kadın) ile evvelce bir ilişki yaşamamış olmasının da bir önemi yoktur. Adına aşk dediğin takıntıyla yapamayacağı şey yoktur. O sevmiştir, sevdiği onun olmuyorsa ölümü onun elinden olacaktır kuşkusuz...
Ne de olsa bu ülke bu topraklarından çıkmıştır iç acıtan, çaresizlik kokan "Ya benimsin ya da toprağın" cümlesi. Çarşaf çarşaf yayınlanır gazetelerde "aşk cinayeti" adı altında atılan manşetler. 3. sayfalar hep benzeri haberlerle doludur.
Nedense birçoğu yasal hakkını korumak için attığı adımlara rağmen "
öldürülmüşlerdir" ve ne acıdır ki "
öldürülmeye de devam edileceklerdir" sebebi basit "
yetersiz yasalar" "konuya duyarsız başımızdakiler"
Sözün özü bunu buraya neden yazdım...Çünkü hepsi gerçek...çünkü hepsi her an başımıza gelme ihtimali çok yüksek olan olaylardan biri... tıpkı biricik kardeşimin başına geldiği gibi.
Suçu güzel ve nazik olmaktı...suçu, hakkını kanuni yoldan aramak da oldu sonunda...Hayır hayır ölmedi..yani en azından şimdilik hayatta...İki yıldır süren hukuk mücadelesi, özgürlüğünden feragat, psikolojik yıpranma, işini kaybetmenin ve halen işsiz kalmasının bedeli olarak bu tacizci sapığa ("hem de kadın hakim" tarafından verilen) ceza 3 ay hapis cezası olabilecekken sadece cüzi miktarda para cezası oldu. Şimdi neyi mi bekliyorlar? biricik kardeşimin de o zavallı kurbanlar arasına katılmasını.... çünkü kardeşimi halen ölümle tehdit eden, evimizin çevresinde dolanan, mahkemede halen kardeşimi sevdiğini söyleyen bu sapık sonunda onu bizden ve bu dünyadan koparacak...
Sağ olsun, var olsun devletimiz ve minnet duyduğumuz yasalar ve yasa koyucularımız...