






























Çok zengin bir beslenme kültürüne sahip olan Konya mutfağına, genellikle kuzu ve koyun etiyle yapılan yemekler ve hamur işleri hakim. İçinde, bıçak ile kıyma haline getirilmiş incecik et parçalan, soğan, domates ve biber bulunan etli ekmek, bütüm (bütün) etten fırın kebabı, küçük çiçek baymadan yapılan limonlu bamya çorbası, et suyuyla ıslatılmış ekmeğin üzerine kıyma, sarımsaklı yoğurt ve kızdırılmış tereyağı dökülmesiyle yapılan tirit ise en ünlü yöresel yemekler.
Konyanın geleneksel mutfak kökeni Oğuz Türklerine ve Selçuklulara dayanır. Örneğin, Tutmaç Selçuklulardan günümüze gelen bir çorba. Konyanın mutfağını Mevlevilik şekillendirmiştir. Mevlevihanelerin en önemli yeri mutfaktır. Mutfaklara ateşle oynayan anlamında ateşbaz da denirdi ve her ocağın üzerinde Ya Hazret-i Ateşbaz-ı Veli levhası bulunurdu. Dünyada muhtemelen adına anıt mezar yaptırılan ilk aşçı olan Ateşbaz-ı Velinin türbesi de Meram ilçesindedir. Bugün Türk Cunhuriyeti lehçelerinde aşçıya aşbaz denilmektedir.
Geleneksel Konya mutfağı; davet yemekleri, ev yemekleri ve dışarı (çarşı) yemekleri kategorilerine ayrılıyor.
Davet yemekleri
Konyada doğumdan ölüme kadar her türlü ağırlamaya davet deniyor. Bunların en büyüğü pilav.
Düğünler
Pilav, Pilav dökmek diye nitelendirilen bu tür kalabalık davetlerde aşçı takımı kullanıldığı için aşçı takımı, aşçı gayıdı da deniliyor. İki, üç kişiden oluşan bu ekip büyük kalabalıklara bile hazırlanan yemeği iki gün gibi kısa bir sürede pişirmektedir. Ahçı Takımı Yemekleri diye de adlandırılan Pilava gidildiği zaman belli bir menü ile karşılaşılır. Yüzyıllardan bu yana gelenek böyle sürüp gidiyor. Toyga çorbası, Bütümetli (bütün et) pilav, İrmik helvası, Bamya çorbası, Pilav, Zerde ve Hoşaf.. Pilav iki kez geliyor sofraya. Çorba, pilav, tatlı sıralamasıyla süren yemek Bamya çorbası ile yeniden başlıyor. Bamya çorbası ikinci tertip yenilen yemeğe geçiş için kullanıldığından ekşili yapılıyor. Küp şeklinde kesilmiş et de ekleniyor. Böylece et de iki kez geliyor sofraya. Yemeğe noktayı hoşaf koyuyor. Söz kesen diye adlandırılan hoşafın gelmesiyle yemeğin son bulduğu anlatılmak isteniyor. Hoşafı gören kişi sofraya başka yemek gelmeyeceğini anlar ve son gelen zerdeli pilavla doymadıysa karnını doyurur.
Pilavın üzerine bütün bir kol veya but yerine kuşbaşı doğranmış et kavurması konulması; zerdeye gül suyu, vanilya, limon kabuğu gibi koku vericiler eklenmesi, yemek sonunda hoşaf yerine şerbet veya koka kola verilmesi günümüzde bazı düğün yemeklerinde görülen değişiklikler.
Düğün yemek menüsü (servis sırasıyla):
Yoğurt çorbası
Bütümetli pilav
İrmik helvası
Bamya çorbası
Pilav
Zerde
Hoşaf
Davet yemekleri için eskiden ille de davet edilmem gerekmiyordu. Nasıl mı? Yaz aylarında Konyadan arabayla transit geçerken seyahatimi Pazar öğleden sonrasına getirmeye çalışırdım. Yol üzeri güzel etlekmek yapan bir lokanta vardı. Oranın çardağında hanımla birer porsiyon etlekmek yerdik. Lokantanın içeri kısmı büyüktü. Her Pazar mutlaka düğün olurdu. Etlekmek bitince garsona sen bize şu düğün yemeğinden bir porsiyon getir derdim. Bir derdim çünkü etlekmek üzerine yerimiz ancak o kadar kalıyordu o yüzden de Bütümetli pilav da isteyemezdik. Garson biraz sonra birer porsiyon bamya çorbası, zerde ve irmik helvası getirir afiyetle yerdik. Bunlardan para da almazdı. Geçmişte kaldı bunlar zira burası yıkıldı.
Kara yemek takımı
Bir başka davet türü olan bu eski gelenek yüz kişiden az sayıda ve seçkin konuklara, ağır misafirlere hazırlanırmış. Kara Yemek takımında her yiyecek maddesi 3 kez sofraya gelirmiş. Yemekler koyu renk olduğu için bu ad verilmiş. Yemek sıralaması şöyleymiş: Yemek çorbayla başlayıp, arkasından Bütümetli patlıcan, su böreği ve baklava gelirmiş. Ekşi yemekle (Bamya çorbası) yeniden başlayan yemek; etli dolma, yine etli bir yemek, sütlaç, zerde, pilav ve hoşaf sıralamasıyla son bulurmuş.
Kara yemek menüsü (servis sırasıyla):
Yoğurt çorbası
Bütümetli patlıcan veya patates
Su böreği
baklava
Ekşili bamya çorbası
Karışık dolma
sütlaç
Karnıyarık veya akfasulye
Erişte veya pirinç pilavı
Üzüm kayısı Hoşafı
Eskiden komşu kaldırmaları olurmuş, ani gelen misafir bütün gün ağırlanır; hatta uzun kış gecelerinde yat geber yemeği çıkarılırmış
Bunların dışında çebiç asma, komşu kaldırması, gece arabaşı çorbası, helva sofrası, çetnevir, soğukluk isimli ikramlar da Konya mutfağının geleneksel zenginlikleri.
Çarşı yemekleri
Konyada bundan 60-70 yıl önce çarşıda katıkçı dükkanları ile tek tük aşçı dükkanı ve lokanta ile bol miktarda kebapçı dükkanı bulunuyordu. Bu kebapçı dükkanları genellikle bugün Kebapçılar içi denilen yerde toplanmışlardı. Çarşı esnafı; lokanta yemeklerinden ziyade kebapçı dükkanlarında spesiyallerle karın doyururdu. Çünkü lokantalardaki sulu yemeklerin en iyilerini evlerinde yiyebilirlerdi. Konyada et ve hamur işi ağırlıklı bir beslenme geleneği var. Zeytinyağı kullanımı yok denecek kadar az. Eskiden tarlada, bağda çalışırken enerji sağlamak için yağlı ve etli yemekler yiyorlarmış. Gelin görün ki, bağların ve tarlaların azalmasıyla birlikte şehir yaşamına geçiş bu tarz beslenme düzenini kaldıramamış. Bu nedenle başta kolesterol olmak üzere pek çok hastalık da yakalarını bırakmıyor Konyalıların.
Çarşı yemekleri menüsü (iki tuzlu bir tatlı takımı):
Menü 1
Yoğurt çorbası
fırın kebabı
Sacarası
Menü 2
Bamya çorbası
su böreği
höşmerim
Menü 3
Yaprak sarma
pirinç pilavı
üzüm veya kayısı hoşafı
Fırın kebabı
Çarşı yemeklerinden Fırın kebabı eskiden okkayla satılırmış. Bir porsiyonu yüz dirhemmiş. Yanınan kuru soğan verilmesi bugün de sürdürülmektedir. Fırın kebabını yaklaşık 100 yıllık bir yer olan Hacı Şükrü Fırın Kebap Salonunda yiyebilirsiniz. Hacı Şükrü, Konyanın en eski fırın kebapçısı olan Arif Ustanın yanında yetişmiş. Ölümünden sonra damadı Ali Şengönül bayrağı devralmış. Şimdi ise onun oğlu Şükrü Şengönül sürdürüyor geleneği. Fırın kebabı, koyun veya kuzu etiyle yapılıyor. Hayvanın sadece ön kol ve kaburga kısmı kullanılıyor. Bakır leğenlere alınan etler (kuzu 3.5, erkek koyun 8-9 saatte) meşe odunu ateşinde fırında pişiyor. Et yağını salınca fırının koltuk denilen dip tarafına çekiliyor ve ağır ağır pişmeye devam ediyor. 3 kg etten yaklaşık 1 kg kebap elde ediliyor. Fırın kebap tartılıp (porsiyonu 100 gr) pidelerin üzerine alınıyor; 1 baş kuru soğan ve ayranla geliyor sofraya. Çatal bıçak kullanıldığında tadının kaçacağına ilişkin bir inanış var; bu nedenle elle yeniyor.
Furun kebab ile bonfile büftek
Tavuk, hindi kazı doldurun tek tek
Piliç oğlak, kuzu aynıdır ördek
Bağda kırda evde çevirmemiz gerek
ALINTIDIR...