Kalbimizi Dinleyelim

ema1

Hayat, sen plan yaparken başına gelenlerdlr
Pro Üye
10 Ağustos 2009
26.179
18.339
823
Kalbimizi Dinleyelim | Prof. Dr. E.
Murat Tuzcu
murat.tuzcu@milliyet.com.tr
Tüm Yazıları »
Geçen hafta Akdeniz mutfağıyla
beslenmenin sağlığımız için ne
kadar önemli olduğuna
değindim. Bu hafta da uzun ve
sağlıklı bir yaşam için en az onun
kadar önemli olan düzenli
egzersizden ve hareketli
olmaktan söz edeceğim...
İnsanoğlu son yüzyıla kadar
gününün çoğunu ayakta yürüyerek,
bedeniyle çalışarak geçiriyordu.
Vücudunun işleyişi hareketli bir
yaşama göre programlanmıştı.
Son yüzyılda, özellikle son 50-60
yılda bu hayat tarzı altüst oldu. İş
hayatımızdaki değişiklikler bizi bir
masanın arkasında oturmaya,
bilgisayar ekranının önünde saatler
geçirmeye yöneltti.
Günlerimiz oturarak geçiyor
Tayvan’da yapılan, 400 bin kişinin
sekiz yıl izlendiği bir araştırma
hareketli olmanın yararlarını
gösterdi. Oturma azalıp hareket
arttıkça ölümlerin azaldığı anlaşıldı.
15 dakikalık bir egzersizin bile
kanser, kalp damar hastalıkları ve
diyabete bağlı ölümleri azalttığı
saptandı.
Günlük yaşamımızda da köklü
değişiklikler oldu. Motorlu araçların
yaygınlaşması, televizyonun
oturma odalarımızda baş köşeye
kurulması ve modern çağın
yarattığı birçok kolaylık
oturmamayı istisna haline getirdi.
Atalarımızın hayel edemeyecekleri
düzeyde az hareket etmeye,
günlerimizin büyük bölümünü
oturarak geçirmeye başladık.
Bu köklü değişimin bedelini giderek
yaygınlaşan şişmanlık, diyabet,
yüksek tansiyon ve bu salgınların
yol açtığı kalp krizi, inme ve erken
ölümlerle ödüyoruz. Oturmanın bizi
sona yaklaştırdığını, yaşlanmayı
çabuklaştırdığını gösteren bilimsel
veriler var.
Hareketsiz yaşam derken spor
yapmamayı kastetmiyorum. Günün
büyük çoğunluğunun hareketsiz
geçirilmesinden söz ediyorum. Eğer
gün boyu işte ve evde
oturuyorsanız sabah koşmuş ya da
45 dakika yürümüş olsanız bile
hareketli bir yaşamınız olduğunu
düşünmeyin. Sabah yürüyüşünü
yapmayan birisine göre iyi
durumdasınız ama çok daha sağlıklı
olabilirsiniz. Çünkü bilimsel
çalışmalar hareketliliğiniz artıkça
ömrünüzün uzadığını gösteriyor.
Küçük hareketler önemli
Son yıllarda yapılan araştırmalar
ufacık hareketlerin bile önemli
olduğunu gösteriyor. Amerika
Birleşik Devletleri’nde yapılan bir
çalışmada bir grup insanın ne yiyip
ne içtiği dikkatle kaydedildi.
Deneklere, üstüne dikilmiş
sensörlerle en ufak bir hareketi bile
hissedip kaydeden özel şortlar
giydirildi. İki ay süreyle kontrollü
bir ortamda yaşayan bu kişilere boy
ve kiloları hesaba katılarak eşit
düzeyde besin verildi, egzersiz
yapmamaları istendi. Buna rağmen
bazı kişilerin kilo aldığı görüldü.
‘Su içsem yarıyor’
Araştırmacılar önce, bazı deneklerin
kilo almasının enerji kullanımında
olabilecek farklılıklara, genetik
özelliklere, vücut yapısına ya da
yaşa bağlı olabileceğini düşündü.
Ama toplanmış olan veriler bu
varsayımların doğru olmadığını
gösterdi. Ancak sensörlerin
sağladığı bilgileri inceledikleri
zaman sorunun cevabını buldular.
Aynı miktarda kalori almalarına
rağmen kilo almayanların günlük
yaşamlarında şişmanlayanlara göre
daha çok hareket ettiklerini
gördüler, örneğin bir üst kata
asansör yerine merdivenle
çıkıyorlardı. Bu araştırma “su içsem
şişanlıyorum” diyenlerin niye kilo
aldıkları hakkında bize çok iyi bir
fikir veriyor.
Ayakta durmak daha iyi
Oturmak yerine ayakta durmak bile
vücutta ölçülebilen farklılıklar
yaratıyor. Otururken kas
hücrelerimizde çok az faaliyet
oluyor. Enerji kullanımı düşüyor,
insulinin etkinliği azalıyor, kandaki
glikoz ve kolesterolün
temizlenmesi yavaşlıyor. Ayağa
kalkar kalkmaz bu olumsuzluklar
düzelmeye başlıyor. Birkaç adım
atınca kas hücrelerindeki faaliyet
daha da artıyor.
Yapılan araştırmalardan birinde
gün boyu oturmak zorunda kalan
kişilerin 20 dakikada bir kalkıp 2
dakika süreyle yürürlerse hiç
yerlerinden kalkmayanlara göre
kan şekerlerinin ve insulin
düzeylerinin daha düşük olduğu
saptandı.
Bir başka çalışmada da hiç hareket
ettirilmeyen bir bacaktaki kas
hücrelerinin enerji üreten
birimlerinde kısa sürede bozulma
oluştuğu görüldü. Hareket ettirilen
diğer bacak da aynı yöntemlerle
incelendi ama anormal hiçbir
olumsuz bulguya rastlanmadı.
Televizyon önü en kötüsü
Uzun süre oturmaktan kötüsü de
var. Televizyon seyretmek
oturmanın yanı sıra sağlığımızı
daha da olumsuz etkiliyor. 12 bin
Avustralyalı üstünde yapılan bir
çalışmada ekran önünde geçirilen
her saatin ömrümüzden 22 dakika
çaldığı ortaya çıktı. Bilim insanları
günde 6 saat televizyon seyreden
bir kişinin ömrünün, hiç TV
seyretmeyen birine göre göre 5 yıl
kısal
www.milliyet.com.tr/atilan-her-adim-sagligi-koruyor/gundem/ydetay/1984323/default.htm
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…