Kedi öldüren üniversiteli için savcı kararını verdi

bulca

Gönül almayı bilmeyene ömür emanet edilmez.Mevlana
Pro Üye
28 Ocak 2009
34.572
58.346
1.123
[h=2]ESKİŞEHİR’de geçici olarak sahiplendiği kediyi evinde bıçakladıktan sonra kafasını su damacanasıyla ezerek öldürdüğü öne sürülen ve görüntüleri sosyal paylaşım sitesinde yayınlanan üniversite öğrencisi 20 yaşındaki M.C.A. hakkında 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.[/h]

DHA
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü hazırlık sınıfı öğrencisi M.C.A., Eskişehir’deki Cafe De Kedi adlı işyerinden geçici olarak bir kedi sahiplendi. Kediyi, geçen şubat ayında işkence yaparak öldürdüğü öne sürülen M.C.A. hakkında kedinin sahibi olan kafe işletmecileri ile hayvan severler cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. Savcılık soruşturmayı tamamlayarak M.C.A. hakkında Eskişehir 4’üncü Asliye ceza Mahkemesi’nde dava açtı.

Eskişehir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı avukat Buket Ünlü Hatip, üniversite öğrencisi M.C.A.’nın kendisine ait olmayan hayvanı öldürdüğü gerekçesiyle açılan davada ’mala zarar verme’ suçundan 4 aydan 3 yıla kadar hapis istendiğini, davanın ilk duruşmasının 16Temmuz 2014 tarihinde Eskişehir 4’üncü Asliye ceza Mahkemesi’nde başlayacağı söyledi.
Davada aralarında avukat Buket Ünlü Hatip, Cafe De Kedi adlı işyerinin sahipleri ile birlikte toplam 18 kişinin M.C.A.’dan şikayetçi oldu.
http://www.milliyet.com.tr/kedi-olduren-universiteliye-hapis-gundem-1880050/
 
Bu kişi hep aklımda unutturmamak için elimden geleni yapıyorum.
İnşallah hapis yatar,Allah razı olsun şikayetçi olan 18 kişiden.

LG-P710 Tapatalk
 
ohh bugün görünce bu haberi içimin yağları eridi pislik insanlıktan nasibini almamış yaratık :47::47:
 
Mala zarar verme:50: hayvanlar için yasa düzenlenmeli, onlar can, "4 aydan 3 yıla kadar" az bir ceza, daha önce hiç suç işlemediyse 3 yıl vermezler, verecekleri ceza 2 yıldan az olursa da hükmün açıklanmasının geriye bırakılması, ceza ertelemesi veya para cezasına çevrilme sonuçları çıkabilir ki maalesef böyle bir sonuç hiçbir hayvanseverin içine su serpmez.
O içinde kötü duygular besleyen bir katil, zarar verdiği bir mal değil, canlı, katil gibi yargılanmalı.
Ben yeterli bulmadım:50:
 
Mala zarar verme:50: hayvanlar için yasa düzenlenmeli, onlar can, "4 aydan 3 yıla kadar" az bir ceza, daha önce hiç suç işlemediyse 3 yıl vermezler, verecekleri ceza 2 yıldan az olursa da hükmün açıklanmasının geriye bırakılması, ceza ertelemesi veya para cezasına çevrilme sonuçları çıkabilir ki maalesef böyle bir sonuç hiçbir hayvanseverin içine su serpmez.
O içinde kötü duygular besleyen bir katil, zarar verdiği bir mal değil, canlı, katil gibi yargılanmalı.
Ben yeterli bulmadım:50:

Eskiden kabahatler kanununa tabi idi ve sadece para cezası veriliyordu. Stk lar ve duyarlı sanatçıların çabasıyla en son gelişme olarak aşağıdaki haberi okumuştum.

Hapis cezası bu anlamda önemli bir gelişme ancak yetersiz. Ve dediğin gibi hükmün açıklanması geriye bırakılırsa aynı rezilliği gizlice bir yerlerde yapmaya devam etse bile ceza almamış olacak .

Hayvanlara , savunmasız varlıklara bunu yapabilen biri konuşan , düşünen, karşı çıkan , eleştiren insana neler yapmaz. Psikopat davranışlarını bir insana yöneltene kadar aramızda yaşamış olmayacak mı ?


Hayvanları Koruma Yasası tozlu raflardan indirildi; Hayvanlara işkenceye 2 yıla kadar hapis

Hayvan haklarını korumaya yönelik düzenlemeleri öngören yasa tasarısı görüşmelerine sanatçı Yonca Evcimik ve STK üyeleri katıldı

TARİH
19 Şubat 2014 20:04

Hülya Karabağlı / Ankara

Meclis Çevre Komisyonu’nda alt komisyona havale edilen tasarı, hayvanlara karşı işlenen suçları kabahat olmaktan çıkarıyor. Hayvanın, ölümüne sebebiyet verenlere 2 yıla kadar hapis öngörülüyor.

Hayvanla cinsel ilişkiye girme, hayvan dövüştürme ve hayvana işkence yaparak ölüme sebebiyet vermeye 2 yıla kadar, sahipsiz hayvanları kasten öldürmeye de 3 yıla kadar hapis cezası düzenlendi.
Bu, düzenleme, kedisine işkence yapan ve bu görüntüleri internetten yayınlayan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğrencisine hapis yolunu açma anlamına geliyor.

Pitbull’u olanlara kötü haber
Alt komisyonda bir değişiklik yapılmadığı takdirde, Pitbull, Terrier, Japanase, Tosa, Dogo Ergentino, Fila Brasileiro ve bunlar gibi tehlikeli köpek ırklarını ve melezlerini üretmek, sahiplenmek, ülkeye girişini, satışını, reklamını yapmak, takas etmek, sergilemek ve hediye etmek yasaklanıyor.

Ayrıca, bu türleri elinde bulunduranların yasanın yürürlüğe girmesinden üç ay içinde bakımevine teslim edilmesini hükme bağlıyor. Tasarıya göre, ev ve süs hayvanları satışı yapılan yerlerde yırtıcı, saldırgan ve zehirli hayvan satışı yasaklanıyor. Tasarı evde beslenecek hayvanlara da sınırlama getiriyor.

Hayvanlara işkenceye verilen hapis cezası, paraya çevrilmesin
Tasarı görüşmelerine sanatçı Yonca Evcimik, çok sayıda STK temsilcisi de katıldı.

CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, kısa bir süre önce bir gencin kedisini işkenceyle öldürmesinin tasarıyı gündeme getirdiğini söyledi ve işkence, işkenceyle ölüme sebebiyet verme ve tecavüz hapis cezası verilmesi ve bu cezanın paraya çevrilmemesini istedi.

Tasarıda öngörülen doğal hayat parkları, meskende barındırılacak tür ve sayının belirlenmesi, tehlikeli türlerle ilgili düzenlemelerin yanlış olduğunu ifade eden Onur, Komisyon Başkanı Erol Kaya'ya, "Oğlunuzun Dogo Argentino türü köpeği olduğunu biliyoruz. Bunu tasarıdan kurtarırız diye düşünüyorum" dedi.

CHP’li Tanal: Leoparın derisini tümünü çıkarmak için
CHP İstanbul Millevekili Mahmut Tanal, borcu nedeniyle hayvanların haczedilmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek, insanlar üzerinde yapılan deneylerde alınan koruma önlemlerinin hayvanlar için de olması gerektiğini söyledi.

Lazer ışınları, kazalarda çarpmanın etkisini ölçmek, leopar kürkünün tümüyle çıkarılması için hayvanlara eziyet edildiğini anlatan Tanal, Türkiye'de "Hayvan Hakları Bakanlığı" kurulması gerektiğini söyledi.

Tanal'ın bu sözlerine, MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, "İnsan haklarını da oraya bağlayalım" diye laf attı.

AKP’li Kahveci: Sokak hayvanları çok masum değil
AKP Karabük Milletvekili Osman Kahveci'nin, gelecek süreçte sokak hayvanlarının sayısının sahiplendirme ve kısırlaştırma yoluyla azaltılabileceğini belirterek, "Sokak hayvanları çok masum değil, bazıları insanlara saldırabiliyor. Çok şikayet alıyoruz. Benim küçük çocuğuma site içinde sokak hayvanı saldırdı" demesine, bazı STK temsilcileri, "tinerciler de insana saldırıyor" diye tepki gösterdi.

STK’lılar: Tinerciler de insana saldırıyor
CHP Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın, "Keşke hayvan haklarına gösterdiğiniz duyarlılığı insan haklarında da gösterseniz" demesine bazı hayvanseverler ve STK temsilcileri, "Bunu hakaret sayarız" dedi.

Kaplan, "Hayat parkı eğer toplama kampı olacaksa anlamı yok. Okullarda çevre dersinde hayvanlarla yaşam konusunda eğitim verilmesi zorunlu olmalı" görüşünü savundu.

MHP’li Türkkan: Bir canavar kediyi vahşice öldürdü
MHP'li Türkkan, "Bir canavarın kediyi vahşice öldürmesi bu tasarının gündeme alınmasına neden oldu. Sayın Bakan bir gün herhangi bir belediyenin barınağına gidin. O kediyi vahşice öldürülmesinden farkı olmayan tablolar göreceksiniz.

Belediyelerin yaptığı hayvanlara eziyet haline gelmiş durumda. Şimdiden Kandıra'dan feryatlar geliyor. İstanbul'dan ne kadar atılan hayvan varsa buraya getiriliyor. Bu kadar hayvanı orada bakacak imkan yok. Belgrad ormanı sahipsiz hayvanlarla dolu. Petshop'lar hayvana eziyet yerleridir, oralarda 20. yüzyılın esir pazarı görüntüleri var" diye konuştu.

Hayvanlar açlığa mahkum ediliyor
Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı Nesrin Çıtırık, sahipsiz sokak hayvanlarının sahiplenilmesinin "kandırmaca" olduğunu, sokak hayvanlarının değil, evinde atılan cins hayvanların sahiplenildiğini belirterek, "Kedi ve köpekler orman hayvanı değil, bunları doğal hayat parklarına koyamazsınız. Bu hayvanların bulunudurulacağı yer en fazla 300-500 metre olmalı ki bir kavgada ölmesin. Sahipsiz hayvanların ormanlık alana konulması asla kabul edilemez. Meskenlerdeki hayvanların sorumluluğu sahibine aittir. Niye evde 30-40 kedi ve köpek besliyor çünkü belediyeler bu hayvanları doğru koşullarda tutmuyor. Kimse aklını kaçırmış değil, bu hayvanları petsohp'lardan almadı, belediyelerin elinden kurtardı. Çünkü belediyeler bu hayvanları pisliğiyle, açlığıyla yaşamaya mahkum ediyor" dedi.

Bazı belediyelere ait hayvan barınaklarının durumuna ilişkin fotoğraflar gösteren Çıtırık, "Sokaklarda sahipsiz hayvan bulundurulmamasına ölümüne karşıyız. Bunların toplanmasına ve doğal yaşam parklarına götürülmesine de ölümüne karşıyız. Anadolu'da 50 binden fazla Pitbull var. Devletin gözü önünde üretildi, insanlar bunlardan para kazandı ama şimdi yaşamına izin vermiyor. 50 hayvana bakamayan belediye, bunlara nasıl bakacak? Tasarıdaki tehlikeli hayvan kavramı değiştirilmeli. Ayrıca, hayvanlara işkence yapmak serbest ama işkenceyle ölürse ceza veriliyor. Sokaktaki gariban hayvan, milyonda bir insana saldırır" görüşünü savundu.

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Taner Dodurka, Türkiye'de geniş ve insanının gidemeyeceği yerlerde rehabilitasyon olamayacağını savunarak, hayvanlara işkence edilmesine mutlaka hapis cezası getirilmesi gerektiğini söyledi.

Sanatçı Yonca Evcimik, hayvanlar konusunda belediyelerin çalışmadığını ifade ederek, "Tehlikeli ırk değil, tehlikeli sahip var. Hayan dövüşleri yapılıyor. Bir süre önce bunu haber aldık. Ekip olarak gece oraya gittik, onları takip ettik. 155 hattına ihbarda bulundum. Bir polis arabası önlerini kesmedi. 30 kişilik basın ordusu gelince polisler geldi. Ama onlara baskını gerçekleştiremedik. 150 bin avro gibi paralar döndüğünü öğrendik" dedi.

Bakan Eroğlu: Benim de kedim var
Bakan Eroğlu, eleştirileri yanıtlarken, tasarının yasalaşma sürecinde tavsiyelerin dikkate alınacağını belirterek, hayvanları korumak için yeteri kadar bütçe ayırdıklarını söyledi. Hayvanları korumada eğitimin önemli olduğunu vurgulayan Eroğlu, Türkiye'de bu alanda eksiklik olduğunu, konunun okullarda ders olarak okutulması gereğine işaret etti.

Kandıra'da yapılacak rehabilitasyon merkezinin toplama yeri olmayacağını belirten Eroğlu, petshoplarla ilgili eleştirilerin doğru olduğunu, kendisinin de bundan çok rahatsız olduğunu kaydederek, yapılacak düzenlemede bununla ilgili gerekenin yapılacağını ifade etti.

Kendisinin de kedisi olduğunu ifade eden Eroğlu, "Çocukken köpeklerin saldırısına uğradım. Ama büyüklerimiz bizi eğitmişti. Bayırdan bisikletle inerken büyük 3 kopek üzerime saldırdı, ben de hemen zınk diye durdum. Çoban ıslık çalınca köpekler gitti" dedi.

Eroğlu, bir gencin kedisine işkenceyle ölümüne neden olmasıyla ilgili olarak, "Kedi parçalanmasına ben de çok üzüldüm. Bu kanun çıksaydı 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı. Bizim de niyetimiz bu konuda en iyi kanunu çıkartmaktır. Ben de en az sizler kadar hayvanları seviyorum. Hayvanı sahiplenen, 'artık çocuğum istemiyor' diye sokağa atamayacak" diye konuştu.

http://t24.com.tr/haber/hayvanlari-...ayvanlara-iskenceye-2-yila-kadar-hapis,251495
 
Son düzenleme:
Mune tam aklımdan geçenleri yazmış 'Mala zarar verme suçundan' yargılanması, yasada hayvan hakları konusunda büyük bir boşluk olduğunun kanıtı. Bana kalırsa amaçsızca hayvan öldürenler/işkence edenler için 82/1-e benzeri bir kanunla kendini savunayamayacak bir canlıya karşı cinayet eylemi gerçekleştirme suçundan ağırlaştırılmış müebbet getirilmeli çünkü toplum için tehlikeli olabilecekleri kesin.
 
bende çok az buldum ama hiç bişey yapılmamasından iyidir twiterda burdayım gelmek isteyen adresim şurası gelsin diye artis artis yazıyodu pislik içeri atarlarda ozaman artisliği görür yaratık tipinde hayır yokki ne olduğu belli değil :47:
 
Eskiden kabahatler kanununa tabi idi ve sadece para cezası veriliyordu. Stk lar ve duyarlı sanatçıların çabasıyla en son gelişme olarak aşağıdaki haberi okumuştum.

Hapis cezası bu anlamda önemli bir gelişme ancak yetersiz. Ve dediğin gibi hükmün açıklanması geriye bırakılırsa aynı rezilliği gizlice bir yerlerde yapmaya devam etse bile ceza almamış olacak .

Hayvanlara , savunmasız varlıklara bunu yapabilen biri konuşan , düşünen, karşı çıkan , eleştiren insana neler yapmaz. Psikopat davranışlarını bir insana yöneltene kadar aramızda yaşamış olmayacak mı ?


Hayvanları Koruma Yasası tozlu raflardan indirildi; Hayvanlara işkenceye 2 yıla kadar hapis

Hayvan haklarını korumaya yönelik düzenlemeleri öngören yasa tasarısı görüşmelerine sanatçı Yonca Evcimik ve STK üyeleri katıldı

TARİH
19 Şubat 2014 20:04

Hülya Karabağlı / Ankara

Meclis Çevre Komisyonu’nda alt komisyona havale edilen tasarı, hayvanlara karşı işlenen suçları kabahat olmaktan çıkarıyor. Hayvanın, ölümüne sebebiyet verenlere 2 yıla kadar hapis öngörülüyor.

Hayvanla cinsel ilişkiye girme, hayvan dövüştürme ve hayvana işkence yaparak ölüme sebebiyet vermeye 2 yıla kadar, sahipsiz hayvanları kasten öldürmeye de 3 yıla kadar hapis cezası düzenlendi.
Bu, düzenleme, kedisine işkence yapan ve bu görüntüleri internetten yayınlayan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğrencisine hapis yolunu açma anlamına geliyor.

Pitbull’u olanlara kötü haber
Alt komisyonda bir değişiklik yapılmadığı takdirde, Pitbull, Terrier, Japanase, Tosa, Dogo Ergentino, Fila Brasileiro ve bunlar gibi tehlikeli köpek ırklarını ve melezlerini üretmek, sahiplenmek, ülkeye girişini, satışını, reklamını yapmak, takas etmek, sergilemek ve hediye etmek yasaklanıyor.

Ayrıca, bu türleri elinde bulunduranların yasanın yürürlüğe girmesinden üç ay içinde bakımevine teslim edilmesini hükme bağlıyor. Tasarıya göre, ev ve süs hayvanları satışı yapılan yerlerde yırtıcı, saldırgan ve zehirli hayvan satışı yasaklanıyor. Tasarı evde beslenecek hayvanlara da sınırlama getiriyor.

Hayvanlara işkenceye verilen hapis cezası, paraya çevrilmesin
Tasarı görüşmelerine sanatçı Yonca Evcimik, çok sayıda STK temsilcisi de katıldı.

CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, kısa bir süre önce bir gencin kedisini işkenceyle öldürmesinin tasarıyı gündeme getirdiğini söyledi ve işkence, işkenceyle ölüme sebebiyet verme ve tecavüz hapis cezası verilmesi ve bu cezanın paraya çevrilmemesini istedi.

Tasarıda öngörülen doğal hayat parkları, meskende barındırılacak tür ve sayının belirlenmesi, tehlikeli türlerle ilgili düzenlemelerin yanlış olduğunu ifade eden Onur, Komisyon Başkanı Erol Kaya'ya, "Oğlunuzun Dogo Argentino türü köpeği olduğunu biliyoruz. Bunu tasarıdan kurtarırız diye düşünüyorum" dedi.

CHP’li Tanal: Leoparın derisini tümünü çıkarmak için
CHP İstanbul Millevekili Mahmut Tanal, borcu nedeniyle hayvanların haczedilmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek, insanlar üzerinde yapılan deneylerde alınan koruma önlemlerinin hayvanlar için de olması gerektiğini söyledi.

Lazer ışınları, kazalarda çarpmanın etkisini ölçmek, leopar kürkünün tümüyle çıkarılması için hayvanlara eziyet edildiğini anlatan Tanal, Türkiye'de "Hayvan Hakları Bakanlığı" kurulması gerektiğini söyledi.

Tanal'ın bu sözlerine, MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, "İnsan haklarını da oraya bağlayalım" diye laf attı.

AKP’li Kahveci: Sokak hayvanları çok masum değil
AKP Karabük Milletvekili Osman Kahveci'nin, gelecek süreçte sokak hayvanlarının sayısının sahiplendirme ve kısırlaştırma yoluyla azaltılabileceğini belirterek, "Sokak hayvanları çok masum değil, bazıları insanlara saldırabiliyor. Çok şikayet alıyoruz. Benim küçük çocuğuma site içinde sokak hayvanı saldırdı" demesine, bazı STK temsilcileri, "tinerciler de insana saldırıyor" diye tepki gösterdi.

STK’lılar: Tinerciler de insana saldırıyor
CHP Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın, "Keşke hayvan haklarına gösterdiğiniz duyarlılığı insan haklarında da gösterseniz" demesine bazı hayvanseverler ve STK temsilcileri, "Bunu hakaret sayarız" dedi.

Kaplan, "Hayat parkı eğer toplama kampı olacaksa anlamı yok. Okullarda çevre dersinde hayvanlarla yaşam konusunda eğitim verilmesi zorunlu olmalı" görüşünü savundu.

MHP’li Türkkan: Bir canavar kediyi vahşice öldürdü
MHP'li Türkkan, "Bir canavarın kediyi vahşice öldürmesi bu tasarının gündeme alınmasına neden oldu. Sayın Bakan bir gün herhangi bir belediyenin barınağına gidin. O kediyi vahşice öldürülmesinden farkı olmayan tablolar göreceksiniz.

Belediyelerin yaptığı hayvanlara eziyet haline gelmiş durumda. Şimdiden Kandıra'dan feryatlar geliyor. İstanbul'dan ne kadar atılan hayvan varsa buraya getiriliyor. Bu kadar hayvanı orada bakacak imkan yok. Belgrad ormanı sahipsiz hayvanlarla dolu. Petshop'lar hayvana eziyet yerleridir, oralarda 20. yüzyılın esir pazarı görüntüleri var" diye konuştu.

Hayvanlar açlığa mahkum ediliyor
Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı Nesrin Çıtırık, sahipsiz sokak hayvanlarının sahiplenilmesinin "kandırmaca" olduğunu, sokak hayvanlarının değil, evinde atılan cins hayvanların sahiplenildiğini belirterek, "Kedi ve köpekler orman hayvanı değil, bunları doğal hayat parklarına koyamazsınız. Bu hayvanların bulunudurulacağı yer en fazla 300-500 metre olmalı ki bir kavgada ölmesin. Sahipsiz hayvanların ormanlık alana konulması asla kabul edilemez. Meskenlerdeki hayvanların sorumluluğu sahibine aittir. Niye evde 30-40 kedi ve köpek besliyor çünkü belediyeler bu hayvanları doğru koşullarda tutmuyor. Kimse aklını kaçırmış değil, bu hayvanları petsohp'lardan almadı, belediyelerin elinden kurtardı. Çünkü belediyeler bu hayvanları pisliğiyle, açlığıyla yaşamaya mahkum ediyor" dedi.

Bazı belediyelere ait hayvan barınaklarının durumuna ilişkin fotoğraflar gösteren Çıtırık, "Sokaklarda sahipsiz hayvan bulundurulmamasına ölümüne karşıyız. Bunların toplanmasına ve doğal yaşam parklarına götürülmesine de ölümüne karşıyız. Anadolu'da 50 binden fazla Pitbull var. Devletin gözü önünde üretildi, insanlar bunlardan para kazandı ama şimdi yaşamına izin vermiyor. 50 hayvana bakamayan belediye, bunlara nasıl bakacak? Tasarıdaki tehlikeli hayvan kavramı değiştirilmeli. Ayrıca, hayvanlara işkence yapmak serbest ama işkenceyle ölürse ceza veriliyor. Sokaktaki gariban hayvan, milyonda bir insana saldırır" görüşünü savundu.

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Taner Dodurka, Türkiye'de geniş ve insanının gidemeyeceği yerlerde rehabilitasyon olamayacağını savunarak, hayvanlara işkence edilmesine mutlaka hapis cezası getirilmesi gerektiğini söyledi.

Sanatçı Yonca Evcimik, hayvanlar konusunda belediyelerin çalışmadığını ifade ederek, "Tehlikeli ırk değil, tehlikeli sahip var. Hayan dövüşleri yapılıyor. Bir süre önce bunu haber aldık. Ekip olarak gece oraya gittik, onları takip ettik. 155 hattına ihbarda bulundum. Bir polis arabası önlerini kesmedi. 30 kişilik basın ordusu gelince polisler geldi. Ama onlara baskını gerçekleştiremedik. 150 bin avro gibi paralar döndüğünü öğrendik" dedi.

Bakan Eroğlu: Benim de kedim var
Bakan Eroğlu, eleştirileri yanıtlarken, tasarının yasalaşma sürecinde tavsiyelerin dikkate alınacağını belirterek, hayvanları korumak için yeteri kadar bütçe ayırdıklarını söyledi. Hayvanları korumada eğitimin önemli olduğunu vurgulayan Eroğlu, Türkiye'de bu alanda eksiklik olduğunu, konunun okullarda ders olarak okutulması gereğine işaret etti.

Kandıra'da yapılacak rehabilitasyon merkezinin toplama yeri olmayacağını belirten Eroğlu, petshoplarla ilgili eleştirilerin doğru olduğunu, kendisinin de bundan çok rahatsız olduğunu kaydederek, yapılacak düzenlemede bununla ilgili gerekenin yapılacağını ifade etti.

Kendisinin de kedisi olduğunu ifade eden Eroğlu, "Çocukken köpeklerin saldırısına uğradım. Ama büyüklerimiz bizi eğitmişti. Bayırdan bisikletle inerken büyük 3 kopek üzerime saldırdı, ben de hemen zınk diye durdum. Çoban ıslık çalınca köpekler gitti" dedi.

Eroğlu, bir gencin kedisine işkenceyle ölümüne neden olmasıyla ilgili olarak, "Kedi parçalanmasına ben de çok üzüldüm. Bu kanun çıksaydı 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı. Bizim de niyetimiz bu konuda en iyi kanunu çıkartmaktır. Ben de en az sizler kadar hayvanları seviyorum. Hayvanı sahiplenen, 'artık çocuğum istemiyor' diye sokağa atamayacak" diye konuştu.

http://t24.com.tr/haber/hayvanlari-...ayvanlara-iskenceye-2-yila-kadar-hapis,251495

Bu güzel bir gelişme ama yetersiz. Avukat arkadaşlar varsa burayı okurda yanıtlarlarsa sevinirim, benim bildiğim kadarıyle ne suç işlerseniz işleyin eğer daha önce hiç suç işlemediyseniz ve aldığınız hapis cezası 2 yıldan azsa, örneğin 1 yıl 11 ay'sa hapis yatmıyorsun, hayvanlar için çıkması gereken kanunda 2 yıla kadar diyor, yani 2 yıl tavan kabul edilecek, 2 yıl verilmezse hapis falan yatmazlar:50:

Ayrıca bence sürecin çabuk işlemesi ve bir an önce sonuçlanması için hayvan mahkemeleri olmalı, hayvan hastaneleri yapılmalı, hayvan ambulansları şart, barınaklar bu hastaneler bünyesinde olmalı.
Pet Shoplarda artık kedi köpek satılmayacakmış, buna çok sevindim, insanlar barınaklara yönlendirilmeli.

Mune tam aklımdan geçenleri yazmış 'Mala zarar verme suçundan' yargılanması, yasada hayvan hakları konusunda büyük bir boşluk olduğunun kanıtı. Bana kalırsa amaçsızca hayvan öldürenler/işkence edenler için 82/1-e benzeri bir kanunla kendini savunayamayacak bir canlıya karşı cinayet eylemi gerçekleştirme suçundan ağırlaştırılmış müebbet getirilmeli çünkü toplum için tehlikeli olabilecekleri kesin.

Ve ilaveten sahiplendiği hayvana eziyet eden, bakmayan, sokağa atanlara da bir yaptırım olmalı, bir hevesle süs eşyası alır gibi ya da çocuğuna oyuncak yerini tutsun diye kedi köpek alıp sonrasında bakmayan, kaderine terk eden, sokağa atan insanlarda nasibini almalı:19:

Çok ağır para cezaları da olmalı.
 
Bu güzel bir gelişme ama yetersiz. Avukat arkadaşlar varsa burayı okurda yanıtlarlarsa sevinirim, benim bildiğim kadarıyle ne suç işlerseniz işleyin eğer daha önce hiç suç işlemediyseniz ve aldığınız hapis cezası 2 yıldan azsa, örneğin 1 yıl 11 ay'sa hapis yatmıyorsun, hayvanlar için çıkması gereken kanunda 2 yıla kadar diyor, yani 2 yıl tavan kabul edilecek, 2 yıl verilmezse hapis falan yatmazlar:50:

Ayrıca bence sürecin çabuk işlemesi ve bir an önce sonuçlanması için hayvan mahkemeleri olmalı, hayvan hastaneleri yapılmalı, hayvan ambulansları şart, barınaklar bu hastaneler bünyesinde olmalı.
Pet Shoplarda artık kedi köpek satılmayacakmış, buna çok sevindim, insanlar barınaklara yönlendirilmeli.



Ve ilaveten sahiplendiği hayvana eziyet eden, bakmayan, sokağa atanlara da bir yaptırım olmalı, bir hevesle süs eşyası alır gibi ya da çocuğuna oyuncak yerini tutsun diye kedi köpek alıp sonrasında bakmayan, kaderine terk eden, sokağa atan insanlarda nasibini almalı:19:

Çok ağır para cezaları da olmalı.

Mune cim şimdi son durum nedir diye yeniden haberleri taradım. Kanun tasarısı henüz yasalaşmamış. Benim en çok merak ettiğim nokta hayvana eziyet , işkence adli sicilde yer alacak mı ? Bunu yapan insanların akli dengesi yerinde mi diye doktor kontrolü yapılıyor mu ? Ve en önemlisi cezai ehliyeti olmayan bireylerle ilgili düzenlemelerle diğer bireylerin korunması için düzenlemeler yapılacak mı ?

Konuyu dağıtmadan bir hukukçunun Güzin Abla köşesine gönderdiği yazıyı ekleyeyim ;)

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26332408.asp sayfa hata verdiği için link paylaşıyorum.
 
Mune cim şimdi son durum nedir diye yeniden haberleri taradım. Kanun tasarısı henüz yasalaşmamış. Benim en çok merak ettiğim nokta hayvana eziyet , işkence adli sicilde yer alacak mı ? Bunu yapan insanların akli dengesi yerinde mi diye doktor kontrolü yapılıyor mu ? Ve en önemlisi cezai ehliyeti olmayan bireylerle ilgili düzenlemelerle diğer bireylerin korunması için düzenlemeler yapılacak mı ?

Konuyu dağıtmadan bir hukukçunun Güzin Abla köşesine gönderdiği yazıyı ekleyeyim ;)

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26332408.asp sayfa hata verdiği için link paylaşıyorum.

İnşaallah umut ediyorum ki hayvan hakları, hayvanlara işkence, zulüm, öldürme gibi canilikler vb konularda en kısa zamanda yasal düzenlemeler yapılır.
Adli sicilde yer almalı bence çünkü bu benim görüşümdür başkaları farklı düşünebilir, hayvana zarar veren biri insana da zarar verebilecek kapasitededir, içinde sevgi, merhamet barındırmaz bu tip insanlar, alt tarafı hayvan denmesin, o bir canlı ve hayvanları da bizi de yaratan bir.

O, hayvanlara ihtiyaç olmasaydı yaratmazdı, kedi köpekten kuşa, karıncaya kadar tüm varlıklar bir amaç için varlar, insanoğlu eziyet etsin, öldürsün, tüylerini yolup, derilerini yüzsün, kobay olarak kullanılsınlar diye gelmediler Dünya'ya, ağzı var dili yok, kendini koruyamayan, insan olmadığı için hayatları önemsenmeyen bu canlıları korumak bizim görevimiz.

Hayvanlarla ve doğayla ilgili yasa tasarıları raflarda bekletilmemeli, onlarında bizim kadar hakları var. İnsan olmamaları onları daha önemsiz yapmaz.
 
İnşaallah umut ediyorum ki hayvan hakları, hayvanlara işkence, zulüm, öldürme gibi canilikler vb konularda en kısa zamanda yasal düzenlemeler yapılır.
Adli sicilde yer almalı bence çünkü bu benim görüşümdür başkaları farklı düşünebilir, hayvana zarar veren biri insana da zarar verebilecek kapasitededir, içinde sevgi, merhamet barındırmaz bu tip insanlar, alt tarafı hayvan denmesin, o bir canlı ve hayvanları da bizi de yaratan bir.

O, hayvanlara ihtiyaç olmasaydı yaratmazdı, kedi köpekten kuşa, karıncaya kadar tüm varlıklar bir amaç için varlar, insanoğlu eziyet etsin, öldürsün, tüylerini yolup, derilerini yüzsün, kobay olarak kullanılsınlar diye gelmediler Dünya'ya, ağzı var dili yok, kendini koruyamayan, insan olmadığı için hayatları önemsenmeyen bu canlıları korumak bizim görevimiz.

Hayvanlarla ve doğayla ilgili yasa tasarıları raflarda bekletilmemeli, onlarında bizim kadar hakları var. İnsan olmamaları onları daha önemsiz yapmaz.

Sana canı gönülden katılıyorum Mune. Adli sicilde yer alması taraftarıyım bende. Eminim bu yazı ilgini çekecektir.

Seri Katiller ve Hayvanlara İşkence Yapmak Arasındaki Bağ

10 Şubat 2014, 16:45 Zeynep Öner

Alıntıdır...

Küçük, canlı varlıklara küçükken yapılan zulüm her zaman bir psiko-pataloji işareti olmayabilir. Sineklerin kanatlarını koparmaktan hoşlanan bir sürü küçük oğlan büyüyüp avukat veya dişci olabilir. Yetişme çağındaki bir seri katilin sadist davranışları tamamen farklıdır. Sonuçta, bölündükten sonra her iki parçasının nasıl kıvrıldığını görmek için bir solucanı kesmek başka bir şeydir, komşunuzun kedisini sırf onun acı dolu miyavlamasını dinlemekten hoşlandığınız için boğmak başka.
Seri kartillerin hayat hikayeleri, çocukluklarında hayvanlara yaptıkları işkencelerle doludur. Örneğin, Henry Lee Lucas çocukken, küçük hayvanları tuzağa düşürüp onları öldürmek için işkence yapar, sonra da cesetleriyle seks yapardı. Tüyler ürperten Peter Kürten'in (Düsseldorf Canavarı) ilk cinsel eylemleri sadizm ve zoofiliyi birleştiriyordu. Kürten, onüç yaşına geldiğinde, koyunlarla cinsel ilişki sırasında onları bıçaklamanın kendisine zevk verdiğini keşfetmişti.
Küçük Jefrfrey Dahmer, beyzbol kartları veya çizgi romanlar biriktirmek yerine, yollarda ölen hayvan cesetlerini biriktirirdi. Komşularının söylediklerine göre, kurbağaları ağaçlara çivilemeyi, iç organlarının nasıl çalıştığını görmek için canlı balıkların karnını yarmayı severdi. ''Kır Katili'' Ian Brady, yaşadığı apartmanın penceresinden aşağı sokak kedilerini atıp kaldırımda parçalanmalarını seyrederdi. Kediler, aslında genç sosyopatların en gözde hedefleridir. Edmund Kemper evin kedisini diri diri gömüp ardından cesedini çıkararak başını kestiğinde sadece on yaşındaydı. FBI eski ajanı Robert K. Ressler -''seri katil'' terimini yarattığı düşünülen adam- kedilerin karnını keserek açıp sonra da ölmeden ne kadar koşabildiklerini seyretmeyi çok sevdiği için çocukken ''Doktor'' olarak anılan bir seri katilden bahseder.
Bu nedenle, hayvanlara işkence yapmak, seri katillerin çocukluklarında o kadar ortak bir paydadır ki ileri yaşlara kadar altını ıslatma ve çocuk piromanisi(yangın çıkartmak) ile beraber gelecekteki psikopat davranışa işaret eden Üç Temel Davranıştan biridir.
Örümceklerin bacaklarını koparıp, karınca yuvalarına maytap koyan oğlanların büyük bölümü, sadizmden çok erken yaşta iğrenmeye başlar. Ama durum küçük yaşlardaki seri katillerde bundan farklıdır. Onlar duygusal gelişimin şok edici bir biçimde ilkel olan safhasında takılıp kalmışlardır ve zulüm ve hükmetme açlıkları hiçbir zaman sona ermez; tam aksine, içlerinde bir kanser gibi büyür. Sonunda köpekler, kediler ve diğer dört ayaklı küçük canlılar onları tatmin edemez hale gelince, korkunç ilgilerini daha büyük olan iki ayaklı türe çevirirler: insanlara.

HAROLD SCHECHTER ve DAVID EVERITT' ten alıntıdır.


http://www.hayvansevergazetesi.com/haber_detay.asp?haberID=47
 
Sorunun ne kadar ciddi olduğunu anlatan yazıları sizlerle paylaşmak istedim.

Hayvanlara işkence edenler “cani” adayı mı?
Yasemin Candemir

27 Şubat 2014

Hafta başında Osmaniye’de bir kedi ön bacakları kesilmiş halde bulundu. İki hafta önce Eskişehir'de bir genç kedisinin bağırsaklarını keserek 1 saat boyunca can çekişmesine seyirci oldu. Amerika’da FBI tarafından yapılmış araştırmalara göre birçok cani, seri katil ve tecavüzcünün çocukluklarında neredeyse yüzde 84 oranında hayvana işkence etme öyküsü bulunuyor. Ünlü Pedagog Yıldız Çakar yazdı…

1987 tarihinden itibaren psikiyatri uzmanları hayvanlara kötü muameleyi davranım bozukluğu tanısında bir kriter olarak kabul etti. Bu durum ilerde gelişebilecek psikopatoloji için bir erken uyarı işareti, “kırmızı çizgi” olarak kabul edildi.

Kadınlara yönelik cinsel ve fiziksel şiddet olaylarında da sıklıkla hayvanlara eziyet olgularına rastlanır. İnsanlar ve kadınlar üzerinde sadist ve brutal fantezilerini gerçekleştirmeden önce hayvanlara eziyet etme davranışı sıkça görülür. Davranım bozukluklarının temelinde başkalarının temel haklarının ve toplumsal norm ve kuralların sürekli bir biçimde saldırıya uğratılması yatar. Nedenleri, ailesel, sosyo- kültürel, psikolojik etkenler olmak üzere çok çeşitlidir.

Ailedeki fiziksel cinsel ve duygusal taciz olayları, aile ikliminin huzursuzluğu, çocuğun gelişimsel gereksinimlerinin karşılanamaması ve çocuğun genel içsel huzursuzluğu davranışlarını etkiler. Çocuğun içinde saldırganlık duyguları birikir; kızgınlık, kin ve nefret duyguları yoğunlaşır. Kendisine yapılan kötü muameleye direnemeyen, tepki veremeyen ve kendi zayıflığını hisseden bir benlik kolaylıkla zayıf bulduğu başka bir canlıya eziyet edebilir. Kendi zayıflığına karşı duyduğu nefret diğer canlının çaresizliğinde kendini gösterir. Bu belli bir psikopatiye işaret eder. Herhangi bir canlıya acımasızca eziyet edebilen kişi günün birinde rahatlıkla insan hayatını da değersiz görmeye başlayabilir.

Evde hayvan eziyeti ve çocuk eziyeti el ele gider. Bir hayvanın canına kasteden ya da değersizleştiren ebeveyn bu davranışı çocuğuna yansıtır. Hayvana eziyeti hafif bir suç olarak görmek bir pimi çekilmiş bombayı göz ardı etmek gibidir. Mutlaka takip edilmeli ve ciddi bir suç olduğu konuşulmalıdır.

Ünlü antropolog Margaret Mead: “Bir çocuğun başına gelebilecek en kötü şey bir hayvanı öldürmek veya işkence etmek ve sonucunda hiçbir şey olmamış gibi normal hayata devam etmektir” demiştir. Sınırsızlık ve denetim eksikliği, aşırı hoşgörü ortamında büyüyen çocuklar da empati gelişemediğinden sıklıkla davranış bozuklukları görülebilir. Öfkeli, yıkıcı, tahripkar olabilirler…

Okul öncesi çocuklarda
Küçük çocuklar kendi varlığı ile hayvanları tam ayıramaz. Hiç şaşırmadan masallarda onları düşündürür, konuşturur. Babasını bir hayvan yerine rahatlıkla koyabilir; baba bazen at olur bazen de köpek. Kendisi de seve seve bu rollere girer. Ancak büyüdükçe bir insana hayvan diyerek küfür edildiğine şahit olur. Çocuklar bu yaşlarda merakla hayvanların nasıl tepki verdiğini görmek için hayvanlara uygun olmayan bir tarzda yaklaşabilirler. Hayvanın canının yandığını bile anlayamayabilirler. Bu gelişim özellikleri göz önünde bulundurularak aşırı tepki vermeden hayvanların da canlı olduğu ve hiçbir canlıya zarar vermemek gerektiği anlatılır.



Bu şiddet nasıl önlenir?
Toplumsal şiddet olayları üzerinde konuşmak tabu olmamalı, olası felaket durumlarında anne babanın çocuğu daima koruyacağı belirtilmelidir. Çocukların içine korku, güvensizlik ve denetimsizlik salınmamalı. Çocuklara realist bir dünya görüşü kazandırmak çok önemli. Çocuk ne aşırı korunmalı ne de kendi kendine denetimsiz bırakılmalı. Şiddet içermeyen çatışma çözümleri ve sosyal beceriler ailede öğretilmeli. Yaşama ve doğaya saygı ve sevgi öğretilmeli. Savunmasız canlılara merhamet, kutsal yaşam hakkına saygı göstermek bir erdem olarak ailede edinilmeli. Kurban kesimlerine çocuklar asla şahit olmamalı ve kesimler hayvanlara eziyet vermeyecek şekilde gerçekleşmeli. Medya kullanımı denetlenmeli ve çok seçici olmalı. İnsan haklarına ve hayvan haklarına gereken saygı ve önem vurgulanmalı.

Yazarın notu: Sevgili Yıldız Çakar bizi kırmayıp derinlemesine inceledi son iki vakayı. Yazıyı özellikle ailelerin okumasını tavsiye ediyor, çocuğunuzu da alıp 2 Mart Pazar günü Kadıköy’de Haytap’ın “Son kafes boşalana kadar, hayvan deneylerine hayır” yürüyüşüne bekliyoruz…


http://sozcu.com.tr/kadin/hayvanlara-iskence-edenler-cani-adayi-mi.html
 

Prof. Dr. Sevil Atasoy
sevil.atasoy@khaber.com.tr

Hayvan öldüren insan öldürür

Ne dediysek o! Kanadalı önce kedileri öldürdü, şimdi zavallı bir Çinliyi öldürdüğü için bütün dünyada aranıyor.

Yirmidokuz yaşındaki Kanadalı adamın bir ..... aktörü olduğu yazıldı. Beni ilgilendirmez. Eşcinsel olduğu yazıldı. Beni hiç ilgilendirmez.

Beni ilgilendiren, şu saatlerde Interpol’ün kırmızı bülteniyle aranıyor olması. (Bu satırları okuduğunuzda belki de çok sevdiği Paris’te, canlı ya da ölü ele geçmiş olacak.) Beni ilgilendiren neden arandığı.

Basında sıkça yer alan adıyla Luka Rocco Magnotta, bir Çinliyi öldürüp, parçaladı, kısmen yedi, kalanlarını siyasi parti liderlerinin ofisleri olmak üzere Kanada’nın değişik yerlerine postaladı ve sırra kadem bastı.

Polis, onun başkalarını da öldürmüş olabileceğini düşünüyor. Kısacası, o bir kanibal, o bir katil, belki de seri katil ve yakalanamadığı sürece başkalarını da öldürebilir.

Halbuki bu cinayet (belki de cinayetler) önlenebilirdi.

Los Angeles’teki hayvan hakları savunucusu “Hayvanlara Son Şans” (Last Chance for Animals, LCA) derneği, Luka’nın tutuklanıp, yargılanmasını sağlayacak bilgi verene 7500 A.B.D. doları ödül vereceğini ilan etti. Hayvan haklarıyla Luka Magnotta arasında nasıl bir ilgi olduğunu merak edebilirsiniz.

Çünkü Luka’nın birini öldüreceğini hayvan hakları aktivistleri bundan iki yıl önce fark etmiş ve Kanada polisine bildirmişti. Ama dinleyen olmadı.

YouTube’a yüklediği bir video kaydı, fonda Noel müziği çalarken kedi yavrularını plastik poşet içinde nasıl havasız bırakarak öldürdüğünü gösteriyordu. Bunu izleyen iki yıl içinde Luka, kedilere tecavüz ettiği, öldürdüğü, bir kedi yavrusunu yılana yedirdiği video kayıtlarını da YouTube’da yayınladı. Luka bir kanibal olmanın yanı sıra bir nekrofil. Nihayet 25 Mayıs 2012 günü Luka, erişkin bir erkeğe işkence ettiği, öldürüp parçaladığı, yediği ve bir köpek yavrusuna yedirdiğini gösteren video kaydını yayınladı.

Videodaki erişkin erkek, Kanada’nın Montreal kentindeki Concordia Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nin bilgisayar bölümünde okuyan 33 yaşındaki bir Çinli. Wuhan’lı Jun Lin. Ailesi, arkadaşları, mahallesindeki esnaf, Jun Lin’in nazik, terbiyeli, çalışkan biri olduğunu anlatıyor. Bazı tabloid gazetelerde Jun ile Luka’nın sevgili olduğu yazılmış olsa da, sadece birbirlerini tanıdıkları, aralarında her hangi bir yakınlaşmanın olmadığını belirtiyorlar.

Her nasıl tanışmış olurlarsa olsunlar, olayın gerçekleştiği yer Luka’nın evi. Olay yerinin fotoğrafları incelendiğinde iki kişilik yatağın üzerinde geniş bir alana yayılmış kan birikintisi var. Luka, kurbanın kol, bacak ve/veya başını yatağın üzerinde bedeninden ayırmış olmalı. Buz dolabının alt rafı kanlı. Paketlemeden önce soğukta muhafaza etmiş olmalı.

Ama bu vahşeti bir yana bırakıp iki yıl öncesine dönelim. Eğer Kanada polisi seri katillerin önemli bir bölümünün çocukluklarında hayvana eziyet edip, öldürdüğünü aklında tutmuş olsaydı, Luka’nın YouTube’a yüklediği yavru kedi katliamını görür görmez harekete geçerler ve zavallı bir öğrencinin hunharca parçalanmasını engelleyebilirlerdi.

İşte, Los Angeles’teki hayvan hakkı savunucularının Luka’nın bulunduğu yeri ihbar edene ödül vermesi bundan.

Yıllardır, hayvana fena muamelenin, insana yönelik şiddetin bir risk faktörü olduğunu yineliyorum. Hayvana fena muamele ile mücadelenin hayvan hakkının ötesinde, bir insan hakkı olduğunu söylüyorum. Çünkü hayvana şiddet gösterenin, insana şiddet gösterdiği sayısız bilimsel yayınla kanıtlanmıştır.

Bunu fark etmiş ve mahkûm edilmiş olmasalar bile, hayvanlara kötü davranmakla suçlanan vatandaşlarının ad ve adreslerini internet sitelerinde yayınlayan ülkeler var.

Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunanların DNA bilgileri pek çok ülkenin DNA bankasında, tıpkı insana saldıranlarınki gibi korunuyor.

HAYVAN ÖLDÜREREK ÖĞRENİYORLAR

İtalyan suç tarihinin en ünlülerinden Vincente Verzini, 12 kadını öldürdüğü kariyerinin ilk becerilerini kedileri boğarak elde etmişti.

1883'te dünyaya gelen Peter Kürten ya da herkesçe bilinen adıyla "Düsseldorf Vampiri", her yaştan ve cinsten 50 kişiyi içeren cinayet listesine başlamadan çok önce, köpeklere, koyunlara işkence eden, onların ırzına geçen ve onları öldüren biri olarak tanınırdı.

15 yaşındaki Kobe canavarı Sakakibara, 11 yaşındaki Jun Hase'nin başını gövdesinden ayırmadan önce, kedi başı kesmiş, güvercinleri boğmuştu.

19 yaşına varmadan 5 çocuğu öldüren Christine Falling'in çocukluğu kedi cinayetleri ile doludur.

Annesini ve iki küçük kızı bıçaklayarak öldüren Luke Woodham, daha önce kendi köpeğini yakmıştı.

1970'lerde, uzun siyah saçlıları hedeflediğinden kadınların saçlarını sarıya boyatmasına yol açan ve bir yıl içinde altı kişiyi öldüren David Berkowitz, komşusunun köpeğini vurmuş, annesinin papağanını zehirlemişti.

Her iki eşini öldüren Richard William Leonard'ın, kurbağaları ezmek ve otomobilinin motoruna kedi bağlamak gibi huyları da vardı.

Katil Jack Bassenti, köpek yavrularını canlı olarak gömerdi.

KEDİLERİN İÇ ORGANLARINI İNCELİYOR

Filmlere, romanlara ilham kaynağı olan Jeffrey Dahmer, kedilerin iç organlarını inceledikten sonra, aynı tekniği 17 küçük erkek çocuğa uyguladı.

14 kişiyi öldüren Patrick Sherrill, köpeğinin de aynı zevki tadabilmesi için komşularının kedilerini çalardı.

Dedesini, ninesini, annesini, karısını öldüren Edward Kemperer, çocukluğunda kedileri ufak parçalara ayırırdı.

Kaç kişiyi öldürdüğünün hesabı bile bilinmeyen ana katili Henry Lee Lucas, hayvanları da öldürür, onların cansız bedeniyle ilişkiye girerdi.

Boston Canavarı Albert De Salvo, kedi ile köpeği aynı kafese koyar, aç bırakır, birbirini öldürüp yemelerini seyrederdi. Daha sonra 13 kadını boğdu.

Michael Cartier, 4 yaşındayken kapalı pencerelere doğru kedi yavrularını fırlatır, tavşanların bacağını kopartırdı.

11 yaşındaki Andrew Golden ile 13 yaşındaki Mitchell Johnson köpeklere işkence edip, öldürürlerdi. 24 Mart 1998'de Arkansas'taki okullarında 4 öğrenci ve bir öğretmeni öldürdüler.

Theodore Robert Bundy, dedesinin hayvanlara kötü davranışlarını seyrederek büyüdü. Daha sonra 32 kadını öldürdü.

Bu listeyi sonsuza kadar uzatmak mümkün.

HAYVANA KÖTÜLÜK BİR ERKEN UYARI

Son 40 yılda psikoloji, sosyoloji ve kriminoloji alanında yayınlanan kitap ve bilimsel makaleler, çocuk ve yaşlıları istismar edenlerle, eşlerini dövenler dahil olmak üzere, şiddet şuçları işleyen kişilerin, çocukluk ve gençlik dönemlerinde, ciddi boyutlarda ve tekrarlanan nitelikte hayvanlara karşı kötü davranışlar sergilediklerini ve seri katillerin hemen hepsinin küçükken, hayvanlara işkence ettiğini, hatta öldürdüğünü gösteriyor. Psikiyatri uzmanlarının bağlı bulunduğu meslek örgütleri, hayvanlara fena muameleyi, davranış bozukluğunun tanısında bir kriter kabul ediyorlar.

Hayvanlara kötü davranan her çocuğun, ileriki yaşlarda şiddet içerikli suçlar işleyeceğini öngörmek elbette yanlış olur.

Ancak bu çocuklardan hangisinin şiddete yönleneceğini önceden kestirmek mümkün olamayacağından, her birinin, hele onları döven, işkence eden ve öldürenlerin mutlaka ciddiye alınması gerekir.

Kısacası, hayvana fena muamele, mutlaka bir erken uyarı işareti olarak değerlendirilmelidir.


04 Haziran 2012 02:16 Pazartesi


http://www.khaber.com.tr/yazar-yazisi/prof-dr-sevil-atasoy/hayvan-olduren-insan-oldurur-2433.html
 
Son düzenleme:
Masum bi cana yaptığı cirkinligin cezasını cekmeli bu şahıs ve bunun gibi insanlıktan nasibini alamamışlar için ders olacak caydırıcı cezalar verilmeli:47:
 
kıyyas ugulanmalı.ya bi can bu kadar basiit mi ya:(((o yaratığı varya kediyi nasıl öldürmüşse onu da aynı şekil yapmalı:47:bu ülkeye idam yasası gelmeli ki tecavüzler,cinayetler olmasn.
 
Geleceğin eğitimli ,üniversiteli katili artık hangi gazetede okuruz
aynı ismi zaman meselesi !
 
Back
X