İki kuşak boyunca, üniversitede Prof olmayanı, orduda en büyüğü neyse artık, or -kor amiral/general olmayanı dövdükleri (deyim olarak kullanılmıştır) bir aileden geliyorum. Bir kuzenim, tıp fakültesinin 3. sınıfındayken tanıştığı bir esnafla evlendi. Çocuk ve ailesi bir bakkal işletiyorlardı. Dayımla (prof) yengemin ( avukat/doktoralı) 3 dünürleri arasında en sevdikleri dünürleri oldu ailesi, rahmetli olduklarında, biz bütün aile cenazedeydik, şahane insanlardı, ben hüngür hüngür ağlamıştım. Damadın erkek kardeşi için, kızlardan biri evlense keşke derlerdi büyükler. Dayımla yengemin tek koştukları şart, diploma alınmadan evlilik yok oldu. Bu, o tarihlerde ailemizin bütün kızlarına şart koşulan bir şeydi.
Unvanlara bir an için gözünüzü kapatmayı başarırsanız, doçent olmanın, ciddi riskler alınarak, piyasa şartlarında havayı koklayarak, sürekli değişen müşteri beklentilerini ve alışveriş trendlerini kestirererk, stok takibini-yönetimini, şunu bunu sürekli gözeterek sürdürülen bakkallıktan, belki bir nebze daha havalı, ama asla daha kıymetli olmadığını görürsünüz. Doçent olmak, bir şemsiye altına (üniversite şemsiyesi) sığınıp, sert, katı ve hata kaldırmaz piyasa şartlarından korunarak çalışmayı tercih etmek, ve neticesinde unvan sahibi olmaktır. İyidir kötüdür demiyorum, üstün değildir diyorum.
Bu insan şu insandan daha üstün diye düşündüğümüz insanlar yok mu, dolu var. Ama siz de bizim gibi yapın isterseniz, beğenme/ beğenmeme, yakışma/yakışmama kriterleriniz; görgü, terbiye, bireysel ahlak, ama en çok ön yargılarla kararmamış, aydınlık ve iyi bir yürek gibi şeylerden ibaret olsun. Bence sevgilinizi de, ana/babasını da bu gözle değerlendirin, tanımadıkları insanlar hakkında beğenme/beğenmeme kriterlerini , okumuş/okumamışlığa bağlayacak kadar sığ ve cahil, evinizi beğenme/beğenmeme hadsizliğine hakları olduğunu düşünecek kibir ve görgüsüzlüğe sahip insanlarsa, vurun tekmeyi gitsin.
Ben anneyim. Kızımı, gözümün nuru evlâdımı, benim okuduğumdan daha çok, daha iyi, daha fazla okutmak için maddi manevi canıma dişime taktım. Bugün benden daha ilerde. Günün birinde, mıçıkırık bir doçentin anasının babasının beni beğenip beğenmeyeceği endişeleriyle bir yerlerde dert paylaştığını duysam, kahrolurdum herhalde...
Allah herşeyin hayırlısını nasip etsin.