Kitap yazmak istiyorum

Bu topraklar kadınların yüzyıllardır çile çektiği, kanının döküldüğü topraklar. Kulağımızda kadın çığlığı olmadan geçirdiğimiz tek bir gün bile yok. Ve siz hala çok etkileyecek bir şey mi arıyorsunuz? Gerçekten mi?

Bence okumakla başlayın işe. Çok okuyun. Hep okuyun. Yazmasanız uyuyamayacak duruma gelene kadar okuyun. Çünkü yazar, konu aramaz yazmak için. Konu gelir onu bulur. Kelimeler, cümleler birbiri ardına dolaşmaya başlar zihninde. Bekledikçe o cümlelerin sesi yükselir, birbirine karışır, kelimeler bağırdıkça bağırır, uyutmaz. Artık yazmak zorunda kalır yazar. Bazen yazmak istemez ama mecburdur.

Ben kitap yazacağım demekle yazar olunmaz. İlham perisi dediğimiz şeydir belki yazarı zorla yazar yapan, bilinmez ama ilham perisine de oturduğumuz yerden zorla sahip olunmaz. Önce kelimelerin sırrına erin bir.

Parasını verip kitap bastıracaksanız da yine konu aramanıza gerek yok.
Böylesi bir yorumu mantıklı buluyorum, en azından saçma vs denmemiş. Bu Yorumlarınız için teşekkür ederim, muhakkak dikkate alacağım.
 
Sorduğu sorudan ne tür bir şey yazmak istediği hemen anlaşılıyor. Gülseren Budayıcıoğlu tarzı, şok etkisi yaratacak "ilginç" hikayeler, acı pornosu vs. Bu tür bir yazım tarzının amacı da sadece dikkat çekerek daha çok okuyucuya ulaşmak zaten, bir şey anlatmak değil. Derdi bir şey anlatmak olsa ne anlatacağını zaten bilirdi. Modernist ya da postmodernist edebiyatta olduğu gibi stilistik deney/oyunlardan, veyahut sadece yazmak için yazmaktan hoşlanıyorsa da, masasının başında hiçbir şey yapmadan oturan birinin hikayesini de değişik bir şekilde betimleyerek yazabilir, illa "ilginç" bir hikayeye ihtiyacı yok.
Gülseren Budayıcıoğlu tarzı? Açıkçası ne kitabını okudum ne de dizilerini vs izledim. Rus edebiyatı ile büyüdüm. Yüzlerce kitap okudum, onlarca ülke gezdim. 3 dili ana dilim gibi konuşabilirim. İyi bir gelirim var, altımda lüks aracım var, kendi paramla aldığım. Parayla kitap bastırmak istesem gider başka birileriyle görüşürdüm. Gelip burda sizlere danışmazdım.

Birileri de bilmem yazar arkadaşlarım var falan yazmış. Yazar arkadaşın var diye, sen de mi yazar sayılıyorsun? Hele biri saçma yazmıştı. Pardon da her istediğiniz yere saçma yazmak dışında başka işiniz yok mu acaba? Verecek bir tavsiye yoksa boş yapmamalı insan.

Ay gerçekten bir gününüz nasıl geçiyor merak ettim. Sanırım bu negatif enerjiniz hiç bitmiyor.
 
Gülseren Budayıcıoğlu tarzı? Açıkçası ne kitabını okudum ne de dizilerini vs izledim. Rus edebiyatı ile büyüdüm. Yüzlerce kitap okudum, onlarca ülke gezdim. 3 dili ana dilim gibi konuşabilirim. İyi bir gelirim var, altımda lüks aracım var, kendi paramla aldığım. Parayla kitap bastırmak istesem gider başka birileriyle görüşürdüm. Gelip burda sizlere danışmazdım.

Birileri de bilmem yazar arkadaşlarım var falan yazmış. Yazar arkadaşın var diye, sen de mi yazar sayılıyorsun? Hele biri saçma yazmıştı. Pardon da her istediğiniz yere saçma yazmak dışında başka işiniz yok mu acaba? Verecek bir tavsiye yoksa boş yapmamalı insan.

Ay gerçekten bir gününüz nasıl geçiyor merak ettim. Sanırım bu negatif enerjiniz hiç bitmiyor.
34 yaşında bir yönetici olduğunuz için ve altınızda lüks araç olduğu için sizi ciddiye aldım şimdi. Çok özür diliyorum yorumlarımdan dolayı.

Allah aşkına, şu yazdıklarınızı bir baştan sonra okuyun ya. Eleştirilere verdiğiniz cevaplar ya ben şöyleyim, böyleyim, ya da sen kimsin ki, sen şöylesin böylesin. İnanılmaz kırılgan bir egonuz var. Hiçbir eleştiriyi kabul etmeyip hemen hakaret etmeye başlıyorsunuz. Statüye de inanılmaz değer veriyorsunuz belli ki ayrıca ve sınıfçısınız. (Buradaki birçok kadın statü sahibidir, iyi eğitimlidir, iyi ailelerden geliyordur, bilmemkaç dil biliyordur bu arada, ama kimse belirtme ihtiyacı duymuyor.) Böyle bir kafayla kadınların hikayelerini anlatabileceğinizi de düşünmüyorum.

Bu arada, buraya "hayatım kitap olur hikayeleriniz varsa paylaşır mısınız" diye değil de, "roman yazmak istiyorum ama şöyle şöyle çekincelerim var, nasıl motivasyon bulabilirim" diye bir başlık açsaydınız %100 herkes desteklerdi sizi.
 
34 yaşında bir yönetici olduğunuz için ve altınızda lüks araç olduğu için sizi ciddiye aldım şimdi. Çok özür diliyorum yorumlarımdan dolayı.

Allah aşkına, şu yazdıklarınızı bir baştan sonra okuyun ya. Eleştirilere verdiğiniz cevaplar ya ben şöyleyim, böyleyim, ya da sen kimsin ki, sen şöylesin böylesin. İnanılmaz kırılgan bir egonuz var. Hiçbir eleştiriyi kabul etmeyip hemen hakaret etmeye başlıyorsunuz. Statüye de inanılmaz değer veriyorsunuz belli ki ayrıca ve sınıfçısınız. (Buradaki birçok kadın statü sahibidir, iyi eğitimlidir, iyi ailelerden geliyordur, bilmemkaç dil biliyordur bu arada, ama kimse belirtme ihtiyacı duymuyor.) Böyle bir kafayla kadınların hikayelerini anlatabileceğinizi de düşünmüyorum.

Bu arada, buraya "hayatım kitap olur hikayeleriniz varsa paylaşır mısınız" diye değil de, "roman yazmak istiyorum ama şöyle şöyle çekincelerim var, nasıl motivasyon bulabilirim" diye bir başlık açsaydınız %100 herkes desteklerdi sizi.
Özellikle burda yorum yazanların diğer yorumlarına da baktım. Genel olarak dediğiniz gibi değil. Sürekli olumsuz cümleler... Statüye önem vermem, versem size cevap yazmazdım. Şimdi önünüze bakın. Meşgul etmeyin burayı.
 
Yazarım demedim, yazmak istiyorum dedim :) sizin bildiğiniz yazarlardan olmamam normal. Burda herkes beni yazar gibi yorumluyor. Yine söylüyorum; yazar değilim. Sadece istiyorum. Yani bu kadar büyütmeyin.
Size yazar demedim zaten.
Yazarların hamurunda gözlem yapmak vs vardır diye örnek verdim.
Siz de burdaki yazılanları kadın,kadının düşmanı şeklinde yorumlamak yerine bir fırsat görüp anlamaya çalışın. Farklı düşüncelere açık olun diye öneri verdim.
 
Size yazar demedim zaten.
Yazarların hamurunda gözlem yapmak vs vardır diye örnek verdim.
Siz de burdaki yazılanları kadın,kadının düşmanı şeklinde yorumlamak yerine bir fırsat görüp anlamaya çalışın. Farklı düşüncelere açık olun diye öneri verdim.
Eğer yanlış anladıysam gerçekten özür dilerim. Burdaki bir çok insan gibi dalgacı değilim. Yürekten özür diliyorum 🙏🏻 Ama saçma kelimesi hala içimde kaldı :)
 
Kitap bastırmak için para vermek diye bir şey yok bu arada. Yazarlık bir iştir ve yayınevleri size para öder, siz onlara ödemezsiniz. Para karşılığı kitap basan yayınevlerine "vanity press" deniyor. Yazar olmaya çalışan ama piyasa hakkında hiçbir şey bilmeyen kişilerin paralarını alıp göstermelik olarak basıyorlar, kitapların satışından ziyade bu şekilde para kazanıyorlar. Belirteyim dedim.
Bizzat süreçlerin içinde biriyim ve isim yapmış bir yazar değilseniz ya da en azından daha önce 1 kitabınız basılmamışsa kısaca hicbir referansınız yoksa yayinevleri riske girmez. Kağıdın ve baskının bu kadar pahalı olduğu bir dönemde kimse gel bedavaya kitabını basalım demiyor ne yazık ki..dememeli de zaten yoksa piyasa ıvır zıvır kitaptan geçilmiyor.
 
Ben kitabımı yazma isteğini aştım ve yazdım artık. Nasıl bastıracağımı bilmiyorum. Üç yıl çalıştım üzerinde ama güzel bir kurgu oldu.
Kaldı öyle elimde...
 
X