Kafayı yiyorum galiba :/

bayan1903

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
28 Temmuz 2009
1.827
3
0
İstanbul
kızlar ben kafayı yiyorum galiba
bilenler vardır össye hazırlanıyorum ve sıyırmak üzereyim
hiç rahat oturamıyorum bir tv izlesem ben bunu niye izledim diyorum
suçlu hissediyorum kendimi
son sınavdan önce okul derslerine biraz ağırlık verdiğimden dersne deneme puanım düşmüş
çok moralim bozuldu
kendimi hayattan soyutladım zaten
bir de dersanedeki sınıfım derece sınıfı
çok iyi dereceler yapanlar var ve ben yapıca çok hırslı birisiyimdir
sinir oluyorum benden yüksek puan yaotıklarını görünce
bu da iyice moralimli bozuyor
kabullenemiyorum bir türlü benden iyilerin olabileceğini
bir de hep sınava girdiğimi hiçbirşey yapamadığımı düşünüyorumkafamçokkarıştı
iyice sıyırıyorum
sizce ben normal miyim ???
yoksa balataları sıyırıyor muyum iyice :uhm:
bana önerebileceğiniz birşey vcar mı ben çözüm bulamıyorum çünkü :(
 
canım o dönem çok strsli geçer,ne yazık kii öss hayatımızı belirleyen bir süreç ama o süreci yönetmekte bizim elimizde.en başta stresini kontrol altına öğrenmelisin ve heycanını..bırak başkalrını boşver...sen başkalrının adımını saydıkça nasıl ilerlediğini görebilirsin ki..sen normalsin tabii kii:)) herbirimiz atlattık,atlatıyoruz...sınavı kazandığın günün hayalini bir düşünnn,istediğin bölümü kazanmışsınn..sayılı günler geçiyor,az daha dayan canımm:)
 
evet hep balata sıyıra sıyıra geldik bugünlere. bak yaş 27 oldu hala sıyırıyorum, alışkanlık yaptı sanırım:))

hırs güzel birşeydir, kendini yıpratmadığın sürece... hiç merak etme hep öyle gelir, ama sınavda başarılı olacağına eminim..hangi bölümü istiyorsun?
 
evet hep balata sıyıra sıyıra geldik bugünlere. bak yaş 27 oldu hala sıyırıyorum, alışkanlık yaptı sanırım:))

hırs güzel birşeydir, kendini yıpratmadığın sürece... hiç merak etme hep öyle gelir, ama sınavda başarılı olacağına eminim..hangi bölümü istiyorsun?

ankarada uluslararsı ilişkiler yada iç mimalık istiyorum cnm a.s.
 
stresli olman normal .......sıyırdığın falan da yok hırsını taktir ettim ayrıca ! mutlaka başarılı olacağına eminim istemek yapmanın yarısı demişler.........bende zamanında o yollardan geçtim o zamanlar öyle oluyo insan ....sen devam et yapabildiğinin en iyisini yaparsın zaten...gezdim tozdum olmadı diycene hırs yaptım kazandım başardım diyeceksin ...herkes senin gibi olabilse keşke :) başarılar şimdiden
 
yapıştırdığım yazıyı okumanı tavsiye ederima.s.

Rize’ye seminere gitmiştim. Konumuz stres, stres yönetimi ve kaygı idi. Konuşmamın sonunda bir öğrenci geldi yanıma. Kaygılı yüzü, hafif titreyen elleri, kırgın çıkan sesi, umut ile umutsuzluk arasında hızla gidip gelen gözlerle yüzüme bakarak dedi ki; “Hocam ben stresi yok etmek için ayırdığım zamanlarda, derslerime çalışsaydım başarılı olabilirdim. Ama hep önce stresi yok etmeliyim diye mücadele ettim. Ama her girişimimin sonunda daha çok stres oldum.”

Ne yapmalıyım demedi. Bu çok dikkatimi çekmişti. Artık stresi yok etme uygulamaları onu yormuştu. Bunu bana da sormuyordu. Ama bir umut bir şey duymak isteyen ve bir yanan bir sönen gözlerindeki ışıkla yüzüme bakmaya devam ediyordu. Ben bu diyalogdan çok etkilenmiştim. Öğrencimizi yanıma aldım ve onunla stres gerçeğini uzun uzun konuştum.

Dünyada stresi yok eden ne bir ilaç, ne bir iğne, ne de bir söz icad edilmiştir. Çünkü, stresin kaynağı; hedefler, amaçlar, değerler ve yaşamın ta kendisidir. Bizler yaşadıkça, hayatın o düz, kıvrak, yüksek yollarında ilerledikçe, yanımızda hep davetsiz bir dost bulunur. Bu dost, stresin ta kendisidir.

Dikkat et, yanlış yoldasın, önüne bak, daha çok çalış, seni geride bırakabilirler, bu olmadı. Bu gidişle başaramayacaksın diye sürekli kulağımıza bir şeyler söyler durur. Bu sesi duymadığımız zaman gevşeriz, çalışmayı bırakırız, enerjimizin azaldığını hissederiz. Dostumuz stresin en büyük özelliği olumlu şeylere kayıtsız kalıp, hep olumsuz şeylere güdülenmiş olmasıdır.

Bu nedenle de, onu bir şeylerin çok iyi gittiği günlerde, sorun ve aksilik olmadığı durumlarda ortalıkta göremeyiz. Çünkü o iyi gün dostu değildir. Tehlikeyi hissettiği anda çıkagelir ve bizim dik durmamızı sağlar.

Ama, bir şeyler aksayabilir, dikkatli olmalıyız diye düşünmeye başladığımızda dostumuz stres hemen ortalarda dolaşmaya ve bizi uyarmaya başlar. Bizim stresle dostluğumuz bozulmadığı sürece her şey yolunda gider.

O bizi uyarır, biz dikkatli oluruz.
O bizi uyarır, biz hatalarımızı görürüz.
O bizi uyarır, biz olumsuzu görür ve düzeltiriz.
O bizi uyarır, biz çalışmaya başlarız.
O bizi uyarır, biz etrafta olan biteni görürüz.
O bizi uyarır, biz daha enerjik oluruz.
O bizi uyarır, biz yaptığımız işi ciddiye alırız.
O bizi uyarır, biz tedbirli oluruz.

ışte dostumuz stres bu. O hep kötüye giden yolları, kanalları kapatmaya çalışır. Bunu yaparken de sessiz sedasız yapmaz, hep gürültü çıkartır ve bizi uyanık tutmaya çalışır. Bu nedenle de biz onu daima çok yakınımızda ve fazlasıyla hisseder.

Ancak, biz dostumuz stresi, düşman gibi algılamaya başladığımız anda her şey kötüye gitmeye başlar.

Adeta benliğimizde, zihnimizde bir iç savaş çıkar. Biz artık dostumuzla; çatışmamamız gereken, kafamızın içinde bulunan ve bizi sürekli uyaran dostumuz stresle amansız bir mücadeleye gireriz.

Bu mücadele kısa sürede ders çalışmanın, öğrenmenin, hedefe yönelmenin önüne geçer.

Stres dostumuz olduğu için, dost gibi davranarak, bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürür ve bizi doğru düşünceye yöneltmeye çalışır. Stres bazen, aşırı müdahaleci ve çocuğunun iyiliği için mücadeleden hiç vazgeçmeyen bir anneye benzer.

Öğrenciye zarar veren de, stresi düşman gibi görüp onunla mücadeleye girişilen bu zaman dilimidir.

Dostumuzu iyi tanımalıyız. Stresin bu sınav için olmaz ise olmaz bir unsur olduğunu kabul edip, ondan faydalanmayı bilmeliyiz.

Biz stresi sadece onu dost olarak gördüğümüz zaman kontrol altında tutabiliriz. Öğrencimizin de uzun yıllar yaptığı hata, dostu stresi, düşmana dönüştürmek olmuş. Çünkü, o hep stresi ortadan kaldırmaya çalışmış, onun dostluğundan hiç faydalanmayı düşünmemiş.

Hoşça kalınız.


s. beledioğlu

bu amcanın pazartesi tv8 de konuşması var 8:30 da kaçırma bence
 
biraz rahat bırak kendini kardeşceğizim..
ben hep çok rahat psikolojiyle girdim sınavlara.. ve benden çok -hatta delü gibi- çalışan arkadaşlardan daha yüksek dereceler yaptım.. halbuki dersaneye giderken hep benden iyiydi onlar.. ama o kadar hırs yaptılar ki olmadı işte..
bu suçluluk psikolojisinden kurtulman için de şöyle bişi anlatayım.. ben rejim yaparken kaçamak yapınca çok vicdan azabı çekiyorum.. ve şöyle bi yol buldum kendime: verdiğim her kilo başına ödül koydum.. mesela 60a inice pizza 59a inince iskender vs.. ve böylece hem zayıflamak için gaza geliyorum hem de ödülümü yerken vicdan azabı çekmiyorum, hakettim çünkü.. anlatabildim sanırım? sen de eğer bu hafta 500 soru çözmezsem aşkı memnu izlemek yok dersin, hem o sorular biter hem de adam gibi psikolojini bozmadan izlersin TVni, aşırıya kaçmadan tabi..
 
ah canım ya
o dönemlerden alışkanlık yaptı hala sıyırıyorum kaydirigubbakcemile3
üniversiteyi kazanırsın bu okul nasıl bitecek dersin
okul biter iş bulmak için dört dönersin
iş bulursun ne zaman evlenicem dersin
evlenirsin ne zaman çocuğumuz olacak dersin
çocuğun olur ne zaman büyüyecek dersin
dersin dersin sıyırırsın
bu hayatın gailesi hiç bitmez
onun için hiçbir şeye kafayı takmıcaksın
herşey insanlar için
olur veya olmaz
dünyanın sonu değil bir şey değil
 
aynı konuyu daha önce de açtığını ve cevap yazdığımı hatırlıyorum sanki...
 
ah keşke benim oglumda senin gibi biraz sıyırsa oda bu sene öss ye girecek, umurunda bile degil ondan önce ben sıyıracagım ders çalış demekten
 
bunları hissetmen çok doğal
ben de yaşadım zamanında
okulun etkinliklerine katılırdım içimde pişmanlık duyarak
lisede tenefüslerde bahçede gezerdim
ama istediğim yeri yine de kazandım
herşeyi yerli yerinde yaşayabilirsin hayatında korkma
 
rehber öğretmeninle bu konuda bir konuşma yapsan iyi olur

bu kaygı sınavda seni çuvallatabilir akannehir

rahat ol, kendine güven. yarıştığın kişi başkaları değil kendin olmalısın ki ileri gidebilesin zemuszemus
 
Back
X